Efes iyi bir şey yapıyor da; ne yapıyor?..
08 NİSAN 2007
Belli ki iyi bir şey yapıyorlar. Öyle ya Sadri Alışık’ın Turist Ömer kılığı ile başrolde oynadığı çok dikkat çekici bir ilanla sahneye çıktılar. Şöyle bir algılamam var: “Anadolu Grubu –dolayısıyla Efes- ne yapsa iyi yapar”... Bu Grupla bugüne kadar hiçbir işim olmadı. Sadece Tuncay Özilhan’ı yakından tanıma fırsatı buldum. Bende uyandırdığı duygu şu: “Onun katladığı paraşütle uçaktan atlanır”... (Bu tabiri benden sık sık duyacaksınız. Güven duygusunu daha iyi ifade eden başka bir deyiş düşünemiyorum)...
Gelelim o çok çekici ilanın içeriğine... Bir kaç haftadır izliyoruz...
1. Neyi izliyoruz? Efes Pilsen’in bir sosyal sorumluluk projesi içinde Türk Turizmi canlansın diye hamle yaptığını.
2. Efes Pilsen hangi hamleyi yapmaktadır? Orası müphem. Yani tam net değil. Yalnız ‘hamlenin’ Doğu Anadolu’yu kapsadığına dair bir not düşülmüş ilana...
3. Kaç proje var? İki tane... Biri "Doğu Anadolu Turizm Geliştirme Projesi"; diğeri “Efes Pilsen Turizm Eğitimleri”. Çoruh’la başlayacaklarmış işe. Ancak bunu öğrenmek için ille de web sitesine girilmesi gerek...
4. Eğitimler ilanda yer almış. Web sitesinde ayrıntı aradım, yok.
5. Web sitesinde UNDP, Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliğinden söz ediliyor. İlanda bu muteber ilişkiden bahis yok...
Özet: Niyet süper!.. Reklam şahane!.. İçerik sorunlu!.. Düzenli bilgilendirme sıfır!..
Şimdi Efes’ten biri beni arayacak, “O öyle değil de böyle”, diye bin dereden su getirecek... Ben de tabii ki burada yer vereceğim sözlerine...
Oysa, sevgili arkadaşlar; hazır okyanusu mükemmel şekilde aşmışken nehirle boğuşmasanız daha iyi olmaz mıydı? Algılamalar gerçektir. Kafamı karıştırmayın. Gelin şunu çeşitli PR etkinlikleri ile güzel güzel anlatın... Bu işi ustaca yapacak hem içinizde hem çevrenizde çok başarılı iletişimciler var.
Deniz Seki geleceğin divası olabilir; ama...
Aslında Vole reklamı için kullandığımız başlığı hiç çekinmeden bu yazının da başına yerleştirebilirdik...
Konumuz Deniz Seki... Kendisiyle hiç tanıştırılmadık. Ama uzun zamandır eşimle gidip izlemek istiyorduk. Nasip Cuma akşamınaymış...
İlk kez Ali Kocatepe’nin BKM’deki o güzelim konserinde sahnede görmüştük. Deniz Hanım’ı o güne kadar pek ciddiye aldığımı söyleyemem. Şarkıları, sesi, tarzı iyiydi; ama bireysel ve toplumsal duruşunda problem vardı... Popstar jüriliği. Orada insanlarla itişip kakışması falan... Kontrolsüz profesyonellik yani...
Fakat BKM’de gördüğüm bir şarkılık performans, ‘sanatçı duyarlılığı’ açısından dünya standartlarında bir ‘şeydi’... Genelde şarkıcılar, şarkıcılığı ‘oynarlar’... Deniz Hanım ‘oynamıyordu’... Söylediği şarkıyla sevişiyordu sanki.
Ben Deniz Hanım’dan övgüyle söz ettikçe ve ‘hissedişini’ göklere çıkardıkça, çevremdeki bazı çok bilmişler, meselelere ‘ayrıştırarak’ bakamadıkları için benimle dalga geçtiler. Ben ise onu uzaktan izlemeye devam ettim... Alışıktım. Bugüne kadar onlarca konuda ortaya attığım görüşlerle dalga geçilmişti. Sonra da o dalga geçenler hak vermişlerdi. Bu kez de aynısı olabilirdi...
Deniz Hanım o gece Jass Lounge’un minicik sahnesinde devleşirken, onun yaşamın saçma sapan ufak virajlarında acemice nasıl gereksiz yere savrulup durduğunu içim burkularak hatırladım...
O akşam birlikte olduğumuz dostlar ve tabii ki eşim bana hak verdiler. Yoksa kendimi çok yalnız hissedecektim. Çünkü Deniz Hanım’ın kendisinin bile bana katıldığından emin değilim... Doğuş Otomotiv CEO’su Aclan Acar ve eşi Selda Hanım, Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Melih Meriç, yine Habertürk’den haber spikeri arkadaşımız Gülin Yıldırımkaya, Doruk Acar ve eşi Merve hiç değilse abartmadığımı düşünüyorlar... Bir iki basit gibi görünen ancak belirleyici öneme sahip düzeltme ile Deniz Seki Türkiye’nin gelecekteki divası olmaya namzettir...
Nedir o ‘düzeltmeler’? Deniz Hanım ve pek çok ‘yaşam savaşçısı’ için geçerli olan ‘tüyolar’ şöyle:
1. İşinin dışındaki konularda konuşmayacaksınız.
2. Medyada çok gözükmek değil doğru gözükmek iyidir, bunu unutmayacaksınız.
3. Başkalarının ünlü ettiği şarkıları söyleyerek başkalarını ünlü edeceğinizi unutmayacaksınız. Bir iki tane, o da klasikleşmiş olanından söylenebilir. Nina Simone’un “Don’t let me be misunderstood”u gibi... Oysa Deniz Hanım’ın kendi yazıp bestelediği şarkıları ne harika...
4. Enerjinizi, çevrede sizi yanlış anlayan, ya kıskanan ya da rakip olarak yok etmeye çalışanlarla uğraşmaya ayırmayın. Çok yetenekli ve ‘farklı’ olduğunuz ‘yaratıcılık’ alanına odaklanın...
5. Güzelliğin iki parametresi vardır: Sağlık ve kültür... Bu iki kritik başarı faktörüne ne kadar emek verdiğiniz bugününüzü belki daha az; ama geleceğinizi kesinlikle belirler...
6. Adam Sandler ile Jack Nicholson’un oynadıkları Anger Management (Öfke Yönetimi) filmini birkaç kez izleyin lütfen... Ve öfkenizi kontrol altına alın... Alamıyorsanız, profesyonel hizmete başvurun...
6. Gelecek tasarımı bir ekip işidir. Orkestranız çok iyi. Duydum ki, çevrenizde Türkiye’nin sayılı strateji uzmanlarından dostlarınız var. Ee, ne duruyorsunuz? Yürüsenize...
Hoş... Bunların hiçbirini yapmasanız da biz sizi seveceğiz... Çünkü sevilmeyi fazlasıyla hak ediyorsunuz; tersi bir izlenimi yaratmak için elinizden geleni yapsanız da...
Gelelim o çok çekici ilanın içeriğine... Bir kaç haftadır izliyoruz...
1. Neyi izliyoruz? Efes Pilsen’in bir sosyal sorumluluk projesi içinde Türk Turizmi canlansın diye hamle yaptığını.
2. Efes Pilsen hangi hamleyi yapmaktadır? Orası müphem. Yani tam net değil. Yalnız ‘hamlenin’ Doğu Anadolu’yu kapsadığına dair bir not düşülmüş ilana...
3. Kaç proje var? İki tane... Biri "Doğu Anadolu Turizm Geliştirme Projesi"; diğeri “Efes Pilsen Turizm Eğitimleri”. Çoruh’la başlayacaklarmış işe. Ancak bunu öğrenmek için ille de web sitesine girilmesi gerek...
4. Eğitimler ilanda yer almış. Web sitesinde ayrıntı aradım, yok.
5. Web sitesinde UNDP, Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliğinden söz ediliyor. İlanda bu muteber ilişkiden bahis yok...
Özet: Niyet süper!.. Reklam şahane!.. İçerik sorunlu!.. Düzenli bilgilendirme sıfır!..
Şimdi Efes’ten biri beni arayacak, “O öyle değil de böyle”, diye bin dereden su getirecek... Ben de tabii ki burada yer vereceğim sözlerine...
Oysa, sevgili arkadaşlar; hazır okyanusu mükemmel şekilde aşmışken nehirle boğuşmasanız daha iyi olmaz mıydı? Algılamalar gerçektir. Kafamı karıştırmayın. Gelin şunu çeşitli PR etkinlikleri ile güzel güzel anlatın... Bu işi ustaca yapacak hem içinizde hem çevrenizde çok başarılı iletişimciler var.
Deniz Seki geleceğin divası olabilir; ama...
Aslında Vole reklamı için kullandığımız başlığı hiç çekinmeden bu yazının da başına yerleştirebilirdik...
Konumuz Deniz Seki... Kendisiyle hiç tanıştırılmadık. Ama uzun zamandır eşimle gidip izlemek istiyorduk. Nasip Cuma akşamınaymış...
İlk kez Ali Kocatepe’nin BKM’deki o güzelim konserinde sahnede görmüştük. Deniz Hanım’ı o güne kadar pek ciddiye aldığımı söyleyemem. Şarkıları, sesi, tarzı iyiydi; ama bireysel ve toplumsal duruşunda problem vardı... Popstar jüriliği. Orada insanlarla itişip kakışması falan... Kontrolsüz profesyonellik yani...
Fakat BKM’de gördüğüm bir şarkılık performans, ‘sanatçı duyarlılığı’ açısından dünya standartlarında bir ‘şeydi’... Genelde şarkıcılar, şarkıcılığı ‘oynarlar’... Deniz Hanım ‘oynamıyordu’... Söylediği şarkıyla sevişiyordu sanki.
Ben Deniz Hanım’dan övgüyle söz ettikçe ve ‘hissedişini’ göklere çıkardıkça, çevremdeki bazı çok bilmişler, meselelere ‘ayrıştırarak’ bakamadıkları için benimle dalga geçtiler. Ben ise onu uzaktan izlemeye devam ettim... Alışıktım. Bugüne kadar onlarca konuda ortaya attığım görüşlerle dalga geçilmişti. Sonra da o dalga geçenler hak vermişlerdi. Bu kez de aynısı olabilirdi...
Deniz Hanım o gece Jass Lounge’un minicik sahnesinde devleşirken, onun yaşamın saçma sapan ufak virajlarında acemice nasıl gereksiz yere savrulup durduğunu içim burkularak hatırladım...
O akşam birlikte olduğumuz dostlar ve tabii ki eşim bana hak verdiler. Yoksa kendimi çok yalnız hissedecektim. Çünkü Deniz Hanım’ın kendisinin bile bana katıldığından emin değilim... Doğuş Otomotiv CEO’su Aclan Acar ve eşi Selda Hanım, Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Melih Meriç, yine Habertürk’den haber spikeri arkadaşımız Gülin Yıldırımkaya, Doruk Acar ve eşi Merve hiç değilse abartmadığımı düşünüyorlar... Bir iki basit gibi görünen ancak belirleyici öneme sahip düzeltme ile Deniz Seki Türkiye’nin gelecekteki divası olmaya namzettir...
Nedir o ‘düzeltmeler’? Deniz Hanım ve pek çok ‘yaşam savaşçısı’ için geçerli olan ‘tüyolar’ şöyle:
1. İşinin dışındaki konularda konuşmayacaksınız.
2. Medyada çok gözükmek değil doğru gözükmek iyidir, bunu unutmayacaksınız.
3. Başkalarının ünlü ettiği şarkıları söyleyerek başkalarını ünlü edeceğinizi unutmayacaksınız. Bir iki tane, o da klasikleşmiş olanından söylenebilir. Nina Simone’un “Don’t let me be misunderstood”u gibi... Oysa Deniz Hanım’ın kendi yazıp bestelediği şarkıları ne harika...
4. Enerjinizi, çevrede sizi yanlış anlayan, ya kıskanan ya da rakip olarak yok etmeye çalışanlarla uğraşmaya ayırmayın. Çok yetenekli ve ‘farklı’ olduğunuz ‘yaratıcılık’ alanına odaklanın...
5. Güzelliğin iki parametresi vardır: Sağlık ve kültür... Bu iki kritik başarı faktörüne ne kadar emek verdiğiniz bugününüzü belki daha az; ama geleceğinizi kesinlikle belirler...
6. Adam Sandler ile Jack Nicholson’un oynadıkları Anger Management (Öfke Yönetimi) filmini birkaç kez izleyin lütfen... Ve öfkenizi kontrol altına alın... Alamıyorsanız, profesyonel hizmete başvurun...
6. Gelecek tasarımı bir ekip işidir. Orkestranız çok iyi. Duydum ki, çevrenizde Türkiye’nin sayılı strateji uzmanlarından dostlarınız var. Ee, ne duruyorsunuz? Yürüsenize...
Hoş... Bunların hiçbirini yapmasanız da biz sizi seveceğiz... Çünkü sevilmeyi fazlasıyla hak ediyorsunuz; tersi bir izlenimi yaratmak için elinizden geleni yapsanız da...