Görev zayiatı...
25 Ekim 2009 Akşam Gazetesi
Şu sıra ilgiyle izlediğimiz iki dizi var... Biri, Show TV'de 'Bu kalp seni unutur mu' diğeri de Kanal D'de 'Hanımın Çiftliği'...
İkisi de dönem filmi... İşin aşk” meşk” boyutlarını bir kenara bırakacak olursak, her iki dizinin arka planında iki kritik dönemin tarihinden dram yüklü esintiler var... Biri tek parti döneminden çok partili döneme geçiş yıllarını, diğeri ise 12 Eylül darbesinin hemen ertesini anlatıyor...
Her iki dizide de iki abartı beni rahatsız etti... Biri Adana'da bir baba ve erkek kardeşinin kız kardeşlerine reva gördükleri davranışlarındaki namertliğin bu denli abartılması... 'Bu kalp seni unutur mu'da ise 12 Eylül döneminden yola çıkarak Silahlı Kuvvetlerin neredeyse bir bütün olarak antipatik kılınması...
Hani 1970'lerin başında ilkel 'devrimci söylem' çerçevesi içinde her subay 'Faşist Generaller Çetesi'nin bir parçası, her işadamı 'Şiş göbekli para babası'ydı ya... İşte dizide de benzer bir 'absolitist' (mutlakıyetçi) bir yaklaşım var... Bir Korgeneral'in, kafasını duvara vurarak ya da penceren atlayarak intihar edenler için, 'Bunları görev zayiatı yazarız' demesi içimi biraz burktu...
Belki de Nefes'te Yüzbaşı'nın nöbette uyuyup arkadaşlarının ölümüne neden olacaklara 'Sizi kendi ellerimle vurur, sonra da görev zayiatı yazarım' demesi kulaklarımda yankılanıp durduğu için öyle hissetmişimdir. Kim bilir?..
Söz verip de 'yapmayanlara' inat!..
Okul ve sınıf arkadaşımız Erol Evgin ve kardeşi Cengiz Evgin bir okul yaptırmışlar... Ne var bunda değil mi?.. Ne olduğunu anlatmaya çalışalım...
Etrafa fazla 'bağırmamışlar'... Çok daha küçük işlerde etrafı yıkanlara alıştığımız için şaşırdım. Neredeyse sormasam haberim olmayacaktı...
Baba memleketi Van... Okul da babalarının adını taşıyor: Cevdet Evgin İlköğretim Okulu. TOÇEV Vakfı'nın Milli Eğitim Bakanlığı ve SHOW TV ile yürüttüğü 'Yaşasın Okulumuz' kampanyası kapsamında, Van'ın Erciş İlçesi, Taşlıçay Köyü'ndeymiş okul. İki kardeş geçen hafta oraya gitmişler. Erol fotoğraflarını yolladı. Gurur duydum... Biz mabadı kaldırıp Kadıköy tarafına geçmeye üşeniyoruz, o atmış kendini Van'lara... Helal olsun... Erol geçen yıl da Trabzon'un Yomra İlçesi, Kılıçlı Köyü'nde bir ilkokulun açılışını yapmıştı...
Bu arada TV programlarında bağışta bulunmak istediklerini belirten bazı 'Hayır!' sever vatandaşların verdikleri sözleri zaman zaman tutmayabildiklerini de öğrendik ne yazık ki...
Yeri gelmişken bundan böyle TV'lerde yürütülecek tüm yardım kampanyaları düzenleyicilerine önerimizi iletelim: Lütfen işin başından verilen sözleri tutmayanları en azından web sitelerinde açıklayacağınızı belirtin. Uyanıklığa, bedava 'PR yapma' girişimlerine prim vermeyin!..
Şu sıra ilgiyle izlediğimiz iki dizi var... Biri, Show TV'de 'Bu kalp seni unutur mu' diğeri de Kanal D'de 'Hanımın Çiftliği'...
İkisi de dönem filmi... İşin aşk” meşk” boyutlarını bir kenara bırakacak olursak, her iki dizinin arka planında iki kritik dönemin tarihinden dram yüklü esintiler var... Biri tek parti döneminden çok partili döneme geçiş yıllarını, diğeri ise 12 Eylül darbesinin hemen ertesini anlatıyor...
Her iki dizide de iki abartı beni rahatsız etti... Biri Adana'da bir baba ve erkek kardeşinin kız kardeşlerine reva gördükleri davranışlarındaki namertliğin bu denli abartılması... 'Bu kalp seni unutur mu'da ise 12 Eylül döneminden yola çıkarak Silahlı Kuvvetlerin neredeyse bir bütün olarak antipatik kılınması...
Hani 1970'lerin başında ilkel 'devrimci söylem' çerçevesi içinde her subay 'Faşist Generaller Çetesi'nin bir parçası, her işadamı 'Şiş göbekli para babası'ydı ya... İşte dizide de benzer bir 'absolitist' (mutlakıyetçi) bir yaklaşım var... Bir Korgeneral'in, kafasını duvara vurarak ya da penceren atlayarak intihar edenler için, 'Bunları görev zayiatı yazarız' demesi içimi biraz burktu...
Belki de Nefes'te Yüzbaşı'nın nöbette uyuyup arkadaşlarının ölümüne neden olacaklara 'Sizi kendi ellerimle vurur, sonra da görev zayiatı yazarım' demesi kulaklarımda yankılanıp durduğu için öyle hissetmişimdir. Kim bilir?..
Söz verip de 'yapmayanlara' inat!..
Okul ve sınıf arkadaşımız Erol Evgin ve kardeşi Cengiz Evgin bir okul yaptırmışlar... Ne var bunda değil mi?.. Ne olduğunu anlatmaya çalışalım...
Etrafa fazla 'bağırmamışlar'... Çok daha küçük işlerde etrafı yıkanlara alıştığımız için şaşırdım. Neredeyse sormasam haberim olmayacaktı...
Baba memleketi Van... Okul da babalarının adını taşıyor: Cevdet Evgin İlköğretim Okulu. TOÇEV Vakfı'nın Milli Eğitim Bakanlığı ve SHOW TV ile yürüttüğü 'Yaşasın Okulumuz' kampanyası kapsamında, Van'ın Erciş İlçesi, Taşlıçay Köyü'ndeymiş okul. İki kardeş geçen hafta oraya gitmişler. Erol fotoğraflarını yolladı. Gurur duydum... Biz mabadı kaldırıp Kadıköy tarafına geçmeye üşeniyoruz, o atmış kendini Van'lara... Helal olsun... Erol geçen yıl da Trabzon'un Yomra İlçesi, Kılıçlı Köyü'nde bir ilkokulun açılışını yapmıştı...
Bu arada TV programlarında bağışta bulunmak istediklerini belirten bazı 'Hayır!' sever vatandaşların verdikleri sözleri zaman zaman tutmayabildiklerini de öğrendik ne yazık ki...
Yeri gelmişken bundan böyle TV'lerde yürütülecek tüm yardım kampanyaları düzenleyicilerine önerimizi iletelim: Lütfen işin başından verilen sözleri tutmayanları en azından web sitelerinde açıklayacağınızı belirtin. Uyanıklığa, bedava 'PR yapma' girişimlerine prim vermeyin!..