Ey Batı! CHP’ye eyle medet!..
06 Şubat 2017 - Yeni Şafak
HDP’nin “Merkel, parti heyetimizle bir görüşme gerçekleştirecek” açıklamasının hemen ardından hakkında arama yakalama emri bulunan Can Dündar sevincini anında dile getirmiş:
“Nihayet. 6. Ziyarette beklediğimiz görüşme gerçekleştirilecek.”
Dündar’ın bir Tweet’i daha var. Merkel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a: “İfade ve basın özgürlüğüne saygı duyulmalı, endişelerimiz var.” şeklindeki ifadesi üzerine atılmış. Şöyle:
“Nihayet! 6. Ziyarette, beklediğimiz cümleler geldi.”
Evet, bizim kendine, toplumuna yabancılaşmış, nereye hizmet ettiği gayri sahih ve de “zihnen vaftizlenmiş”, endişeli modern, müstemleke anlayışındaki bütün ecnebi Türk aydınları bunu bekliyordu zaten. Avrupa’nın ve tabii ki başta Almanya’nın Türkiye’ye müdahale edip, AK Parti iktidarına son vermesi, Batı’nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tarih sahnesinden silmesi, tek ve son umutlarıydı.
12 Eylül’ün siyasi sürgünleri dahil, sol hareket içinde Batı gerçeğiyle bizzat o ülkelerde yaşayarak tanışmışlar arasından bile hiç bu kadar ‘Avrupaî’si, bu kadar tarih bilincinden nasibini almamışı çıkmamıştı.
“Batı’nın, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın baskılarını daha fazla göz ardı etmemesi gerektir” diyen The Guardian’ın yazarı Owen Jones’a “Bu ülkede Batı değerlerini biz temsil ediyoruz, ama Batı bizi yalnız bıraktı ” diye serzenişte bulunan CHP Milletvekili ile, AB büyükelçilerini bir yemekte toplayan ve destek arayan Sayın Kılıçdaroğlu’nun Can Dündar’dan ne farkları var ki…
Ha hükmü geçmiş Joe Biden karşısında saygı şelalesine kapılan Can Dündar; ha “Demecinizi okudum, bu nedenle görüşmek istedim” diyen Merkel karşısında adam gibi yerli muhalefet yapmasını beceremeyen Kılıçdaroğlu…
Yıllarca tek başına iktidara gelmek için silahlı kuvvetleri beklemiş, halktan, millî iradeden değil asker – sivil – aydın bürokrat kesiminden medet ummuş, askerin ve bürokratik oligarşinin ona iktidar yolunu açmaktan uzaklaşmaları sonucu, kafası kesik tavuk gibi etrafta uluorta dolaşmaya başlamış olan bu zihniyetin, beklentiler yolculuğundaki son durağı AB’dir… AB üzerinden Türkiye’yi baskılayıp bir yerlere varmaya çalışmak son hamleleri.
Ancak artık bu atak da akim kalmaya mahkûmdur… Çünkü mevcut iktidar AB’nin herhangi bir baskı ya da şantajına kulak kabartmaya bile niyetli gözükmemektedir.
Sayın Cumhurbaşkanı’nı bir yandan Merkel’in kullandığı ‘İslami terör’ kavramına şiddetle karşı çıkar, Almanya’nın başta FETÖ olmak üzere teröristlere kol kanat germesiyle mutabık olmadığını açıklıkla ifade ederken, diğer yandan Sayın Cumhurbaşkanı’nın misafirperverlikte en ufak kusura müsamaha etmemesi ve gerek İngiltere gerekse Almanya liderlerine gerekli saygının gösterilmesini sağlaması, dış politikada red-kabul dengesinin en mutena örneklerinden biriydi.
Sonuçta saygıda kusur edilmedi ve söylenmesi gerekenler de içimizde kalmadı.
Batı karşısında nasıl bir duruş sergileneceği konusunda iktidardan dersini alan CHP’li var mıdır acaba?
Tedbir elden bırakılmamalı
Araştırma şirketleri birer ikişer Anayasa oylama araştırmalarını açıklamaya başladılar. Genar’a göre %55 Evet çıkacak. A&G’nin Başkanı Adil Gür Bey Evet oylarını %54 bandında görürken, Konsensus’un sahibi ve Genel Müdürü Murat Sarı’ya göre de Evet ve Hayır oyları neredeyse eşit…
Evet demeyi düşünen kitle bağlamında bu durum hayli tehlikeli. Biraz siyasi iletişim tecrübesi olan herkes bilir ki, seçimin alınacağı garanti gibi gözüktüğü anda, pek çok seçmen “Nasılsa alıyoruz, benim oyum fark etmeyecek. Ben sandık başına gitmesem de olur” düşüncesine kapılabilmektedir. Hele o Nisan sabahı hava bir güzel olur, güneş kemiklerimizi ısıtır, seyahat reflekslerimiz harekete geçmeye başlarsa…
Hayır safları iletişime çoktan başladı. AK Parti’nin 7 Şubat’ta başlama vuruşu yapacağını duyduk. Bu konuda iki düşünce olabilir:
1. Erken yol alan menzile daha çabuk ulaşır;
2. Erken kalkanın soluğu çabuk biter…
“Ekmek için Ekmeleddin” gibi özgün ve muhteşem sloganlar bulmuş olan
CHP – HDP cephesi bakalım bu kez hangi yaratıcılığı sergileyecek?
Biz ise ne kadar çok uyarırsak o kadar iyi olur anlayışı ile oy verme günü rehavete kapılınmaması gerektiğinin özellikle vurgulanmasına dikkat çekip duruyoruz. Bu yüzden en azından bana “Durum nedir?” diye soranlara, “Görüldüğü kadarıyla ortada” yanıtını veriyorum.
Unutmamak gerekir. Tedbir kuldan tevekkül Allah’tan…
“Nihayet. 6. Ziyarette beklediğimiz görüşme gerçekleştirilecek.”
Dündar’ın bir Tweet’i daha var. Merkel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a: “İfade ve basın özgürlüğüne saygı duyulmalı, endişelerimiz var.” şeklindeki ifadesi üzerine atılmış. Şöyle:
“Nihayet! 6. Ziyarette, beklediğimiz cümleler geldi.”
Evet, bizim kendine, toplumuna yabancılaşmış, nereye hizmet ettiği gayri sahih ve de “zihnen vaftizlenmiş”, endişeli modern, müstemleke anlayışındaki bütün ecnebi Türk aydınları bunu bekliyordu zaten. Avrupa’nın ve tabii ki başta Almanya’nın Türkiye’ye müdahale edip, AK Parti iktidarına son vermesi, Batı’nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tarih sahnesinden silmesi, tek ve son umutlarıydı.
12 Eylül’ün siyasi sürgünleri dahil, sol hareket içinde Batı gerçeğiyle bizzat o ülkelerde yaşayarak tanışmışlar arasından bile hiç bu kadar ‘Avrupaî’si, bu kadar tarih bilincinden nasibini almamışı çıkmamıştı.
“Batı’nın, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın baskılarını daha fazla göz ardı etmemesi gerektir” diyen The Guardian’ın yazarı Owen Jones’a “Bu ülkede Batı değerlerini biz temsil ediyoruz, ama Batı bizi yalnız bıraktı ” diye serzenişte bulunan CHP Milletvekili ile, AB büyükelçilerini bir yemekte toplayan ve destek arayan Sayın Kılıçdaroğlu’nun Can Dündar’dan ne farkları var ki…
Ha hükmü geçmiş Joe Biden karşısında saygı şelalesine kapılan Can Dündar; ha “Demecinizi okudum, bu nedenle görüşmek istedim” diyen Merkel karşısında adam gibi yerli muhalefet yapmasını beceremeyen Kılıçdaroğlu…
Yıllarca tek başına iktidara gelmek için silahlı kuvvetleri beklemiş, halktan, millî iradeden değil asker – sivil – aydın bürokrat kesiminden medet ummuş, askerin ve bürokratik oligarşinin ona iktidar yolunu açmaktan uzaklaşmaları sonucu, kafası kesik tavuk gibi etrafta uluorta dolaşmaya başlamış olan bu zihniyetin, beklentiler yolculuğundaki son durağı AB’dir… AB üzerinden Türkiye’yi baskılayıp bir yerlere varmaya çalışmak son hamleleri.
Ancak artık bu atak da akim kalmaya mahkûmdur… Çünkü mevcut iktidar AB’nin herhangi bir baskı ya da şantajına kulak kabartmaya bile niyetli gözükmemektedir.
Sayın Cumhurbaşkanı’nı bir yandan Merkel’in kullandığı ‘İslami terör’ kavramına şiddetle karşı çıkar, Almanya’nın başta FETÖ olmak üzere teröristlere kol kanat germesiyle mutabık olmadığını açıklıkla ifade ederken, diğer yandan Sayın Cumhurbaşkanı’nın misafirperverlikte en ufak kusura müsamaha etmemesi ve gerek İngiltere gerekse Almanya liderlerine gerekli saygının gösterilmesini sağlaması, dış politikada red-kabul dengesinin en mutena örneklerinden biriydi.
Sonuçta saygıda kusur edilmedi ve söylenmesi gerekenler de içimizde kalmadı.
Batı karşısında nasıl bir duruş sergileneceği konusunda iktidardan dersini alan CHP’li var mıdır acaba?
Tedbir elden bırakılmamalı
Araştırma şirketleri birer ikişer Anayasa oylama araştırmalarını açıklamaya başladılar. Genar’a göre %55 Evet çıkacak. A&G’nin Başkanı Adil Gür Bey Evet oylarını %54 bandında görürken, Konsensus’un sahibi ve Genel Müdürü Murat Sarı’ya göre de Evet ve Hayır oyları neredeyse eşit…
Evet demeyi düşünen kitle bağlamında bu durum hayli tehlikeli. Biraz siyasi iletişim tecrübesi olan herkes bilir ki, seçimin alınacağı garanti gibi gözüktüğü anda, pek çok seçmen “Nasılsa alıyoruz, benim oyum fark etmeyecek. Ben sandık başına gitmesem de olur” düşüncesine kapılabilmektedir. Hele o Nisan sabahı hava bir güzel olur, güneş kemiklerimizi ısıtır, seyahat reflekslerimiz harekete geçmeye başlarsa…
Hayır safları iletişime çoktan başladı. AK Parti’nin 7 Şubat’ta başlama vuruşu yapacağını duyduk. Bu konuda iki düşünce olabilir:
1. Erken yol alan menzile daha çabuk ulaşır;
2. Erken kalkanın soluğu çabuk biter…
“Ekmek için Ekmeleddin” gibi özgün ve muhteşem sloganlar bulmuş olan
CHP – HDP cephesi bakalım bu kez hangi yaratıcılığı sergileyecek?
Biz ise ne kadar çok uyarırsak o kadar iyi olur anlayışı ile oy verme günü rehavete kapılınmaması gerektiğinin özellikle vurgulanmasına dikkat çekip duruyoruz. Bu yüzden en azından bana “Durum nedir?” diye soranlara, “Görüldüğü kadarıyla ortada” yanıtını veriyorum.
Unutmamak gerekir. Tedbir kuldan tevekkül Allah’tan…