Düzeysizliğe prim verilmemeli
05 Mart 2020 - Yeni Şafak
Planlı küfür ve hakaretin siyasi iletişimdeki karşılığı, ‘ajitasyon propaganda’dır. Sovyetler Birliği Komünist Partisi tarihi ve Almanya Sosyalist Birlik Partisi tarihi incelendiğinde, ‘ajitasyon propaganda’ birliklerinin nasıl çalıştıkları daha iyi anlaşılır.
İşin ilginç yanı, Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi de (Naziler olarak bilinir) bu ajitasyon propaganda birliklerinden her zaman yararlanmıştır. Bunların görevi, mücadele ettikleri zümreyi, iktidarı ve grupları tahrik etmek, kendi üstlerine saldırtmak; onlar saldırınca da gerekli propagandayla karşı tarafı antidemokratik, insan haklarına riayet etmeyen ve baskıcı unsurlar olarak tanımlamaktır. Böylece kendi doğrularını ifade etmek için gerekli zemini sağladıklarına inanırlar.
Hiçbir güç beni adı lâzım değil, o CHP’li kişinin TBMM’de basın toplantısı düzenleyip burada tekrarlamaya utanacağımız düzeyde Sayın Cumhurbaşkanı’mıza edilmiş ağır hakaretleri, Genel Başkanı’nın haberi, izni, hatta yönlendirmesi olmadan, üst yönetime bilgi verilmeksizin birbiri peşi sıra dile getirdiğine inandıramaz.
Bu küfürler, hakaretler taammüden yani planlı-programlı, hedefli yapılmıştır.
Şimdi, bu iğrenç yaratığın ve onun iplerini elinde tutan kişilerin amaçlarına ulaşıp ulaşmamalarına sağlamak AK Partililer ve bu düzeydeki siyasi iğrençliği onaylamayanların ellerindedir. Gaza gelinmemeli, karşılığı hem fikri düzeyde hem de yasalar önünde misliyle verilmelidir. Ajitasyon (kışkırtma) aslında kalkışmayı hedefleyen taktiklerin unsurlarından biridir. Fakat geçmiş biraz incelenecek olursa görülür ki; bu tür kışkırtmalar eninde sonunda buna araç olanları ve o araçların sahiplerini de dönüp vurmaktadır.
Provokasyona gelmemek, ajitasyoncuları yalnızlaştırmak ve itibarsızlaştırmak ana hedef olmalı.
Eğer bu iğrenç yaratık, partisinden derhâl ihraç edilmezse, ortaya koyduğu insanlık ve akıl dışı yaklaşımın, Genel Başkanı ve üst yönetimi tarafından da paylaşıldığının bir ispatı olarak tarihe geçecektir.
CHP Genel Başkanı, partisi içinde bu göreve geldiği (getirildiği) günden bu yana sık sık yaptığı gibi bir kez daha kendi ayağına sıkmıştır.
Allah ıslah etsin…
İşin ilginç yanı, Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi de (Naziler olarak bilinir) bu ajitasyon propaganda birliklerinden her zaman yararlanmıştır. Bunların görevi, mücadele ettikleri zümreyi, iktidarı ve grupları tahrik etmek, kendi üstlerine saldırtmak; onlar saldırınca da gerekli propagandayla karşı tarafı antidemokratik, insan haklarına riayet etmeyen ve baskıcı unsurlar olarak tanımlamaktır. Böylece kendi doğrularını ifade etmek için gerekli zemini sağladıklarına inanırlar.
Hiçbir güç beni adı lâzım değil, o CHP’li kişinin TBMM’de basın toplantısı düzenleyip burada tekrarlamaya utanacağımız düzeyde Sayın Cumhurbaşkanı’mıza edilmiş ağır hakaretleri, Genel Başkanı’nın haberi, izni, hatta yönlendirmesi olmadan, üst yönetime bilgi verilmeksizin birbiri peşi sıra dile getirdiğine inandıramaz.
Bu küfürler, hakaretler taammüden yani planlı-programlı, hedefli yapılmıştır.
Şimdi, bu iğrenç yaratığın ve onun iplerini elinde tutan kişilerin amaçlarına ulaşıp ulaşmamalarına sağlamak AK Partililer ve bu düzeydeki siyasi iğrençliği onaylamayanların ellerindedir. Gaza gelinmemeli, karşılığı hem fikri düzeyde hem de yasalar önünde misliyle verilmelidir. Ajitasyon (kışkırtma) aslında kalkışmayı hedefleyen taktiklerin unsurlarından biridir. Fakat geçmiş biraz incelenecek olursa görülür ki; bu tür kışkırtmalar eninde sonunda buna araç olanları ve o araçların sahiplerini de dönüp vurmaktadır.
Provokasyona gelmemek, ajitasyoncuları yalnızlaştırmak ve itibarsızlaştırmak ana hedef olmalı.
Eğer bu iğrenç yaratık, partisinden derhâl ihraç edilmezse, ortaya koyduğu insanlık ve akıl dışı yaklaşımın, Genel Başkanı ve üst yönetimi tarafından da paylaşıldığının bir ispatı olarak tarihe geçecektir.
CHP Genel Başkanı, partisi içinde bu göreve geldiği (getirildiği) günden bu yana sık sık yaptığı gibi bir kez daha kendi ayağına sıkmıştır.
Allah ıslah etsin…