Fırsat ve tehdit içiçe…
13 Ağustos 2019 - Yeni şafak
Yarın büyük gün! Hem futbol dünyası için, hem de dünyanın gözünü üzerinden ayırmadığı İstanbul için.
İngiltere’nin iki büyük futbol takımı olan Liverpool ve Chelsea arasında UEFA Süper Kupa Final maçı oynanacak.
Yer: İstanbul, Vodafone Park Stadyumu.
2005’te Olimpiyat Stadı’nda oynanan Şampiyonlar Ligi Finali ve 2009’da Şükrü Saraçoğlu’nda oynanan UEFA Kupası Finali’nin ardından Türkiye, bir UEFA organizasyonuna 3. kez ev sahipliği yapacak.
İstanbul’da 2005 yılında oynanan Şampiyonlar Ligi Final maçı nedeniyle Atatürk ve Sabiha Gökçen Havalimanları’na dört günde 3 bin 155 uçak iniş kalkış yapmış... Bu kez de İstanbul havalimanlarının uçak ve yolcu rekoru kırması bekleniyormuş...
Turizmciler, otellerde doluluk oranının yüzde yüze çıkacağını söylemiş... Final maçının, kent ekonomisine katkısının 100 milyon Euro’nun üzerinde olması bekleniyormuş... İki takımın taraflarları ve dünyanın dört bir yanından gelen futbolseverlerin 50 binden fazla olması söz konusuymuş...
Maçı, beIN Sports Haber kanalı naklen yayınlayıyor. Pek çok ülke tarafından da canlı yayınlanacak karşılaşma, İstanbul ve Türkiye’nin tanıtımı için önemli bir katkı sağlayabilir.
Marka değerlendirme kuruluşu Brand Finance’ın, 2018 yılının ‘en değerli futbol markaları’ üzerine hazırladığı yıllık rapora göre, Liverpool, 1.204 milyar Dolar marka değeriyle dünyanın en değerli futbol takımları arasında 6., Chelsea ise 1.195 milyar Dolar marka değeriyle 7. sırada yer alıyor.
Mısırlı müslüman futbolcu Muhammed Salah da Liverpool formasıyla sahada olacak. Salah’ın İslamofobi üzerindeki etkileri bilimsel makaleler için bir araştırma konusu... Stanford Üniversitesi ve Zürih’teki ETH’nin ortaklaşa gerçekleştirdiği araştırmayla şunlar ortaya çıkmış:
Salah’ın takıma katılmasıyla beraber Liverpool taraftarlarının müslümanlarla ilgili olumsuz tweetler’i yarı yarıya düşmüş. Liverpool’un çıktığı Merseyside bölgesinde ‘nefret suçlarının’ da yüzde 18.9 oranında azaldığı saptanmış. Araştırmacılar, İslamiyet’i tanımaya başlamalarıyla insanların olumsuz davranışlarının da olumlu yönde değiştiğini tespit etmişler.
Neresinden baksanız bizim için büyük fırsatlar barındıran bir olay…
Gelelim işin ‘bıçak sırtı’ kısmına... Her fırsat içinde tehdit unsuru da barındırır. Fırsat olanaklarından yukarıda söz ettik. Tehdit ise ‘güvenlik’ ile ilgili ortaya çıkabilir…
Ortaya güvenlik açığı çıkması kadar, güvenliğin abartılması ve ortaya çıkan görüntünün, dünyaya abartılı şekilde yansıtılarak, ülkemiz adına olumsuz sonuçlar çıkarmak için kullanılabilmesi de bir tehdit unsurudur.
İngilizler’in ‘holiganları’ dünyaca meşhur. 1985’te yaşanan Heysel Faciası ile futbol tarihinde kara bir leke çalınmıştır. Belçika’da oynanan maçta İngiliz holiganların taciziyle başlayan olaylarda çoğu Juventus taraftarı 39 kişi ölmüş, 600 kişi yaralanmıştı.
2000 yılında, Galatasaray-Leeds United maçını izlemek için İstanbul’a gelen iki İngiliz taraftar, Taksim’de çıkan olaylar sırasında bıçaklanarak hayatını kaybetmişti. Uzun süre konuşulan, dış basında yazılan olay Türkiye’nin aleyhine dönmüş, sinema filmi bile çekilmişti...
Böylesine üzücü olaylardan maalesef çok sayıda var. O nedenle, güvenlik açığı ülkemiz ve itibarı açısından büyük hasarlara neden olabilir.
Gerekli önlemler alınmakta olduğunu biliyoruz...
Mesela, Spor Güvenliği Şube Müdürlüğünce; Türk ve İngiliz takım taraftarlarının takibi “sosyal medya analizi” üzerinden yapılacakmış. Taraftar ve kafilelerin toplanma yerleri Beşiktaş ve Taksim olarak birbirinden ayrılmış. Oteller ve çevrelerinde güvenlik üst düzeyde, kafilelerine havalimalı ve otelleri arasında güvenlik güçlerince eşlik edilecek... Maç günü stadyum bağlantı yolları trafiğe kapatılacak...
Tedbiren bir ‘kriz masası’ oluşturulmuş. Acil Müdahale Timi görev yapmaya başlamış. Karadan, Özel Harekat, Terörle Mücadele Timleri ve motorize unsurlar, denizden deniz botları ve balık adamlar, havadan ise polis helikopteri hazır bekleyecekmiş.
Say say bitmiyor... Bu da aslında işin soruna yol açabilecek diğer yüzüne dikkat çekiyor... Güvenlik tedbirleri, elbette olmazsa olmaz. Ancak, güvenlik güçlerinin kalabalık topluluklar hâlinde ve silahlı görüntülerinin yansıması da bir zafiyet gibi algılanabilir, Türkiye’nin güvenli olmadığı, sert güç kullanımı konusunda çok hevesli olduğu şeklinde tezvirata yol açabilir. Bu nedenle çok dikkatli olmak, denge unsurunu ön planda tutmak şart.
İnşallah Bayram havasında bir etkinlik yaşanır…
Bu vesileyle tüm okurlarımızın mübarek Kurban Bayramını en içten dileklerimle kutluyorum… Bayramımızı, kişisel olmayan, standart, kopyala yapıştırıp mesajlarla kutlamayıp, beşerî ilişkileri ayakta tutan tüm dost ve arkadaşlara şükranlarımızı sunuyorum…
İngiltere’nin iki büyük futbol takımı olan Liverpool ve Chelsea arasında UEFA Süper Kupa Final maçı oynanacak.
Yer: İstanbul, Vodafone Park Stadyumu.
2005’te Olimpiyat Stadı’nda oynanan Şampiyonlar Ligi Finali ve 2009’da Şükrü Saraçoğlu’nda oynanan UEFA Kupası Finali’nin ardından Türkiye, bir UEFA organizasyonuna 3. kez ev sahipliği yapacak.
İstanbul’da 2005 yılında oynanan Şampiyonlar Ligi Final maçı nedeniyle Atatürk ve Sabiha Gökçen Havalimanları’na dört günde 3 bin 155 uçak iniş kalkış yapmış... Bu kez de İstanbul havalimanlarının uçak ve yolcu rekoru kırması bekleniyormuş...
Turizmciler, otellerde doluluk oranının yüzde yüze çıkacağını söylemiş... Final maçının, kent ekonomisine katkısının 100 milyon Euro’nun üzerinde olması bekleniyormuş... İki takımın taraflarları ve dünyanın dört bir yanından gelen futbolseverlerin 50 binden fazla olması söz konusuymuş...
Maçı, beIN Sports Haber kanalı naklen yayınlayıyor. Pek çok ülke tarafından da canlı yayınlanacak karşılaşma, İstanbul ve Türkiye’nin tanıtımı için önemli bir katkı sağlayabilir.
Marka değerlendirme kuruluşu Brand Finance’ın, 2018 yılının ‘en değerli futbol markaları’ üzerine hazırladığı yıllık rapora göre, Liverpool, 1.204 milyar Dolar marka değeriyle dünyanın en değerli futbol takımları arasında 6., Chelsea ise 1.195 milyar Dolar marka değeriyle 7. sırada yer alıyor.
Mısırlı müslüman futbolcu Muhammed Salah da Liverpool formasıyla sahada olacak. Salah’ın İslamofobi üzerindeki etkileri bilimsel makaleler için bir araştırma konusu... Stanford Üniversitesi ve Zürih’teki ETH’nin ortaklaşa gerçekleştirdiği araştırmayla şunlar ortaya çıkmış:
Salah’ın takıma katılmasıyla beraber Liverpool taraftarlarının müslümanlarla ilgili olumsuz tweetler’i yarı yarıya düşmüş. Liverpool’un çıktığı Merseyside bölgesinde ‘nefret suçlarının’ da yüzde 18.9 oranında azaldığı saptanmış. Araştırmacılar, İslamiyet’i tanımaya başlamalarıyla insanların olumsuz davranışlarının da olumlu yönde değiştiğini tespit etmişler.
Neresinden baksanız bizim için büyük fırsatlar barındıran bir olay…
Gelelim işin ‘bıçak sırtı’ kısmına... Her fırsat içinde tehdit unsuru da barındırır. Fırsat olanaklarından yukarıda söz ettik. Tehdit ise ‘güvenlik’ ile ilgili ortaya çıkabilir…
Ortaya güvenlik açığı çıkması kadar, güvenliğin abartılması ve ortaya çıkan görüntünün, dünyaya abartılı şekilde yansıtılarak, ülkemiz adına olumsuz sonuçlar çıkarmak için kullanılabilmesi de bir tehdit unsurudur.
İngilizler’in ‘holiganları’ dünyaca meşhur. 1985’te yaşanan Heysel Faciası ile futbol tarihinde kara bir leke çalınmıştır. Belçika’da oynanan maçta İngiliz holiganların taciziyle başlayan olaylarda çoğu Juventus taraftarı 39 kişi ölmüş, 600 kişi yaralanmıştı.
2000 yılında, Galatasaray-Leeds United maçını izlemek için İstanbul’a gelen iki İngiliz taraftar, Taksim’de çıkan olaylar sırasında bıçaklanarak hayatını kaybetmişti. Uzun süre konuşulan, dış basında yazılan olay Türkiye’nin aleyhine dönmüş, sinema filmi bile çekilmişti...
Böylesine üzücü olaylardan maalesef çok sayıda var. O nedenle, güvenlik açığı ülkemiz ve itibarı açısından büyük hasarlara neden olabilir.
Gerekli önlemler alınmakta olduğunu biliyoruz...
Mesela, Spor Güvenliği Şube Müdürlüğünce; Türk ve İngiliz takım taraftarlarının takibi “sosyal medya analizi” üzerinden yapılacakmış. Taraftar ve kafilelerin toplanma yerleri Beşiktaş ve Taksim olarak birbirinden ayrılmış. Oteller ve çevrelerinde güvenlik üst düzeyde, kafilelerine havalimalı ve otelleri arasında güvenlik güçlerince eşlik edilecek... Maç günü stadyum bağlantı yolları trafiğe kapatılacak...
Tedbiren bir ‘kriz masası’ oluşturulmuş. Acil Müdahale Timi görev yapmaya başlamış. Karadan, Özel Harekat, Terörle Mücadele Timleri ve motorize unsurlar, denizden deniz botları ve balık adamlar, havadan ise polis helikopteri hazır bekleyecekmiş.
Say say bitmiyor... Bu da aslında işin soruna yol açabilecek diğer yüzüne dikkat çekiyor... Güvenlik tedbirleri, elbette olmazsa olmaz. Ancak, güvenlik güçlerinin kalabalık topluluklar hâlinde ve silahlı görüntülerinin yansıması da bir zafiyet gibi algılanabilir, Türkiye’nin güvenli olmadığı, sert güç kullanımı konusunda çok hevesli olduğu şeklinde tezvirata yol açabilir. Bu nedenle çok dikkatli olmak, denge unsurunu ön planda tutmak şart.
İnşallah Bayram havasında bir etkinlik yaşanır…
Bu vesileyle tüm okurlarımızın mübarek Kurban Bayramını en içten dileklerimle kutluyorum… Bayramımızı, kişisel olmayan, standart, kopyala yapıştırıp mesajlarla kutlamayıp, beşerî ilişkileri ayakta tutan tüm dost ve arkadaşlara şükranlarımızı sunuyorum…