Ecnebilerimizin işi zor
07 AĞUSTOS 2011
Dünyada yangın var ya… Bizim ecnebi Türk aydınlarımızda bir huzursuzluk… Batının o mükemmel sistemi nasıl çatırdar da bize hâlâ bir şey olmaz… Örneğin, Ağustos ayı enflasyon değerleri altının aşırı artmasıyla beklenenin üzerinde gerçekleşmiş ya… Gündoğmuş bizim ecnebilere… “Bak işte bize de geldi. Teğet meğet yok… Küt diye girecek…”
Ali Babacan, “Avrupa resesyona girerse biz de etkileniriz” demiş ya; yerlerinde duramayacaklar sevinçten… İsrail, Suriye politikasında çuvallamışız zaten; Kıbrıs’da ilerleme yok; Türkiye basketbol ve futbolda daha büyük hezimetler yaşasa diye bakıyorlar sanki…
Bir an solculuk yıllarımızda izlediğimiz bir SSCB – Türkiye maçına gitti aklım… Kimi tutacağımızı pek bilememiştik… Ezilen ulusların proleter kardeşliği falan sökmemişti, takımlar sahaya çıktığında…
Türkiye şöyle bir adamakıllı bir krize girse bakın TV’lere nasıl doluşacaklar…
Bu durumu kavrayabilmek için Batı’nın sisteminin çökmesine neden olan maneviyatının çökmüş olması meselesini kavramak gerekiyor… Yoksa bizim ecnebilerin işi zor…
Bozcaada kendini korur
Sevgili Melis Alphan Kelebek’te bir Bozcaada yazısı yazdı… Ada karıştı… Beni gören neredeyse her eş dost, “Arkadaşa gereken cevabı vereceksin, değil mi!” türünden, eğer yazmazsam ‘ihanete ortalık etmiş olacağım’ serzenişi içeren ‘dileklerini’ paylaştılar. Ben de bugün yazmaya hazırlanıyordum. Ancak çok hoş bir yazı ile “Öyle demek istemedim” diye düzeltmiş. İyi de yapmış.
Yazıdan çıkan genel kanaat şuydu: Bozcaada’da Bodrum ve Çeşme gibi tesisler yapılsın, ada merkezi dışına beach’ler discolar açılsın, yatak sayısı ve hizmet kalitesi artırılsın buna uygun restoran hizmetleri geliştirilsin vb.
Melis Hanım adanın en kalabalık olduğu günlerde Bozcaada’yı onurlandırmış olmalı. Hafta sonları ve bayram günlerinde mesela. O günlerde benzer yöreler gibi Ada da istiap haddini (en üst yük sınırını) aşar… Onun dışında sorun yoktur.
Ayrıca fazla endişelenmeye gerek yoktur. Çünkü Ada, bir tür Lost dizindeki adaya benzer ‘hasletleriyle’ kendisini korur… Rüzgarı, soğuk denizi ve bazılarının bulunmamasından şikâyetçi olduğu ‘sosyal olanaklar’ yüzünden, Bodrum – Çeşme düşkünü (yavaş yavaş Alaçatı da o potaya gitriyor) arkadaşların ve ‘teknecilerin’ bir kere gelseler dahi bir daha uğramayacakları ‘asuda bir köşe’ olarak kalıyor. Yani diyelim ki, bu tatil bin tane ‘tüketici’ geldi… Bunların 750’si nefret edip kaçıyor… Sadece 250’si gelecek yıl tekrar gelmeye hevesleniyor. Bu her yıl bu şekilde sürüyor. Ada esnafı da zaten o normal artışı karşılayacak kapasitede işleri genişletiyor…
Bozcaada’da o sıkışık günlerde rahat etmek için ya çok önceden rezervasyon yaptıracaksınız; ya da 70-80 metre kare bir yeriniz olacak. Yoksa gece kafaları çektikten sonra “Hadi, atlayıp gidelim” diye gelinecek yer değil bizim ada…
Siyasi İletişim bilmemek ayıp
Hani “Adamı döverler” diye başlayan ‘hüküm cümleleri’ vardır. Kapıya kadar gelen fırsatlar değerlendirilmediği zamanlarda kullanılır… Benzer durum şu sıra ‘Siyasi İletişim’i adam gibi, hem kuramından hem pratiğinden öğrenme şansı için geçerlidir… Siyasal İletişim Danışmanlığı Sertifika Programı, Bilgi Üniversitesi, Bersay İletişim Enstitüsü (BİE) işbirliği ile yürütülüyor. 8 Eylül günü Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın açılış konuşmasıyla başlayacak olan Eğitim, Bilgi’nin Santral Kampüsü’nde yürütülecek.
Programın içeriği Bilgi’nin Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, BİE Genel Koordinatörü Prof. Dr. Ali Murat Vural ve Başbakanın eski Basın Danışmanı Anadolu Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk tarafından hazırlanmış. Hocaların listesi ise şöyle:
Prof.Dr. Ali Murat Vural, Prof.Dr. Deniz Ülke Arıboğan, Prof.Dr. Halil Nalçaoğlu, Prof. Dr. Haluk Şahin, Doç.Dr. Ayşegül Komsuoğlu, Kemal Öztürk, Ahmet Tezcan, Ali İhsan Sarıkoca, Mustafa Şahin, Nihat Aytürk, Dr. İbrahim Uslu, Ali Gizer, Canay Atalay Türe, Ekrem Dumanlı, Enis Berberoğlu, İsmail Küçükkaya ve Cengiz Semercioğlu. Kambersiz düğün olmaz. Naçizane biz de Siyasi İletişimde Algılama meselesini anlatmaya çalışacağız…
Program yarın başlıyor… Dersler ise 9’u Cuma günü… Bilgi için şuraya başvurmak mümkün: 0212 311 5179 ve www.bilgi-egitim.com… Siyasi iletişime meraklı olup da bu sertifika programına katılmamak ayıp olur…
Ali Babacan, “Avrupa resesyona girerse biz de etkileniriz” demiş ya; yerlerinde duramayacaklar sevinçten… İsrail, Suriye politikasında çuvallamışız zaten; Kıbrıs’da ilerleme yok; Türkiye basketbol ve futbolda daha büyük hezimetler yaşasa diye bakıyorlar sanki…
Bir an solculuk yıllarımızda izlediğimiz bir SSCB – Türkiye maçına gitti aklım… Kimi tutacağımızı pek bilememiştik… Ezilen ulusların proleter kardeşliği falan sökmemişti, takımlar sahaya çıktığında…
Türkiye şöyle bir adamakıllı bir krize girse bakın TV’lere nasıl doluşacaklar…
Bu durumu kavrayabilmek için Batı’nın sisteminin çökmesine neden olan maneviyatının çökmüş olması meselesini kavramak gerekiyor… Yoksa bizim ecnebilerin işi zor…
Bozcaada kendini korur
Sevgili Melis Alphan Kelebek’te bir Bozcaada yazısı yazdı… Ada karıştı… Beni gören neredeyse her eş dost, “Arkadaşa gereken cevabı vereceksin, değil mi!” türünden, eğer yazmazsam ‘ihanete ortalık etmiş olacağım’ serzenişi içeren ‘dileklerini’ paylaştılar. Ben de bugün yazmaya hazırlanıyordum. Ancak çok hoş bir yazı ile “Öyle demek istemedim” diye düzeltmiş. İyi de yapmış.
Yazıdan çıkan genel kanaat şuydu: Bozcaada’da Bodrum ve Çeşme gibi tesisler yapılsın, ada merkezi dışına beach’ler discolar açılsın, yatak sayısı ve hizmet kalitesi artırılsın buna uygun restoran hizmetleri geliştirilsin vb.
Melis Hanım adanın en kalabalık olduğu günlerde Bozcaada’yı onurlandırmış olmalı. Hafta sonları ve bayram günlerinde mesela. O günlerde benzer yöreler gibi Ada da istiap haddini (en üst yük sınırını) aşar… Onun dışında sorun yoktur.
Ayrıca fazla endişelenmeye gerek yoktur. Çünkü Ada, bir tür Lost dizindeki adaya benzer ‘hasletleriyle’ kendisini korur… Rüzgarı, soğuk denizi ve bazılarının bulunmamasından şikâyetçi olduğu ‘sosyal olanaklar’ yüzünden, Bodrum – Çeşme düşkünü (yavaş yavaş Alaçatı da o potaya gitriyor) arkadaşların ve ‘teknecilerin’ bir kere gelseler dahi bir daha uğramayacakları ‘asuda bir köşe’ olarak kalıyor. Yani diyelim ki, bu tatil bin tane ‘tüketici’ geldi… Bunların 750’si nefret edip kaçıyor… Sadece 250’si gelecek yıl tekrar gelmeye hevesleniyor. Bu her yıl bu şekilde sürüyor. Ada esnafı da zaten o normal artışı karşılayacak kapasitede işleri genişletiyor…
Bozcaada’da o sıkışık günlerde rahat etmek için ya çok önceden rezervasyon yaptıracaksınız; ya da 70-80 metre kare bir yeriniz olacak. Yoksa gece kafaları çektikten sonra “Hadi, atlayıp gidelim” diye gelinecek yer değil bizim ada…
Siyasi İletişim bilmemek ayıp
Hani “Adamı döverler” diye başlayan ‘hüküm cümleleri’ vardır. Kapıya kadar gelen fırsatlar değerlendirilmediği zamanlarda kullanılır… Benzer durum şu sıra ‘Siyasi İletişim’i adam gibi, hem kuramından hem pratiğinden öğrenme şansı için geçerlidir… Siyasal İletişim Danışmanlığı Sertifika Programı, Bilgi Üniversitesi, Bersay İletişim Enstitüsü (BİE) işbirliği ile yürütülüyor. 8 Eylül günü Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın açılış konuşmasıyla başlayacak olan Eğitim, Bilgi’nin Santral Kampüsü’nde yürütülecek.
Programın içeriği Bilgi’nin Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, BİE Genel Koordinatörü Prof. Dr. Ali Murat Vural ve Başbakanın eski Basın Danışmanı Anadolu Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk tarafından hazırlanmış. Hocaların listesi ise şöyle:
Prof.Dr. Ali Murat Vural, Prof.Dr. Deniz Ülke Arıboğan, Prof.Dr. Halil Nalçaoğlu, Prof. Dr. Haluk Şahin, Doç.Dr. Ayşegül Komsuoğlu, Kemal Öztürk, Ahmet Tezcan, Ali İhsan Sarıkoca, Mustafa Şahin, Nihat Aytürk, Dr. İbrahim Uslu, Ali Gizer, Canay Atalay Türe, Ekrem Dumanlı, Enis Berberoğlu, İsmail Küçükkaya ve Cengiz Semercioğlu. Kambersiz düğün olmaz. Naçizane biz de Siyasi İletişimde Algılama meselesini anlatmaya çalışacağız…
Program yarın başlıyor… Dersler ise 9’u Cuma günü… Bilgi için şuraya başvurmak mümkün: 0212 311 5179 ve www.bilgi-egitim.com… Siyasi iletişime meraklı olup da bu sertifika programına katılmamak ayıp olur…