Değişim Liderleri Zirvesi’ni sahneden dinledim.
16 MART 2011
Dün İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Değişim Liderleri Zirvesi”nde iki panelde moderatörlük (kolaylaştırıcılık) yaptım.
Katıldığım uluslararası toplantılarda hep kıskanmışımdır. Adamların kongre salonlarındaki teknik donanım ve düzenlemeler neden bizde yoktur diye hayıflanıp durmuşumdur. Mekan sizi ezmez, akustik zorlamaz, sahneyi rahatça görürsünüz. İstanbul Kongre Merkezi’ne ilk gidişim. İnsan aklının ve çözümleme yeteneğinin geldiği noktaya bir kez daha hayranlık duydum. Dünyanın gelişmiş ülkelerindeki örneklerini aratmayacak düzeyde çağdaş bir atmosfer. Değişim Liderleri Zirvesi’nin bu ilk yılı. Salonlar tam dolmamış. Giriş ücreti biraz pahalı tutulmuş. Üniversite öğrencileri ve öğretim üyelerine ciddi bir indirim yapılabilirdi. Konuşmacı kalitesi süperdi. Hele de Başbakan’ın ilk gün, açılıştaki o cümlesi:
‘Değişime kulak tıkayan lider, yenilgiye uğrar’
Bir Marksiste ya da sosyal demokrata kolaylıkla atfedilebilecek bu cümlenin, kendisini muhafazakâr-demokrat olarak tanımlayan bir lider tarafından söylenmesi, ancak dünyanın bütünüyle içinden geçtiği devasa gelişme kavrandığı takdirde anlaşılabilir.
Yönettiğim iki panelden birincisinin konu başlığı şöyleydi: “Dünyayı Değiştiren Medya”...
Katılımcılar kimlerdi? TRT Türk Genel Yayın Yönetmeni Ümit Sezgin, Euronews Genel Yayın Yönetmeni Lucian Sarb ve Kanal 24 ve Star gazetesinden Özay Şendir...
Üç konuşmacıyı da beğenerek dinledim. “Dinledim” diyorum, çünkü kolaylaştırıcının görevi, kendisini dinlettirmek, seyrettirmek değil, aynı sahneyi paylaştıkları diğer konuşmacıların dinlenmesini, seyredilmesini sağlamak için ortamı hazır kılmak, bir başka deyişle ‘kolaylaştırmak’tır. Kanal 24’de sosyal medyadan yola çıkarak “Tıkırtı Gazetesi” adlı programın sahibi ve Star gazetesi yazarı Özay Şendir, vatandaş gazeteciliğini bir güzel anlattı. TRT Türk Genel Yayın Yönetmeni Ümit Sezgin ise çok ilginç bir olaya değindi: Japonya’daki depremin ilk gününde “Japonya’ya kimi göndersek?” diye düşünürken Tokyo’dan bir öğrenci aramış ve “Size burdan her şeyi anlatabilirim...” demiş. Hemen telefona bağlanmasını istemişler.
“Yok” demiş kız, “Skype’den bağlanıyorum, görüntüleri aktarırız!”
Sezgin, bütün riski almış ve bağlantıyı gerçekleştirmişler. Belki profesyonel bir yayın kalitesinde değil ama son derece hızlı ve rekabete fark atacak şekilde bir yayını nihayete erdirmişler.
Konuşmacıların mutabık kaldığı bir konu da medyanın dünyayı belki değiştirmediği, ancak dünyayı değiştirecek olan kitleleri etkileyebilme özelliğiydi.
İkinci moderatörlük görevim ise 2 no.lu salonda idi. Konu bu sefer; daha da derinlikliydi: “Çatışmaların Çözüm Yolu-Kültürel İletişim” Konuşmacılar şöyle sıralanıyordu: AK Parti Teşkilatlanmadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Dil ve Edebiyat Derneği Genel Başkanı Ekrem Erdem. Özgeçmişini okumak en az 15 dakika alacağından özet yapmak zorunda kaldığım New York Eyalet Üniversitesi / Binghampton Üniversitesi Global Kültürel Çalışmalar Enstitüsü Başkanı ve Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Mazrui ve Rus Ortodoks Kilisesi Astana ve Kırgızistan Metropoliti Alexander.
Mazrui’nin, İstanbul’dan “Seküler Kudüs” diye söz ettiği konuşması muhteşemdi. Toplantı sonrası yanına gittim ve anlattıklarını bizim NPQ Türkiye dergisi için kaleme alıp alamayacağını sordum. O da dergiyi tanıdığını, büyük bir zevkle yollayacağını söyledi. Meraklısı, takip edip yakında NPQ Türkiye’den okuyabilir.
Gerek Ekrem Erdem’in, gerekse Metropolit Alexander’ın konuşmaları, biri hükümeti diğeri Rus Ortodoks Kilisesi’ni temsil ettiği için son derece dengeli ve bir o kadar da anlamlıydı. Ortak kanaat ve temenni üç kelime ile özetlenebilir: Barış içinde birarada yaşama.
Zirve önümüzdeki senelerde gerçekten zirve yapacaktır. Bu büyük zirveyi organize eden Türkiye Gelecek Araştırmaları Vakfı (TÜGAV) ve İstanbul Üniversitesi’ni kutluyorum. Eminim bu işbirliği, önümüzdeki yıllarda bu etkinliği daha da geliştirerek yeni bir İstanbul markası haline getirecektir.
Katıldığım uluslararası toplantılarda hep kıskanmışımdır. Adamların kongre salonlarındaki teknik donanım ve düzenlemeler neden bizde yoktur diye hayıflanıp durmuşumdur. Mekan sizi ezmez, akustik zorlamaz, sahneyi rahatça görürsünüz. İstanbul Kongre Merkezi’ne ilk gidişim. İnsan aklının ve çözümleme yeteneğinin geldiği noktaya bir kez daha hayranlık duydum. Dünyanın gelişmiş ülkelerindeki örneklerini aratmayacak düzeyde çağdaş bir atmosfer. Değişim Liderleri Zirvesi’nin bu ilk yılı. Salonlar tam dolmamış. Giriş ücreti biraz pahalı tutulmuş. Üniversite öğrencileri ve öğretim üyelerine ciddi bir indirim yapılabilirdi. Konuşmacı kalitesi süperdi. Hele de Başbakan’ın ilk gün, açılıştaki o cümlesi:
‘Değişime kulak tıkayan lider, yenilgiye uğrar’
Bir Marksiste ya da sosyal demokrata kolaylıkla atfedilebilecek bu cümlenin, kendisini muhafazakâr-demokrat olarak tanımlayan bir lider tarafından söylenmesi, ancak dünyanın bütünüyle içinden geçtiği devasa gelişme kavrandığı takdirde anlaşılabilir.
Yönettiğim iki panelden birincisinin konu başlığı şöyleydi: “Dünyayı Değiştiren Medya”...
Katılımcılar kimlerdi? TRT Türk Genel Yayın Yönetmeni Ümit Sezgin, Euronews Genel Yayın Yönetmeni Lucian Sarb ve Kanal 24 ve Star gazetesinden Özay Şendir...
Üç konuşmacıyı da beğenerek dinledim. “Dinledim” diyorum, çünkü kolaylaştırıcının görevi, kendisini dinlettirmek, seyrettirmek değil, aynı sahneyi paylaştıkları diğer konuşmacıların dinlenmesini, seyredilmesini sağlamak için ortamı hazır kılmak, bir başka deyişle ‘kolaylaştırmak’tır. Kanal 24’de sosyal medyadan yola çıkarak “Tıkırtı Gazetesi” adlı programın sahibi ve Star gazetesi yazarı Özay Şendir, vatandaş gazeteciliğini bir güzel anlattı. TRT Türk Genel Yayın Yönetmeni Ümit Sezgin ise çok ilginç bir olaya değindi: Japonya’daki depremin ilk gününde “Japonya’ya kimi göndersek?” diye düşünürken Tokyo’dan bir öğrenci aramış ve “Size burdan her şeyi anlatabilirim...” demiş. Hemen telefona bağlanmasını istemişler.
“Yok” demiş kız, “Skype’den bağlanıyorum, görüntüleri aktarırız!”
Sezgin, bütün riski almış ve bağlantıyı gerçekleştirmişler. Belki profesyonel bir yayın kalitesinde değil ama son derece hızlı ve rekabete fark atacak şekilde bir yayını nihayete erdirmişler.
Konuşmacıların mutabık kaldığı bir konu da medyanın dünyayı belki değiştirmediği, ancak dünyayı değiştirecek olan kitleleri etkileyebilme özelliğiydi.
İkinci moderatörlük görevim ise 2 no.lu salonda idi. Konu bu sefer; daha da derinlikliydi: “Çatışmaların Çözüm Yolu-Kültürel İletişim” Konuşmacılar şöyle sıralanıyordu: AK Parti Teşkilatlanmadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Dil ve Edebiyat Derneği Genel Başkanı Ekrem Erdem. Özgeçmişini okumak en az 15 dakika alacağından özet yapmak zorunda kaldığım New York Eyalet Üniversitesi / Binghampton Üniversitesi Global Kültürel Çalışmalar Enstitüsü Başkanı ve Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Mazrui ve Rus Ortodoks Kilisesi Astana ve Kırgızistan Metropoliti Alexander.
Mazrui’nin, İstanbul’dan “Seküler Kudüs” diye söz ettiği konuşması muhteşemdi. Toplantı sonrası yanına gittim ve anlattıklarını bizim NPQ Türkiye dergisi için kaleme alıp alamayacağını sordum. O da dergiyi tanıdığını, büyük bir zevkle yollayacağını söyledi. Meraklısı, takip edip yakında NPQ Türkiye’den okuyabilir.
Gerek Ekrem Erdem’in, gerekse Metropolit Alexander’ın konuşmaları, biri hükümeti diğeri Rus Ortodoks Kilisesi’ni temsil ettiği için son derece dengeli ve bir o kadar da anlamlıydı. Ortak kanaat ve temenni üç kelime ile özetlenebilir: Barış içinde birarada yaşama.
Zirve önümüzdeki senelerde gerçekten zirve yapacaktır. Bu büyük zirveyi organize eden Türkiye Gelecek Araştırmaları Vakfı (TÜGAV) ve İstanbul Üniversitesi’ni kutluyorum. Eminim bu işbirliği, önümüzdeki yıllarda bu etkinliği daha da geliştirerek yeni bir İstanbul markası haline getirecektir.