Ekonomimizden yabancı istihbaratçılara ne?
01 Eylül 2021 - Z Raporu
Alman okuyuculara hitap eden, finans konuları ağırlıklı Business Insider dergisi bir makale yayınlamış. Buna göre; Amerika ve İngiltere’den sonra Türkiye’ye en çok yatırım yapan ülke, 14,5 milyar dolar ile Almanya imiş.
Türkiye’nin 16,5 milyar doları bulan ihracatında kimya ve otomotiv sektörleri listede başı çekmiş. Bu ülkeler arasında Mayıs ayında 1,4 milyar dolar ihracat ile Almanya en üst sırada yer alırken, onu, Amerika ve İngiltere izlemiş.
Sadece finansal yatırım yapmayan, kalıcı üretim tesisleri de kuran 7500 Alman yatırımcı Türkiye’deki faaliyetlerini on binlerce çalışanla sürdürüyormuş.
Bu yatırımcıların bazıları şöyle: Mercedes-Benz Aksaray’daki kamyon fabrikasının yanı sıra 2017’de bir de AR-GE merkezi kurmuş.
1963’ten beri Gebze’de faaliyet gösteren Henkel’de 750 kişi, Bosch grubunun Türkiye’deki 5 şirketinde ise toplam 17.500 kişi çalışıyor. 40 yıldır Türkiye’deki Alman Posta Teşkilatı, DHL grup ile birlikte İstanbul Havalimanı’nda, 135 milyon avroluk modern bir işletme merkezi yatırımı yapıyor.
Türkiye’de 300 çalışanı olan ve milyarlarca avroluk rüzgâr enerjisi yatırımı alan Siemens, 2018 Nisan’ında TCDD ile 10 yüksek hızlı tren için anlaşma imzalamış.
Business Insider’daki makalede, yabancı yatırımcılara stratejik noktalarda sağladığı teşviklerle Türkiye’nin bu yatırımları tahrik ettiğinin altı çiziliyor. Öte yandan AB’ye en yakın ülke olması nedeniyle üretim noktası ve yedek parça temini için de son derece cazip bir ülke konumunda… Tüm bunların sonucunda, pandemiye rağmen Türkiye’deki Alman yatırımlarının gelişimi “müthiş” olarak yorumlanmış.
Dergi bu duruma pek bir şaşırmış. Zaten başlığı da “Alman yatırımcılar, ekonomisindeki kötü duruma rağmen neden Türkiye’ye milyonlar yatırıyor?”
Makalede bir de araştırmadan bahsediliyor. İstanbul’daki Türk-Alman Ticaret Odası’nın Türkiye’deki mevcut durumu tespit için yaptığı çalışmaya göre; Alman yatırımcıların yüzde 69’u Türkiye’nin ekonomik durumunun ‘iyi’, yüzde 2’si ise ‘kötü’ olduğunu söylemiş… Yüzde 37’lik kesim, önümüzdeki 12 ay içinde Türkiye’de ekonomik açıdan ‘çok olumlu gelişmeler’ olacağını, yüzde 57 durumun ‘aynı kalacağını’, yalnızca yüzde 6 ise ‘daha kötüye gideceğini’ ifade etmiş.
Katılımcıların endişeleri ise “Türk lirasının değer kaybetmesi” ve “politik değişim” olarak kaydedilmiş.
Görünümümüz Almanya’dan işte böyle…
Öte yandan uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Şubat ayında Türkiye’nin kredi notunu "BB-", görünümünü ise “durağan” olarak revize ettiğini duyurmuştu. Ağustos ayındaki açıklamalarında bunu teyit ettiklerini ifade ettiler. Ayrıca, şunları söylediler: “Yüksek devir etkisi (özellikle 1Ç21’deki güçlü performansın ardından) ve ekonomik aktivitedeki direncin devam etmesi nedeniyle büyüme tahminimizi Haziran’daki yüzde 6,3’ten 2021’de yüzde 7,9’a revize ettik.”
Bizdeki rakamlara da bakalım…
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan Reel Kesim Güven Endeksi, Temmuz’da 1,8 puan artarak 114,8’e çıkmış, bu Nisan 2012’den bu yana ulaşılan en yüksek seviyeymiş. Mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi ise 2,3 puan yükselişle 112,1’e erişmiş.
TÜİK, Sektörel Güven Endeksi’nin, Temmuz ayında hizmet sektöründe yüzde 5,8, perakende ticaret sektöründe yüzde 3,7 ve inşaat sektöründe yüzde 4,7 yükseldiğini açıkladı.
TCMB’nin açıkladığı Finansal Hizmetler Güven Endeksi Temmuz’da, bir önceki aya göre 2,7 puan artarak 164,2 seviyesinde gerçekleşmiş.
İnşaat Malzemeleri Üretim Endeksi ise Haziran’da 201,8 puanla endeksin ölçülmeye başlandığı 2013 Ağustos’tan beri en yüksek seviyesine ulaşmış.
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) açıklamasına göre; Haziran’da Türkiye’nin ihracatı, geçtiğimiz yılın aynı ayına göre, yüzde 47 artışla, 19 milyar 773 milyon dolara ulaştı. TİM, bunun, Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracat rakamları olduğunun altını çizerek bir rekor olduğu vurgusunu yaptı.
Maddi bilgiler ve rakamlar her zaman doğruyu söyler… O hâlde bizdeki muhalefete ve onları destekleyen Alman ve Amerikan istihbaratlarına ne oluyor?
Türkiye’nin 16,5 milyar doları bulan ihracatında kimya ve otomotiv sektörleri listede başı çekmiş. Bu ülkeler arasında Mayıs ayında 1,4 milyar dolar ihracat ile Almanya en üst sırada yer alırken, onu, Amerika ve İngiltere izlemiş.
Sadece finansal yatırım yapmayan, kalıcı üretim tesisleri de kuran 7500 Alman yatırımcı Türkiye’deki faaliyetlerini on binlerce çalışanla sürdürüyormuş.
Bu yatırımcıların bazıları şöyle: Mercedes-Benz Aksaray’daki kamyon fabrikasının yanı sıra 2017’de bir de AR-GE merkezi kurmuş.
1963’ten beri Gebze’de faaliyet gösteren Henkel’de 750 kişi, Bosch grubunun Türkiye’deki 5 şirketinde ise toplam 17.500 kişi çalışıyor. 40 yıldır Türkiye’deki Alman Posta Teşkilatı, DHL grup ile birlikte İstanbul Havalimanı’nda, 135 milyon avroluk modern bir işletme merkezi yatırımı yapıyor.
Türkiye’de 300 çalışanı olan ve milyarlarca avroluk rüzgâr enerjisi yatırımı alan Siemens, 2018 Nisan’ında TCDD ile 10 yüksek hızlı tren için anlaşma imzalamış.
Business Insider’daki makalede, yabancı yatırımcılara stratejik noktalarda sağladığı teşviklerle Türkiye’nin bu yatırımları tahrik ettiğinin altı çiziliyor. Öte yandan AB’ye en yakın ülke olması nedeniyle üretim noktası ve yedek parça temini için de son derece cazip bir ülke konumunda… Tüm bunların sonucunda, pandemiye rağmen Türkiye’deki Alman yatırımlarının gelişimi “müthiş” olarak yorumlanmış.
Dergi bu duruma pek bir şaşırmış. Zaten başlığı da “Alman yatırımcılar, ekonomisindeki kötü duruma rağmen neden Türkiye’ye milyonlar yatırıyor?”
Makalede bir de araştırmadan bahsediliyor. İstanbul’daki Türk-Alman Ticaret Odası’nın Türkiye’deki mevcut durumu tespit için yaptığı çalışmaya göre; Alman yatırımcıların yüzde 69’u Türkiye’nin ekonomik durumunun ‘iyi’, yüzde 2’si ise ‘kötü’ olduğunu söylemiş… Yüzde 37’lik kesim, önümüzdeki 12 ay içinde Türkiye’de ekonomik açıdan ‘çok olumlu gelişmeler’ olacağını, yüzde 57 durumun ‘aynı kalacağını’, yalnızca yüzde 6 ise ‘daha kötüye gideceğini’ ifade etmiş.
Katılımcıların endişeleri ise “Türk lirasının değer kaybetmesi” ve “politik değişim” olarak kaydedilmiş.
Görünümümüz Almanya’dan işte böyle…
Öte yandan uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Şubat ayında Türkiye’nin kredi notunu "BB-", görünümünü ise “durağan” olarak revize ettiğini duyurmuştu. Ağustos ayındaki açıklamalarında bunu teyit ettiklerini ifade ettiler. Ayrıca, şunları söylediler: “Yüksek devir etkisi (özellikle 1Ç21’deki güçlü performansın ardından) ve ekonomik aktivitedeki direncin devam etmesi nedeniyle büyüme tahminimizi Haziran’daki yüzde 6,3’ten 2021’de yüzde 7,9’a revize ettik.”
Bizdeki rakamlara da bakalım…
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan Reel Kesim Güven Endeksi, Temmuz’da 1,8 puan artarak 114,8’e çıkmış, bu Nisan 2012’den bu yana ulaşılan en yüksek seviyeymiş. Mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi ise 2,3 puan yükselişle 112,1’e erişmiş.
TÜİK, Sektörel Güven Endeksi’nin, Temmuz ayında hizmet sektöründe yüzde 5,8, perakende ticaret sektöründe yüzde 3,7 ve inşaat sektöründe yüzde 4,7 yükseldiğini açıkladı.
TCMB’nin açıkladığı Finansal Hizmetler Güven Endeksi Temmuz’da, bir önceki aya göre 2,7 puan artarak 164,2 seviyesinde gerçekleşmiş.
İnşaat Malzemeleri Üretim Endeksi ise Haziran’da 201,8 puanla endeksin ölçülmeye başlandığı 2013 Ağustos’tan beri en yüksek seviyesine ulaşmış.
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) açıklamasına göre; Haziran’da Türkiye’nin ihracatı, geçtiğimiz yılın aynı ayına göre, yüzde 47 artışla, 19 milyar 773 milyon dolara ulaştı. TİM, bunun, Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracat rakamları olduğunun altını çizerek bir rekor olduğu vurgusunu yaptı.
Maddi bilgiler ve rakamlar her zaman doğruyu söyler… O hâlde bizdeki muhalefete ve onları destekleyen Alman ve Amerikan istihbaratlarına ne oluyor?