Emperyal güç olmak böyle bir şey
25 Ocak 2018 - Yeni Şafak
Sen satarken alttan gir üstten çık. Her türlü özgür kullanımdan söz et. Biz vatan savunması için terör yuvalarını kurutmak için sınır ötesindeki odaklara saldırınca da “Hop bir dakika! Benim sattığım silahları kullanamazsın!” yaygarası yap… Biz bu filmi daha önce Kıbrıs harekâtında da gördük. Yabancısı değiliz.
Bazı Alman siyasetçiler, Türkiye'nin Afrin'e düzenlediği Zeytin Dalı Harekâtı'nda Almanya yapımı tankların kullanıldığı haberlerine işaret ederek tepki göstermişler. Bence geç bile kalmışlar. Medyası zaten günlerdir Türk ordusunun teröristleri değil ‘Kürtleri’ vurduğunu söyleyip duruyordu…
Türkiye'nin operasyonda Alman şirketi Rheinmetall'ın ürettiği Leopard tanklarını kullandığını belirten sağ ve sol kanattan Alman siyasetçiler, hükümetlerini ‘yasal olmadığı’ (!) gerekçesiyle Türkiye'ye silah satışını durdurmaya çağırmışlar.
Cuma günü, patlamalara daha dayanıklı Leopard 2 tanklarının üst sürümünün Türkiye'ye gönderilmesine Alman hükümetinin onay vereceği açıklanmıştı. Yaygara ondan…
Ne bunlara kızmaya hakkımız var, ne de sosyal medya kullanılarak Türkiye aleyhine yaratılmak istenen algıyı yönetenlere… Hedefleri belli: Türkiye Kürt halkını yok etmeye yönelik bir ‘saldırı’ düzenliyor. Masum Kürt halkını katlediyor (!)… Onlar bu doğrultuda algılama yönetimi çalışmalarına her alanda çok önceden başladılar… Ancak esas sorulması gereken soru şu: Peki biz ne yaptık?.. Sosyal medyada hainleri susturmak için mücadele verelim, güzel… 20 küsur kişiyi de tutuklayalım. Tamam… Ama esas, onların ‘kara propagandası’nı, ‘psikolojik harp’ taktiklerini püskürtmek için biz ne yapıyoruz? Hangi stratejimiz, planımız var? Taktiklerimiz ne?
Sayın Cumhurbaşkanı’nın dış politik girişimleri, dünya liderleri nezdinde ve ülkemiz insanına tezlerimizi anlatmaktaki mahareti çok önemlidir. Ancak Cumhurbaşkanımız yalnız bırakılmamalıdır… Türkiye’nin sorun yaşadığı, zaaf içinde olduğu yumuşak karnı işte tam da bu noktadır… Biz algılamaları yönetmeyelim, onların algılamaları yönetmeleri karşısında sinirlenip duralım…
Böyle yürümez bu iş. Görünen odur ki, Zeytin Dalı askerî açıdan ve dış politik ilişkilerin yönetilmesi bağlamında ve milletimize durumu anlatma, paydaşları ortak hedefe kilitleme hususunda son derece iyi hazırlanmıştır. Ama aynı başarıyı, uluslararası kamuoyunu ve vicdanını hazırlama, algıyı yönetme konusunda gösterdiğimiz söylenemez… Çok geç kaldık…
Bazı Alman siyasetçiler, Türkiye'nin Afrin'e düzenlediği Zeytin Dalı Harekâtı'nda Almanya yapımı tankların kullanıldığı haberlerine işaret ederek tepki göstermişler. Bence geç bile kalmışlar. Medyası zaten günlerdir Türk ordusunun teröristleri değil ‘Kürtleri’ vurduğunu söyleyip duruyordu…
Türkiye'nin operasyonda Alman şirketi Rheinmetall'ın ürettiği Leopard tanklarını kullandığını belirten sağ ve sol kanattan Alman siyasetçiler, hükümetlerini ‘yasal olmadığı’ (!) gerekçesiyle Türkiye'ye silah satışını durdurmaya çağırmışlar.
Cuma günü, patlamalara daha dayanıklı Leopard 2 tanklarının üst sürümünün Türkiye'ye gönderilmesine Alman hükümetinin onay vereceği açıklanmıştı. Yaygara ondan…
Ne bunlara kızmaya hakkımız var, ne de sosyal medya kullanılarak Türkiye aleyhine yaratılmak istenen algıyı yönetenlere… Hedefleri belli: Türkiye Kürt halkını yok etmeye yönelik bir ‘saldırı’ düzenliyor. Masum Kürt halkını katlediyor (!)… Onlar bu doğrultuda algılama yönetimi çalışmalarına her alanda çok önceden başladılar… Ancak esas sorulması gereken soru şu: Peki biz ne yaptık?.. Sosyal medyada hainleri susturmak için mücadele verelim, güzel… 20 küsur kişiyi de tutuklayalım. Tamam… Ama esas, onların ‘kara propagandası’nı, ‘psikolojik harp’ taktiklerini püskürtmek için biz ne yapıyoruz? Hangi stratejimiz, planımız var? Taktiklerimiz ne?
Sayın Cumhurbaşkanı’nın dış politik girişimleri, dünya liderleri nezdinde ve ülkemiz insanına tezlerimizi anlatmaktaki mahareti çok önemlidir. Ancak Cumhurbaşkanımız yalnız bırakılmamalıdır… Türkiye’nin sorun yaşadığı, zaaf içinde olduğu yumuşak karnı işte tam da bu noktadır… Biz algılamaları yönetmeyelim, onların algılamaları yönetmeleri karşısında sinirlenip duralım…
Böyle yürümez bu iş. Görünen odur ki, Zeytin Dalı askerî açıdan ve dış politik ilişkilerin yönetilmesi bağlamında ve milletimize durumu anlatma, paydaşları ortak hedefe kilitleme hususunda son derece iyi hazırlanmıştır. Ama aynı başarıyı, uluslararası kamuoyunu ve vicdanını hazırlama, algıyı yönetme konusunda gösterdiğimiz söylenemez… Çok geç kaldık…