Erdoğan oyunu bozarsa...
15 NİSAN 2007
Sanırım, Başbakan R. Tayyip Erdoğan dünkü mitingi doğru okuyacaktır... “Ne var bunda? Orada toplananlar, seçmen sayısının kaçta kaçı ki?” demeyecek, kantar ve topuz edebiyatı yapmayacaktır...
Böylesine yetkilerle donatılmış, dışarıdan bakıldığında “sınırsız sorumsuzmuş” gibi gözüken devletin zirvesindeki iktidar makamı önüne altın tepsi ile sunulduğunda kaç siyasetçi bu en büyük düşün gerçekleşmesine izin vermezdi acaba?..
Ancak, Erdoğan şaşırtabilir insanları. Bu işi bir tür ‘delikanlılık sınavı’ olarak görmeyebilir. Deniz Baykal’ın provokasyonlarına gelmeyebilir... Örneğin, benim de büyük saygı duyduğum Prof. Dr. Beşir Atalay’ı aday gösterebilir. Bir anda bütün fay hatlarının gerginliği ortadan kalkabilir...
Arkasından 42 gün içinde erken seçime gidilebilir ve Ak Parti biraz da mevcut ana muhalefetin içine düştüğü gaflet ve dalalet sayesinde daha da ezici bir çoğunlukla meclise gelebilir...
Yeter ki dünkü miting doğru okunsun...
OHA yerine “Yok artık!”
İzmit’te Fabrika Satış Mağazaları Merkezi Outlet Center 10’uncu yılını kutlarken geçenlerde bir ilan vermiş ve ilanın tam göbeğine kocaman OHA! kondurmuştu. Biz de şöyle yazmıştık:“Herhalde, ‘Bu kadarı da olamaz! Pes doğrusu’ falan anlamında kullanılmış olmalı... Hem aşağıda sıralanmış markaları çok daha “ucuza” alınabileceği belirtilmiş hem de çekilişle Subaru Impreza veya LG’den KG-220 model bir cep telefonu kazanılabileceği... İyi mi? Oha, bu yüzden...”
Bursa’dan BTSO Genel Sekreteri sevgili Tolga Yücel aradı. “Değiştirmişler!” dedi, “Eleştirmesini nasıl biliyorsan; takdir etmeyi de unutma!”
Evet; değiştirmişler. İlanda “Yok Artık!” yazıyor... Bence tamamdır...
Yanıtı bilin, kitap kazanın
Tam sayfa Harvey Nichols – Axess reklamı... Akbank’ın Axess’i ile Harvey Nichols’da alışveriş 8 taksitmiş...
İki marka yan yana... Bu gibi durumlarda ne olur? Güçlü marka zayıf markayı yukarıya çeker. Ama aynı anda bir şey daha olur. Birincisi kadar güçlü olmayan ikinci marka ise, birinciyi aşağıya çeker... Bu, insanlar için bile geçerlidir. Kiminle fotoğraf verdiğiniz çok önemlidir...
Peki, bu reklamdan kim daha çok kazançlı çıkmış? Sorunun yanıtını minik bir Pazar Testi olarak size bırakıyorum. Yanıtınızı bana e-posta ile gönderin. Doğru ise size, Rota Yayınları’ndan bir iş ve/veya iletişim kitabı hediye edelim...
Vole beni İsviçre’ye götürdü
Geçenlerde Carlsberg’in (Türk Tuborg’un sahibi) yeni bira markası Vole ile ilgili bir yazı yazmıştık. Efes’e saldırarak değil, kendini anlatarak konumlama yapmasının daha doğru olacağını belirtmiştik. Bir de Türkiye’deki hedef kitlenin “double lagered” kavramını anlayamayacağını, bu kavramın ‘açılması’ gerektiğini savunmuştuk...
Yeni reklamları çok farklı? Biz öyle yazdık diye mi? Hiç sanmam. Aklın yolu bir diyelim... Yeni slogan şu: “Lezzetini orijinal ‘double lagered’ üretim tekniğinden alan Türkiye’nin yeni birası...”
Altta da kavram açıklanmış: İki kez soğutularak dinlendirilmiş...
Bu arada birayı aldım tattım. Hayli uzun süren İsviçre’deki öğrencilik yıllarımda içtiğim Feldschlösschen marka biranın çıkardığı Lagerbier’i hatırlattı bana. Kıvamlı bira sevenlere tavsiye edilir.
Lale de kalmayacak Zanbak da...
Bütün dünya imzalamışken üç ülke ‘ayrıksı otu’ gibi, sözüm ona ‘çıkarlarına ters’ diye Kyoto Anlaşması’nı imzalamıyor: ABD, Avustralya, Türkiye...
Hükümet dışında bu imzalamama işinin arkasında herhangi bir kişi ya da kuruluş duruyor mu acaba, diye hep merak ederdim. Faillerden bir kısmı nihayet ortaya çıktı...
TOBB Sanayi Daire Başkanı Mustafa Lale ve İstanbul Sanayi Odası’ndan Caner Zanbak, Türkiye’nin sanayileşme sürecini yavaşlatır diye Kyoto Anlaşması’nın imzalanmasına karşı çıktıklarını ilan etmişler.
Yani karbondioksit salınımlarının 1990’daki seviyenin altına düşürülmesine, bunu da 2012 yılına kadar yapılmasına karşılar... Yani küresel ısınmadan yanalar. Yani buzulların erimesinden; yeraltındaki içecek sularının tükenmesinden; kuraklaşmadan yanalar. Yani canlılığın devamına karşılar...
Memurları erken işe başlatarak küresel ısınmayla mücadele edebileceklerine inanıyorlar. Anlaşmaya imza koymuş 169 ülke ve devletin uzman ve siyasetçilerinden daha cinler...
Pek çok görüşünün altına imza atacağım TOBB Başkanı Sevgili Rifat Hisarcıklıoğlu’nun bu konudaki görüşlerini merak ediyorum doğrusu... Çok yakın bir tarihte adlarını taşıdıkları çiçeklerin bile tükeneceğinin bilincini taşımayan Lale ve Zanbak Beyler’in bu kelamlarından, Başkan’ın haberi olmadığına ve bu ‘arkaik’ görüşleri desteklemediğine inanmak istiyorum...
Böylesine yetkilerle donatılmış, dışarıdan bakıldığında “sınırsız sorumsuzmuş” gibi gözüken devletin zirvesindeki iktidar makamı önüne altın tepsi ile sunulduğunda kaç siyasetçi bu en büyük düşün gerçekleşmesine izin vermezdi acaba?..
Ancak, Erdoğan şaşırtabilir insanları. Bu işi bir tür ‘delikanlılık sınavı’ olarak görmeyebilir. Deniz Baykal’ın provokasyonlarına gelmeyebilir... Örneğin, benim de büyük saygı duyduğum Prof. Dr. Beşir Atalay’ı aday gösterebilir. Bir anda bütün fay hatlarının gerginliği ortadan kalkabilir...
Arkasından 42 gün içinde erken seçime gidilebilir ve Ak Parti biraz da mevcut ana muhalefetin içine düştüğü gaflet ve dalalet sayesinde daha da ezici bir çoğunlukla meclise gelebilir...
Yeter ki dünkü miting doğru okunsun...
OHA yerine “Yok artık!”
İzmit’te Fabrika Satış Mağazaları Merkezi Outlet Center 10’uncu yılını kutlarken geçenlerde bir ilan vermiş ve ilanın tam göbeğine kocaman OHA! kondurmuştu. Biz de şöyle yazmıştık:“Herhalde, ‘Bu kadarı da olamaz! Pes doğrusu’ falan anlamında kullanılmış olmalı... Hem aşağıda sıralanmış markaları çok daha “ucuza” alınabileceği belirtilmiş hem de çekilişle Subaru Impreza veya LG’den KG-220 model bir cep telefonu kazanılabileceği... İyi mi? Oha, bu yüzden...”
Bursa’dan BTSO Genel Sekreteri sevgili Tolga Yücel aradı. “Değiştirmişler!” dedi, “Eleştirmesini nasıl biliyorsan; takdir etmeyi de unutma!”
Evet; değiştirmişler. İlanda “Yok Artık!” yazıyor... Bence tamamdır...
Yanıtı bilin, kitap kazanın
Tam sayfa Harvey Nichols – Axess reklamı... Akbank’ın Axess’i ile Harvey Nichols’da alışveriş 8 taksitmiş...
İki marka yan yana... Bu gibi durumlarda ne olur? Güçlü marka zayıf markayı yukarıya çeker. Ama aynı anda bir şey daha olur. Birincisi kadar güçlü olmayan ikinci marka ise, birinciyi aşağıya çeker... Bu, insanlar için bile geçerlidir. Kiminle fotoğraf verdiğiniz çok önemlidir...
Peki, bu reklamdan kim daha çok kazançlı çıkmış? Sorunun yanıtını minik bir Pazar Testi olarak size bırakıyorum. Yanıtınızı bana e-posta ile gönderin. Doğru ise size, Rota Yayınları’ndan bir iş ve/veya iletişim kitabı hediye edelim...
Vole beni İsviçre’ye götürdü
Geçenlerde Carlsberg’in (Türk Tuborg’un sahibi) yeni bira markası Vole ile ilgili bir yazı yazmıştık. Efes’e saldırarak değil, kendini anlatarak konumlama yapmasının daha doğru olacağını belirtmiştik. Bir de Türkiye’deki hedef kitlenin “double lagered” kavramını anlayamayacağını, bu kavramın ‘açılması’ gerektiğini savunmuştuk...
Yeni reklamları çok farklı? Biz öyle yazdık diye mi? Hiç sanmam. Aklın yolu bir diyelim... Yeni slogan şu: “Lezzetini orijinal ‘double lagered’ üretim tekniğinden alan Türkiye’nin yeni birası...”
Altta da kavram açıklanmış: İki kez soğutularak dinlendirilmiş...
Bu arada birayı aldım tattım. Hayli uzun süren İsviçre’deki öğrencilik yıllarımda içtiğim Feldschlösschen marka biranın çıkardığı Lagerbier’i hatırlattı bana. Kıvamlı bira sevenlere tavsiye edilir.
Lale de kalmayacak Zanbak da...
Bütün dünya imzalamışken üç ülke ‘ayrıksı otu’ gibi, sözüm ona ‘çıkarlarına ters’ diye Kyoto Anlaşması’nı imzalamıyor: ABD, Avustralya, Türkiye...
Hükümet dışında bu imzalamama işinin arkasında herhangi bir kişi ya da kuruluş duruyor mu acaba, diye hep merak ederdim. Faillerden bir kısmı nihayet ortaya çıktı...
TOBB Sanayi Daire Başkanı Mustafa Lale ve İstanbul Sanayi Odası’ndan Caner Zanbak, Türkiye’nin sanayileşme sürecini yavaşlatır diye Kyoto Anlaşması’nın imzalanmasına karşı çıktıklarını ilan etmişler.
Yani karbondioksit salınımlarının 1990’daki seviyenin altına düşürülmesine, bunu da 2012 yılına kadar yapılmasına karşılar... Yani küresel ısınmadan yanalar. Yani buzulların erimesinden; yeraltındaki içecek sularının tükenmesinden; kuraklaşmadan yanalar. Yani canlılığın devamına karşılar...
Memurları erken işe başlatarak küresel ısınmayla mücadele edebileceklerine inanıyorlar. Anlaşmaya imza koymuş 169 ülke ve devletin uzman ve siyasetçilerinden daha cinler...
Pek çok görüşünün altına imza atacağım TOBB Başkanı Sevgili Rifat Hisarcıklıoğlu’nun bu konudaki görüşlerini merak ediyorum doğrusu... Çok yakın bir tarihte adlarını taşıdıkları çiçeklerin bile tükeneceğinin bilincini taşımayan Lale ve Zanbak Beyler’in bu kelamlarından, Başkan’ın haberi olmadığına ve bu ‘arkaik’ görüşleri desteklemediğine inanmak istiyorum...