Ali Saydam
  • TV Programları
  • Basından
  • Hayatımı Zenginleştirenler
  • Yazılarım
    • Yeni Şafak Gazetesi
    • Marketing Türkiye
    • Z Raporu / Derin Ekonomi
    • TIMREPORT
    • Sabah Gazetesi
    • Akşam Gazetesi
    • Akşam Kitap Eki
    • Diğer
  • Kitaplarım
    • Algılama Yönetimi
    • Eş ve Müşteri Nasıl Kaybedilir?
    • İktidar Yalnızlıktır
    • Vazgeçmek Özgürlüktür
    • Perception Management
    • How to Lose Wives and Clients
    • Wahrnehmungs Management
  • Biyografi
  • Galeri
    • Video Galeri
  • İletişim

Geleceği ön görmenin en iyi yolu

01 ARALIK 2016 - TIMREPORT
​

Başlıkta alıntıladığımız cümlenin tamamı şöyle: "Geleceği ön görmenin en iyi yolu onu icat etmektir."
Söz bize ait değil. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’ye ait. TİM’in düzenlediği İnovasyon Haftası’nı basına tanıttıkları toplantıda dile getirmişler…
Gelecek ile ne kadar çok şey söylenmiştir aslında. Beni en çok etkileyeni ve sıklıkla hem ‘Gelecek’ hem de ‘Strateji’yi açıklamak için kullandığım Türk atasözüdür: “Göz odur ki dağın arkasını göre; akıl odur ki başına geleceği bile!”
Büyükekşi’nin deyişini duyduğumda benim atasözünün aşıldığını düşündüm…                
Kasım ayının son günlerinde Turizm Restoran Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği TURYİD’in Yüksek İstişare Kurulu toplantısı için Türkiye’nin en büyük restoran, yiyecek içecek sektörü ve alış veriş merkezlerinin sahipleri ve yöneticileriyle biraraya geldik… Ekonomi dünyasının her zaman büyük saygı ve takdirle andığı Hüsnü Özyeğin, ekonomik ve siyasal açıdan dünyayı, ABD, Avrupa ve Asya’yı ve nihayet Türkiye’yi içine alan mükemmel, ancak bir o kadar da karamsar bir ufuk turu çizdi…
Sonra da içinde bulunulan ‘ahval ve şeraite rağmen’ aldıkları onlarca milyon dolarlık yatırım kararlarından söz etti ve ekledi: “Yurt dışında bırakın küçük bir apartman dairesini, bir tek dikili ağacım yok. Her zaman yatırıma ve inovasyonla farklılık yaratacak işlerimize yöneldik”…
Hüsnü beyin sonuç itibarıyla bütün katılımcılara umut ve enerji veren sözleri beni yaklaşık 60 yıl gerisine götürdü… Bir devlet memuru olan rahmetli babam ve biraraya geldikleri arkadaşları yıllarca aynı endişeyi taşımışlardı: “Türkiye bu kışı atlatamaz!.. Gelecek yıl bu yıldan çok daha kötü olacak!.. Ne olacak bu memleketin hali?..”
Çocukluluğumdan beri duyduğum sözlerin başında ya bu tür şikâyetler ya da “Ne olacak bu Fenerbahçe’nin hali?..” muhabbeti gelirdi. Ne hikmetse “Ne olacak bu BJK’nin hali?” ya da “Ne olacak bu GS’nin hali?”diye kimse sormazdı…
Oysa 60 yıldan bu yana 2 gerçekleşmiş 6 tane de teşebbüs düzeyinde darbe yaşamış biri olarak, ülkenin her zaman ellerini, düştüğü en alt seviyeye yaslayarak doğrulduğuna tanık oldum… Bu ülke her zaman hem yabancıları, hem de kendi kendisine yabancılaşmış aydınlarını olumlu anlamda şaşırtmıştır… Ve ne ecnebiler anlayabilmiştir bizim memleket insanını ne de ecnebi Türk aydınları…
Bu memleketi ve insanlarını anlama konusunda sürekli yanılan bazı Batılı politikacıların ve medya mensuplarının, Namık Kemal’in “Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini / Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini” satırlarına cevaben Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 13 Ocak 1921’de, Büyük Millet Meclisi’nin bir oturumunda dile getirdiği şu ifadeyi anlamakta ve ciddiye almakta zorlandıkları kesin:
“İşte ben de bu kürsüden, bu Meclisin Başkanı sıfatıyla, Heyetinizi teşkil eden bütün milletvekilleri namına ve bütün millet namına diyorum ki;
Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini...”
Yine Kasım ayı içinde düzenlenmiş olan Tasarım Haftası’nı, İhracat Zirvesi’ni ve İnovasyon Haftası’nı izlemiş olanlar Türkiye’nin geleceğini kimlerin sırtlayacağını ve bu ülkenin bahtı kara maderinin her zaman nasıl kurtulacağını mutlaka anlamışlardır…
Hâlâ anlamamış olanlara ise lütfen iyi davranınız ve onlara acıyınız. Çünkü onlar yıllardır çektikleri acıları (!) çekmeyi sürdürmeye kararlıdırlar demektir…
www.alisaydam.com - 2014