Gençleri ‘okumayan’ partilinin işi zor
11 NİSAN 2011
Sevgili Ali Kırca davet etti mi, akan sular durur. Gecenin bir saati kalkıp gittik Siyaset Meydanı’na. İyi ki de gitmişiz. Uykusuzluk ve yan etkileri üç gündür sürüyor ama değdi…
Öncelikle Ali ve arkadaşlarının Kadir Has Üniversitesi’nin muhteşem binasının orta yerine kurdukları Arena - Meydan tarzı stüdyoyu ekranda algılamak mümkün değil, olayı yerinde incelemek önemli bir tecrübe. Bir de tabii orada karşılaştığımız, çeşitli dünya görüşlerinden geniş bir segment içinde seçilmiş üniversiteli gençlerle tanışma ve sohbet etme fırsatı buldum.
Her ne kadar başka bir güzel binada, Bahçeşehir Üniversitesi’nde Pazartesi günleri (beklerim) son sınıf öğrencilerimizle halkla ilişkiler projeleri üzerine çalışırken 30 kadar zıpkın gibi gençle biraraya gelip kanımızı tazelesek de, Meydan’daki gençlerin kompozisyonu çok farklı ve heterojendi.
***
Bugün Türkiye’nin siyasi geleceği için önemli bir seçim var. Partiler milletvekili adaylarını belirliyorlar. Neredeyse her siyasi, konuşmasına başlarken Türkiye’nin Avrupa’da (hâlâ) en genç nüfusa sahip olduğunu söylüyor. Yani bu seçimde de genç seçmenlerin oyları Türkiye’nin siyasi geleceğini belirleyecek.
Yayın gecesi orada bulunan çeşitli üniversitelerden onlarca gence sordum: “Bana bir tane siyasi parti söyleyin ki, başta Y Kuşağı olmak üzere ülkemiz gençliği için ciddi proje, gelecek tasarımı ve vaat sistematiği getirmiş olsun? Tabii ki ‘Uzaktan Askerlik’i ciddiye alıyorsanız ona bir şey diyemem.”
Onca gençten çıt çıkmadı.
Onların yerine koydum kendimi. Bir an çok yalnız hissettim. Belki bu yazdıklarımı adayları belirleyecek yöneticiler okur da bu seçmen kesimindeki olağanüstü tehdit ve fırsatı fark eder, adayları ona göre belirler.
***
Yayın sonrası pek çok genç sohbet için yanıma geldi. İçlerinde bir grup vardı. Yakın gelecekte kendilerinden sık sık söz edilecektir. Tüm siyasilerin bu gruba özenle yaklaşmalarında yarar var. Hiçbir siyasi eğilimle özdeşleşmedikleri için herhangi bir ‘tasallut’ları yok. Bu nedenle de etkili olmaları kuvvetle muhtemel. Adları, Gençlik Platformu... Dört ayda 52 üniversitede örgütlenmişler. Vizyonlarını şöyle belirlemişler:
“Her gencin kendisine göre bir şeyler bulabileceği, akademik bilgilerini uygulamaya geçireceği, göstermelik değil gerçek işler yapan kendini geliştirmek isteyen herkesin bir şeylere kolayca dâhil olup kendisini yeniden keşfedeceği Türkiye'nin en büyük gençlik kulübü” olmak…
Şunu kesinlikle söyleyebilirim. Bu gençlerin anne-babalarının tercihine göre oy kullanacağına inananlar çok yanılır. Bu gençliğe kafasını ve ruhunu takmayan bir siyasi partinin geleceği yok demektir. Hele de bu partilerden bir tanesi çıkıp onları peşine takmayı başarırsa…
***
Lütfen şu web sitesine girip bir bakın: www.genclikplatformu.org
İlk projelerini bir inceleyin. “Türkiye'nin en büyük yardım kuruluşu Kızılay ile Türkiye'nin en büyük öğrenci kulübü Gençlik Platformu Türkiye'nin en büyük sorunlarından birisinde işbirliği yapıyor: Kan Bağışı… Sloganı şu: Kanımıza Kan Katacak Gençler Arıyoruz.”
Kampanya mükemmel gidiyormuş. Kurucu Başkanın adı İsmail Hilmi Adıgüzel. Pek bilinen ‘başkanlar’ gibi değil… “Şehr-î Yâr” adlı kitabı yeni yayınlanmış. Arkadaşlarıyla ilişkisinde en ufak bir hiyerarşi yok. Ve giderek çoğalıyorlar. Sponsorları var, destekçileri var.
Üniversite gençliğinin bağırıp çağıran, sadece söylenen, ‘aykırı’ gruplardan yola çıkıp kahir yapıcı çoğunluğu görmeyen, ‘okumayan’ siyasileri ben neyleyim…
Öncelikle Ali ve arkadaşlarının Kadir Has Üniversitesi’nin muhteşem binasının orta yerine kurdukları Arena - Meydan tarzı stüdyoyu ekranda algılamak mümkün değil, olayı yerinde incelemek önemli bir tecrübe. Bir de tabii orada karşılaştığımız, çeşitli dünya görüşlerinden geniş bir segment içinde seçilmiş üniversiteli gençlerle tanışma ve sohbet etme fırsatı buldum.
Her ne kadar başka bir güzel binada, Bahçeşehir Üniversitesi’nde Pazartesi günleri (beklerim) son sınıf öğrencilerimizle halkla ilişkiler projeleri üzerine çalışırken 30 kadar zıpkın gibi gençle biraraya gelip kanımızı tazelesek de, Meydan’daki gençlerin kompozisyonu çok farklı ve heterojendi.
***
Bugün Türkiye’nin siyasi geleceği için önemli bir seçim var. Partiler milletvekili adaylarını belirliyorlar. Neredeyse her siyasi, konuşmasına başlarken Türkiye’nin Avrupa’da (hâlâ) en genç nüfusa sahip olduğunu söylüyor. Yani bu seçimde de genç seçmenlerin oyları Türkiye’nin siyasi geleceğini belirleyecek.
Yayın gecesi orada bulunan çeşitli üniversitelerden onlarca gence sordum: “Bana bir tane siyasi parti söyleyin ki, başta Y Kuşağı olmak üzere ülkemiz gençliği için ciddi proje, gelecek tasarımı ve vaat sistematiği getirmiş olsun? Tabii ki ‘Uzaktan Askerlik’i ciddiye alıyorsanız ona bir şey diyemem.”
Onca gençten çıt çıkmadı.
Onların yerine koydum kendimi. Bir an çok yalnız hissettim. Belki bu yazdıklarımı adayları belirleyecek yöneticiler okur da bu seçmen kesimindeki olağanüstü tehdit ve fırsatı fark eder, adayları ona göre belirler.
***
Yayın sonrası pek çok genç sohbet için yanıma geldi. İçlerinde bir grup vardı. Yakın gelecekte kendilerinden sık sık söz edilecektir. Tüm siyasilerin bu gruba özenle yaklaşmalarında yarar var. Hiçbir siyasi eğilimle özdeşleşmedikleri için herhangi bir ‘tasallut’ları yok. Bu nedenle de etkili olmaları kuvvetle muhtemel. Adları, Gençlik Platformu... Dört ayda 52 üniversitede örgütlenmişler. Vizyonlarını şöyle belirlemişler:
“Her gencin kendisine göre bir şeyler bulabileceği, akademik bilgilerini uygulamaya geçireceği, göstermelik değil gerçek işler yapan kendini geliştirmek isteyen herkesin bir şeylere kolayca dâhil olup kendisini yeniden keşfedeceği Türkiye'nin en büyük gençlik kulübü” olmak…
Şunu kesinlikle söyleyebilirim. Bu gençlerin anne-babalarının tercihine göre oy kullanacağına inananlar çok yanılır. Bu gençliğe kafasını ve ruhunu takmayan bir siyasi partinin geleceği yok demektir. Hele de bu partilerden bir tanesi çıkıp onları peşine takmayı başarırsa…
***
Lütfen şu web sitesine girip bir bakın: www.genclikplatformu.org
İlk projelerini bir inceleyin. “Türkiye'nin en büyük yardım kuruluşu Kızılay ile Türkiye'nin en büyük öğrenci kulübü Gençlik Platformu Türkiye'nin en büyük sorunlarından birisinde işbirliği yapıyor: Kan Bağışı… Sloganı şu: Kanımıza Kan Katacak Gençler Arıyoruz.”
Kampanya mükemmel gidiyormuş. Kurucu Başkanın adı İsmail Hilmi Adıgüzel. Pek bilinen ‘başkanlar’ gibi değil… “Şehr-î Yâr” adlı kitabı yeni yayınlanmış. Arkadaşlarıyla ilişkisinde en ufak bir hiyerarşi yok. Ve giderek çoğalıyorlar. Sponsorları var, destekçileri var.
Üniversite gençliğinin bağırıp çağıran, sadece söylenen, ‘aykırı’ gruplardan yola çıkıp kahir yapıcı çoğunluğu görmeyen, ‘okumayan’ siyasileri ben neyleyim…