FB’ye fanfinfon (!) ışıklandırma
30 ARALIK 2006
Akmerkez’ın ilk ışıklandırıldığı günlerde, 2 Kasım 2003 günü şöyle yazmışım: “Akmerkez’deki tasarım İtalyan ‘şenlik tasarımcısı’ Valerio Festi’ye aitmiş... 26 yılda 70 kadar benzer işe imza atmış Festi Bey... 226 bin ampul kullandın mı, zaten kendiliğinden şenlik oluyor...
Tasarım bana Ali Karacan ve Hilmi Yavuz’u çağrıştırdı. Karacan bu tasarıma bakıp: ‘Louis-Abdül’ stili der geçerdi... Hilmi Yavuz ise Batılıların Türkiye’ye bakışlarındaki ‘oryantalist’ yaklaşım üzerine sayfalar dolusu nefis bir makale döktürür, o arada Orhan Pamuk’a da dokunmadan geçmezdi...
Problem tasarımcıda değil tabii ki. Onu buraya getirip sözüm ona ‘şark stili’ iş yaptıranlarda. Avrupa’da çağdaşlık alanında ödül almış bir binayı süslemek için Festi’ye ‘zirilyon’ lira ödeyeceğinize Güzel Sanatlar Akademisi’nden bir öğrenciye iki tost bir ayran ısmarlasaydınız, sizin için, bize ve çağdaş yüzümüze uygun bomba gibi modern bir ışıklandırma tasarımı yapardı. Akmerkez İstanbul’un Batı’ya dönük yüzü değil mi?”
Valerio Festi Bey bu kez neredeyse bire bir aynı ‘Hıristiyan bakışlı şarki’ motiflerle ‘Louis-Abdül’ stilini getirip Fenerbahçe stadına kondurmuş... Bu ‘oryantalist fanfinfon’ yaklaşımı Galatasaray uygulamış olsaydı daha az yadırgardım doğrusu. Ne de olsa GS kültürünün arkasında ‘Mektebi Sultanî’ var, onun da arkasında Fransız kültür ve değerleri... Ama hani FB sapına kadar Türktü; hani bağımsızlık mücadelesinin bayrağını taşımıştı; hani Atatürk’ün sahip çıktığı bir takımdı?.. “Devletin temeli milli kültür” diyen Atatürk’ün kemikleri mezarında sızım sızım sızlıyordur...
“Metin Akpınar Cumhurbaşkanı olsun!”
Son günlerde giderek alevlenen Cumhurbaşkanlığı tartışması kime yarıyor? Dünyaya şöyle bir “Dur!” deyip bu soruyu kendine ve kamuoyuna soran tek kişi herhalde Mehmet Ağar...
Dünkü gazetelerde beyanatını okuyunca, içimden “Helal olsun!” dedim, “Tartışmanın şehvetinden sıyrılabilme başarısını gösterebilmiş!”...
Yasaların boşluğunu arayıp, ya da yasaları eğip büküp Başbakan Tayyip Erdoğan’ın (ya da daha da ileri giderek tüm Ak Partililerin) önünü tıkamaya çalışmaya kitlenmiş bir siyasi iletişim, Erdoğan ve Ak Parti’den başkasına yaramaz.
“Tüm muhalif milletvekilleri istifa etsin!” (En provokatif öneri: CHP Başkanı Baykal), “Hayır etmesin!” (Öneriyi geri alan: Yine Baykal), “Cumhurbaşkanı’nı halk seçsin (En aklı başında teklif: Erkan Mumcu), “Tarihe sadece veto eden Cumhurbaşkanı olarak geçmek istemiyorsa Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer hemen istifa etsin!” (En ilginç öneri: Sabah Başyazarı Mehmet Barlas),“Asker müdahale etsin!” (Her zamanki darbeci takımı...) “Metin Akpınar Cumhurbaşkanı adayı olsun!” (Habertürk’ü arayan çaresiz seyirciler...)
Haydi diyelim ki, anladık. Erdoğan ve Arınç Çankaya’ya çıkmasınlar. (Ki, ikisi de henüz ‘Adayız’ demiyorlar; onları aday gösteren de eleştiren de muhaliflerin kendileri...) Peki, muhaliflerin adayı, ya da aday adayları kim, kimler Allah aşkına?.. Bilen, duyan var mı?
Ak Parti ve Tayyip Erdaoğan’ı biraz daha mağdur duruma düşürsünler, bakın her ikisinin de oyları ne kadar artıyor...
Gündem nasıl belirlenmez konusuna bundan iyi örnek olamazdı. Başbakan’ın ve Başbakan Vekili Abdullah Gül’ün hiç oralı olmayan tutumları üzerine, seçim sonrası siyasi iletişim vaka analizi yapmak adına çok konuşacağız.
Tasarım bana Ali Karacan ve Hilmi Yavuz’u çağrıştırdı. Karacan bu tasarıma bakıp: ‘Louis-Abdül’ stili der geçerdi... Hilmi Yavuz ise Batılıların Türkiye’ye bakışlarındaki ‘oryantalist’ yaklaşım üzerine sayfalar dolusu nefis bir makale döktürür, o arada Orhan Pamuk’a da dokunmadan geçmezdi...
Problem tasarımcıda değil tabii ki. Onu buraya getirip sözüm ona ‘şark stili’ iş yaptıranlarda. Avrupa’da çağdaşlık alanında ödül almış bir binayı süslemek için Festi’ye ‘zirilyon’ lira ödeyeceğinize Güzel Sanatlar Akademisi’nden bir öğrenciye iki tost bir ayran ısmarlasaydınız, sizin için, bize ve çağdaş yüzümüze uygun bomba gibi modern bir ışıklandırma tasarımı yapardı. Akmerkez İstanbul’un Batı’ya dönük yüzü değil mi?”
Valerio Festi Bey bu kez neredeyse bire bir aynı ‘Hıristiyan bakışlı şarki’ motiflerle ‘Louis-Abdül’ stilini getirip Fenerbahçe stadına kondurmuş... Bu ‘oryantalist fanfinfon’ yaklaşımı Galatasaray uygulamış olsaydı daha az yadırgardım doğrusu. Ne de olsa GS kültürünün arkasında ‘Mektebi Sultanî’ var, onun da arkasında Fransız kültür ve değerleri... Ama hani FB sapına kadar Türktü; hani bağımsızlık mücadelesinin bayrağını taşımıştı; hani Atatürk’ün sahip çıktığı bir takımdı?.. “Devletin temeli milli kültür” diyen Atatürk’ün kemikleri mezarında sızım sızım sızlıyordur...
“Metin Akpınar Cumhurbaşkanı olsun!”
Son günlerde giderek alevlenen Cumhurbaşkanlığı tartışması kime yarıyor? Dünyaya şöyle bir “Dur!” deyip bu soruyu kendine ve kamuoyuna soran tek kişi herhalde Mehmet Ağar...
Dünkü gazetelerde beyanatını okuyunca, içimden “Helal olsun!” dedim, “Tartışmanın şehvetinden sıyrılabilme başarısını gösterebilmiş!”...
Yasaların boşluğunu arayıp, ya da yasaları eğip büküp Başbakan Tayyip Erdoğan’ın (ya da daha da ileri giderek tüm Ak Partililerin) önünü tıkamaya çalışmaya kitlenmiş bir siyasi iletişim, Erdoğan ve Ak Parti’den başkasına yaramaz.
“Tüm muhalif milletvekilleri istifa etsin!” (En provokatif öneri: CHP Başkanı Baykal), “Hayır etmesin!” (Öneriyi geri alan: Yine Baykal), “Cumhurbaşkanı’nı halk seçsin (En aklı başında teklif: Erkan Mumcu), “Tarihe sadece veto eden Cumhurbaşkanı olarak geçmek istemiyorsa Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer hemen istifa etsin!” (En ilginç öneri: Sabah Başyazarı Mehmet Barlas),“Asker müdahale etsin!” (Her zamanki darbeci takımı...) “Metin Akpınar Cumhurbaşkanı adayı olsun!” (Habertürk’ü arayan çaresiz seyirciler...)
Haydi diyelim ki, anladık. Erdoğan ve Arınç Çankaya’ya çıkmasınlar. (Ki, ikisi de henüz ‘Adayız’ demiyorlar; onları aday gösteren de eleştiren de muhaliflerin kendileri...) Peki, muhaliflerin adayı, ya da aday adayları kim, kimler Allah aşkına?.. Bilen, duyan var mı?
Ak Parti ve Tayyip Erdaoğan’ı biraz daha mağdur duruma düşürsünler, bakın her ikisinin de oyları ne kadar artıyor...
Gündem nasıl belirlenmez konusuna bundan iyi örnek olamazdı. Başbakan’ın ve Başbakan Vekili Abdullah Gül’ün hiç oralı olmayan tutumları üzerine, seçim sonrası siyasi iletişim vaka analizi yapmak adına çok konuşacağız.