Görselliğin etkisini yönetemeyen yanar!..
10 TEMMUZ 2007
Genel Yayın Yönetmenim Serdar Turgut’a “Tamam, yazarım!” dediğimde başıma ne iş aldığımın farkında değilmişim. Bugün üçüncü gün. Küçük bir ‘belge’ yazdırıyor çaktırmadan bana... Herhalde sonunda “2007 seçimlerinde iletişim yönetimi” adını vereceği bir risale (booklet, kitapçık) çıkacak ortaya. Başına da bir önsöz lütfedeceğinden eminim. Sonra da bir güzel basarız... Satar mıyız? İşte onu bilemem...
Biz bu arada bugün 5’li değerlendirmenin ikincisini ele alacağız. Hemen hatırlayalım parametreleri: 1. Marka ve seçim vaadi, 2. İletişim tasarımı, 3. Görünürlük, medya satın alma stratejisi, 4. PR ve etkinlik yönetimi, 5. Medya ilişkileri... Marka ve seçim vaadini dün tartıştık ve partilere iletişimin olmazsa olmazı 3 alandan puan verdik: İngilizce’sinden söylersek üç “C”... Creativity, Consistency, Continuity... Türkçe’sinden “YTS” (Yaratıcılık, Tutarlılık, Süreklilik...)
Bugün 2’nci değerlendirme kümesini ele alacağız: İletişim tasarımı!
Algılamanın %60’dan fazlasının görsellikten kaynaklandığını bütün bilim adamları söylüyor. Görselliğin amaca uygun olması, Algılama Yönetimi’nin ‘kritik başarı faktörü’ olarak kabul edilir... Bu seçimleri geçmişteki seçimlerden farklı kılan unsurlardan biri hiç şüphesiz partilerin TV’lerde reklam yapmalarının yasaklanması. Bu işten en büyük kârı yerel TV’ler yaptı. Bazı akıllı partiler bastırdılar paraları. Yerel kanalları iki aylığına ‘kiraladılar’... Onlar da bastılar ‘haber programlarını’ (!)...
Bu numaraya yatan bazı ulusal kanalların da olduğundan söz ediliyor. Dedikodu tabii...
Sonuçlar AK Partiyi şımartmış olmalı
· Ak Parti ilk kurulduğu günlerde kurumsal görsel kimliği ile ilgili aceleye getirdiği ve yanlış verdiği kararlardan bir türlü sıyrılamıyor. Nedir o ampul öyle?.. Hem de nasıl bir ampul... En ilkeli, en geri teknoloji ürünü olanından... Çok yakında (10 yıla kalmaz) tamamen tedavülden kalkacak bir ışıklandırma aygıtını, hem de adı yabancı dilden gelen bir nesneyi seçmek (Lampe –Lamba, Ampel – Ampül) her zaman mümkün olmaz... Belki içindeki telleri çizmemek, alttaki vidalı bölümü olduğu gibi yok etmek, işi bir miktar kurtarırdı. Belki... Peki sonra?.. Kim bilir?..
o Gerek afişlerine, gerekse seçim otobüs ve araçlarına bakıldığında, üçgen bayrakları dahil, partilerin nerede birbirlerinden farklılaştıklarını bir çırpıda söylemek, kolay değil. Ak Partinin üçgen bayraklarda kendisini üç ayrı renkteki üç bayrakla ifade etmesini, yaratıcılık ve ‘farklılaşma yönetimi’ adına bir başarı olarak görüyorsanız, diyecek lafım yok. Peki farklılıkları ‘yönetmek’ şart mıdır? Evet, şarttır. Çünkü insan özellikle büyük şehirlerde günde ortalama 4-5 bin marka ve mesajla karşılaşmaktadır. Bunların arasından sıyrılıp akılda kalmayı, bir de bunun üstüne hedef kitleyi fikirlerinizi satın alma konusunda ikna etmeyi başarmanız için, görselliğin yanı sıra farklılığınızı algılatmanız gerekir...
o Bir marka adına ikinci bir amblem, görsel açıdan intihara eş değerdir. Bir markanın bir tane amblemi olur. İki tane değil... O zaman “Her şey Türkiye için” sloganında ‘ü’ harfinin ay-yıldız şeklinde bir grafik çözümleme (!) ile ifade edilmesinin, ayrıca bunun web sitesinde kullanılmamasının (!), ‘iletişim tasarımı açısından’ nedenini biri bana açıklarsa sevinirim... “Ne var canım o da öyle bir şey işte, milliyetçilik moda ya!”... Olmaz! Çünkü biraz konuya aşina olanlar bilir ki, iletişim tasarımında “fazla olan yanlış”tır!..
o Liderin görsel duruşu açısından Ak Parti gerçekten çok avantajlı. Ayrıca Tayyip Erdoğan’ın spor kıyafetleri hiç rahatsız edici değil. Onu Abant toplantılarından ve daha pek çok etkinlikten hedef kitle böyle görmeye alışmış. Buna karşılık Başbakan’ı tam sayfada cepheden yürürken gösteren reklam için fotoğraf ya çekilirken ya da seçilirken kimse ayakkabılara bakmamış herhalde... Tayyip Erdoğan bu özensizliği hiç hak etmiyor.
o Bir reklam kampanyasında bu kadar farklı renk tonları kullanılmaz. Hemen bölen etkisi sağlarsınız, çarpan etkisi yerine. Dünkü tam sayfa eskimiş ayakkabılı Erdoğan posterli ilanın baskın zemin rengi sarı idi. Sarı Çin’de İmparatorluk rengidir. Güç gösterir. Ama Çin’de. Bizde ise sarı hastalık ve tereddüttün rengidir. Zayıflığın yani. İletişimin milli yanını, milli olduğunu iddia eden bir partinin ihmal etmesi ne acı, değil mi?.. Bazı Ak Parti afişlerinde sarıdan turuncuya oradan kırmızıya giden bir ton var. Buna renk tayfı da denir. Bazılarında ise mavi – kırmızı – beyaz hakim... Web sitesine ise hiç bakmayın, moraliniz bozulur. En son, 28 Haziran’daki Yozgat mitingi veriliyor. Ayrıca web sitesi çok zor ve yavaş çalışıyor, isteseniz de pek bakamazsınız zaten... Sonuç olarak, seçim öncesi Ak Parti ölçümlerde o kadar yüksek çıkıyor ki, yönetim, kendisinde iletişim tasarımını ihmal etme lüksünü görebiliyor sanki...
· Puanlar şöyle: Yaratıcılık (Y): 2, Tutarlılık (T): 4, Süreklilik (S): 3.
‘Miş’ gibi yaptırmak çok riskli
· Türkiye Cumhuriyeti’nin en kıymetli amblemlerinden biri olduğu herkes tarafından kabul edilen “Altı Ok”u, sizce CHP hakkını yeterince vererek ve ona yeterince sahip çıkarak mı kullanıyor; yoksa “Nereden elimde kaldı bu demode Altı Ok? Ne yapsam da şundan kurtulsam” diye biraz da utanarak ondan uzak durmaya mı çalışıyor? Bence ikincisi... Eğer demode ise meseleyi tartışmaya açmalı, gerekirse 6 okun 6’sının da anlamı değiştirilmeli, fakat Atatürk’ün bu emaneti tüm rekabetin yüreğini hoplatacak bir bayrak haline getirilmeliydi... Oysa bugün CHP’de parti üyeleri arasında bir anket yapılsa 6 okun altısının da anlamını bir çırpıda sayabilecek kaç ‘ehli vatan’ partili çıkardı, çok merak ediyorum doğrusu... Bunun sorumlusu tabii ki partililer değildir. Başta başkan, üst yönetimin tercihidir bu. Web sitesinde bile ancak arama motoru ile tararsanız 6 okla ilgili bilgi buluyorsunuz... Denebilir ki CHP’nin adı bizzat hem logodur hem de amblem. Olur... İtirazım yok. O zaman 6 oku ne yapacağız?... Ne demiştik? Fazla olan yanlıştır...
· Renk kullanımında CHP daha doğru bir yol izliyor. Beyaz – Mavi – Kırmızı... Fransız devriminden bu yana, özellikle Batı kültürü ile yetişmiş aydınlarımız için Eşitlik, Kardeşlik ve Özgürlüğün renkleri... Halkımız bu anlamları bilmese de kırmızı ve beyazı sever. CHP de bu iki rengi iyi kullanmış. Mavi biraz soğuk kaçmış. O kadarı kadı kızında da olur zaten...
o Gelelim liderin kullanımına. Başkan Deniz Baykal’ın afişler ve diğer basılı malzemeler için çektirmiş olduğu fotoğraflara dikkat ettiniz mi? Baykal adeta bir melek!.. Yumuşak, pamuk gibi... 40’larının başında bir delikanlı... Ama dikkat! Bu işler tersine dönebilir!.. Eğer halk, fotoğraflardaki duruş ile gerçek arasında, yani halkın TV’lerde gördüğü ya da mitinglerden verilen TV haberlerinde izlediği arasında uyum göremezse, yandı gülüm keten helva... Nedenini bilmese de içi burkulur. CHP iletişimcileri ise Başkan’a ‘miş’ gibi yaptırmanın ne kadar yanlış olduğunu görene kadar, iş işten geçmiş olacaktır. Bendeki izlenim şu: Afişlerdeki fotoğraflarda görülen Deniz Baykal’ın, gerçeği ile ilgisi yok. ‘İmaj’ muhabbetine takılmanın, ‘imajı’ yönetmeye çalışmanın naftalin koktuğu, hedef kitlenin ‘miş’ gibi yapıldığını hissettiği anda tam ters reaksiyon verdiği yıllardır söyleniyor. Ben diyeyim en az 20, siz deyin en az 15 yıldır...
o Buna karşılık CHP’nin web sitesi, diğer partilerin hepsinden daha dinamik ve hepsinden daha genç. Hatta adında ‘genç’ olan partininkinden bile... Seçim kirliliğini ve algılama kararmasını engelleme adına getirilen disiplin, internet ortamında gayet iyi yönetilmiş.
o CHP frekans açısından da çok başarılı. Hem dağılım hem akılda kalıcılığı sağlayacak bir medya satın alma stratejisi izlenmiş... Bütünüyle bakıldığında diğer parametrelerdeki durum hariç, iletişim tasarımı açısından CHP tüm partiler içinde en derli toplu olanı...
· Puanlara gelince: (Y): 5, (T): 6, (S): 8.
En başarılı siyasi parti amblemi
· Görselliği, iletişim tasarımını en iyi kullanan partilerden biri tartışmasız Genç Parti. Türk bayrağının kullanımı mükemmel. Genç Parti hayatiyetini sürdürürse, hiç şüphe yok ki, amblemi hem grafik, hem mimari, hem de anlam açısından MHP’nin üç hilali ile birlikte uzun yıllar etki ve tazeliğini koruyacak. Yiğidi öldürüp hakkını yemeyelim, Genç Parti amblemini, örneğin CHP’nin tersine, mükemmelen kullanıyor.
o Başkan ve eşi Genç Parti iletişim tasarımı harikaları. İkisi de güzel. İkisi de çekici, ikisi de hoş... Hele Alara Hanım şu sıra Yeditepe Üniversitesi’ni bitiriyor. Mezuniyet töreninde eşiyle birlikte verdikleri fotoğraf tam bir iletişim harikası... Ama ne yazık ki; aynı başkan bu Partinin en büyük handikap’ı da... Yasal süreç tamamlanmadığı için her ne kadar dedikodular ve şaibelerle, önyargılarla hareket edildiği iddia edilse de, suçlamalar o kadar büyük ki, Cem Uzan’ın tüm pozitif yanlarını alıp götürebiliyor. Onlar olmasaymış, bu delikanlıyı kimseler tutamazmış...
o Genç parti renkleri de başarıyla kullanıyor, hele beyazı. Tabii kırmızıdan hiç söz etmiyoruz. Ambleminde bayrak olan bir parti başka ne yapacaktı ki?.. Fakat tutarlılık ve titizlik her çalışmalarında gözlemleniyor. Son seçimlerdeki starttan bu yana hızdan ve süreklilikten en ufak taviz vermeden iletişimlerini sürdürdüler.
o Görsellik ve iletişim tasarımı, Genç Partinin en güçlü yanı. Marka vaadi ve söylemleri bu unsurun yanında çok zayıf kalabiliyor. Peki eksiği var mı? Var... Genç bir parti olmak, ancak gençlerin yanında ve içinde olmakla mümkün... Son 5 yıldır Genç Parti iletişim tasarımı açısından hangi gençlik etkinliklerinin içinde fotoğraf verdi? Ben bir tane bile hatırlamıyorum...
· Puanlara gelince: (Y): 7, (T): 4, (S): 8.
Varsa yoksa Mehmet Ağar!
· Şu DP’nin parametrelerini elden geçirirken içim ‘cız’ ediyor. Nedeni basit. Mehmet Ağar’ı 1970’lerin sonundan tanımıştım. O gün bugün hep sevdim, saydım. Sınanmış bir dostluk vardır aramızda. Bir kez bile şaşırtmadı beni. Benim de onu yanılttığımı sanmıyorum. Siyasi kariyerinde bugüne kadar tek bir yenilgisi yok. Ezcümle, Ağar konusunda sonuna kadar sübjektifim... Ama heyhat!.. Gel gör ki, ortada bir siyasi iletişim cinayeti işleniyor, seyirci kalmak ne mümkün!.. Hele iletişim tasarımı noktasından bakıldığında...
o DP’nin amblemi yürekler acısı. Siyasi partiler arasında en kullanışsızı. Mimari açıdan en sakatı... En aceleye gelmişi... Koç’un neredeyse tüm amblemlerini yapan Ivan Chermayev’e iş verilmesine kızardım. “Bizim Türkler, Akademi öğrencileri bile daha iyisini yapar” diye söylenirdim. Kazın ayağının öyle olmadığını zaman bana gösterdi. 80’ine merdiven dayamış Chermayev hakikaten kuş konduruyordu (Chase Manhattan Bank, Merck, Xerox, Guggenheim, Koç, Arçelik, Mobil, I love NY, Aygaz, Tüpraş, Demir Döküm, Opet, Yapı Kredi, diğer yaptığı işler için bkz.: http://www.cgstudionyc.com) Şu sıra Deri Tanıtım Grubu’nun çıkaracağı Gerçek Türk Derisi etiketi üzerine çalışıyor. Türkiye’de nice Chermayev’ler vardır... Yeter ki, şu siyasi liderler iletişim işini uzmanına bırakmayı, grafikerlik mesleğinden de anlamamayı bir öğrenseler...
o Hangi renk nasıl kullanılmış, boşuna aradım durdum. Nafile. Renk falan kullanılmamış. Bir tek varsa yok Mehmet!.. Tabii bir de kırmızı var. Amma orijinal!.. Kırmızı ile farklılık yaratmak çok zor. Son derece sıradan bir hava verebiliyor. Mehmet Ağar da bu kadar özensizliği hak etmiyor.
o DP’nin web sitesi aslında eli yüzü düzgün. Güncellemesi iyi. Hızı da öyle... Ama gördüğüm, DP’nin web sitesi değil, Mehmet Ağar’ın web sitesi... Mehmet aşağıya Mehmet yukarıya... Fazla olan burada da yanlış...
o Mehmet Ağar’ın şahsının görsellikle hiçbir sorunu yok... Aslanlar gibi maşallah! Çıkıyor konuşuyor... Eşi de müthiş destek. Ama ya arkası? Kadrolar?.. Olmaz ya, tutun ki iktidara geldi... Kiminle yönetecek memleketi? Birileri var muhakkak da; iletişim tasarımı konsepti içinde nerede duruyorlar? Bilen beri gelsin...
· Puanlara gelince: (Y): 1, (T): 7, (S): 3.
Korku filmleri gibi
· MHP görselliği en az önemseyen partilerden biri. Hani her türlü söylemde, ya da ‘olguda’ 4 unsurdan söz edilir: Biçim, içerik, fenomen, öz... “Bunların 4’ünün de sağlam olması durumunda etki de sağlam olur”, derler... MHP bütün ağırlığı ‘içerik’e vermiş. Sanki içerik sağlam oldu mu, biçim – öz – fenomen mühim değil... Bu gibi siyasi hareketler zaman zaman duruşlarına uygun ortamlar yakaladılar mı, diğer faktörleri peşlerine takar giderler aslında... Örneği,n memleket gerçekten elden gidiyorsa ve siz kendinizi gerçekten de kurtuluşun tek adresi olarak konumlandırabilmişseniz, görselliği doğru yönetip yönetmemeniz, hiçbir majör rol oynamaz. Çünkü içerik ve ondan çıkan kilit slogan o kadar baskındır ki, dört unsurdan diğer üçü önemini tamamen yitirir...
o MHP’nin yukarıdaki tahlili yapıp yapmadığını, konjonktürün uygun olup olmadığını kestirmek zor. Bu nedenle biz normal koşullardaymışız gibi bakalım duruma. Böyle bakınca da karşımıza çıkan görselliğin hakikaten korkunç olduğunu söyleyebiliriz... Genel hava, savaş ya da korku filmleri afişleri ile karşı karşıya olunduğu izlenimi yaratıyor.
o MHP’nin web sitesine, bu partiye oy vermeyecek olsanız da mutlaka bir girin. Bir web sitesi nasıl tasarlanmaz, orada görmek mümkün.
o Bu arada en şanslı amblem de onlarda. Üç hilal hem değer sistemimizin hem de kültürümüzün içine ‘cuk’ oturuyor. Grafik mimarisi de mükemmel. Bir amblem için daha ne istenebilir ki? MHP’nin amblemini de iyi kullandığını söyleyebiliriz. Neye göre? En azından CHP’nin 6 okuna göre...
o MHP’nin seçim iletişimi sırasında kullandığı renklere bakalım mı?.. Hayır bakmayalım!.. Sizi bu işkenceden sakınacak ve bu konuyu onlar gibi ben de Allah’a emanet edeceğim.
· Puanlara gelince: (Y): 2, (T): 7, (S): 3.
Biz bu arada bugün 5’li değerlendirmenin ikincisini ele alacağız. Hemen hatırlayalım parametreleri: 1. Marka ve seçim vaadi, 2. İletişim tasarımı, 3. Görünürlük, medya satın alma stratejisi, 4. PR ve etkinlik yönetimi, 5. Medya ilişkileri... Marka ve seçim vaadini dün tartıştık ve partilere iletişimin olmazsa olmazı 3 alandan puan verdik: İngilizce’sinden söylersek üç “C”... Creativity, Consistency, Continuity... Türkçe’sinden “YTS” (Yaratıcılık, Tutarlılık, Süreklilik...)
Bugün 2’nci değerlendirme kümesini ele alacağız: İletişim tasarımı!
Algılamanın %60’dan fazlasının görsellikten kaynaklandığını bütün bilim adamları söylüyor. Görselliğin amaca uygun olması, Algılama Yönetimi’nin ‘kritik başarı faktörü’ olarak kabul edilir... Bu seçimleri geçmişteki seçimlerden farklı kılan unsurlardan biri hiç şüphesiz partilerin TV’lerde reklam yapmalarının yasaklanması. Bu işten en büyük kârı yerel TV’ler yaptı. Bazı akıllı partiler bastırdılar paraları. Yerel kanalları iki aylığına ‘kiraladılar’... Onlar da bastılar ‘haber programlarını’ (!)...
Bu numaraya yatan bazı ulusal kanalların da olduğundan söz ediliyor. Dedikodu tabii...
Sonuçlar AK Partiyi şımartmış olmalı
· Ak Parti ilk kurulduğu günlerde kurumsal görsel kimliği ile ilgili aceleye getirdiği ve yanlış verdiği kararlardan bir türlü sıyrılamıyor. Nedir o ampul öyle?.. Hem de nasıl bir ampul... En ilkeli, en geri teknoloji ürünü olanından... Çok yakında (10 yıla kalmaz) tamamen tedavülden kalkacak bir ışıklandırma aygıtını, hem de adı yabancı dilden gelen bir nesneyi seçmek (Lampe –Lamba, Ampel – Ampül) her zaman mümkün olmaz... Belki içindeki telleri çizmemek, alttaki vidalı bölümü olduğu gibi yok etmek, işi bir miktar kurtarırdı. Belki... Peki sonra?.. Kim bilir?..
o Gerek afişlerine, gerekse seçim otobüs ve araçlarına bakıldığında, üçgen bayrakları dahil, partilerin nerede birbirlerinden farklılaştıklarını bir çırpıda söylemek, kolay değil. Ak Partinin üçgen bayraklarda kendisini üç ayrı renkteki üç bayrakla ifade etmesini, yaratıcılık ve ‘farklılaşma yönetimi’ adına bir başarı olarak görüyorsanız, diyecek lafım yok. Peki farklılıkları ‘yönetmek’ şart mıdır? Evet, şarttır. Çünkü insan özellikle büyük şehirlerde günde ortalama 4-5 bin marka ve mesajla karşılaşmaktadır. Bunların arasından sıyrılıp akılda kalmayı, bir de bunun üstüne hedef kitleyi fikirlerinizi satın alma konusunda ikna etmeyi başarmanız için, görselliğin yanı sıra farklılığınızı algılatmanız gerekir...
o Bir marka adına ikinci bir amblem, görsel açıdan intihara eş değerdir. Bir markanın bir tane amblemi olur. İki tane değil... O zaman “Her şey Türkiye için” sloganında ‘ü’ harfinin ay-yıldız şeklinde bir grafik çözümleme (!) ile ifade edilmesinin, ayrıca bunun web sitesinde kullanılmamasının (!), ‘iletişim tasarımı açısından’ nedenini biri bana açıklarsa sevinirim... “Ne var canım o da öyle bir şey işte, milliyetçilik moda ya!”... Olmaz! Çünkü biraz konuya aşina olanlar bilir ki, iletişim tasarımında “fazla olan yanlış”tır!..
o Liderin görsel duruşu açısından Ak Parti gerçekten çok avantajlı. Ayrıca Tayyip Erdoğan’ın spor kıyafetleri hiç rahatsız edici değil. Onu Abant toplantılarından ve daha pek çok etkinlikten hedef kitle böyle görmeye alışmış. Buna karşılık Başbakan’ı tam sayfada cepheden yürürken gösteren reklam için fotoğraf ya çekilirken ya da seçilirken kimse ayakkabılara bakmamış herhalde... Tayyip Erdoğan bu özensizliği hiç hak etmiyor.
o Bir reklam kampanyasında bu kadar farklı renk tonları kullanılmaz. Hemen bölen etkisi sağlarsınız, çarpan etkisi yerine. Dünkü tam sayfa eskimiş ayakkabılı Erdoğan posterli ilanın baskın zemin rengi sarı idi. Sarı Çin’de İmparatorluk rengidir. Güç gösterir. Ama Çin’de. Bizde ise sarı hastalık ve tereddüttün rengidir. Zayıflığın yani. İletişimin milli yanını, milli olduğunu iddia eden bir partinin ihmal etmesi ne acı, değil mi?.. Bazı Ak Parti afişlerinde sarıdan turuncuya oradan kırmızıya giden bir ton var. Buna renk tayfı da denir. Bazılarında ise mavi – kırmızı – beyaz hakim... Web sitesine ise hiç bakmayın, moraliniz bozulur. En son, 28 Haziran’daki Yozgat mitingi veriliyor. Ayrıca web sitesi çok zor ve yavaş çalışıyor, isteseniz de pek bakamazsınız zaten... Sonuç olarak, seçim öncesi Ak Parti ölçümlerde o kadar yüksek çıkıyor ki, yönetim, kendisinde iletişim tasarımını ihmal etme lüksünü görebiliyor sanki...
· Puanlar şöyle: Yaratıcılık (Y): 2, Tutarlılık (T): 4, Süreklilik (S): 3.
‘Miş’ gibi yaptırmak çok riskli
· Türkiye Cumhuriyeti’nin en kıymetli amblemlerinden biri olduğu herkes tarafından kabul edilen “Altı Ok”u, sizce CHP hakkını yeterince vererek ve ona yeterince sahip çıkarak mı kullanıyor; yoksa “Nereden elimde kaldı bu demode Altı Ok? Ne yapsam da şundan kurtulsam” diye biraz da utanarak ondan uzak durmaya mı çalışıyor? Bence ikincisi... Eğer demode ise meseleyi tartışmaya açmalı, gerekirse 6 okun 6’sının da anlamı değiştirilmeli, fakat Atatürk’ün bu emaneti tüm rekabetin yüreğini hoplatacak bir bayrak haline getirilmeliydi... Oysa bugün CHP’de parti üyeleri arasında bir anket yapılsa 6 okun altısının da anlamını bir çırpıda sayabilecek kaç ‘ehli vatan’ partili çıkardı, çok merak ediyorum doğrusu... Bunun sorumlusu tabii ki partililer değildir. Başta başkan, üst yönetimin tercihidir bu. Web sitesinde bile ancak arama motoru ile tararsanız 6 okla ilgili bilgi buluyorsunuz... Denebilir ki CHP’nin adı bizzat hem logodur hem de amblem. Olur... İtirazım yok. O zaman 6 oku ne yapacağız?... Ne demiştik? Fazla olan yanlıştır...
· Renk kullanımında CHP daha doğru bir yol izliyor. Beyaz – Mavi – Kırmızı... Fransız devriminden bu yana, özellikle Batı kültürü ile yetişmiş aydınlarımız için Eşitlik, Kardeşlik ve Özgürlüğün renkleri... Halkımız bu anlamları bilmese de kırmızı ve beyazı sever. CHP de bu iki rengi iyi kullanmış. Mavi biraz soğuk kaçmış. O kadarı kadı kızında da olur zaten...
o Gelelim liderin kullanımına. Başkan Deniz Baykal’ın afişler ve diğer basılı malzemeler için çektirmiş olduğu fotoğraflara dikkat ettiniz mi? Baykal adeta bir melek!.. Yumuşak, pamuk gibi... 40’larının başında bir delikanlı... Ama dikkat! Bu işler tersine dönebilir!.. Eğer halk, fotoğraflardaki duruş ile gerçek arasında, yani halkın TV’lerde gördüğü ya da mitinglerden verilen TV haberlerinde izlediği arasında uyum göremezse, yandı gülüm keten helva... Nedenini bilmese de içi burkulur. CHP iletişimcileri ise Başkan’a ‘miş’ gibi yaptırmanın ne kadar yanlış olduğunu görene kadar, iş işten geçmiş olacaktır. Bendeki izlenim şu: Afişlerdeki fotoğraflarda görülen Deniz Baykal’ın, gerçeği ile ilgisi yok. ‘İmaj’ muhabbetine takılmanın, ‘imajı’ yönetmeye çalışmanın naftalin koktuğu, hedef kitlenin ‘miş’ gibi yapıldığını hissettiği anda tam ters reaksiyon verdiği yıllardır söyleniyor. Ben diyeyim en az 20, siz deyin en az 15 yıldır...
o Buna karşılık CHP’nin web sitesi, diğer partilerin hepsinden daha dinamik ve hepsinden daha genç. Hatta adında ‘genç’ olan partininkinden bile... Seçim kirliliğini ve algılama kararmasını engelleme adına getirilen disiplin, internet ortamında gayet iyi yönetilmiş.
o CHP frekans açısından da çok başarılı. Hem dağılım hem akılda kalıcılığı sağlayacak bir medya satın alma stratejisi izlenmiş... Bütünüyle bakıldığında diğer parametrelerdeki durum hariç, iletişim tasarımı açısından CHP tüm partiler içinde en derli toplu olanı...
· Puanlara gelince: (Y): 5, (T): 6, (S): 8.
En başarılı siyasi parti amblemi
· Görselliği, iletişim tasarımını en iyi kullanan partilerden biri tartışmasız Genç Parti. Türk bayrağının kullanımı mükemmel. Genç Parti hayatiyetini sürdürürse, hiç şüphe yok ki, amblemi hem grafik, hem mimari, hem de anlam açısından MHP’nin üç hilali ile birlikte uzun yıllar etki ve tazeliğini koruyacak. Yiğidi öldürüp hakkını yemeyelim, Genç Parti amblemini, örneğin CHP’nin tersine, mükemmelen kullanıyor.
o Başkan ve eşi Genç Parti iletişim tasarımı harikaları. İkisi de güzel. İkisi de çekici, ikisi de hoş... Hele Alara Hanım şu sıra Yeditepe Üniversitesi’ni bitiriyor. Mezuniyet töreninde eşiyle birlikte verdikleri fotoğraf tam bir iletişim harikası... Ama ne yazık ki; aynı başkan bu Partinin en büyük handikap’ı da... Yasal süreç tamamlanmadığı için her ne kadar dedikodular ve şaibelerle, önyargılarla hareket edildiği iddia edilse de, suçlamalar o kadar büyük ki, Cem Uzan’ın tüm pozitif yanlarını alıp götürebiliyor. Onlar olmasaymış, bu delikanlıyı kimseler tutamazmış...
o Genç parti renkleri de başarıyla kullanıyor, hele beyazı. Tabii kırmızıdan hiç söz etmiyoruz. Ambleminde bayrak olan bir parti başka ne yapacaktı ki?.. Fakat tutarlılık ve titizlik her çalışmalarında gözlemleniyor. Son seçimlerdeki starttan bu yana hızdan ve süreklilikten en ufak taviz vermeden iletişimlerini sürdürdüler.
o Görsellik ve iletişim tasarımı, Genç Partinin en güçlü yanı. Marka vaadi ve söylemleri bu unsurun yanında çok zayıf kalabiliyor. Peki eksiği var mı? Var... Genç bir parti olmak, ancak gençlerin yanında ve içinde olmakla mümkün... Son 5 yıldır Genç Parti iletişim tasarımı açısından hangi gençlik etkinliklerinin içinde fotoğraf verdi? Ben bir tane bile hatırlamıyorum...
· Puanlara gelince: (Y): 7, (T): 4, (S): 8.
Varsa yoksa Mehmet Ağar!
· Şu DP’nin parametrelerini elden geçirirken içim ‘cız’ ediyor. Nedeni basit. Mehmet Ağar’ı 1970’lerin sonundan tanımıştım. O gün bugün hep sevdim, saydım. Sınanmış bir dostluk vardır aramızda. Bir kez bile şaşırtmadı beni. Benim de onu yanılttığımı sanmıyorum. Siyasi kariyerinde bugüne kadar tek bir yenilgisi yok. Ezcümle, Ağar konusunda sonuna kadar sübjektifim... Ama heyhat!.. Gel gör ki, ortada bir siyasi iletişim cinayeti işleniyor, seyirci kalmak ne mümkün!.. Hele iletişim tasarımı noktasından bakıldığında...
o DP’nin amblemi yürekler acısı. Siyasi partiler arasında en kullanışsızı. Mimari açıdan en sakatı... En aceleye gelmişi... Koç’un neredeyse tüm amblemlerini yapan Ivan Chermayev’e iş verilmesine kızardım. “Bizim Türkler, Akademi öğrencileri bile daha iyisini yapar” diye söylenirdim. Kazın ayağının öyle olmadığını zaman bana gösterdi. 80’ine merdiven dayamış Chermayev hakikaten kuş konduruyordu (Chase Manhattan Bank, Merck, Xerox, Guggenheim, Koç, Arçelik, Mobil, I love NY, Aygaz, Tüpraş, Demir Döküm, Opet, Yapı Kredi, diğer yaptığı işler için bkz.: http://www.cgstudionyc.com) Şu sıra Deri Tanıtım Grubu’nun çıkaracağı Gerçek Türk Derisi etiketi üzerine çalışıyor. Türkiye’de nice Chermayev’ler vardır... Yeter ki, şu siyasi liderler iletişim işini uzmanına bırakmayı, grafikerlik mesleğinden de anlamamayı bir öğrenseler...
o Hangi renk nasıl kullanılmış, boşuna aradım durdum. Nafile. Renk falan kullanılmamış. Bir tek varsa yok Mehmet!.. Tabii bir de kırmızı var. Amma orijinal!.. Kırmızı ile farklılık yaratmak çok zor. Son derece sıradan bir hava verebiliyor. Mehmet Ağar da bu kadar özensizliği hak etmiyor.
o DP’nin web sitesi aslında eli yüzü düzgün. Güncellemesi iyi. Hızı da öyle... Ama gördüğüm, DP’nin web sitesi değil, Mehmet Ağar’ın web sitesi... Mehmet aşağıya Mehmet yukarıya... Fazla olan burada da yanlış...
o Mehmet Ağar’ın şahsının görsellikle hiçbir sorunu yok... Aslanlar gibi maşallah! Çıkıyor konuşuyor... Eşi de müthiş destek. Ama ya arkası? Kadrolar?.. Olmaz ya, tutun ki iktidara geldi... Kiminle yönetecek memleketi? Birileri var muhakkak da; iletişim tasarımı konsepti içinde nerede duruyorlar? Bilen beri gelsin...
· Puanlara gelince: (Y): 1, (T): 7, (S): 3.
Korku filmleri gibi
· MHP görselliği en az önemseyen partilerden biri. Hani her türlü söylemde, ya da ‘olguda’ 4 unsurdan söz edilir: Biçim, içerik, fenomen, öz... “Bunların 4’ünün de sağlam olması durumunda etki de sağlam olur”, derler... MHP bütün ağırlığı ‘içerik’e vermiş. Sanki içerik sağlam oldu mu, biçim – öz – fenomen mühim değil... Bu gibi siyasi hareketler zaman zaman duruşlarına uygun ortamlar yakaladılar mı, diğer faktörleri peşlerine takar giderler aslında... Örneği,n memleket gerçekten elden gidiyorsa ve siz kendinizi gerçekten de kurtuluşun tek adresi olarak konumlandırabilmişseniz, görselliği doğru yönetip yönetmemeniz, hiçbir majör rol oynamaz. Çünkü içerik ve ondan çıkan kilit slogan o kadar baskındır ki, dört unsurdan diğer üçü önemini tamamen yitirir...
o MHP’nin yukarıdaki tahlili yapıp yapmadığını, konjonktürün uygun olup olmadığını kestirmek zor. Bu nedenle biz normal koşullardaymışız gibi bakalım duruma. Böyle bakınca da karşımıza çıkan görselliğin hakikaten korkunç olduğunu söyleyebiliriz... Genel hava, savaş ya da korku filmleri afişleri ile karşı karşıya olunduğu izlenimi yaratıyor.
o MHP’nin web sitesine, bu partiye oy vermeyecek olsanız da mutlaka bir girin. Bir web sitesi nasıl tasarlanmaz, orada görmek mümkün.
o Bu arada en şanslı amblem de onlarda. Üç hilal hem değer sistemimizin hem de kültürümüzün içine ‘cuk’ oturuyor. Grafik mimarisi de mükemmel. Bir amblem için daha ne istenebilir ki? MHP’nin amblemini de iyi kullandığını söyleyebiliriz. Neye göre? En azından CHP’nin 6 okuna göre...
o MHP’nin seçim iletişimi sırasında kullandığı renklere bakalım mı?.. Hayır bakmayalım!.. Sizi bu işkenceden sakınacak ve bu konuyu onlar gibi ben de Allah’a emanet edeceğim.
· Puanlara gelince: (Y): 2, (T): 7, (S): 3.