Deprem ve Kovid cehaleti
03 kasım2020 - Yeni Şafak
İzmir’de yaşanan deprem hepimizi derinden sarstı. Dualarımız depremzedelerin yaralarının bir an önce sarılması için…
Televizyondaki sunucu Prof. Dr. Şükrü Ersoy’a diyor ki “Ha bire fay hatlarından konuşuyoruz. Oysa insanları fay hatları değil, binalar öldürüyor.”
Ersoy da “Bunu ben değil, inşaat mühendisleri cevaplayacak” diye başlayarak uzun uzun faylardan söz etmenin neden önemli olduğunu açıklıyor.
Şükrü Hoca çıkışında son derece haklı. Herkesin uzmanlığının farklı olması gibi aynı konunun çeşitli uzmanlıkları da vardır…
Başka bir televizyon kanalında bir ‘uzman’ İzmir depremi nedeniyle “İstanbul’da evleriniz sallandıysa mutlaka binanızı kontrol ettirin” diyor… Bunu duyan bir muhabir başka bir uzmana soruyor: “İstanbul’da sallanan evler var. Bu binalarda yaşayanlar korku içinde. Ne yapmalılar?”
İnşaat Mühendisi uzman yanıtlıyor: “Biz binaları sallanması için yapıyoruz. Bu esnemenin bir göstergesi… Sallanan bina ‘çürük’ anlamına gelmediği gibi sallanmayan bina da ‘sağlam’ demek olamayabilir.”
Arkadaşlardan biri bizim İstanbul Erkek Liseli Yönetici ve İş İnsanları Platformu’na mesaj göndermiş… Ne kadar gerçek olduğunu bilemem ama şöyle yazıyordu: “İzmir depremi İstanbul depremini tetikler mi? Uzman konuklar Ceza Hukuku Prof. Dr. Ersan Şen, Gazeteci İsmail Saymaz ve Nagehan Alçı birazdan canlı yayında...”
Nasıl ama? Uzmanlarla imtihanımızı güzel özetliyor değil mi? Bunlardan birinin çok iyi bir ceza hukukçusu, diğerlerinin de çok iyi birer gazeteci olması sonucu değiştirmiyor…
Ailecek giriş katı bir evde oturuyoruz. Tabii depremde ne yapacağımız konusunda herkesin bir fikri var: “Balkondan dışarı çıkın… Pencereyi açıp dışarı fırlayın…”
Ancak eve davet ettiğimiz iki (hakiki) uzman danışman bize, deprem sırasında yaşam üçgeni sağlayacak bir noktaya cenin pozisyonunda eğilmenin en doğrusu olduğunu, dışarı ise deprem bitince çıkmamız gerektiğini söylediler…
Benzer bir ‘cehalet zinciri’ Kovid-19’a karşı korunma ve tedavi ile ilgili de söz konusu…
Televizyon programlarına da sık sık konuk olan Amerika’da yaşayan ve mesleğini icra eden Prof. Dr. Mehmet Çilingiroğlu’nun kendi çektiği iki videosu, şu sıralar WhatsApp’ın en çok ‘iletilen’ mesajlarındandır herhâlde…
Çilingiroğlu bir ilaç firmasının adını da vererek ABD Başkanı Donald Trump’a uygulanan tedavinin işe yaradığını, hastaların ayakta tedavi edildiğini ifade ediyor. İlacın fiyatının da yakında düşürüleceğini söyleyerek “Virüsün tedavisi bulunmuştur” diyor.
Gelin görün ki Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mehmet Ceyhan durumun böyle olmadığını Twitter hesabından madde madde açıklamış: “Sentetik Antikor Kokteyli’nin (Akıllı Füze) ağır hastalardaki çalışması, zararının yararından fazla olabileceği gerekçesi ile durduruldu. Bu günlerde sentetik antikorlarla ilgili başarı haberleri arttı. DİKKATLİ OLMAK LAZIM. Henüz hiçbir ülkede ruhsat almış bir ürün değil. Faz 3’ü bırakın, faz 2 çalışmaları bile sonuçlanıp yayınlanmış değil. ABD Başkanı Trump’da kullanımıyla ilgili çok reklam yapıldı. Ancak Sayın Başkan’ın hastalığı ABD’deki çok sayıda bilim insanı tarafından şüpheyle karşılanıyor. …Anlaşılıyor ki, firma bunu hafif hastalıkta vermek üzere acil ruhsat bekliyor, ancak damardan alerji riski yüksek ve damla şeklinde verilecek bu ilaç evde nasıl uygulanacak? Sentetik antikorlar oldukça pahalı ürünlerdir, hafif hastalık geçiren insanlarda maliyet/etkinliği çok şüphelidir. O nedenle ‘pandeminin çaresi bulundu’ haberleri abartılı ve son derece yanlıştır.”
Basın çalışanlarının her şeyi bilmelerini beklemek mümkün ve doğru değil. Ancak onlar hangi konunun kime sorulması gerektiğini en iyi bilen kişiler olmalıdırlar. O nedenle gazete ve televizyonların uzman ve konunun uzmanı ayrımını iyi yapmalarını beklememiz normal…
Ancak herhangi bir mesajın kontrolsüzce salındığı internet ortamı hususunda hepimizin tetikte olması gerekiyor. Hiçbir editöryal filtreye tabi olmadan bizlere ulaşan bu mesajlar, akıl, ilim ve irfandan çok cehaletin ve kötü niyetin yayılmasına neden oluyor. Aman dikkat!
Televizyondaki sunucu Prof. Dr. Şükrü Ersoy’a diyor ki “Ha bire fay hatlarından konuşuyoruz. Oysa insanları fay hatları değil, binalar öldürüyor.”
Ersoy da “Bunu ben değil, inşaat mühendisleri cevaplayacak” diye başlayarak uzun uzun faylardan söz etmenin neden önemli olduğunu açıklıyor.
Şükrü Hoca çıkışında son derece haklı. Herkesin uzmanlığının farklı olması gibi aynı konunun çeşitli uzmanlıkları da vardır…
Başka bir televizyon kanalında bir ‘uzman’ İzmir depremi nedeniyle “İstanbul’da evleriniz sallandıysa mutlaka binanızı kontrol ettirin” diyor… Bunu duyan bir muhabir başka bir uzmana soruyor: “İstanbul’da sallanan evler var. Bu binalarda yaşayanlar korku içinde. Ne yapmalılar?”
İnşaat Mühendisi uzman yanıtlıyor: “Biz binaları sallanması için yapıyoruz. Bu esnemenin bir göstergesi… Sallanan bina ‘çürük’ anlamına gelmediği gibi sallanmayan bina da ‘sağlam’ demek olamayabilir.”
Arkadaşlardan biri bizim İstanbul Erkek Liseli Yönetici ve İş İnsanları Platformu’na mesaj göndermiş… Ne kadar gerçek olduğunu bilemem ama şöyle yazıyordu: “İzmir depremi İstanbul depremini tetikler mi? Uzman konuklar Ceza Hukuku Prof. Dr. Ersan Şen, Gazeteci İsmail Saymaz ve Nagehan Alçı birazdan canlı yayında...”
Nasıl ama? Uzmanlarla imtihanımızı güzel özetliyor değil mi? Bunlardan birinin çok iyi bir ceza hukukçusu, diğerlerinin de çok iyi birer gazeteci olması sonucu değiştirmiyor…
Ailecek giriş katı bir evde oturuyoruz. Tabii depremde ne yapacağımız konusunda herkesin bir fikri var: “Balkondan dışarı çıkın… Pencereyi açıp dışarı fırlayın…”
Ancak eve davet ettiğimiz iki (hakiki) uzman danışman bize, deprem sırasında yaşam üçgeni sağlayacak bir noktaya cenin pozisyonunda eğilmenin en doğrusu olduğunu, dışarı ise deprem bitince çıkmamız gerektiğini söylediler…
Benzer bir ‘cehalet zinciri’ Kovid-19’a karşı korunma ve tedavi ile ilgili de söz konusu…
Televizyon programlarına da sık sık konuk olan Amerika’da yaşayan ve mesleğini icra eden Prof. Dr. Mehmet Çilingiroğlu’nun kendi çektiği iki videosu, şu sıralar WhatsApp’ın en çok ‘iletilen’ mesajlarındandır herhâlde…
Çilingiroğlu bir ilaç firmasının adını da vererek ABD Başkanı Donald Trump’a uygulanan tedavinin işe yaradığını, hastaların ayakta tedavi edildiğini ifade ediyor. İlacın fiyatının da yakında düşürüleceğini söyleyerek “Virüsün tedavisi bulunmuştur” diyor.
Gelin görün ki Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mehmet Ceyhan durumun böyle olmadığını Twitter hesabından madde madde açıklamış: “Sentetik Antikor Kokteyli’nin (Akıllı Füze) ağır hastalardaki çalışması, zararının yararından fazla olabileceği gerekçesi ile durduruldu. Bu günlerde sentetik antikorlarla ilgili başarı haberleri arttı. DİKKATLİ OLMAK LAZIM. Henüz hiçbir ülkede ruhsat almış bir ürün değil. Faz 3’ü bırakın, faz 2 çalışmaları bile sonuçlanıp yayınlanmış değil. ABD Başkanı Trump’da kullanımıyla ilgili çok reklam yapıldı. Ancak Sayın Başkan’ın hastalığı ABD’deki çok sayıda bilim insanı tarafından şüpheyle karşılanıyor. …Anlaşılıyor ki, firma bunu hafif hastalıkta vermek üzere acil ruhsat bekliyor, ancak damardan alerji riski yüksek ve damla şeklinde verilecek bu ilaç evde nasıl uygulanacak? Sentetik antikorlar oldukça pahalı ürünlerdir, hafif hastalık geçiren insanlarda maliyet/etkinliği çok şüphelidir. O nedenle ‘pandeminin çaresi bulundu’ haberleri abartılı ve son derece yanlıştır.”
Basın çalışanlarının her şeyi bilmelerini beklemek mümkün ve doğru değil. Ancak onlar hangi konunun kime sorulması gerektiğini en iyi bilen kişiler olmalıdırlar. O nedenle gazete ve televizyonların uzman ve konunun uzmanı ayrımını iyi yapmalarını beklememiz normal…
Ancak herhangi bir mesajın kontrolsüzce salındığı internet ortamı hususunda hepimizin tetikte olması gerekiyor. Hiçbir editöryal filtreye tabi olmadan bizlere ulaşan bu mesajlar, akıl, ilim ve irfandan çok cehaletin ve kötü niyetin yayılmasına neden oluyor. Aman dikkat!