Fırtına eken kasırga biçer
08 şubat 2022 - Yeni Şafak
Topluma yayılan kin ve nefret duygularının geldiği noktayı hangi söz bundan daha iyi anlatabilirdi acaba?..
Fırtına ekenin kasırga biçtiği doğru da kasırga ekenin durumu ne olacak?..
Kazananı olmayan bir oyunun figüranlarını izlemekten toplum da bıktı, ben de bıktım, herkes de bıktı…
Millî(!) yüzücü Derya Büyükuncu’nun sosyal medyada paylaştığı mesaj, Atatürk’ün sporcularla ilgili ortaya koyduğu üç ilkenin üçünün de reddiyesiydi… Zekice değildi, çevik hiç değildi ve son derece ahlak dışıydı…
İlk taşı kimin attığının unutulduğu ve hatta bir anlamının kalmadığı günlerden geçiyoruz… Şuursuzluğun sınırlarını zorlayan Büyükuncu, “Geçmiş olmasın” diye mesaj yazan HDP’li milletvekili, Samsun’daki Atatürk heykelinin ayağına halat bağlayıp yıkmaya çalışan suç makinası iki meczup ve de Edirne Uzunköprü’deki Adalet Heykeli’ni yakmaya kalkan akli dengesi bozuk bir başka zavallı neye alet olduklarının farkındalar mı acaba?..
Onlar da bu hâle durduk yerde gelmediler… Akşamları boğa güreşi arenalarına dönen televizyondaki ‘reyting arsızı’ ‘didişme’ programları, sosyal medyadaki hakaretin bini bir para olan asimetrik savaşlar ve siyasi partilerin resmi yayın organı hâline gelmiş, rakip partiye yönelik her türlü provokasyonun mubah olduğu TV kanalları…
Söz konusu olan, tümünün birden azmettirici sayılabileceği bir bozuk düzen, bir yoldan çıkıştır…
Bu yoldan çıkışı kullanmaya çalışan FETÖ gibi, PKK gibi terör örgütleri… Onların uzantıları… Tümünün yer aldığı sahnenin üstündeki sofitada oturup aşağıyı yönetenler… Bir de bunların değirmenine su taşıyan iletişim mecraları…
Kabul. İlk taşı atan belli değildir artık… Ancak bu kısır döngünün kırılacağı yer bellidir aslında… İlk karanfilin atılması bile yeterli olabilir…
Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener’in, Sayın Cumhurbaşkanı ve eşleri Hanımefendi’ye geçmiş olsun ve acil şifa dilekleri, buna karşılık Cumhurbaşkanı’nın tek tek teşekkür etmesi uzun bir yolun ilk adımlarını oluşturur inşallah…
Bir-iki ‘medya maydanozu’ işsiz kalabilir… Gerginlikten geçinen sözde siyasi iletişim danışmanları hizmet verecek politikacı bulamayabilirler… Ancak, hiç şüpheniz olmasın ‘kamu vicdanı’, zarafet, nezaket, nezahet üçlüsüne nefret ve kin söyleminden çok daha fazla itibar edecektir.
Belki o zaman futbol seyircisi de “Vur, kır, parçala; bu maçı kazan!” diye tepinmekten vazgeçer… Yenilmek ile kaybetmek arasındaki farkı anlar…
Bundan 10 yıl sonra bugünleri nasıl anacağız acaba?..
Şöyle mi mesela:
Politikacılar birbirlerini yerlerdi… Onların dediklerini ve yaptıklarını yorumlayanlar birbirlerine girerlerdi… Bu kaostan medet umanlar ellerini ovuştururken halk karpuz efekti gibi ortadan ikiye bölünmüştü… Sonra birden aklıselim, kamu vicdanını doğru okuyan bilgelik devreye girdi… Sonunda toplumda dirlik ve birlik yeniden oluştu…
Keşke bunun için 10 sene beklemesek…
Fırtına ekenin kasırga biçtiği doğru da kasırga ekenin durumu ne olacak?..
Kazananı olmayan bir oyunun figüranlarını izlemekten toplum da bıktı, ben de bıktım, herkes de bıktı…
Millî(!) yüzücü Derya Büyükuncu’nun sosyal medyada paylaştığı mesaj, Atatürk’ün sporcularla ilgili ortaya koyduğu üç ilkenin üçünün de reddiyesiydi… Zekice değildi, çevik hiç değildi ve son derece ahlak dışıydı…
İlk taşı kimin attığının unutulduğu ve hatta bir anlamının kalmadığı günlerden geçiyoruz… Şuursuzluğun sınırlarını zorlayan Büyükuncu, “Geçmiş olmasın” diye mesaj yazan HDP’li milletvekili, Samsun’daki Atatürk heykelinin ayağına halat bağlayıp yıkmaya çalışan suç makinası iki meczup ve de Edirne Uzunköprü’deki Adalet Heykeli’ni yakmaya kalkan akli dengesi bozuk bir başka zavallı neye alet olduklarının farkındalar mı acaba?..
Onlar da bu hâle durduk yerde gelmediler… Akşamları boğa güreşi arenalarına dönen televizyondaki ‘reyting arsızı’ ‘didişme’ programları, sosyal medyadaki hakaretin bini bir para olan asimetrik savaşlar ve siyasi partilerin resmi yayın organı hâline gelmiş, rakip partiye yönelik her türlü provokasyonun mubah olduğu TV kanalları…
Söz konusu olan, tümünün birden azmettirici sayılabileceği bir bozuk düzen, bir yoldan çıkıştır…
Bu yoldan çıkışı kullanmaya çalışan FETÖ gibi, PKK gibi terör örgütleri… Onların uzantıları… Tümünün yer aldığı sahnenin üstündeki sofitada oturup aşağıyı yönetenler… Bir de bunların değirmenine su taşıyan iletişim mecraları…
Kabul. İlk taşı atan belli değildir artık… Ancak bu kısır döngünün kırılacağı yer bellidir aslında… İlk karanfilin atılması bile yeterli olabilir…
Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener’in, Sayın Cumhurbaşkanı ve eşleri Hanımefendi’ye geçmiş olsun ve acil şifa dilekleri, buna karşılık Cumhurbaşkanı’nın tek tek teşekkür etmesi uzun bir yolun ilk adımlarını oluşturur inşallah…
Bir-iki ‘medya maydanozu’ işsiz kalabilir… Gerginlikten geçinen sözde siyasi iletişim danışmanları hizmet verecek politikacı bulamayabilirler… Ancak, hiç şüpheniz olmasın ‘kamu vicdanı’, zarafet, nezaket, nezahet üçlüsüne nefret ve kin söyleminden çok daha fazla itibar edecektir.
Belki o zaman futbol seyircisi de “Vur, kır, parçala; bu maçı kazan!” diye tepinmekten vazgeçer… Yenilmek ile kaybetmek arasındaki farkı anlar…
Bundan 10 yıl sonra bugünleri nasıl anacağız acaba?..
Şöyle mi mesela:
Politikacılar birbirlerini yerlerdi… Onların dediklerini ve yaptıklarını yorumlayanlar birbirlerine girerlerdi… Bu kaostan medet umanlar ellerini ovuştururken halk karpuz efekti gibi ortadan ikiye bölünmüştü… Sonra birden aklıselim, kamu vicdanını doğru okuyan bilgelik devreye girdi… Sonunda toplumda dirlik ve birlik yeniden oluştu…
Keşke bunun için 10 sene beklemesek…