‘Değerler’ Manifestosu…
01 Şubat 2019 - yeni şafak
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin 11 maddelik seçim manifestosunu “Memleket İşi Gönül İşi”, “Gönül Belediyeciliği” sloganlarıyla açıkladı.
Türkçe’de bulunup başta Almanca, İngilizce, İtalyanca, İspanyolca gibi dillere tercüme edilemeyen, yani bu dillerin konuşulduğu ülkelerde karşılıkları bulunmayan kavramlardan biri, bilindiği üzere, ‘Gönül’dür… (Vefa, Felek vb.)
Yani, Sayın Cumhurbaşkanı ille de yerli ve millî bir kavram seçmiş.
Sloganlar, çok akılda kalıcı ve başarılı olmalarıyla birlikte bir o kadar da riskliler… Çünkü hedef kitleye çok soyut gelebilirler… Çünkü tamamen bir üst yapı güzellemesidirler.
Sayın Cumhurbaşkanı, uzunca süredir sürekli olarak altını çizdiği bu hususu siyasi iletişim gücü haline getirme konusunda kararlı gibi görünüyor. Bu sütunları izleyen okurlarımızın gayet iyi hatırlayacağı üzere, yıllardır biz şu tezi savunageldik: AK Parti ilk kez tek başına iktidara geldiğinde, esas olarak duble yol, köprü, ait geçit vb. bayındırlık projeleriyle yol almadı… Ana eksenlerinde tamamen üst yapı meseleleri vardı. Adalet gibi, bireysel yaşamın hukuku gibi, Avrupa Birliği’nin beşerî hukuku ve kuralları gibi…
1994’te de damgasını vuran Tamam İnşallah şarkısı ve sloganı idi, “İstanbul’un ekonomik refahını şuradan şuraya yükselteceğiz” değil…
Zaman içinde eksen, siyasî ortamın dönüşümü nedeniyle daha çok alt yapı vaatlerine kaydı… Bunu da ilk fark eden yine Sayın Cumhurbaşkanı oldu… Kültürel yatırımlar ve gelişim hakkında söylediklerini yan yana koyun, bakın ne çıkıyor ortaya…
Hem gönül kavramının ortaya çıkışını hem de 1994 ruhundan söz edilmesini bu bağlamda okumakta yarar var… Ancak o zaman Sayın Cumhurbaşkanı’nın Fazıl Say’ın davetine icâbet etmesini anlamak mümkün olabilir…
“Milletin değerlerine sahip çıkmayanların şehircilik mirasına sahip çıkması işin tabiatına aykırı” diyen Cumhurbaşkanı, son zamanlarda tamamlanması gereken bir ihtiyaç olarak sık sık tekrarladığı ortak değerler, kültür ve millîlik meselelerine de atıf yaptı…
AK Parti’nin hazırladığı 11 maddelik manifestoda bu kavramlar tekrar hatırlatılmış oldu... Gönül Belediyeciliği şemsiyesi altında Şehir Planları, Altyapı ve Ulaşım, Kentsel Dönüşüm, Akıllı Şehirler, Çevreye Saygılı Şehirler, Sosyal Belediyecilik, Yatay Şehirleşme, Halkla Birlikte Yönetim, Tasarruf ve Şeffaflık, Değer Üreten Şehirler olarak özetlenebilen bu başlıkların nasıl gerçekleştirileceğini anlatırken Cumhurbaşkanı’nın vurgusu hakkâniyet, kültür, değerler üzerineydi…
Unutmamak lazım…
TRT Arabi kamu diplomasisi için önemli…
TRT Arabi HD, bugün teknolojik altyapısıyla ilgili test yayını sonlandırarak Türkiye dışında Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Avrupa’da daha geniş bir coğrafyadaki Arap izleyicilere ulaşıyor. TRT Arabi’nin yayın kalitesinin yükseltilerek daha çekici kılınması ve erişim alanının genişletilerek daha fazla izleyiciye ulaşılıyor olması TRT adına önemli ve olumlu gelişmeler…
Ancak, bunların yanında TRT Arabi’deki yenilenmeyi, bir tutum ya da zihniyet gelişimi olarak da görmek gerekir.
Bundan dokuz yıl önce yayın hayatına başlayan TRT Arabi’nin çalışmaları, İstanbul’un Eminönü semtindeki Mercan’da bir handa başlamış… O zaman çok önemli bir ilk adım olarak 24 saat yayın yapan Arapça bir televizyon kanalı kurma fikri, bugün kamu diplomasisi adına Türkiye’nin başarılı çalışmalarından biri hâline gelmiş.
181 milyon kişinin birbirleriyle anlaşmak için kullandığı Arapça, dünyada en çok konuşulan diller sıralamasında Çince, İspanyolca ve İngilizce’nin ardından dördüncü sırada geliyormuş… Birleşmiş Milletler, Arapça’yı Genel Kurul, Güvenlik Konseyi ve Ekonomik ve Sosyal Konsey çalışmaları için resmi dillerden biri kabul ediyor.
Mercan’daki handa başlayan TRT Arabi’nin yolculuğu, TRT World gibi önemli bir çatının altında sürmeye devam edecekmiş... Yönetimsel bu değişiklik bile TRT Arabi’nin sadece bir haber-belgesel kanalı değil, TRT World’un de vizyonunun bir parçası olduğunu gösteriyor. Bu vizyon, Türkiye’ye dair tezlerin birinci elden, doğru ve algılama yönetiminin kurallarına uygun olarak duyurulması anlamına geliyor.
Dünyada bu misyonla faaliyet gösteren pek çok yayın organı herkesçe mâlûm… BBC, Deutsche Welle, Voice of America, EuroNews bunlardan bazıları… Ülkelerinin tutumları ve kararları hakkında teyit edilmiş bilgiye ulaşmak istenildiğinde ilk başvurulan bu kaynaklar ülke markasını da besleyen önemli kuruluşlar… Darısı TRT Arabi’nin başına…
Türkçe’de bulunup başta Almanca, İngilizce, İtalyanca, İspanyolca gibi dillere tercüme edilemeyen, yani bu dillerin konuşulduğu ülkelerde karşılıkları bulunmayan kavramlardan biri, bilindiği üzere, ‘Gönül’dür… (Vefa, Felek vb.)
Yani, Sayın Cumhurbaşkanı ille de yerli ve millî bir kavram seçmiş.
Sloganlar, çok akılda kalıcı ve başarılı olmalarıyla birlikte bir o kadar da riskliler… Çünkü hedef kitleye çok soyut gelebilirler… Çünkü tamamen bir üst yapı güzellemesidirler.
Sayın Cumhurbaşkanı, uzunca süredir sürekli olarak altını çizdiği bu hususu siyasi iletişim gücü haline getirme konusunda kararlı gibi görünüyor. Bu sütunları izleyen okurlarımızın gayet iyi hatırlayacağı üzere, yıllardır biz şu tezi savunageldik: AK Parti ilk kez tek başına iktidara geldiğinde, esas olarak duble yol, köprü, ait geçit vb. bayındırlık projeleriyle yol almadı… Ana eksenlerinde tamamen üst yapı meseleleri vardı. Adalet gibi, bireysel yaşamın hukuku gibi, Avrupa Birliği’nin beşerî hukuku ve kuralları gibi…
1994’te de damgasını vuran Tamam İnşallah şarkısı ve sloganı idi, “İstanbul’un ekonomik refahını şuradan şuraya yükselteceğiz” değil…
Zaman içinde eksen, siyasî ortamın dönüşümü nedeniyle daha çok alt yapı vaatlerine kaydı… Bunu da ilk fark eden yine Sayın Cumhurbaşkanı oldu… Kültürel yatırımlar ve gelişim hakkında söylediklerini yan yana koyun, bakın ne çıkıyor ortaya…
Hem gönül kavramının ortaya çıkışını hem de 1994 ruhundan söz edilmesini bu bağlamda okumakta yarar var… Ancak o zaman Sayın Cumhurbaşkanı’nın Fazıl Say’ın davetine icâbet etmesini anlamak mümkün olabilir…
“Milletin değerlerine sahip çıkmayanların şehircilik mirasına sahip çıkması işin tabiatına aykırı” diyen Cumhurbaşkanı, son zamanlarda tamamlanması gereken bir ihtiyaç olarak sık sık tekrarladığı ortak değerler, kültür ve millîlik meselelerine de atıf yaptı…
AK Parti’nin hazırladığı 11 maddelik manifestoda bu kavramlar tekrar hatırlatılmış oldu... Gönül Belediyeciliği şemsiyesi altında Şehir Planları, Altyapı ve Ulaşım, Kentsel Dönüşüm, Akıllı Şehirler, Çevreye Saygılı Şehirler, Sosyal Belediyecilik, Yatay Şehirleşme, Halkla Birlikte Yönetim, Tasarruf ve Şeffaflık, Değer Üreten Şehirler olarak özetlenebilen bu başlıkların nasıl gerçekleştirileceğini anlatırken Cumhurbaşkanı’nın vurgusu hakkâniyet, kültür, değerler üzerineydi…
Unutmamak lazım…
TRT Arabi kamu diplomasisi için önemli…
TRT Arabi HD, bugün teknolojik altyapısıyla ilgili test yayını sonlandırarak Türkiye dışında Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Avrupa’da daha geniş bir coğrafyadaki Arap izleyicilere ulaşıyor. TRT Arabi’nin yayın kalitesinin yükseltilerek daha çekici kılınması ve erişim alanının genişletilerek daha fazla izleyiciye ulaşılıyor olması TRT adına önemli ve olumlu gelişmeler…
Ancak, bunların yanında TRT Arabi’deki yenilenmeyi, bir tutum ya da zihniyet gelişimi olarak da görmek gerekir.
Bundan dokuz yıl önce yayın hayatına başlayan TRT Arabi’nin çalışmaları, İstanbul’un Eminönü semtindeki Mercan’da bir handa başlamış… O zaman çok önemli bir ilk adım olarak 24 saat yayın yapan Arapça bir televizyon kanalı kurma fikri, bugün kamu diplomasisi adına Türkiye’nin başarılı çalışmalarından biri hâline gelmiş.
181 milyon kişinin birbirleriyle anlaşmak için kullandığı Arapça, dünyada en çok konuşulan diller sıralamasında Çince, İspanyolca ve İngilizce’nin ardından dördüncü sırada geliyormuş… Birleşmiş Milletler, Arapça’yı Genel Kurul, Güvenlik Konseyi ve Ekonomik ve Sosyal Konsey çalışmaları için resmi dillerden biri kabul ediyor.
Mercan’daki handa başlayan TRT Arabi’nin yolculuğu, TRT World gibi önemli bir çatının altında sürmeye devam edecekmiş... Yönetimsel bu değişiklik bile TRT Arabi’nin sadece bir haber-belgesel kanalı değil, TRT World’un de vizyonunun bir parçası olduğunu gösteriyor. Bu vizyon, Türkiye’ye dair tezlerin birinci elden, doğru ve algılama yönetiminin kurallarına uygun olarak duyurulması anlamına geliyor.
Dünyada bu misyonla faaliyet gösteren pek çok yayın organı herkesçe mâlûm… BBC, Deutsche Welle, Voice of America, EuroNews bunlardan bazıları… Ülkelerinin tutumları ve kararları hakkında teyit edilmiş bilgiye ulaşmak istenildiğinde ilk başvurulan bu kaynaklar ülke markasını da besleyen önemli kuruluşlar… Darısı TRT Arabi’nin başına…