Gazetecilerden elinizi çekin
12 Ağustos 2009 Akşam Gazetesi
Türkiye'de başka hangi sektör var ki; üyeleri birbirlerine sürekli mesleklerini nasıl icra edeceklerini öğretsin!
Türkiye'de başka hangi sektör var ki; üyeleri birbirlerinin değerleriyle, ahlak” duruşlarıyla ve bilgi düzeyleriyle alay etsin.
Düşünün ki mimarlar birbirlerini satılmışlık ve vatan hainliği ile suçluyorlar. Avukatlar hukuk bilmemekle, müteahhitler rüşvet dağıtmakla, mühendisler hesabı kitabı 'çıkarlara göre' yapmakla, doktorlar katillikle birbirlerini suçlasınlar...
Şu sıra medya mensupları arasında olan biten aynen budur.
Ben buradan ayan beyan gazetecilikle ile ilgili şunu ifade etmek istiyorum:
1- Mesleğin aslı muhabirliktir. Hiçbir muhabirin kasıtlı yalan haber ürettiğine inanmam. Eğer bir iki tane çürük elma varsa bunlar zaten sırıtır; onlar yüzünden küfedeki elmaların tamamı bir çırpıda çöpe atılamaz.
2- Hiçbir köşe yazarı kasıtlı, bilerek ve sadece kendi çıkarlarını savunarak hiçbir sektöre ruhunu ve kalemini satmaz. Satan varsa zaten bilinir. Zaman içinde tasfiye olur gider.
3- En zor para kazanılan mesleklerden biri gazeteciliktir. Bu alana para yatıran patronlar çok büyük risk alırlar. Aldıkları riskin karşılığında gördükleri itibar en doğal haklarıdır. Patronlar bu itibarı ticari çıkarları için kullanırlar mı? Evet kullanırlar. Hangi sektördeki itibar sahibi hangi patron olursa olsun bu itibarını ticari çıkarları için kullanmaz ki?
4- Medyanın toplumsal sorumluluğu diğer sektörlerdeki çalışanlardan ne fazladır ne de az! Bir hukukçunun, hekimin, avukatın, öğretmenin taşıması gereken sorumluluklardan daha fazlasını medyaya atfetmek, medyaya karşı yapılacak en büyük haksızlıktır.
5- Hal böyleyken fikri anlaşmazlık, dünya görüşü farklılıkları, gelecek tasarım ve analizlerinde anlaşamamazlıklar ve bunların beşeri değer ve saygı sınırları içinde tartışılması dışında, medya mensuplarının birbirlerine şahsi aşağılama, hakaret, tariz ve saldırı düzeyinde yüklenmeleri en azından mesleğe yeni atılacak gençlere ihanetten öte bir şey değildir.
Ben bütün muhabirleri, bütün köşe yazarlarını, bütün gazete yöneticilerini ve bütün patronları buradan saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.
İyi ki varsınız!..
Şakirin'in mimarı Zeynep Hanım değil
Lütfen üşenmeyin, arama motorlarına 'Akşam, Ali Saydam ve Zeynep Fadıllıoğlu' yazın. Çıkan sonuçları inceleyin. Karacaahmet Mezarlığı'nın girişindeki Şakirin Camii açılışı sırasında yönetilmiş olan medya ilişkileri konusunda yazdıklarıma bir göz atın. Kanada'dan yüksek mimar Prof. Dr. Aygen Törüner'in e-postasına, Şakirin Camii'nin gerçek mimarı Hüsrev Tayla'ın yolladığı mektuba ve Sayın Zeynep Fadıllıoğlu'nun eşi Metin Fadıllıoğlu tarafından gönderilmiş olan açıklama metnine bakın.
O zaman demiştik ki: Yönetilmiş olan iletişim yanlıştır! Buna Zeynep Hanım'ın müdahale etmesi gerekir. Çünkü caminin mimarı Zeynep Hanım değildir. Zeynep Hanım mimar değildir. Zeynep Hanım tasarımcıdır. Yaptığı da caminin içinin tasarımını değiştirmektir.
Eski metinlerden bu yazıları inceleme fırsatı bulursanız; dünkü Sabah Gazetesi'ndeki yarım sayfalık haberi de doğru değerlendirirsiniz. İşte haberin alt başlığı: Mimar Zeynep Fadıllıoğlu Karacaahmet Mezarlığı'nın girişine yaptığı Şakirin Camii ile Katar ve S. Arabistan'ın dikkatini çekti.
Şimdi tekrar söylüyorum. Sayın Zeynep Fadıllıoğlu bu haberi ya düzeltmeli ya da teyit etmeli. Ama ortada bırakmamalı!
Türkiye'de başka hangi sektör var ki; üyeleri birbirlerine sürekli mesleklerini nasıl icra edeceklerini öğretsin!
Türkiye'de başka hangi sektör var ki; üyeleri birbirlerinin değerleriyle, ahlak” duruşlarıyla ve bilgi düzeyleriyle alay etsin.
Düşünün ki mimarlar birbirlerini satılmışlık ve vatan hainliği ile suçluyorlar. Avukatlar hukuk bilmemekle, müteahhitler rüşvet dağıtmakla, mühendisler hesabı kitabı 'çıkarlara göre' yapmakla, doktorlar katillikle birbirlerini suçlasınlar...
Şu sıra medya mensupları arasında olan biten aynen budur.
Ben buradan ayan beyan gazetecilikle ile ilgili şunu ifade etmek istiyorum:
1- Mesleğin aslı muhabirliktir. Hiçbir muhabirin kasıtlı yalan haber ürettiğine inanmam. Eğer bir iki tane çürük elma varsa bunlar zaten sırıtır; onlar yüzünden küfedeki elmaların tamamı bir çırpıda çöpe atılamaz.
2- Hiçbir köşe yazarı kasıtlı, bilerek ve sadece kendi çıkarlarını savunarak hiçbir sektöre ruhunu ve kalemini satmaz. Satan varsa zaten bilinir. Zaman içinde tasfiye olur gider.
3- En zor para kazanılan mesleklerden biri gazeteciliktir. Bu alana para yatıran patronlar çok büyük risk alırlar. Aldıkları riskin karşılığında gördükleri itibar en doğal haklarıdır. Patronlar bu itibarı ticari çıkarları için kullanırlar mı? Evet kullanırlar. Hangi sektördeki itibar sahibi hangi patron olursa olsun bu itibarını ticari çıkarları için kullanmaz ki?
4- Medyanın toplumsal sorumluluğu diğer sektörlerdeki çalışanlardan ne fazladır ne de az! Bir hukukçunun, hekimin, avukatın, öğretmenin taşıması gereken sorumluluklardan daha fazlasını medyaya atfetmek, medyaya karşı yapılacak en büyük haksızlıktır.
5- Hal böyleyken fikri anlaşmazlık, dünya görüşü farklılıkları, gelecek tasarım ve analizlerinde anlaşamamazlıklar ve bunların beşeri değer ve saygı sınırları içinde tartışılması dışında, medya mensuplarının birbirlerine şahsi aşağılama, hakaret, tariz ve saldırı düzeyinde yüklenmeleri en azından mesleğe yeni atılacak gençlere ihanetten öte bir şey değildir.
Ben bütün muhabirleri, bütün köşe yazarlarını, bütün gazete yöneticilerini ve bütün patronları buradan saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.
İyi ki varsınız!..
Şakirin'in mimarı Zeynep Hanım değil
Lütfen üşenmeyin, arama motorlarına 'Akşam, Ali Saydam ve Zeynep Fadıllıoğlu' yazın. Çıkan sonuçları inceleyin. Karacaahmet Mezarlığı'nın girişindeki Şakirin Camii açılışı sırasında yönetilmiş olan medya ilişkileri konusunda yazdıklarıma bir göz atın. Kanada'dan yüksek mimar Prof. Dr. Aygen Törüner'in e-postasına, Şakirin Camii'nin gerçek mimarı Hüsrev Tayla'ın yolladığı mektuba ve Sayın Zeynep Fadıllıoğlu'nun eşi Metin Fadıllıoğlu tarafından gönderilmiş olan açıklama metnine bakın.
O zaman demiştik ki: Yönetilmiş olan iletişim yanlıştır! Buna Zeynep Hanım'ın müdahale etmesi gerekir. Çünkü caminin mimarı Zeynep Hanım değildir. Zeynep Hanım mimar değildir. Zeynep Hanım tasarımcıdır. Yaptığı da caminin içinin tasarımını değiştirmektir.
Eski metinlerden bu yazıları inceleme fırsatı bulursanız; dünkü Sabah Gazetesi'ndeki yarım sayfalık haberi de doğru değerlendirirsiniz. İşte haberin alt başlığı: Mimar Zeynep Fadıllıoğlu Karacaahmet Mezarlığı'nın girişine yaptığı Şakirin Camii ile Katar ve S. Arabistan'ın dikkatini çekti.
Şimdi tekrar söylüyorum. Sayın Zeynep Fadıllıoğlu bu haberi ya düzeltmeli ya da teyit etmeli. Ama ortada bırakmamalı!