Değerler, kültürü ‘çerez’ niyetine yer…
31 Aralık 2022 - Yeni Şafak
“Kendisini emekli etmemek için 2,5 milyon kişiyi emekli etti…” Nasıl tespit ama?!
Bu veciz cümleyi kuran herhangi bir retorik ve polemik ustası ya da derinliği olmayan biri değil; ekonomi ve finans konusunda çok sayıda makalesi ve kitabı bulunan, belli ki mesleğinde kıymetli bir hoca: Prof. Dr. Şenol Babuşcu… 28 Aralık günü saat 23.36’da attığı tweet böyleydi…
Ya kendi deyişiyle 2,5 milyon kişiyi emekli etmeseydi? Hocam o zaman ne söylerdi acaba? Düşünmek dahi istemiyorum…
Yerden yere çalmanın 50 tonuyla(!) karşılaşabilirdik… İç çatışma ve dilemma retoriğini öyle bir seviyeye getirdiler ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan Kabataş’tan Üsküdar’a denizin üstünde yürüyerek geçse, Cumhurbaşkanı’nı yüzme bilmemekle suçlayacaklar…
Bundan üç yıl önce Cumhurbaşkanı’nın EYT için ettiği “Seçim kaybetsem bile bu işte yokum” açıklamasına da “Vay efendim, sözünden nasıl da döndü” diye sıkı sıkı sarılıyorlar… Ne yapsaydı yani? “Söz ağızdan bir kez çıkar” diyerek inat mı etseydi?!
Cumhurbaşkanı bakmış ki mağduriyet büyüyor, bu işi çözmüş… Kutlayacaklarına, eleştiriyorlar… El insaf! Biraz edep arkadaşlar! Bilhassa “biraz ahlak” demiyorum…
Çünkü ahlak, daha çok bireysel bir erdemdir, değerlerle ilgilidir… Oysa edep (etik), doğrudan toplumsal bir erdem olup kültürle alakalıdır…
Bildiğiniz gibi Peter Drucker’ın değişiyle “Kültür, stratejiyi kahvaltı niyetine yer” iken, kültürü de değerler aynı kahvaltıda ‘ham’ edebilirler…
Bu, sadece EYT konusunda takınılmış bir tavır değil… Genel bir tutum… Asgari ücret meselesinde de benzer yaklaşımlara şahit olduk… “Asgari ücret gereğinden fazla yüksek” diyenlerle, insanların, dört kişilik bir aileyi tek başına asgari ücretle geçindirdiğini iddia edip 8.506 lirayı “Çok düşük” bulanlar, çift kale maça tutuştular…
Bunlara bir de enflasyonun çok yakın zamanda, bir yıl içindeki yüzde 100’lük zammı alıp götüreceğini söyleyenler katıldılar…
Konunun stratejik iletişim boyutunda yönetilememesi de cabası oldu… 1990’lardaki sorumsuz politikalar vasıtasıyla çalışan kesimin sırtına yüklenen Zorunlu Tasarruf, Konut Edindirme Yardımı (KEY), Sözleşmeli Personele Kadro ve nihayet EYT gibi toplumsal sorunların Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetimi süresinde birer birer çözüldüğü gerçeğini gözler önüne sermek de gazetecilerin ve bazı TV yorumcuların insafına kaldı…
Yazık ki ne yazık!..
Gözümüze takılanlar…
“Kendisini emekli etmemek için 2,5 milyon kişiyi emekli etti…” Nasıl tespit ama?!
Bu veciz cümleyi kuran herhangi bir retorik ve polemik ustası ya da derinliği olmayan biri değil; ekonomi ve finans konusunda çok sayıda makalesi ve kitabı bulunan, belli ki mesleğinde kıymetli bir hoca: Prof. Dr. Şenol Babuşcu… 28 Aralık günü saat 23.36’da attığı tweet böyleydi…
Ya kendi deyişiyle 2,5 milyon kişiyi emekli etmeseydi? Hocam o zaman ne söylerdi acaba? Düşünmek dahi istemiyorum…
Yerden yere çalmanın 50 tonuyla(!) karşılaşabilirdik… İç çatışma ve dilemma retoriğini öyle bir seviyeye getirdiler ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan Kabataş’tan Üsküdar’a denizin üstünde yürüyerek geçse, Cumhurbaşkanı’nı yüzme bilmemekle suçlayacaklar…
Bundan üç yıl önce Cumhurbaşkanı’nın EYT için ettiği “Seçim kaybetsem bile bu işte yokum” açıklamasına da “Vay efendim, sözünden nasıl da döndü” diye sıkı sıkı sarılıyorlar… Ne yapsaydı yani? “Söz ağızdan bir kez çıkar” diyerek inat mı etseydi?!
Cumhurbaşkanı bakmış ki mağduriyet büyüyor, bu işi çözmüş… Kutlayacaklarına, eleştiriyorlar… El insaf! Biraz edep arkadaşlar! Bilhassa “biraz ahlak” demiyorum…
Çünkü ahlak, daha çok bireysel bir erdemdir, değerlerle ilgilidir… Oysa edep (etik), doğrudan toplumsal bir erdem olup kültürle alakalıdır…
Bildiğiniz gibi Peter Drucker’ın değişiyle “Kültür, stratejiyi kahvaltı niyetine yer” iken, kültürü de değerler aynı kahvaltıda ‘ham’ edebilirler…
Bu, sadece EYT konusunda takınılmış bir tavır değil… Genel bir tutum… Asgari ücret meselesinde de benzer yaklaşımlara şahit olduk… “Asgari ücret gereğinden fazla yüksek” diyenlerle, insanların, dört kişilik bir aileyi tek başına asgari ücretle geçindirdiğini iddia edip 8.506 lirayı “Çok düşük” bulanlar, çift kale maça tutuştular…
Bunlara bir de enflasyonun çok yakın zamanda, bir yıl içindeki yüzde 100’lük zammı alıp götüreceğini söyleyenler katıldılar…
Konunun stratejik iletişim boyutunda yönetilememesi de cabası oldu… 1990’lardaki sorumsuz politikalar vasıtasıyla çalışan kesimin sırtına yüklenen Zorunlu Tasarruf, Konut Edindirme Yardımı (KEY), Sözleşmeli Personele Kadro ve nihayet EYT gibi toplumsal sorunların Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetimi süresinde birer birer çözüldüğü gerçeğini gözler önüne sermek de gazetecilerin ve bazı TV yorumcuların insafına kaldı…
Yazık ki ne yazık!..
Gözümüze takılanlar…
- Yeni yıla dair iletişim alanındaki ilk güzel haber Albayrak Medya’dan geldi… TVNET Radyo, yarından itibaren 102.0 frekansından yayına başlıyormuş. Kitle iletişim araçlarının ağababasıdır radyo… İletişim alanını kökten değiştirmiş, toplumsal yaşama da aynı oranda etki etmiştir… Bugün de çok ciddi sayıda insanın tercih ettiği iletişim araçları arasında birinci sırada… Trafikte seyredenler ve görme engelliler… Diğerlerini de hesaba katınca yeni ve çeşitli içerikler sunan kanallar, bir seçenek olmanın ötesinde ihtiyaca da karşılık geliyor… Yolun açık olsun TVNET Radyo…
- Gençlik ve Spor Bakanlığı Uluslararası Organizasyonlar ve Dış İlişkiler Genel Müdürü Ahmet Temurci Bey çok heyecanlıydı. Telefonda konuşmuştuk. Tüm dünyada milyonları ilgilendiren spor alanının kamu diplomasisi faaliyetleri içindekini öneminin bilincinde olarak bir çalışma yaptıklarından bahsetti. Sonra bu işi tamamlayarak bize de ulaştırdılar. İngilizce-Türkçe hazırlanan “Türkiye’nin Yükselen Kamu Diplomasisi Aracı: Spor Diplomasisi” kitabı, bu alana ilgi duyanlar için kapsamlı bir referans eser olmuş… 2022 yılında uluslararası alanda 51 branşta 6 bin 127 madalya kazanan Türk sporcularının başarısı ne kadar kıymetliyse bu başarıların kazanılmasını sağlayan yönetimsel ve sportif altyapının anlatılması da ülke itibarı açısından o denli kıymetli.
- Eleman.net, şirketler ve çalışanların katılımıyla hazırladığı “EYT” anketinin sonuçlarını paylaşmış. Buna göre EYT ile emekli olsa bile “Çalışmaya devam edeceğim” diyenlerin oranı yüzde 71’miş. Firmaların yüzde 80’i de “Emekli olan çalışanlarını isterlerse istihdam etmeye devam edeceklerini” söylemişler. Üreten toplum, ‘toplum olma’ kurallarının başında geliyor… O nedenle bizce istihdamın her türlüsü çok önemli… (Jülide Çağlı, Brand Works)
- Dil öğrenme uygulamaları üreticisi Duolingo, hatalı çevirilerin sergilendiği “Bozuk İngilizce Müzesi”ni Japonya’da açmış (pazarlamasyon.com). Yazar Şermin Yaşar’ın Ankara’daki Türkiye’nin ilk “Kelime Müzesi”nden bir süre önce haberdar olmuştuk. Yaşar, “Çocuklarımız 12 yıl Türkçe dersi görüyorlar ve hiçbir zaman kelimelerle haşır neşir olmuyorlar. Bu müzede kelimelerin anlamlarını düşünme fırsatı bulacaklar” diyordu. Dil konusundaki gelişmeler bizi her zaman heyecanlandırmıştır. Çünkü dil, felsefeyi, kültürü, zarafeti içinde barındırdığı gibi bunların üretilmesi için de en önemli enstrümanımızdır… Bu çabaların Türkçeye sokulmak istenen “gerçekleştirmek, geliyor olacağım, bekliyor olacağım” gibi İngilizceden direkt çeviri ifadelerin arındırılmasına da yaramasını umuyoruz.