Facebook bagajlarından zor kurtulur
14 Eylül 2019 - Yeni Şafak
Bildiğiniz gibi, Facebook, WhatsApp, Instagram ve Messanger aynı kuruluşa ait markalar.
Geçenlerde bir dostumuz söz etti. Arkadaşlarıyla bir konu hakkında WhatApp’ta yazışmışlar. Üzerinden birkaç dakika geçmeden aynı dostumuzun Instagram hesabına, yazıştığı konuyla ilgili reklam bildirimleri akmaya başlamış… Dostumuzun durumdan şüphe ettiğini söylemeye gerek yok. “Bizi dinliyorlar mı?”
İddia doğruysa, Amerikan Bloomberg sitesine konuşan bir kişi, Messanger konuşmalarının dinlendiğini ve bu konuşmaların yazıya dönüştürülmesi için Facebook tarafından kendilerine verildiğini açıklamış…
Böyle haberleri duydukça aklımıza, Facebook’un kurucusu ve CEO’su Mark Zuckerberg’in yargılanmasına ve şirketin milyarlarca dolar tazminat ödemesine yol açan veri hırsızlığını anlatan The Great Hack belgeseli geliyor.
Facebook, kişisel verilerin gizliliğinin ihlal edilerek siyasi manipülasyon için kullanılmasının itibarında açtığı derin yarayı kapatmak, sırtındaki bagajdan kurtulmak için İngiltere’de ilginç bir kampanya yapmış. “Gizlilik Kişiseldir” adlı çalışma için çekilen filmde, Facebook’un, kullanıcıların paylaşımlarını kimlerin görebileceğini düzenleyebilecekleri seçebilecekler gösteriliyor. Film konuyu bedenin mahremiyeti üzerinden anlatarak sosyal medyada paylaşılan verilerin de insanın bedeni kadar özel olduğunun altını çizmiş…
“Bravo” diyebilirdik… Demiyoruz. Neden?
Hepsinden önce bu, zaten hâlihazırda sunulan bir hizmet … Yaptığınız paylaşımları, kendinizin, arkadaşlarınızın ya da herkesin görmesini düzenleyebileceğiniz üç seçenek var. Uzunca bir süredir Facebook kullanıcıları bu hizmetten yararlanıyorlar.
İkincisi, Facebook veri skandalıyla beraber değerlendirildiğinde bu kampanyada kullanıcının suçlandığı bir ‘ses tonu’ (tone of voice) sezilebilir. “Sizin verilerinizin başka amaçlarla kullanılmasının nedeni biz değiliz, sizin kendi verilerinizi nasıl koruyacağınızı bilmemeniz. Buyurun öğrenin cahiller” der gibiler…
Buna bağlı olarak asıl sorun şu: Gizlilik ayarlarıyla Facebook kullanıcılarının neyi görüp neyi görmeyeceğini belirleyebiliyoruz da Facebook’un her şeyi görmesini engelleyemiyoruz. Zaten tüm skandal da buradan çıkmıyor mu?
Aslında boş yere ağlaşmanın anlamı yok. Mesajlaşma uygulamaları olarak Çin, WeChat’i, Güney Kore ise Line’ı kurmuş… Gizlilik konusunda iddialılar, bildiğimiz kadarıyla henüz bir ihlal de yaşanmamış… Ya kendi alternatifinizi üreteceksiniz ya da hedef kitle segmentasyonuyla insanlara erişmek için Facebook/Instagram ya da Twitter’ın kucağına düşeceksiniz.
Efes’ten üst üste 3 hata!
İlginç olan risklidir ve her zaman ‘doğru’ da olmayabilir. Bu bağlamda Efes Pilsen, “Bira bu kapağın altındadır” gibi efsanevi bir reklam kampanyası geçmişine sahip tecrübeli bir firma olmasına rağmen büyük bir hata yapmış… Alkol oranı yüksek Delikanlı Harry markasıyla erkekleri, daha düşük alkollü Zilli Sally markasıyla da kadınları hedefleyen iki ürünü piyasaya sürmüş.
Ürünler cinsiyetçi bulunduğu için ortalık toz duman tabii… Sosyal medyada #EfesBoykot etiketiyle kampanya hemen başlamış. Asıl mesele kadınlara yönelik “zilli” ifadesinin kullanılmasından çıkmış. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre zilli, “edepsiz, eli maşalı, şirret (kadın)” anlamına geliyor.
Peki şirket krizinin iletişimini yönetmek için ne yapmış?
Önce, “Sally ve Henry; Mikkeller markasının yarattığı ve dünyadaki 43 ülkede farklı bira türlerini üretirken kullandığı markaya özgün iki karakterdir” diyerek ürünlerini savunmuşlar. Kanaatimizce bu katmerli bir hata olmuş.
Daha sonra bakmışlar ki olacak gibi değil, bu kez “Kamuoyu Açıklaması” başlığıyla ürünleri toplatacaklarını söyleyen bir duyuru yayınlamışlar. Ürünleri toplatmak çok doğru bir karar olmuş, ancak biraz gecikmeli… Daha erken atılması gereken bu adımın böyle bir metinle değil, şirketin başındaki kişinin açıklamasıyla yapılması da daha doğru olurdu. Ayrıca, metnin başlığının da kamuoyunca antipatik bulunan bir ifade olduğunu hatırlatalım: “Kamuoyu Açıklaması” !!! Keşke başka bir yol seçselerdi… Bu da ikinci hata.
Tabii cinsiyetçilik suçlamasına yol açan, olumsuz çağrışımları çok yüksek olan bu ürünlerin piyasaya hiç sürülmemesi en doğrusu olacaktı. Ancak, madem bir hatadır oldu, o zaman da markaya bu kadar büyük zarar veren bu isimleri öneren, onaylayan, her kimse onların da bir bedel ödemesi, bunun da kamuoyuyla paylaşılması gerekirdi… Bu da üçüncü hata.
Aklımızı kurcalayan bir konuyu daha paylaşalım… Madem Efes’in bu kampanyasından çok rahatsız olundu, Tuborg’un cinsiyetçilik konusunda Efes’le yarışan “Adam gibi Bira” kampanyasında acaba neden bu boyutta protesto sesleri yükselmedi?
Geçenlerde bir dostumuz söz etti. Arkadaşlarıyla bir konu hakkında WhatApp’ta yazışmışlar. Üzerinden birkaç dakika geçmeden aynı dostumuzun Instagram hesabına, yazıştığı konuyla ilgili reklam bildirimleri akmaya başlamış… Dostumuzun durumdan şüphe ettiğini söylemeye gerek yok. “Bizi dinliyorlar mı?”
İddia doğruysa, Amerikan Bloomberg sitesine konuşan bir kişi, Messanger konuşmalarının dinlendiğini ve bu konuşmaların yazıya dönüştürülmesi için Facebook tarafından kendilerine verildiğini açıklamış…
Böyle haberleri duydukça aklımıza, Facebook’un kurucusu ve CEO’su Mark Zuckerberg’in yargılanmasına ve şirketin milyarlarca dolar tazminat ödemesine yol açan veri hırsızlığını anlatan The Great Hack belgeseli geliyor.
Facebook, kişisel verilerin gizliliğinin ihlal edilerek siyasi manipülasyon için kullanılmasının itibarında açtığı derin yarayı kapatmak, sırtındaki bagajdan kurtulmak için İngiltere’de ilginç bir kampanya yapmış. “Gizlilik Kişiseldir” adlı çalışma için çekilen filmde, Facebook’un, kullanıcıların paylaşımlarını kimlerin görebileceğini düzenleyebilecekleri seçebilecekler gösteriliyor. Film konuyu bedenin mahremiyeti üzerinden anlatarak sosyal medyada paylaşılan verilerin de insanın bedeni kadar özel olduğunun altını çizmiş…
“Bravo” diyebilirdik… Demiyoruz. Neden?
Hepsinden önce bu, zaten hâlihazırda sunulan bir hizmet … Yaptığınız paylaşımları, kendinizin, arkadaşlarınızın ya da herkesin görmesini düzenleyebileceğiniz üç seçenek var. Uzunca bir süredir Facebook kullanıcıları bu hizmetten yararlanıyorlar.
İkincisi, Facebook veri skandalıyla beraber değerlendirildiğinde bu kampanyada kullanıcının suçlandığı bir ‘ses tonu’ (tone of voice) sezilebilir. “Sizin verilerinizin başka amaçlarla kullanılmasının nedeni biz değiliz, sizin kendi verilerinizi nasıl koruyacağınızı bilmemeniz. Buyurun öğrenin cahiller” der gibiler…
Buna bağlı olarak asıl sorun şu: Gizlilik ayarlarıyla Facebook kullanıcılarının neyi görüp neyi görmeyeceğini belirleyebiliyoruz da Facebook’un her şeyi görmesini engelleyemiyoruz. Zaten tüm skandal da buradan çıkmıyor mu?
Aslında boş yere ağlaşmanın anlamı yok. Mesajlaşma uygulamaları olarak Çin, WeChat’i, Güney Kore ise Line’ı kurmuş… Gizlilik konusunda iddialılar, bildiğimiz kadarıyla henüz bir ihlal de yaşanmamış… Ya kendi alternatifinizi üreteceksiniz ya da hedef kitle segmentasyonuyla insanlara erişmek için Facebook/Instagram ya da Twitter’ın kucağına düşeceksiniz.
Efes’ten üst üste 3 hata!
İlginç olan risklidir ve her zaman ‘doğru’ da olmayabilir. Bu bağlamda Efes Pilsen, “Bira bu kapağın altındadır” gibi efsanevi bir reklam kampanyası geçmişine sahip tecrübeli bir firma olmasına rağmen büyük bir hata yapmış… Alkol oranı yüksek Delikanlı Harry markasıyla erkekleri, daha düşük alkollü Zilli Sally markasıyla da kadınları hedefleyen iki ürünü piyasaya sürmüş.
Ürünler cinsiyetçi bulunduğu için ortalık toz duman tabii… Sosyal medyada #EfesBoykot etiketiyle kampanya hemen başlamış. Asıl mesele kadınlara yönelik “zilli” ifadesinin kullanılmasından çıkmış. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre zilli, “edepsiz, eli maşalı, şirret (kadın)” anlamına geliyor.
Peki şirket krizinin iletişimini yönetmek için ne yapmış?
Önce, “Sally ve Henry; Mikkeller markasının yarattığı ve dünyadaki 43 ülkede farklı bira türlerini üretirken kullandığı markaya özgün iki karakterdir” diyerek ürünlerini savunmuşlar. Kanaatimizce bu katmerli bir hata olmuş.
Daha sonra bakmışlar ki olacak gibi değil, bu kez “Kamuoyu Açıklaması” başlığıyla ürünleri toplatacaklarını söyleyen bir duyuru yayınlamışlar. Ürünleri toplatmak çok doğru bir karar olmuş, ancak biraz gecikmeli… Daha erken atılması gereken bu adımın böyle bir metinle değil, şirketin başındaki kişinin açıklamasıyla yapılması da daha doğru olurdu. Ayrıca, metnin başlığının da kamuoyunca antipatik bulunan bir ifade olduğunu hatırlatalım: “Kamuoyu Açıklaması” !!! Keşke başka bir yol seçselerdi… Bu da ikinci hata.
Tabii cinsiyetçilik suçlamasına yol açan, olumsuz çağrışımları çok yüksek olan bu ürünlerin piyasaya hiç sürülmemesi en doğrusu olacaktı. Ancak, madem bir hatadır oldu, o zaman da markaya bu kadar büyük zarar veren bu isimleri öneren, onaylayan, her kimse onların da bir bedel ödemesi, bunun da kamuoyuyla paylaşılması gerekirdi… Bu da üçüncü hata.
Aklımızı kurcalayan bir konuyu daha paylaşalım… Madem Efes’in bu kampanyasından çok rahatsız olundu, Tuborg’un cinsiyetçilik konusunda Efes’le yarışan “Adam gibi Bira” kampanyasında acaba neden bu boyutta protesto sesleri yükselmedi?