Devletle ‘bilek güreşi’ olmaz
05 Aralık 2020 - Yeni Şafak
“Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz” teamülünün uygulandığı, ceza kanununda yeri olduğu bir ülkede ‘kanun tanımamaya’ ne dersiniz?!
Sosyal ağ sağlayıcı şirketlere Türkiye’de temsilci atamaları için tanınan hukuki süre doldu. Kurala riayet etmeyenlere Kasım ayında 10’ar milyon TL ceza kesilmişti. Önceki gün ikinci sürenin de dolmasıyla 30’ar milyon TL daha ceza kesildi.
Peki bu direniş neye ve kime karşı? Bir kez daha gözden geçirelim…
Sosyal ağ sağlayıcıları birer ticari şirket. Ülkemizde faaliyet gösteriyor, kâr sağlıyor ama hepimizi bağlayan kurallardan, Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalarından muaf olmak istiyorlar.
Hangi cesaretle? Anlamak zor! Türkiye devletiyle bilek güreşine kalkacak kadar güçlü olduklarını düşünüyorlar herhâlde… Göreceğiz bakalım el mi yaman bey mi?!
Temsilci atamama konusunda direnirlerse sırada, ‘bant daraltma’ ve ‘erişimin kısıtlanması’ uygulamaları var. Muhalefet hemen “özgürlükler” diye ciyaklayacaktır… “Sansür… ifade özgürlüğü” gibi kavramları karman çorman bir edebiyatla gündeme sokmak isteyeceklerdir… Oysa konu bunların çok dışında…
Eskişehir Anadolu Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi (SODİGEM) Müdürü Prof. Dr. Levent Eraslan Uluslararası Karşılaştırmalı olarak Yeni Sosyal Medya Yasası başlıklı çalışmasında, yasalarımızdaki bu değişikliğin gerekçesini şöyle ortaya koyuyor:
“Sosyal medya şirketlerinin vergi ödememek ya da yayınlanan içerikler için sorumluluk almak istememek gibi sebeplerle temsilcilik oluşturmaya sıcak bakmaması; doğruluk payı olmayan bilgilerin milyonlarca kullanıcıya ulaşması, toplumsal olaylarda yayınlanan içeriklerin keyfi olarak sansürlenebilmesi, müstehcen/genel ahlak kurallarına aykırı içeriklerin yayınlanması gibi zararlı paylaşımların dolaşıma sokulmasının önüne geçmeyi zorlaştırmaktadır.”
Ülkemiz üzerinden para kazanıp vergi vermesinler… Rekabette diğer firmalar karşında haksız avantaja sahip olsunlar… Suç unsuru içeren, terör-şiddet söylemi, hakaret, iftira ve pornografi dolu içeriklere yataklık etsinler ama kontrol dışında kalsınlar… Avrupa ülkelerindeki kurallara paşa paşa uysunlar ama bize posta koysunlar… Hesap vermesinler… Muhalefetin arzusu, temennisi bu mudur yani?!
Sosyal ağ sağlayıcısı şirketlerin yasalara direnmesi sadece bizim başımıza gelmiyor tabii… ‘Sınırsız sorumsuz’ olmak isteyen bu şirketler Almanya’da da epey ayak sürümüş ama devlet geri adım atmayınca düzenlemelere birer birer uymak zorunda kalmışlar…
Prof. Dr. Eraslan çalışmasında, ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’daki benzer yasal düzenlemelerin arka planına ve sonuçlarına karşılaştırmalı olarak ulaşmak mümkün… Ülkeler, kendi kültür ve toplumsal yapıları içinde internet ortamının kötüye kullanılmasını engellemek için tedbirlerini alıyor, yasalaştırıp uygulamaya koyuyorlar. Bunlara riayet etmeyenlere de cezalar uyguluyorlar… Demokrasinin, hukuk devletinin esası da budur… Diş geçirebilenin gemisini yürüttüğü, hesap vermediği bir ülke kaos içine sürüklenmekten kurtulamaz…
AK Parti düşmanlığına sırtını dayayıp konuşan muhalefet istediği kadar atıp tutsun. Öyle konular, sorunlar vardır ki siyasi partilerin tabanlarını oluşturan halk, farklılıkları bir kenara bırakıp devletinin yanında olur…
Şeyh Edebali’nin “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözünde olduğu gibi, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanun, insanı hak ettiği gibi yaşatmak için yapılmıştır…
Hangi işe yaradığı su götürür siyasi çıkarları için devletin önünde durmaya çalışan muhalefetin aksine, halk ne yapacağını da devletinin yanında olmayı da bilir!
Sosyal ağ sağlayıcı şirketlere Türkiye’de temsilci atamaları için tanınan hukuki süre doldu. Kurala riayet etmeyenlere Kasım ayında 10’ar milyon TL ceza kesilmişti. Önceki gün ikinci sürenin de dolmasıyla 30’ar milyon TL daha ceza kesildi.
Peki bu direniş neye ve kime karşı? Bir kez daha gözden geçirelim…
Sosyal ağ sağlayıcıları birer ticari şirket. Ülkemizde faaliyet gösteriyor, kâr sağlıyor ama hepimizi bağlayan kurallardan, Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalarından muaf olmak istiyorlar.
Hangi cesaretle? Anlamak zor! Türkiye devletiyle bilek güreşine kalkacak kadar güçlü olduklarını düşünüyorlar herhâlde… Göreceğiz bakalım el mi yaman bey mi?!
Temsilci atamama konusunda direnirlerse sırada, ‘bant daraltma’ ve ‘erişimin kısıtlanması’ uygulamaları var. Muhalefet hemen “özgürlükler” diye ciyaklayacaktır… “Sansür… ifade özgürlüğü” gibi kavramları karman çorman bir edebiyatla gündeme sokmak isteyeceklerdir… Oysa konu bunların çok dışında…
Eskişehir Anadolu Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi (SODİGEM) Müdürü Prof. Dr. Levent Eraslan Uluslararası Karşılaştırmalı olarak Yeni Sosyal Medya Yasası başlıklı çalışmasında, yasalarımızdaki bu değişikliğin gerekçesini şöyle ortaya koyuyor:
“Sosyal medya şirketlerinin vergi ödememek ya da yayınlanan içerikler için sorumluluk almak istememek gibi sebeplerle temsilcilik oluşturmaya sıcak bakmaması; doğruluk payı olmayan bilgilerin milyonlarca kullanıcıya ulaşması, toplumsal olaylarda yayınlanan içeriklerin keyfi olarak sansürlenebilmesi, müstehcen/genel ahlak kurallarına aykırı içeriklerin yayınlanması gibi zararlı paylaşımların dolaşıma sokulmasının önüne geçmeyi zorlaştırmaktadır.”
Ülkemiz üzerinden para kazanıp vergi vermesinler… Rekabette diğer firmalar karşında haksız avantaja sahip olsunlar… Suç unsuru içeren, terör-şiddet söylemi, hakaret, iftira ve pornografi dolu içeriklere yataklık etsinler ama kontrol dışında kalsınlar… Avrupa ülkelerindeki kurallara paşa paşa uysunlar ama bize posta koysunlar… Hesap vermesinler… Muhalefetin arzusu, temennisi bu mudur yani?!
Sosyal ağ sağlayıcısı şirketlerin yasalara direnmesi sadece bizim başımıza gelmiyor tabii… ‘Sınırsız sorumsuz’ olmak isteyen bu şirketler Almanya’da da epey ayak sürümüş ama devlet geri adım atmayınca düzenlemelere birer birer uymak zorunda kalmışlar…
Prof. Dr. Eraslan çalışmasında, ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’daki benzer yasal düzenlemelerin arka planına ve sonuçlarına karşılaştırmalı olarak ulaşmak mümkün… Ülkeler, kendi kültür ve toplumsal yapıları içinde internet ortamının kötüye kullanılmasını engellemek için tedbirlerini alıyor, yasalaştırıp uygulamaya koyuyorlar. Bunlara riayet etmeyenlere de cezalar uyguluyorlar… Demokrasinin, hukuk devletinin esası da budur… Diş geçirebilenin gemisini yürüttüğü, hesap vermediği bir ülke kaos içine sürüklenmekten kurtulamaz…
AK Parti düşmanlığına sırtını dayayıp konuşan muhalefet istediği kadar atıp tutsun. Öyle konular, sorunlar vardır ki siyasi partilerin tabanlarını oluşturan halk, farklılıkları bir kenara bırakıp devletinin yanında olur…
Şeyh Edebali’nin “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözünde olduğu gibi, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanun, insanı hak ettiği gibi yaşatmak için yapılmıştır…
Hangi işe yaradığı su götürür siyasi çıkarları için devletin önünde durmaya çalışan muhalefetin aksine, halk ne yapacağını da devletinin yanında olmayı da bilir!