Duyguda ittifak olmaz, düşüncede olur…
08 HAZİRAN 2012
Kulağa gayet iyi geliyor. Hükümet, ‘Öncesi-Sırası-Sonrası’ diye isimlendirebileceğimiz 3 aşamaya denk düşen ‘İletişimin 3İ’si (İstişare, İkna, İttifak) sıralamasında henüz ‘ilk aşamada’dır. Üçüncü aşama olan ‘ittifak’a ulaşıldığında sanırım ülkemiz de epeyce yol gitmiş olacak. ‘İstişare’ sürecindeki diğer taraf olan CHP’nin de ‘ilk aşama’da olduğunu ifade edelim. Bu süreci kesinlikle azımsamamak gerekiyor. Bu safhaya gelinceye kadar eksiler hanesinde az mı patinaj yapıldı?
MHP ise ‘istişare heyeti’nde olmayı can-ı gönülden reddediyor.
Sadece bu açıdan,yani ‘jestüel’ ya da ‘metot’ açısından bakılacak olursa, MHP’nin Baykal dönemi CHP’sini çağrıştırdığı kesin. Reel karşılığı bulunmadığı yaşanarak kanıtlandığı halde, yıllardır ‘öneri’ diye sakız haline getirilen ‘fikirlerinin’ dışındaki tüm çözüm anahtarlarını nehre attıktan sonra, ‘kapı kilitli!’ diye yakınmak siyasetçilere artık puan getirmiyor. Yakınmanın ‘iyisi’ olmadığı için herhalde…
Müthiş çarpıcı bir belagat ortaya koyarak ‘yakınmanın’ bile, yakınana faydası yokken; üstelik belagatın b’si de sergilenmezken, MHP cephesindeki ‘negatif’ açıklamalar, kime ve neye hizmet eder bilinmez. Ben bu konuda konuştuklarında kendilerinin bile içlerinin daraldıklarını düşünüyorum. Sıkıntıları yüzlerinden alt yazı gibi geçiyor.
AK Parti karşıtı CHP’lilerin de, CHP karşıtı AK Parti’lilerin de kendi partilerine bu konuda ‘küsebilecekleri’ni düşünüp, iki liderin de bu küskünlüğü göze alarak cesur adımlar atmasını takdirle izlemek lazım. Hatta Kılıçdaroğlu’nu biraz daha çok takdir etmek lazım. Çünkü ‘kemiksiz taban desteği’ konusunda Başbakan kadar şanslı değil. Ancak anlaşılıyor ki, Sayın Kılıçdaroğlu, ‘Yeni CHP’den en büyük beklentinin, ‘yeniliğini’ ortaya koyabilmesi olduğunun çok farkındadır.
Her iki tarafta da ‘istişare’ye bozulanlar, iki liderin birbirlerine karşı hakaret dairesinde değerlendirilebilecek ne kadar cümlesi varsa onları birbiri ardına ekleyip, ‘unuttunuz mu?’ şirinliği yapmaya başladılar bile.
Oysa madem siyasetle ilgilisin, o zaman ‘ittifak’ için muhatabınla her konuda ‘mutabık’ olman gerekmediğini de öğrenmek durumundasın. Her konuda mutabık kaldığımız insanlarla aramızda ‘duygusal’ bir bağ oluşur. Onlara gönülden bağlanırız. Arkadaş oluruz, sevgili oluruz veya dost oluruz. Oysa ki ittifak için işin duygusal boyutundan çok, ‘düşünsel boyutu’ devrededir.
Yine İlber Hoca’yı anmanın tam sırası. Ne diyordu?
`Yaygın bir durum bu. Politikacılarda var, aydınlarda var. (...) İttifaklar `mantık` gereği olarak kurulur. Duygusal ittifak olmaz.’
İletişimin 3İ’si ilk kez ciddi anlamda, ‘öncesi-sırası-sonrası’ çizgisinde yürüyebileceğinin ilk işaretini iki liderin bir saatlik de olsa görüşmesi ve tokalaşmasıyla vermiştir. Malum, pozitif beklentiler siyasette de ekonomide de endorfin sağlayabilir.
Anadolu’ya geçelim mi?..
Hani Kurtuluş Savaşı yıllarının ünlü deyişi vardır: “Anadolu’ya geçmek!”.. Ne kadar çok şey ifade edermiş… Zaman zaman bugünün Türkiye’sinde de benzer ifadelere ihtiyaç duyulduğunu inkâr edemeyiz.
Kendisinin bu ülkeye mahkûm edilmiş olduğunu sanan, içinde bulunduğu kültür ikliminden sürekli müşteki ecnebi aydın taifesinin çemkirmesinden dar geldiğinde; onca kalabalık arasında yalnızlık çektiğinizde; lkenin dolayısıyla kendiniz ve yakı çevrenizin geleceğinden endişe ettiğiniz zamanlarda, “şöyle bir Anadolu’ya geçmenizde”, büyük yarar var…
Eğer doğru yerden geçiş yaptınızsa, bir anda bütün o karanlık bulutlar dağılabilir.
Dün Konya’daydım. Marketing Türkiye’nin Genel Yayın Yönetmeni Günseli Özen Ocakoğlu davet etmişti. Benim de hasbel kadar yayın kurulund bunduğum Marketing Anadolu dergisinin Konya lansmanı vardı. Ev sahipleri Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk ve Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Reklamcılık Bölüm Başkanı ve Konya Reklamcıar Derneği Başkanı Doç. Dr. Hüseyin Altunbaş İstanbul’dan gelenlere hiç yabacılık çektimediler. Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek ve Selçuklu Belediyesi Başkanı Uğur İbrahim Altay inanılmaz işler yapıyorlar oralarda. Tahir Bey’in onarttığı Sille’deki kiliseyi görmemek bir eksiklik. TAbanlıoğlu’na yaptırılan devasa Kültür Merkezi ise Konya’nın kültürel ziynet eşyası olma yolunda…
Öğle yemeğini Kule’nin dönen restoranında İttifak Holding verdi. Her zaman küllerinden doğmayı başarmış Kombassan’ın Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Şahin ise müthiş bir ‘geri dönüş’ hikayesi anlattı.
Benden tavsiye kayfiniz kaçarsa ‘Anadolu’ya geçin!’… Açılırsınız…
MHP ise ‘istişare heyeti’nde olmayı can-ı gönülden reddediyor.
Sadece bu açıdan,yani ‘jestüel’ ya da ‘metot’ açısından bakılacak olursa, MHP’nin Baykal dönemi CHP’sini çağrıştırdığı kesin. Reel karşılığı bulunmadığı yaşanarak kanıtlandığı halde, yıllardır ‘öneri’ diye sakız haline getirilen ‘fikirlerinin’ dışındaki tüm çözüm anahtarlarını nehre attıktan sonra, ‘kapı kilitli!’ diye yakınmak siyasetçilere artık puan getirmiyor. Yakınmanın ‘iyisi’ olmadığı için herhalde…
Müthiş çarpıcı bir belagat ortaya koyarak ‘yakınmanın’ bile, yakınana faydası yokken; üstelik belagatın b’si de sergilenmezken, MHP cephesindeki ‘negatif’ açıklamalar, kime ve neye hizmet eder bilinmez. Ben bu konuda konuştuklarında kendilerinin bile içlerinin daraldıklarını düşünüyorum. Sıkıntıları yüzlerinden alt yazı gibi geçiyor.
AK Parti karşıtı CHP’lilerin de, CHP karşıtı AK Parti’lilerin de kendi partilerine bu konuda ‘küsebilecekleri’ni düşünüp, iki liderin de bu küskünlüğü göze alarak cesur adımlar atmasını takdirle izlemek lazım. Hatta Kılıçdaroğlu’nu biraz daha çok takdir etmek lazım. Çünkü ‘kemiksiz taban desteği’ konusunda Başbakan kadar şanslı değil. Ancak anlaşılıyor ki, Sayın Kılıçdaroğlu, ‘Yeni CHP’den en büyük beklentinin, ‘yeniliğini’ ortaya koyabilmesi olduğunun çok farkındadır.
Her iki tarafta da ‘istişare’ye bozulanlar, iki liderin birbirlerine karşı hakaret dairesinde değerlendirilebilecek ne kadar cümlesi varsa onları birbiri ardına ekleyip, ‘unuttunuz mu?’ şirinliği yapmaya başladılar bile.
Oysa madem siyasetle ilgilisin, o zaman ‘ittifak’ için muhatabınla her konuda ‘mutabık’ olman gerekmediğini de öğrenmek durumundasın. Her konuda mutabık kaldığımız insanlarla aramızda ‘duygusal’ bir bağ oluşur. Onlara gönülden bağlanırız. Arkadaş oluruz, sevgili oluruz veya dost oluruz. Oysa ki ittifak için işin duygusal boyutundan çok, ‘düşünsel boyutu’ devrededir.
Yine İlber Hoca’yı anmanın tam sırası. Ne diyordu?
`Yaygın bir durum bu. Politikacılarda var, aydınlarda var. (...) İttifaklar `mantık` gereği olarak kurulur. Duygusal ittifak olmaz.’
İletişimin 3İ’si ilk kez ciddi anlamda, ‘öncesi-sırası-sonrası’ çizgisinde yürüyebileceğinin ilk işaretini iki liderin bir saatlik de olsa görüşmesi ve tokalaşmasıyla vermiştir. Malum, pozitif beklentiler siyasette de ekonomide de endorfin sağlayabilir.
Anadolu’ya geçelim mi?..
Hani Kurtuluş Savaşı yıllarının ünlü deyişi vardır: “Anadolu’ya geçmek!”.. Ne kadar çok şey ifade edermiş… Zaman zaman bugünün Türkiye’sinde de benzer ifadelere ihtiyaç duyulduğunu inkâr edemeyiz.
Kendisinin bu ülkeye mahkûm edilmiş olduğunu sanan, içinde bulunduğu kültür ikliminden sürekli müşteki ecnebi aydın taifesinin çemkirmesinden dar geldiğinde; onca kalabalık arasında yalnızlık çektiğinizde; lkenin dolayısıyla kendiniz ve yakı çevrenizin geleceğinden endişe ettiğiniz zamanlarda, “şöyle bir Anadolu’ya geçmenizde”, büyük yarar var…
Eğer doğru yerden geçiş yaptınızsa, bir anda bütün o karanlık bulutlar dağılabilir.
Dün Konya’daydım. Marketing Türkiye’nin Genel Yayın Yönetmeni Günseli Özen Ocakoğlu davet etmişti. Benim de hasbel kadar yayın kurulund bunduğum Marketing Anadolu dergisinin Konya lansmanı vardı. Ev sahipleri Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk ve Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Reklamcılık Bölüm Başkanı ve Konya Reklamcıar Derneği Başkanı Doç. Dr. Hüseyin Altunbaş İstanbul’dan gelenlere hiç yabacılık çektimediler. Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek ve Selçuklu Belediyesi Başkanı Uğur İbrahim Altay inanılmaz işler yapıyorlar oralarda. Tahir Bey’in onarttığı Sille’deki kiliseyi görmemek bir eksiklik. TAbanlıoğlu’na yaptırılan devasa Kültür Merkezi ise Konya’nın kültürel ziynet eşyası olma yolunda…
Öğle yemeğini Kule’nin dönen restoranında İttifak Holding verdi. Her zaman küllerinden doğmayı başarmış Kombassan’ın Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Şahin ise müthiş bir ‘geri dönüş’ hikayesi anlattı.
Benden tavsiye kayfiniz kaçarsa ‘Anadolu’ya geçin!’… Açılırsınız…