Eczacıbaşı bunu hep yapıyor
09 HAZİRAN 2007
Eczacıbaşı Holding’in bu yılki dahil geçmişe dönük yaptığı iletişim çalışmalarını iletişim fakültelerinin lisans öğrencilerine ders olarak koymalı. Öğrencilere çok büyük katma değeri olur.
Bu yıla şöyle bir detaylı bakalım...
Eczacıbaşı, Mart ayında Eczacıbaşı İlaç Sanayii’ndeki payının yüzde 75’ini yabancı bir firmaya sattı. “Eczacıbaşı Zentiva’ya ortak oldu” başlığı altında yayınlanan haberlerden iletişimini doğru yönettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Yıllardır hepimizin bildiği gibi Eczacıbaşı, benzer bir performansı İstanbul Kültür Sanat Vakfı ile yaptığı işbirliğinde de sergiliyor.
Kuruluşundan bu yana İKSV’yi destekleyen ancak geçen yıldan itibaren ana sponsorluktan çekilen Holding, tam da “Eczacıbaşı artık festivallere maddi yardım yapmayacak, sponsor olmayacak” düşüncesi hasıl olmuşken, yeniden atağa geçti.
Eczacıbaşı, Müzik Festivali’nin başladığı şu günlerde Vakıf’ın 35’inci kuruluş yılı nedeniyle “Sanatçıların e hali” adlı kampanya başlattı. Holding’in amblemini alanında meşhur 7 sanatçıya tasarlatmışlar.
Sokağa çıkıp, kime isterseniz sorun, yüzde 99’u Müzik Festivali’nin sponsoru Eczacıbaşı diyecektir. Eczacıbaşı’nın sadece öncü sponsor olduğu halde.. Hatta son iki yıldır ana sponsorluk karşılığında ciddi meblağlar ödeyen başka firmalar varken...
Bu arada Borusan’ın yaptığı çok şirin reklam kampanyasını unutmamak gerekir.
Ford 12’den vurmuş...
Şu sıra ekranlardaki en sempatik reklamlardan biri Ford Transit Connect. İlk izlendiğindeki sürpriz etkisi sonrasında kaybolsa da mesajın iletilmesi açısından başarılı.
Bir müze elindeki eserleri başka bir yere taşımak için Ford Transit’i tercih ediyor. Nakledilen eserlerden biri de Leonardo da Vinci’nin o ünlü tablosu Mona Lisa. Araç o kadar sakin ve sallamadan getiriyor ki eserleri, bırakın tabloların zarar görmesini, araçtan çıkarılırken görüyoruz ki Mona Lisa uyumuş...
Mona Lisa’nın kullanıldığı onlarca reklam yapılmıştır, bu kadar naif kullanıldığını ilk kez görüyorum.
Yazının sonunda tam da bu reklamın iş hedeflerine nasıl yansıdığını soracaktım ki internetten biraz araştırınca sorumun yanıtını aldım. Şirket yetkilileri tabloyu bir Türk ressamın yaptığını, 80 yıldan daha uzun süreli eserlerin bu şekilde kullanılmasının herhangi bir telif gerektirmediğini ve reklamın satışlara olumlu yansıdığını açıklamış. Daha ne istenebilir ki?..
Takipçisi olacağım...
Dünkü gazetelerin arka sayfaları tam sayfa ilanları için Shell’e ayrılmış. “Müşteri her zaman haklıdır” mesajıyla şu sözlere yer verilmiş: Müşteri her zaman aracına aldığı yakıtın kaliteli olmasını bekler. Biz Shell’de kaliteyi ve müşteri memnuniyetini en büyük önceliğimiz olarak görüyoruz. Rafineri çıkışından aracınıza doldurulana kadar her noktada yakıtı kontrolden geçiriyoruz. Müşterimize sunduğumuz yakıtın her damlasının kalitesini garanti ediyoruz. Unutmayın, aracınızda yakıttan kaynaklanan bir arıza ortaya çıkarsa aracınızın markası, yaşı, garanti süresi ne olursa olsun, yakıtı aldığınız firma zararı karşılamakla yükümlüdür. Hangi firmadan yakıt alırsanız alın, size tüketiciyi koruma kanunuyla tanınan bu haktan yararlanabilirsiniz. Yetkili bir bayiden yakıt aldığı sürece, tüketici haklıdır.
Bu ilanı görüp, metni okuduktan sonra aklıma Tansaş’ın İnanılmaz Tüketici Hakları kampanyası geldi. Tansaş bu kampanyayı başlatıp iletişimini bağıra bağıra yaptığında ‘ne var ki bunda, diğerlerinde aynısı var’ diyenleri, o zamanki değerli yöneticileri Aclan Acar ve Servet Topaloğlu’na gelen eleştirileri bugün gibi hatırlıyorum. Peki ne oldu? Tansaş herkeste olduğu iddia edilenleri yüksek sesle söylediği için, hem müşteri hem satış hem de itibar açısından kazandı. Hiç şüphem yok ki Tansaş’ın satışındaki başarıların temelinde bu proje önemli yer tutar.
Şimdi benzer bir projeyi Shell yapıyor. Çok da iyi ediyor. Daha çok bağırıp, daha çok sabredip, daha çok sahiplenip, daha çok ‘e bu herkeste var’ dedirtmeli ki benzer başarıyı yakalısın. Yakından takip edeceğim ve beni heyecanlandıran bir kampanya daha çıktı.
Bu yıla şöyle bir detaylı bakalım...
Eczacıbaşı, Mart ayında Eczacıbaşı İlaç Sanayii’ndeki payının yüzde 75’ini yabancı bir firmaya sattı. “Eczacıbaşı Zentiva’ya ortak oldu” başlığı altında yayınlanan haberlerden iletişimini doğru yönettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Yıllardır hepimizin bildiği gibi Eczacıbaşı, benzer bir performansı İstanbul Kültür Sanat Vakfı ile yaptığı işbirliğinde de sergiliyor.
Kuruluşundan bu yana İKSV’yi destekleyen ancak geçen yıldan itibaren ana sponsorluktan çekilen Holding, tam da “Eczacıbaşı artık festivallere maddi yardım yapmayacak, sponsor olmayacak” düşüncesi hasıl olmuşken, yeniden atağa geçti.
Eczacıbaşı, Müzik Festivali’nin başladığı şu günlerde Vakıf’ın 35’inci kuruluş yılı nedeniyle “Sanatçıların e hali” adlı kampanya başlattı. Holding’in amblemini alanında meşhur 7 sanatçıya tasarlatmışlar.
Sokağa çıkıp, kime isterseniz sorun, yüzde 99’u Müzik Festivali’nin sponsoru Eczacıbaşı diyecektir. Eczacıbaşı’nın sadece öncü sponsor olduğu halde.. Hatta son iki yıldır ana sponsorluk karşılığında ciddi meblağlar ödeyen başka firmalar varken...
Bu arada Borusan’ın yaptığı çok şirin reklam kampanyasını unutmamak gerekir.
Ford 12’den vurmuş...
Şu sıra ekranlardaki en sempatik reklamlardan biri Ford Transit Connect. İlk izlendiğindeki sürpriz etkisi sonrasında kaybolsa da mesajın iletilmesi açısından başarılı.
Bir müze elindeki eserleri başka bir yere taşımak için Ford Transit’i tercih ediyor. Nakledilen eserlerden biri de Leonardo da Vinci’nin o ünlü tablosu Mona Lisa. Araç o kadar sakin ve sallamadan getiriyor ki eserleri, bırakın tabloların zarar görmesini, araçtan çıkarılırken görüyoruz ki Mona Lisa uyumuş...
Mona Lisa’nın kullanıldığı onlarca reklam yapılmıştır, bu kadar naif kullanıldığını ilk kez görüyorum.
Yazının sonunda tam da bu reklamın iş hedeflerine nasıl yansıdığını soracaktım ki internetten biraz araştırınca sorumun yanıtını aldım. Şirket yetkilileri tabloyu bir Türk ressamın yaptığını, 80 yıldan daha uzun süreli eserlerin bu şekilde kullanılmasının herhangi bir telif gerektirmediğini ve reklamın satışlara olumlu yansıdığını açıklamış. Daha ne istenebilir ki?..
Takipçisi olacağım...
Dünkü gazetelerin arka sayfaları tam sayfa ilanları için Shell’e ayrılmış. “Müşteri her zaman haklıdır” mesajıyla şu sözlere yer verilmiş: Müşteri her zaman aracına aldığı yakıtın kaliteli olmasını bekler. Biz Shell’de kaliteyi ve müşteri memnuniyetini en büyük önceliğimiz olarak görüyoruz. Rafineri çıkışından aracınıza doldurulana kadar her noktada yakıtı kontrolden geçiriyoruz. Müşterimize sunduğumuz yakıtın her damlasının kalitesini garanti ediyoruz. Unutmayın, aracınızda yakıttan kaynaklanan bir arıza ortaya çıkarsa aracınızın markası, yaşı, garanti süresi ne olursa olsun, yakıtı aldığınız firma zararı karşılamakla yükümlüdür. Hangi firmadan yakıt alırsanız alın, size tüketiciyi koruma kanunuyla tanınan bu haktan yararlanabilirsiniz. Yetkili bir bayiden yakıt aldığı sürece, tüketici haklıdır.
Bu ilanı görüp, metni okuduktan sonra aklıma Tansaş’ın İnanılmaz Tüketici Hakları kampanyası geldi. Tansaş bu kampanyayı başlatıp iletişimini bağıra bağıra yaptığında ‘ne var ki bunda, diğerlerinde aynısı var’ diyenleri, o zamanki değerli yöneticileri Aclan Acar ve Servet Topaloğlu’na gelen eleştirileri bugün gibi hatırlıyorum. Peki ne oldu? Tansaş herkeste olduğu iddia edilenleri yüksek sesle söylediği için, hem müşteri hem satış hem de itibar açısından kazandı. Hiç şüphem yok ki Tansaş’ın satışındaki başarıların temelinde bu proje önemli yer tutar.
Şimdi benzer bir projeyi Shell yapıyor. Çok da iyi ediyor. Daha çok bağırıp, daha çok sabredip, daha çok sahiplenip, daha çok ‘e bu herkeste var’ dedirtmeli ki benzer başarıyı yakalısın. Yakından takip edeceğim ve beni heyecanlandıran bir kampanya daha çıktı.