Diriliş’in ruhu, İyi Parti’ye ilham olur mu?
26.10.2016 Yeni şafak
Meral Akşener’in partisi’ diye kodluyorduk. Artık ‘İyi Parti’diyeceğiz. Sloganları, ‘Türkiye iyi olacak’mış. IYI’nın açılımı, İnsanlık, Yenilik ve İyilik’miş.
“Ampul yerine ‘Güneş’ kullanmışlar” diyenler haksız değil. (Yoksa ampule karşı güneş mi?) ‘Az olan fazladır’ (Less is more) diyen zihniyet, Algılama Yönetimi’nin ‘Kafaları karıştırmamalısın’ diyen kuralına da çok yakın durur. Acaba bu logoda azlıkla fazlalık hangi oranlarda buluşmuştur diye alıcı gözle anlamlandırmaya çalışırken bilgiler de gelmeye başladı. Bazı arkadaşlarımızın ‘fincan tabağı’ dediği yuvarlaktaki sekiz çentik ile neler anlatılmak istenmiş:
1)İyi bir Türkiye, 2) Demokrasi ve hukuk, 3) Toplum, 4) Kamu yönetimi, 5) İç ve dış güvenlik, 6) Kurumlar, 7) Dış politika, 8) Hedefler.
Olabilir tabii. Altı oku aradan geçen bunca yıla rağmen bir çırpıda sayamayacağı konusunda iddiaya hazır olduğum CHP’li yöneticileri de düşünerek, sanatsal bu tür işlerde manayla çizginin dünyaya neler anlatma muradıyla yola çıktığını, eserin sahibi bile çok iyi bilmeyebilir. İşin duygusu logoya geçti mi geçmedi mi; mesele buradadır; bir de mesele, sekiz ışığın hangi vaatlerle donatılacağıyla yakından ilgilidir. Çünkü bunlar jenerik başlıklardır ve ne bir kilit mesaj ifade ederler, ne de somut bir vaat.
IYI’nın yazı stiliyle, Diriliş dizisinin sadık izleyicileri tarafından çok iyi bilinen Ertuğrul Gazi’nin sancağından izler taşıyan bir logo…
Bir parti, varlık olarak ortaya çıktığında doğal olarak ‘Vaadi nedir?’ diye bakılır. Logodan vaadden yana bir işaret göremedik. Orta Asya Türklerinden günümüze bir vaat sunması da kolay değil açıkçası. Diriliş’in ruhu, İyi Parti’ye ilham verir mi, diye soranlar vaadi bilmedikçe yanıt da bulamazlar. Sloganında, ‘Türkiye iyi olacak’ deniliyor ki bu ifade öznesiyle belirginleştirilmiş bir vaat değil.
Vaatsiz bir partiden neyi bekleyeceğimizi nasıl bilebiliriz ki?
“Ampul yerine ‘Güneş’ kullanmışlar” diyenler haksız değil. (Yoksa ampule karşı güneş mi?) ‘Az olan fazladır’ (Less is more) diyen zihniyet, Algılama Yönetimi’nin ‘Kafaları karıştırmamalısın’ diyen kuralına da çok yakın durur. Acaba bu logoda azlıkla fazlalık hangi oranlarda buluşmuştur diye alıcı gözle anlamlandırmaya çalışırken bilgiler de gelmeye başladı. Bazı arkadaşlarımızın ‘fincan tabağı’ dediği yuvarlaktaki sekiz çentik ile neler anlatılmak istenmiş:
1)İyi bir Türkiye, 2) Demokrasi ve hukuk, 3) Toplum, 4) Kamu yönetimi, 5) İç ve dış güvenlik, 6) Kurumlar, 7) Dış politika, 8) Hedefler.
Olabilir tabii. Altı oku aradan geçen bunca yıla rağmen bir çırpıda sayamayacağı konusunda iddiaya hazır olduğum CHP’li yöneticileri de düşünerek, sanatsal bu tür işlerde manayla çizginin dünyaya neler anlatma muradıyla yola çıktığını, eserin sahibi bile çok iyi bilmeyebilir. İşin duygusu logoya geçti mi geçmedi mi; mesele buradadır; bir de mesele, sekiz ışığın hangi vaatlerle donatılacağıyla yakından ilgilidir. Çünkü bunlar jenerik başlıklardır ve ne bir kilit mesaj ifade ederler, ne de somut bir vaat.
IYI’nın yazı stiliyle, Diriliş dizisinin sadık izleyicileri tarafından çok iyi bilinen Ertuğrul Gazi’nin sancağından izler taşıyan bir logo…
Bir parti, varlık olarak ortaya çıktığında doğal olarak ‘Vaadi nedir?’ diye bakılır. Logodan vaadden yana bir işaret göremedik. Orta Asya Türklerinden günümüze bir vaat sunması da kolay değil açıkçası. Diriliş’in ruhu, İyi Parti’ye ilham verir mi, diye soranlar vaadi bilmedikçe yanıt da bulamazlar. Sloganında, ‘Türkiye iyi olacak’ deniliyor ki bu ifade öznesiyle belirginleştirilmiş bir vaat değil.
Vaatsiz bir partiden neyi bekleyeceğimizi nasıl bilebiliriz ki?
- Fazla ödülün ne zararı var?
- Vodafone Türkiye, bu yıl Reklamcılar Derneği’nin düzenlediği Kristal Elma Festivali’nden toplam 33 ödülle dönmüş. 482 ödülün dağıtıldığı Kristal Elma’da 13 Kristal, 11 Gümüş ve 8 Bronz Ödül kazanan Vodafone Türkiye, bu yıl ilk kez verilen “Yılın Yaratıcılığa Cesaret Veren Reklamveren Özel Ödülü”nün de sahibi olmuş.
- Prestijli bir mekanda bu kadar çok (dile kolay 482 ödül) ödülün dağıtıldığı bir heyecan ortamında 33 kez alkış almanın sahici ve içten bir coşku yansıtabileceğinden doğrusu emin değilim. Her ödül alkışı, bir öncekinin kıymetini azaltır da ondan. Bir gecede 33 kez aynı heyecanı duymanız mümkün müdür? Bir ödülün sevincini yaşayamadan üstüne bir diğeri gelecek ve sevinç sevince ödül de ödüle benzemez olacak… Eğer anlamını bilmiyorlarsa, merak edenler ‘Müptezellik’ kelimesinin sözlükteki karşılığına bir göz atıversinler.
- Yine de fazla ödülün ne zararı olabilir ki, diye düşünülebilir elbette. Oyun oynuyor olsak, ne kadar puan kazanırsak elbette o kadar iyidir. Ama sonuçta duygulara temas eden, güzeli neden güzel olduğunu görerek ve göstererek ifade eden derinlikli bir değerlendirme sonucunda sizi alkışlatan bir ödül gecesinde takdir görüyorsanız, ‘işin tadı’nın kaçırıldığına dair bir hissin sizi gelip yoklamasına izin verilmemesi gerekmez mi?
- Türkiye’de alamayanı nerdeyse dövdükleri Stevie ödüllerinin durumuna düşmemesi için Kristal Elma’nın derhal önlem alması yerinde olur. Türkiye reklamcılığına ilk tesis edildiği günden beri büyük katkısı olduğuna inandığımız Kristal Elma’yı bu tür risklerden korumak gerekir.
- İletişimin temel kurallarından biri, “Fazla olan yanlıştır” der. Fazla olanın ‘çarpan’ değil ‘bölen etkisi’yle algılandığı gerçeğini hatırlatırcasına…
- Eşsiz olduğunuzu hissetmek güzeldir.