Devlet örnek ve önder olmak durumundadır
05.03.2010
Dün Ulaştırma Bakanı’nın açıklaması gazetelerin birinci sayfalarına haber olmasa; bir de yine dün saat 10.00 itibariyle Genelkurmay BN - 22 / 10 No’lu ‘Bilgi Notu’nu açıklamasa, benim konuyu bu sütunlara taşıma niyetim yoktu…
Tabii Başbakan’ın, bakanların, milletvekillerinin, AK Parti yöneticilerinin Eşrefpaşalılar filminin galasına yaptıkları ‘promosyonel’ çıkarmayı da unutmamak lazım…
Örnek ve önder olma konusunu irdelemek üzere önce sonuncu olaydan başlayalım…
Efendim, bir Başbakan’ın keyfine göre hareket edebileceği alanlar çok sınırlıdır… Örneğin, dilerse konutuna sinema makinesini kurdurur, özel perdesini yaptırır ve geçer karşısına, surround ses düzenini sonuna kadar açar Recep İvedik 3’ü izler. Kimseye haber vermez. Bu durum da kimseyi ilgilendirmez…
***
Öte yandan bir Başbakan’ın ‘kamuoyu ve vicdanı’ karşısında –aslında hedef kitleleri önünde demek istiyorum- atacağı her adım, sergileyeceği her türlü jest, söyleyeceği her cümle, bir mesaj niteliği taşır… Devlet adamının örnek ve önder olma görev ve sorumluluğu bitmez, ertelenemez…
Devlet adamı, herkesin gözü önünde kafasına göre takılamaz… Dinlediği müzik, okuduğu kitap - dergi, kendisinin ve ailesinin giyim kuşam tarzı, tatil anlayışı, izlediği sahne eserleri, plastik sanat ürünleri ve nihayet gittiği film, referans olduğu, destek verdiği ve altını çizdiği kültürel payandalara işaret eder…
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Devletin temelidir” dediği “Milli kültür”ün ipuçlarını bir başbakan bu tür toplumsal ‘jestüs’lerle, vücut diliyle ve doğrudan mesajlarıyla verir… Bir milletin değer sistemini, o milleti geleceğe taşıyacak olan devlet adamının toplumsal ve kültürel duruşu ayakta tutar, yaşatır…
***
Eşrefpaşalılar filmini görmedim. Devlet büyüklerim “Görün!” dediklerine “Milli kültür anlayışının bir parçası” olarak altını çizdiklerine göre, mutlaka izleyeceğim… Ancak ilk kez bir başbakan yardımcısının bir gala gecesinde sahneye çıkıp filmin sponsorlarına plaket dağıttığına, bir Başbakan’ın eşiyle sahneye çıkıp “Ben aslında bu filme yabancı olmadım; yabancı değilim. Ben Kasımpaşalıyım. Gerçekten kulak kesenler, racon kesenler, burada kulak kesildiler… Eşrefpaşalı ya da Kasımpaşalı deyip oraya siyah ya da kırmızı çizgiyi atmanın bir anlamı yok” şeklinde konuşmalar yaptığına tanık oldum…
Başbakan’ın içtenliğinden en küçük şüphem yok… Ancak devlet adamı, içten konuşmadan önce seçilmiş davranış sergilemeyi refleks haline getirmeli… Neye göre seçecek? Ülkeyi geleceğe taşıyacak ‘milli kültür ve değerlere’ uygunluğuna göre… Özel zevklerine, eş dost tavsiyesine göre değil… Bu hususta, yani milli kültür ve değerler konusunda son derece özenli davrandığını düşündüğüm Başbakan Erdoğan’ın ilk kez bu kadar açık ve cepheden tavır aldığına tanık olduğum için şaşkınlığımı gizlemem mümkün değildi.
Devletten plaket alan sponsorlara filmin internet sitesinden baktım: Royal Halı, Koray İç Giyim, T-Tech, Bank Asya, Maltepe Yayınları ve neredeyse her filme üç – beş destek olan Kültür ve Turizm Bakanlığı… AK Parti ricalinin vermek istediği mesaj neydi acaba?
***
Örnek ve önder olma noktasında dikkatimi çeken ikinci haber ise, önünde “Milli” eki bulunan 2 bakanlıktan biri olan Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül Bey’in TV’de yaptığı, dün de gazetelerin birinci sayfasına yansıyan açıklaması ve ardından gelen Genelkurmay bilgi notu… 3’üncü Ordu’nun ve dolayısıyla Ergenekon davasından yargılanması söz konusu olan Komutan’ın koordinatörlüğünde düzenlenecek olan Kış-2010 Tatbikatı’na katılmayacağını şöyle açıklıyordu Sayın Bakan: “Programım da yok mazeretim de. Gidilmek istense, planlanır gidilirdi. Gereği bu şekildeydi, böyle yapıldı”…
Peki Sayın Bakan’ın bu mesajının satır aralarında ne okunuyor?
Yargı süreci bitmeden birilerini suçlu olarak kabul etmek ve de o kişiye karşı kamuoyu önünde tavır almak ‘caizdir’… Genelkurmay da mesajı böyle okumuş olmalı ki, bilgi notunda gereken açıklamayı yapma ihtiyacı duymuş: “Başlangıçtan itibaren bu tatbikatın basına kapalı olarak ve ‘seçkin gözlemci günü’ne sadece Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı katılacak şekilde icra edilmesi planlanmıştır.”
“Kimse durumdan vazife çıkarmasın”, demeye getirilmiş bilgi notunda, “Zaten diğer katılımlar planlanmış değildi…”
Allah’tan Başbakan dün 13.05’te konuya noktayı koymuş da ‘iletişim özürlü’ bir durumun daha oluşmasına, durduk yerde gerilim yaratılmasına engel olmuş: “Ben bugüne kadar zaten bir kere gitmiştim. Özel bir neden söz konusu değil”… Yani “Öküz altında buzağı aramayın!” diyor Başbakan…
Not: Bu akşam Skyturk’de Özlem Gürses’in programında yine birlikteyiz… 20.15’te canlı yayında (tekrarı aynı gece 01.00 ve Pazar 11.15’te)… Konuklarımız: Ziynet Sali ve siyasi araştırmalar yapan MetroPoll’ün yöneticisi Prof. Dr. Özer Sencar ile birlikte olacağız
Tabii Başbakan’ın, bakanların, milletvekillerinin, AK Parti yöneticilerinin Eşrefpaşalılar filminin galasına yaptıkları ‘promosyonel’ çıkarmayı da unutmamak lazım…
Örnek ve önder olma konusunu irdelemek üzere önce sonuncu olaydan başlayalım…
Efendim, bir Başbakan’ın keyfine göre hareket edebileceği alanlar çok sınırlıdır… Örneğin, dilerse konutuna sinema makinesini kurdurur, özel perdesini yaptırır ve geçer karşısına, surround ses düzenini sonuna kadar açar Recep İvedik 3’ü izler. Kimseye haber vermez. Bu durum da kimseyi ilgilendirmez…
***
Öte yandan bir Başbakan’ın ‘kamuoyu ve vicdanı’ karşısında –aslında hedef kitleleri önünde demek istiyorum- atacağı her adım, sergileyeceği her türlü jest, söyleyeceği her cümle, bir mesaj niteliği taşır… Devlet adamının örnek ve önder olma görev ve sorumluluğu bitmez, ertelenemez…
Devlet adamı, herkesin gözü önünde kafasına göre takılamaz… Dinlediği müzik, okuduğu kitap - dergi, kendisinin ve ailesinin giyim kuşam tarzı, tatil anlayışı, izlediği sahne eserleri, plastik sanat ürünleri ve nihayet gittiği film, referans olduğu, destek verdiği ve altını çizdiği kültürel payandalara işaret eder…
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Devletin temelidir” dediği “Milli kültür”ün ipuçlarını bir başbakan bu tür toplumsal ‘jestüs’lerle, vücut diliyle ve doğrudan mesajlarıyla verir… Bir milletin değer sistemini, o milleti geleceğe taşıyacak olan devlet adamının toplumsal ve kültürel duruşu ayakta tutar, yaşatır…
***
Eşrefpaşalılar filmini görmedim. Devlet büyüklerim “Görün!” dediklerine “Milli kültür anlayışının bir parçası” olarak altını çizdiklerine göre, mutlaka izleyeceğim… Ancak ilk kez bir başbakan yardımcısının bir gala gecesinde sahneye çıkıp filmin sponsorlarına plaket dağıttığına, bir Başbakan’ın eşiyle sahneye çıkıp “Ben aslında bu filme yabancı olmadım; yabancı değilim. Ben Kasımpaşalıyım. Gerçekten kulak kesenler, racon kesenler, burada kulak kesildiler… Eşrefpaşalı ya da Kasımpaşalı deyip oraya siyah ya da kırmızı çizgiyi atmanın bir anlamı yok” şeklinde konuşmalar yaptığına tanık oldum…
Başbakan’ın içtenliğinden en küçük şüphem yok… Ancak devlet adamı, içten konuşmadan önce seçilmiş davranış sergilemeyi refleks haline getirmeli… Neye göre seçecek? Ülkeyi geleceğe taşıyacak ‘milli kültür ve değerlere’ uygunluğuna göre… Özel zevklerine, eş dost tavsiyesine göre değil… Bu hususta, yani milli kültür ve değerler konusunda son derece özenli davrandığını düşündüğüm Başbakan Erdoğan’ın ilk kez bu kadar açık ve cepheden tavır aldığına tanık olduğum için şaşkınlığımı gizlemem mümkün değildi.
Devletten plaket alan sponsorlara filmin internet sitesinden baktım: Royal Halı, Koray İç Giyim, T-Tech, Bank Asya, Maltepe Yayınları ve neredeyse her filme üç – beş destek olan Kültür ve Turizm Bakanlığı… AK Parti ricalinin vermek istediği mesaj neydi acaba?
***
Örnek ve önder olma noktasında dikkatimi çeken ikinci haber ise, önünde “Milli” eki bulunan 2 bakanlıktan biri olan Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül Bey’in TV’de yaptığı, dün de gazetelerin birinci sayfasına yansıyan açıklaması ve ardından gelen Genelkurmay bilgi notu… 3’üncü Ordu’nun ve dolayısıyla Ergenekon davasından yargılanması söz konusu olan Komutan’ın koordinatörlüğünde düzenlenecek olan Kış-2010 Tatbikatı’na katılmayacağını şöyle açıklıyordu Sayın Bakan: “Programım da yok mazeretim de. Gidilmek istense, planlanır gidilirdi. Gereği bu şekildeydi, böyle yapıldı”…
Peki Sayın Bakan’ın bu mesajının satır aralarında ne okunuyor?
Yargı süreci bitmeden birilerini suçlu olarak kabul etmek ve de o kişiye karşı kamuoyu önünde tavır almak ‘caizdir’… Genelkurmay da mesajı böyle okumuş olmalı ki, bilgi notunda gereken açıklamayı yapma ihtiyacı duymuş: “Başlangıçtan itibaren bu tatbikatın basına kapalı olarak ve ‘seçkin gözlemci günü’ne sadece Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı katılacak şekilde icra edilmesi planlanmıştır.”
“Kimse durumdan vazife çıkarmasın”, demeye getirilmiş bilgi notunda, “Zaten diğer katılımlar planlanmış değildi…”
Allah’tan Başbakan dün 13.05’te konuya noktayı koymuş da ‘iletişim özürlü’ bir durumun daha oluşmasına, durduk yerde gerilim yaratılmasına engel olmuş: “Ben bugüne kadar zaten bir kere gitmiştim. Özel bir neden söz konusu değil”… Yani “Öküz altında buzağı aramayın!” diyor Başbakan…
Not: Bu akşam Skyturk’de Özlem Gürses’in programında yine birlikteyiz… 20.15’te canlı yayında (tekrarı aynı gece 01.00 ve Pazar 11.15’te)… Konuklarımız: Ziynet Sali ve siyasi araştırmalar yapan MetroPoll’ün yöneticisi Prof. Dr. Özer Sencar ile birlikte olacağız