Gezeravcı’nın yolu da bahtı da açık olsun…
13 aralık 2024 yeni şafak
Bir proje iş-ilişkiiletişim boyutunda nasıl hazırlanır ve nasıl icra edilir? Bu sorunu merak edenlerin, ilk Türk astronotu Alper Gezeravcı’nın proje için seçildiği günden, Türkiye’ye ayak bastığı ana; oradan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ile birlikte düzenlediği basın toplantısına kadar geçen süreci ‘vaka analizi’ disipliniyle incelemelerinde yarar var.
Her adımının, her anının ince ve iş hedefi odaklı bir profesyonellikle ilmek ilmek işlendiğinden asla şüphe etmedim… Uzaydan verdiği ilk mesajın “İstikbal göklerdedir” olması da planlıydı, Ankara’da uçaktan indikten sonra çocuklara dağıttığı bayraklarla verdiği “Bayrağı bundan böyle gençlere devredeceğiz” mesajı da…
Basın toplantısının video kaydı, iletişim fakülteleri 2’nci ve 3’üncü sınıf öğrencilerine uygulama örneği olarak rahatlıkla gösterilebilir. Videonun her sekansında, strateji ile taktik arasındaki fark ile bunların nasıl ustalıkla bağlandığı tartışılabilir; ders çıkarılabilir…
Türkçenin düzgünlüğü ve hatasızlığı, işin ne kadar büyük bir emekle hazırlandığına işaret ederken, kilit mesajların sıralanışı ve içtenlikle ifadesi de duygu ve düşüncenin nasıl bir ahenkle buluşturulabildiğini gösteriyordu…
Şu cümlelere özellikle dikkat etmekte ve ayrıntılı okuma yapmakta yarar olabilir:
“Maneviyatı yüksek olan bir ülkenin samimi vatandaşlarıyla bir araya gelmek bu yolculuğun en güzel sonlanan kısmıydı…”
“Gökyüzündeki gözümüzle görebildiğimiz sınırları bertaraf eden hedeflere erişebilmiş olmanın mutluluğuyla ülkeme döndüm...”
“Bu sadece başlangıçtı. Bundan sonra başlayan kutlu yolculuğumuzda bayrak değiştirdik. Koşar adımlarla ileriye gitmeye devam edeceğiz…”
“Ülkemin bugüne kadar bana sağlamış olduğu eğitim ve kabiliyetlerle ülkeme borçlu olduğum tüm imkânları seferber ederek görevin hazırlık sürecinde ortaya koymuş olduğu güçlü iradeyle Sayın Cumhurbaşkanımız, görevin icrasında hiçbir aksaklığa izin vermeyen bakanlığımız, TUA ve TÜBİTAK’ın değerli çalışanlarına minnettarım. Geleceğe yönelik kutlu yürüyüşümüz hayırlı olsun...”
“Bireysel bir şeyden ziyade, dünyanın en zorlu jeopolitik lokasyonunda dünyada var olabilmiş milletin bana verdiği özgüveni hissediyorum. Devletimin emrindeyim, her türlü göreve hazırım…”
Gezeravcı bu cümleleri sıfır hatayla, hiçbir yerinde “eeee” falan demeden ve takılmadan, dili sürçmeden söyledi… Meclis kürsüsünde yazlı yemin metni okurken bile takılan, normal konuşmalarında kendilerini ifade ederken hata üzerine hata yapan milletvekillerimizin kendisinden öğrenecekleri ne kadar çok şey var…
Hele de gerçekleştirmek fiilini yerli yersiz kullananların ve sürekli olarak Türkçede bulunmayan İngilizceden apartma ‘Future Continuous Tense’ taklidi “yapıyor, geliyor, ediyor olacağım” uydurma kalıplarını kullanan Türkçe katilleri de bu konuşmaya bir göz atsalar, onlara da iyi gelebilir…
Alper Gezeravcı, 81 ilimizi dolaşarak gençlerle buluşacakmış… Son derece doğru bir iletişim projesi… Bu buluşmanın gerektiği düzeyde didaktiklikten uzak; öğretici, motive edici ve eğlendirici olması hâlinde gençler üzerinde anlamlı bir etki bırakacağından hiç şüphem yok.
Günün sözü
“Güven, yaşamın yapıştırıcısıdır. Etkili iletişimdeki en temel bileşendir. Tüm ilişkileri tutan temel ilkedir”.
Stephen Covey
Gözümüze takılanlar…* Kale Kilit, her yıl düzenlediği toplantılarda yetkili satıcıları ile bir araya geliyormuş. Bu yıl Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki toplantılarının teması “Zirvedeyiz” imiş. Kale Kilit’in 2023 yılı performansının değerlendirildiği toplantıda, 2024’e dair hedefler ve öngörüler yetkili satıcılarla paylaşılmış (B2press). Yetkili satıcılar, firmaların ‘Sosyal Paydaşı’dır; en yalın anlatımla “Sizin iş dünyanızda ve genel anlamda ekosisteminiz içinde var olup yok olmanızdan doğrudan etkilenecek çevreler” olarak tanımlanabilir… İhmale gelmezler, özel iletişim aksiyonları ile ‘ilişki yönetimi’ sağlam tutulmalıdır.
* Firmaların aldığı bazı ödüllere ilgili basın bültenleri e-posta kutumuza adeta yağıyor. Bunların en bilineni Stevie idi. Bir iki yıl önce iş edinmiş; yalnızca Türkiye’den şirketlere verilen ödülleri saymıştık. 59 şirketimiz 169 ödül almıştı. Şimdi bu yöndeki eğilimin arttığını, neredeyse her başvurana ödül dağıtan başka organizasyonlara da rağbet olduğunu görüyoruz. Ödül, pozitif teşvik ve itibarın güçlendirilmesi için önemli bir araçtır. Ancak, katılım için ücret ödenen, hele ki bol keseden dağıtılan ödüllerin ne hedef kitle için bir anlamı vardır ne de paydaşlar nezdinde… Unutulmamalı ki, iletişimde en iyi çalışan ilkelerden biridir; “Fazla olan yanlıştır.” Sınai Mülkiyet Kanunu’nun ‘kullanılmayan tescilli markaların’ idare tarafından iptaline ilişkin maddesi 10 Ocak 2024 tarihi itibarıyla yürürlüğe girdi. Firmaları “markalarına sahip çıkmaya” çağıran Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz şöyle konuşmuş: “Bu düzenlemenin Türkiye’de markalaşma yolunda önemli bir hızlandırıcı adım olacağı görüşündeyiz. ‘Tescil edilmiş fakat atıl hâlde bulunan markalar’ ya işler hâle gelecek ya da iptali söz konusu olabilecek. Bu da sektörlerde hareketlilik yaratacak ve çok hızlı aksiyonlar alınacak. Markalarda çok büyük değişimler, ticari iş birlikleri ya da satın almalara şahit olabiliriz. Söz konusu değişiklik elbette ekonomiyi de pozitif yönde etkileyecek ve hareketlendirecektir.” (Duygu Özün, FM İletişim)
* Gençlere 48 ay vadeli 2 yılı geri ödemesiz 150 bin lira krediyi içeren Aile ve Gençlik Fonu’na başvurular 15 Şubat’ta başlayacakmış. Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı kurulan fonla; aile müessesinin güçlendirilmesi, gençlerin sosyal risklere karşı korunması ve gelişimleri ile girişimlerine destek sağlanması amaçlanıyor. Fon için pilot bölge deprem bölgesi olarak belirlenmiş. İtibarın iki parametresinden sık sık bahsederiz: Vaat ve Güven. Vaadin yerine getirilmesi hedef kitlede güvenin oluşturulması ve sağlamlaştırılması için en önemli aksiyondur.
Her adımının, her anının ince ve iş hedefi odaklı bir profesyonellikle ilmek ilmek işlendiğinden asla şüphe etmedim… Uzaydan verdiği ilk mesajın “İstikbal göklerdedir” olması da planlıydı, Ankara’da uçaktan indikten sonra çocuklara dağıttığı bayraklarla verdiği “Bayrağı bundan böyle gençlere devredeceğiz” mesajı da…
Basın toplantısının video kaydı, iletişim fakülteleri 2’nci ve 3’üncü sınıf öğrencilerine uygulama örneği olarak rahatlıkla gösterilebilir. Videonun her sekansında, strateji ile taktik arasındaki fark ile bunların nasıl ustalıkla bağlandığı tartışılabilir; ders çıkarılabilir…
Türkçenin düzgünlüğü ve hatasızlığı, işin ne kadar büyük bir emekle hazırlandığına işaret ederken, kilit mesajların sıralanışı ve içtenlikle ifadesi de duygu ve düşüncenin nasıl bir ahenkle buluşturulabildiğini gösteriyordu…
Şu cümlelere özellikle dikkat etmekte ve ayrıntılı okuma yapmakta yarar olabilir:
“Maneviyatı yüksek olan bir ülkenin samimi vatandaşlarıyla bir araya gelmek bu yolculuğun en güzel sonlanan kısmıydı…”
“Gökyüzündeki gözümüzle görebildiğimiz sınırları bertaraf eden hedeflere erişebilmiş olmanın mutluluğuyla ülkeme döndüm...”
“Bu sadece başlangıçtı. Bundan sonra başlayan kutlu yolculuğumuzda bayrak değiştirdik. Koşar adımlarla ileriye gitmeye devam edeceğiz…”
“Ülkemin bugüne kadar bana sağlamış olduğu eğitim ve kabiliyetlerle ülkeme borçlu olduğum tüm imkânları seferber ederek görevin hazırlık sürecinde ortaya koymuş olduğu güçlü iradeyle Sayın Cumhurbaşkanımız, görevin icrasında hiçbir aksaklığa izin vermeyen bakanlığımız, TUA ve TÜBİTAK’ın değerli çalışanlarına minnettarım. Geleceğe yönelik kutlu yürüyüşümüz hayırlı olsun...”
“Bireysel bir şeyden ziyade, dünyanın en zorlu jeopolitik lokasyonunda dünyada var olabilmiş milletin bana verdiği özgüveni hissediyorum. Devletimin emrindeyim, her türlü göreve hazırım…”
Gezeravcı bu cümleleri sıfır hatayla, hiçbir yerinde “eeee” falan demeden ve takılmadan, dili sürçmeden söyledi… Meclis kürsüsünde yazlı yemin metni okurken bile takılan, normal konuşmalarında kendilerini ifade ederken hata üzerine hata yapan milletvekillerimizin kendisinden öğrenecekleri ne kadar çok şey var…
Hele de gerçekleştirmek fiilini yerli yersiz kullananların ve sürekli olarak Türkçede bulunmayan İngilizceden apartma ‘Future Continuous Tense’ taklidi “yapıyor, geliyor, ediyor olacağım” uydurma kalıplarını kullanan Türkçe katilleri de bu konuşmaya bir göz atsalar, onlara da iyi gelebilir…
Alper Gezeravcı, 81 ilimizi dolaşarak gençlerle buluşacakmış… Son derece doğru bir iletişim projesi… Bu buluşmanın gerektiği düzeyde didaktiklikten uzak; öğretici, motive edici ve eğlendirici olması hâlinde gençler üzerinde anlamlı bir etki bırakacağından hiç şüphem yok.
Günün sözü
“Güven, yaşamın yapıştırıcısıdır. Etkili iletişimdeki en temel bileşendir. Tüm ilişkileri tutan temel ilkedir”.
Stephen Covey
Gözümüze takılanlar…* Kale Kilit, her yıl düzenlediği toplantılarda yetkili satıcıları ile bir araya geliyormuş. Bu yıl Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki toplantılarının teması “Zirvedeyiz” imiş. Kale Kilit’in 2023 yılı performansının değerlendirildiği toplantıda, 2024’e dair hedefler ve öngörüler yetkili satıcılarla paylaşılmış (B2press). Yetkili satıcılar, firmaların ‘Sosyal Paydaşı’dır; en yalın anlatımla “Sizin iş dünyanızda ve genel anlamda ekosisteminiz içinde var olup yok olmanızdan doğrudan etkilenecek çevreler” olarak tanımlanabilir… İhmale gelmezler, özel iletişim aksiyonları ile ‘ilişki yönetimi’ sağlam tutulmalıdır.
* Firmaların aldığı bazı ödüllere ilgili basın bültenleri e-posta kutumuza adeta yağıyor. Bunların en bilineni Stevie idi. Bir iki yıl önce iş edinmiş; yalnızca Türkiye’den şirketlere verilen ödülleri saymıştık. 59 şirketimiz 169 ödül almıştı. Şimdi bu yöndeki eğilimin arttığını, neredeyse her başvurana ödül dağıtan başka organizasyonlara da rağbet olduğunu görüyoruz. Ödül, pozitif teşvik ve itibarın güçlendirilmesi için önemli bir araçtır. Ancak, katılım için ücret ödenen, hele ki bol keseden dağıtılan ödüllerin ne hedef kitle için bir anlamı vardır ne de paydaşlar nezdinde… Unutulmamalı ki, iletişimde en iyi çalışan ilkelerden biridir; “Fazla olan yanlıştır.” Sınai Mülkiyet Kanunu’nun ‘kullanılmayan tescilli markaların’ idare tarafından iptaline ilişkin maddesi 10 Ocak 2024 tarihi itibarıyla yürürlüğe girdi. Firmaları “markalarına sahip çıkmaya” çağıran Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz şöyle konuşmuş: “Bu düzenlemenin Türkiye’de markalaşma yolunda önemli bir hızlandırıcı adım olacağı görüşündeyiz. ‘Tescil edilmiş fakat atıl hâlde bulunan markalar’ ya işler hâle gelecek ya da iptali söz konusu olabilecek. Bu da sektörlerde hareketlilik yaratacak ve çok hızlı aksiyonlar alınacak. Markalarda çok büyük değişimler, ticari iş birlikleri ya da satın almalara şahit olabiliriz. Söz konusu değişiklik elbette ekonomiyi de pozitif yönde etkileyecek ve hareketlendirecektir.” (Duygu Özün, FM İletişim)
* Gençlere 48 ay vadeli 2 yılı geri ödemesiz 150 bin lira krediyi içeren Aile ve Gençlik Fonu’na başvurular 15 Şubat’ta başlayacakmış. Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı kurulan fonla; aile müessesinin güçlendirilmesi, gençlerin sosyal risklere karşı korunması ve gelişimleri ile girişimlerine destek sağlanması amaçlanıyor. Fon için pilot bölge deprem bölgesi olarak belirlenmiş. İtibarın iki parametresinden sık sık bahsederiz: Vaat ve Güven. Vaadin yerine getirilmesi hedef kitlede güvenin oluşturulması ve sağlamlaştırılması için en önemli aksiyondur.