Genel Başkan çam değil orman deviriyor…
29 Aralık 2018 - yeni şafak
Cumhuriyet Halk Partisi yerel seçim için görsel iletişim standardını sağlamak adına hazırladığı çalışmayı http://secim2019.chp.org.tr/ adresinde sergilemiş. O adrese girip bazı görselleri indirmeniz ve kullanıma sokmanız, bastırmanız vs. mümkün…
Beğenirsiniz beğenmezsiniz, önemli değil. Önemli olan, CHP’nin iletişim kaosu yaratmamak adına yaptığı bu iş doğrudur. Mesela “Derman Belediyeciliği” kesinlikle yanlış bir slogandır; ama bu sloganın görsel standart içine alınması algılama yönetimi açısından doğrudur.
Slogan neden kökten yanlıştır; çünkü AK Parti belediyeciliğinin çok kötü, insanın ruh, beden ve akıl sağlığını bozacak şekilde kötü olduğu ve bu duruma derman olacak belediyecilik anlayışının ise CHP’de bulunduğu iddiasını ihtiva eder ki, buna kargalar bile güler…
“Martın sonu bahar” sloganında da problem var. Nedir buradaki “marka vaadi”? Her iki sloganda da aynı şey: “CHP gelecek, dertler bitecek(!)” Bu veya benzer soyut vaatleri CHP’nin kaybettiği son 9 seçimdir görmekteyiz… Başarısızlığını kanıtlanmış, çalışmayan sloganlarla yol almaya bir kez daha niyetlenmek, bu CHP yönetiminin ortak ruhî şekillenmesinin bir parçası haline gelmiş sanki…
CHP yönetiminde refleks haline gelen bir başka yanılsama ise veri kullanımı ile ilgili… Her siyasî gaf yapabilir. Ancak sürekli gaf yapmak pek kabul edilebilir bir haslet değildir…
Sayın Kılıçdaroğlu’nun, Atatürk’ün Zeytin Kanununu 1939’da (!) çıkardığını; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın (!) ayrı partilerden olmaları durumunun yaratacağı sorunların AK Parti tarafından halka anlatılması gerektiğini; Atatürk’ün Cumhuriyet’in ilanından hemen sonra (!) Köy Enstitülerini kurduğunu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “damadını” neden İsrail’e gönderdiğini açıklamasının (Berat Bey hayatında hiçbir zaman İsrail gitmemiş; ayrıca da ülke menfaati için gerekirse gidebilir herhalde) önemli olduğunu ifade etmesi, başlı başına bir çam değil, orman devirme sanatının göstergeleridir. Destek aldığı danışmanlarını nasıl seçip nasıl çalıştırdığı da bu sanata dahil…
Vaat ve güven arasında denge problemi CHP üst yönetimini hiç bu kadar yormamıştı…
Şu sıra iki reklamı dikkatle izlemekte yarar var: Biri İş Bankası’nın Robot Pepper filmi, diğeri Ziraat Bankası’nın Türk Sineması’nın efsane oyuncularını müthiş bir teknolojik uygulamayla filmin içine adapte ettiği çalışma.
İkisi de iletişim boyutuyla ele alınıp enine boyuna tartışılabilir…
Biz işi kısa tutmak adına olayın özüyle ilgilenmeye çalışalım. İş’in filmi, duygulardan çok düşünceye mantığa hitap ederken Ziraat’inki tamamen duygulara dokunuyor.
Birinin stratejik iddiası ve hedefi aslında dijital bankacılık, yani şubesiz, bireysel bankacılıkken olayı şube içine çeken, (taklit hissi veren) robotu da getirip şubenin içine koyup, “Bireysel kredi nasıl alınır” gibi artık akıllı telefonlarla bile halledilebilen bankacılık hizmetlerini, şubede ve robot kılığında konuşan bir ATM teknolojisine bağlıyor. Diğeri geçmişle bugünü birbirine bağlayıp geçmiş starlarımızla, itibar ve güven yakalamayı hedefliyor…
İletişim konularını her zaman mükemmel düzeyde çözümlemiş olan İş Bankası’nda (Bkz. Sireci’deki Müze’de sergilenen ve iletişimin muhteşem örneklerini sunan Müze) bu son yaklaşım biraz eğreti durmuş…
Defalarca sıkılmadan izlenebilen Ziraat Bankası filmini yapanları ise gönülden kutlarım…
Beğenirsiniz beğenmezsiniz, önemli değil. Önemli olan, CHP’nin iletişim kaosu yaratmamak adına yaptığı bu iş doğrudur. Mesela “Derman Belediyeciliği” kesinlikle yanlış bir slogandır; ama bu sloganın görsel standart içine alınması algılama yönetimi açısından doğrudur.
Slogan neden kökten yanlıştır; çünkü AK Parti belediyeciliğinin çok kötü, insanın ruh, beden ve akıl sağlığını bozacak şekilde kötü olduğu ve bu duruma derman olacak belediyecilik anlayışının ise CHP’de bulunduğu iddiasını ihtiva eder ki, buna kargalar bile güler…
“Martın sonu bahar” sloganında da problem var. Nedir buradaki “marka vaadi”? Her iki sloganda da aynı şey: “CHP gelecek, dertler bitecek(!)” Bu veya benzer soyut vaatleri CHP’nin kaybettiği son 9 seçimdir görmekteyiz… Başarısızlığını kanıtlanmış, çalışmayan sloganlarla yol almaya bir kez daha niyetlenmek, bu CHP yönetiminin ortak ruhî şekillenmesinin bir parçası haline gelmiş sanki…
CHP yönetiminde refleks haline gelen bir başka yanılsama ise veri kullanımı ile ilgili… Her siyasî gaf yapabilir. Ancak sürekli gaf yapmak pek kabul edilebilir bir haslet değildir…
Sayın Kılıçdaroğlu’nun, Atatürk’ün Zeytin Kanununu 1939’da (!) çıkardığını; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın (!) ayrı partilerden olmaları durumunun yaratacağı sorunların AK Parti tarafından halka anlatılması gerektiğini; Atatürk’ün Cumhuriyet’in ilanından hemen sonra (!) Köy Enstitülerini kurduğunu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “damadını” neden İsrail’e gönderdiğini açıklamasının (Berat Bey hayatında hiçbir zaman İsrail gitmemiş; ayrıca da ülke menfaati için gerekirse gidebilir herhalde) önemli olduğunu ifade etmesi, başlı başına bir çam değil, orman devirme sanatının göstergeleridir. Destek aldığı danışmanlarını nasıl seçip nasıl çalıştırdığı da bu sanata dahil…
Vaat ve güven arasında denge problemi CHP üst yönetimini hiç bu kadar yormamıştı…
Şu sıra iki reklamı dikkatle izlemekte yarar var: Biri İş Bankası’nın Robot Pepper filmi, diğeri Ziraat Bankası’nın Türk Sineması’nın efsane oyuncularını müthiş bir teknolojik uygulamayla filmin içine adapte ettiği çalışma.
İkisi de iletişim boyutuyla ele alınıp enine boyuna tartışılabilir…
Biz işi kısa tutmak adına olayın özüyle ilgilenmeye çalışalım. İş’in filmi, duygulardan çok düşünceye mantığa hitap ederken Ziraat’inki tamamen duygulara dokunuyor.
Birinin stratejik iddiası ve hedefi aslında dijital bankacılık, yani şubesiz, bireysel bankacılıkken olayı şube içine çeken, (taklit hissi veren) robotu da getirip şubenin içine koyup, “Bireysel kredi nasıl alınır” gibi artık akıllı telefonlarla bile halledilebilen bankacılık hizmetlerini, şubede ve robot kılığında konuşan bir ATM teknolojisine bağlıyor. Diğeri geçmişle bugünü birbirine bağlayıp geçmiş starlarımızla, itibar ve güven yakalamayı hedefliyor…
İletişim konularını her zaman mükemmel düzeyde çözümlemiş olan İş Bankası’nda (Bkz. Sireci’deki Müze’de sergilenen ve iletişimin muhteşem örneklerini sunan Müze) bu son yaklaşım biraz eğreti durmuş…
Defalarca sıkılmadan izlenebilen Ziraat Bankası filmini yapanları ise gönülden kutlarım…