Genelkurmay geri adım atmamalı
06 Eylül 2009 Akşam Gazetesi
Gündemi yine muhalefet falan değil, Genelkurmay ve onun Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ belirliyor: 'Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye' sloganı doğru mu değil mi? Bazılarına göre demode, hatta 'arkaik'... Ülkelerin güçlerinin ordularının güçleriyle 'müsemma' olduğu dönem Ortaçağ idi...'
Yok hayır... 'İngiltere'nin ordusu 200 bin kişi. Ancak dünyaya meydan okuyor... Aslolan teknolojik üstünlüktür...'
Hayır, hayır!.. 'Kızıl Ordu'dan daha güçlüsü var mıydı? Ne oldu? Sovyetler nasıl battı?'
Bir iki küçük hatırlatma. Burada sık sık yinelediğimiz bir görüşü özetlersek, bu konudaki yaklaşımımız ile ilgili ipucu hemen verilebilir: 'Türk Silahlı Kuvvetleri ile Danimarka ordusunu aynı bakış açısıyla ele alamazsınız. İki ordunun her şeyi farklıdır. Öyle de olması gerekir...'
Genelkurmay'ı kulağımızla duymaya çalışmakta yarar vardır. Diyorlar ki: 'Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye!' Neden 'Güçlü Ordu, Güçlü Ülke!' demiyorlar?... Nedeni çok yalın: Bu mesele genellenemez de onun için... İsviçre güçlü bir ülke midir? Evet... Ordusu güçlü müdür? Kendileri aksini iddia etseler de öyle olduğu söylenemez... Demek ki 'Güçlü Ordu' meselesi burada sadece Türkiye bağlamında dile getirilmiştir... Ve Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullar dikkate alındığında son derece doğrudur.
Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Ferit Güler'in diğer kısımları son derece net olan açıklamasında tek talihsiz bölüm, Tümgeneral Güler'in, 'Bu ifadenin Zafer Haftası'nın sloganı olarak tespit edildiğini' dile getirerek, kısmen de olsa 'alttan alan', 'uzlaşmacı' bir yaklaşım sergilediği algısı yaratan sözlerinin bulunduğu yerdir...
Silahlı Kuvvetler bu 'kilit mesajın' (buna slogan denmesi de yanlıştır) aslanlar gibi arkasında durmalıdır...
Pfizer'in nur topu gibi bir krizi olmuş
Dün PRNet bizim dahili yayına (Bersay İletişim Enstitüsü Gazetesi) medyadan alıntılayarak haberi koymuş. Başlık şu: 'Aldatıcı Reklama Rekor Ceza'.
Haber özeti de şöyle: 'Türkiye'de ilaç reklamı yapılmasının önü açılmaya çalışılırken, ilaç tekeli Pfizer, ABD'de bazı ilaçların aldatıcı bir şekilde pazarlanması konusundaki suçlamalarla ilgili anlaşma yoluna gitmek için 2.3 milyar dolarlık rekor bir ceza ödemeyi kabul etti.'
2.3 milyar dolarlık tazminat anlaşması, Pfizer'in yan kuruluşu olan şirketlerden birinin, bazı ilaçları, izin verilen hastalıkların tedavisi dışında kullanılmak üzere hastalara ve hekimlere pazarlama arayışının ortaya çıkarılması üzerine gündeme gelmiş...
Kıta Avrupası'nda kimsenin pek aklının ermediği, ABD Adalet Bakanlığı ve şirket yetkilileri arasında varılan 'sulh çözümü', bu konudaki devam eden hukuki süreçlerin sonunu getirmiş... Tartışmaya konu olan ilaçların şunlar olduğu söyleniyor: Anti-enflamatuar Bextra, antipsikotik Geodon, antibiyotik Zyvox ve epilepsi tedavisinde kullanılan Lyrica... Pfizer Sözcüsü Ray Kerins ise şirketin soruşturma dosyasından dersler alacaklarını belirterek, sorunun ürünlerden değil, pazarlama uygulamalarından kaynaklandığını öne sürmüş...
Durum bu... Şimdi Türkiye Pfizer ne yapacak sizce?.. Biz size söyleyelim: Hiçbir şey... En azından web sitelerinde dün itibariyle tek satır yoktu. En güncel Pfizer haberinin tarihi 29 Haziran 2009...
ABD'deki hukuki sürecin tamamlanmış olmasının Türkiye'deki (ve dünyanın diğer ülkelerindeki) iletişim meselelerini 'halledeceğini' düşünecekler... Oysa bu haberin yayılması, hukuki süreç, tarihin en yüklü tazminatı ödenerek ABD'de halledilmiş dahi olsa, en azından bizde derin izler bırakır, Pfizer'in itibarını ciddi şekilde sarsar... Pfizer, 'Türkiye'de kriz yok ki, iletişimi olsun' dememeli, konuyu adam gibi yönetip itibarın ve bunun sonucunda ticari faaliyetinin zarar görmesini engellemeye çalışmalı...
Gündemi yine muhalefet falan değil, Genelkurmay ve onun Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ belirliyor: 'Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye' sloganı doğru mu değil mi? Bazılarına göre demode, hatta 'arkaik'... Ülkelerin güçlerinin ordularının güçleriyle 'müsemma' olduğu dönem Ortaçağ idi...'
Yok hayır... 'İngiltere'nin ordusu 200 bin kişi. Ancak dünyaya meydan okuyor... Aslolan teknolojik üstünlüktür...'
Hayır, hayır!.. 'Kızıl Ordu'dan daha güçlüsü var mıydı? Ne oldu? Sovyetler nasıl battı?'
Bir iki küçük hatırlatma. Burada sık sık yinelediğimiz bir görüşü özetlersek, bu konudaki yaklaşımımız ile ilgili ipucu hemen verilebilir: 'Türk Silahlı Kuvvetleri ile Danimarka ordusunu aynı bakış açısıyla ele alamazsınız. İki ordunun her şeyi farklıdır. Öyle de olması gerekir...'
Genelkurmay'ı kulağımızla duymaya çalışmakta yarar vardır. Diyorlar ki: 'Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye!' Neden 'Güçlü Ordu, Güçlü Ülke!' demiyorlar?... Nedeni çok yalın: Bu mesele genellenemez de onun için... İsviçre güçlü bir ülke midir? Evet... Ordusu güçlü müdür? Kendileri aksini iddia etseler de öyle olduğu söylenemez... Demek ki 'Güçlü Ordu' meselesi burada sadece Türkiye bağlamında dile getirilmiştir... Ve Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullar dikkate alındığında son derece doğrudur.
Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Ferit Güler'in diğer kısımları son derece net olan açıklamasında tek talihsiz bölüm, Tümgeneral Güler'in, 'Bu ifadenin Zafer Haftası'nın sloganı olarak tespit edildiğini' dile getirerek, kısmen de olsa 'alttan alan', 'uzlaşmacı' bir yaklaşım sergilediği algısı yaratan sözlerinin bulunduğu yerdir...
Silahlı Kuvvetler bu 'kilit mesajın' (buna slogan denmesi de yanlıştır) aslanlar gibi arkasında durmalıdır...
Pfizer'in nur topu gibi bir krizi olmuş
Dün PRNet bizim dahili yayına (Bersay İletişim Enstitüsü Gazetesi) medyadan alıntılayarak haberi koymuş. Başlık şu: 'Aldatıcı Reklama Rekor Ceza'.
Haber özeti de şöyle: 'Türkiye'de ilaç reklamı yapılmasının önü açılmaya çalışılırken, ilaç tekeli Pfizer, ABD'de bazı ilaçların aldatıcı bir şekilde pazarlanması konusundaki suçlamalarla ilgili anlaşma yoluna gitmek için 2.3 milyar dolarlık rekor bir ceza ödemeyi kabul etti.'
2.3 milyar dolarlık tazminat anlaşması, Pfizer'in yan kuruluşu olan şirketlerden birinin, bazı ilaçları, izin verilen hastalıkların tedavisi dışında kullanılmak üzere hastalara ve hekimlere pazarlama arayışının ortaya çıkarılması üzerine gündeme gelmiş...
Kıta Avrupası'nda kimsenin pek aklının ermediği, ABD Adalet Bakanlığı ve şirket yetkilileri arasında varılan 'sulh çözümü', bu konudaki devam eden hukuki süreçlerin sonunu getirmiş... Tartışmaya konu olan ilaçların şunlar olduğu söyleniyor: Anti-enflamatuar Bextra, antipsikotik Geodon, antibiyotik Zyvox ve epilepsi tedavisinde kullanılan Lyrica... Pfizer Sözcüsü Ray Kerins ise şirketin soruşturma dosyasından dersler alacaklarını belirterek, sorunun ürünlerden değil, pazarlama uygulamalarından kaynaklandığını öne sürmüş...
Durum bu... Şimdi Türkiye Pfizer ne yapacak sizce?.. Biz size söyleyelim: Hiçbir şey... En azından web sitelerinde dün itibariyle tek satır yoktu. En güncel Pfizer haberinin tarihi 29 Haziran 2009...
ABD'deki hukuki sürecin tamamlanmış olmasının Türkiye'deki (ve dünyanın diğer ülkelerindeki) iletişim meselelerini 'halledeceğini' düşünecekler... Oysa bu haberin yayılması, hukuki süreç, tarihin en yüklü tazminatı ödenerek ABD'de halledilmiş dahi olsa, en azından bizde derin izler bırakır, Pfizer'in itibarını ciddi şekilde sarsar... Pfizer, 'Türkiye'de kriz yok ki, iletişimi olsun' dememeli, konuyu adam gibi yönetip itibarın ve bunun sonucunda ticari faaliyetinin zarar görmesini engellemeye çalışmalı...