Hakan Ateş çıtayı yükseltti...
22 ARALIK 2010
Kendi kendimizi küçümsemekte üstümüze yok doğrusu... Bizi bizden başka kimse yeterince küçümseyemez. Burada örneklerini sık sık dile getiririz. `Galatasaray Avrupa şampiyonu olunca `Tesadüf!` diyoruz; futbolda dünya üçüncüsü olduğumuzda, `Avrupalı rakip çıkmadı karşımıza, hepsi kolaydı` diye aşağılıyoruz; son Basketbol Şampiyonası`nda dünya ikinciliğimizi bile hazmedemeyip `Kendi seyircimiz önünde oynadık, o yüzden` diyenleri de gördük. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül`e İngiltere`de verilen ödülü de değerli bulmadık. Atletizmdeki başarılarımız bizden değil, ithal ürünlerden geliyor...
Ne kadar zor, özgüven sahibi bir millet olmak...
Allah`tan yabancıların böyle bir kompleksi yok. Bakıyor kadrolarına, en iyisi kim? Türk falan demeden önünü hemen açıyorlar...
Medyada dün vardı. DenizBank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş bankanın ana hissedarı Dexia`nın Yönetim Komitesi üyeliğine atanmış. Komitede 10 üye var. Ateş, DenizBank`taki görevinin yanı sıra grubun küresel stratejilerinin belirlenmesine katkıda bulunacak, aynı zamanda grup içinde `en iyi uygulamaların` (best practices) geliştirilmesine yönelik bazı çalışma gruplarına başkanlık edecekmiş.
Sadece dostum olduğu için gurur duymakla kalmadım. Üstüne üstlük, iki husus daha kendi adıma (bazıları için demode olan) ulusal özgüvenin kapılarının biraz daha aralandığı duygusunu verdi:
Hakan Ateş bu kariyer adımı ile çıtayı bir kademe daha yukarı çekmiş ve yeni bir `benchmark` (nirengi noktası) oluşturmuştur. İkinci hususa gelince: Türk bankacılık sisteminin özellikle son küresel krizden sonra dünyaya öğretecek bilgi ve birikimin sahibi olduğu da tescillenmiştir. Bu başarıda Hakan Ateş`in sürekli altını çizdiği `ortak akıl`a katkıda bulunan tüm DenizBank çalışanlarının da (Denizciler) payının büyük olduğu şüphesiz.
`Deniz`ciler ne kadar gururlansalar, haklarıdır...
Atı alan Üsküdar yolunu yarılamış...
Bir başka küçümseme, hor görme türü daha... Konuyu daha önce dile getirmiştik. 26 Kasım tarihindeki `Kimden kaçan kurtuluyor?` başlıklı yazımızda rekabet odaklı reklamda rakibi bu kadar aşağılamanın doğru olmadığını dile getirmiştik. Bir sınırı olmalıydı `agresifliğin`... Temerküz (Toplama) kampından kaçar gibi Avea ve Turkcell`den kaçtıkları ima edilen aboneleri konu alan filmle ilgili yazıyı şöyle bitirmişiz:
`Şimdi ne olacak? Bana sorarsanız. Hiçbir şey olmayacak... Bakanlık ceza kesse bile kaç gün sonra... O da üç kuruş beş para... Vodafone`un yaptığı yanına kar kalacak...
Peki bu tür bel altı vuruşları engellemek mümkün mü?
Mümkün... RÖK sadece `taraflara uyarı yazısı göndermekle` kalmayacak... Medyaya yollayacağı basın bülteni ve/veya vereceği ilan yoluyla hangi taraf haksız rekabet yapıyor, hangi taraf bel altına vuruyor, alenen `taban giriyorsa` onu teşhir edecek... Ancak belki o zaman, belki... Bazı markalar itibarı sarsılacağı için, ucuz ve saygınlığı olmayan zaferlerden kaçınır...`
Dediğimiz çıktı. Haber dün internete düştü: `Vodafone`un rakiplerine saldırdığı ve küçük düşürmeye çalıştığı `Kaçan Kurtuluyor` reklamı, Reklam Özdenetim Kurulu`ndan sonra Tüketicinin ve Rekabetinin Korunması Genel Müdürlüğü`ne takılmış ve cezalandırılmıştı.
Hem para cezası hem yayından kaldırılma cezası...
Reklam, Reklam Özdenetim Kurulu RÖK`ten sonra bu kez de Sanayi Bakanlığı`na takılmıştı.
Reklamı inceleyen Tüketicinin ve Rekabetinin Korunması Genel Müdürlüğü, `4077 sayılı Tüketici Hakkının Korunması Hakkında Kanunun 16. Maddesi dahilinde Vodafone`a idari para ve söz konusu reklamın durdurulmasına` karar vermişti...
Verdi de ne oldu... Adalet geç tecelli etti. Atı alan Üsküdar`ı geçti... Çözüm üstteki satırlarda... İlgilisine duyurulur...
Ne kadar zor, özgüven sahibi bir millet olmak...
Allah`tan yabancıların böyle bir kompleksi yok. Bakıyor kadrolarına, en iyisi kim? Türk falan demeden önünü hemen açıyorlar...
Medyada dün vardı. DenizBank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş bankanın ana hissedarı Dexia`nın Yönetim Komitesi üyeliğine atanmış. Komitede 10 üye var. Ateş, DenizBank`taki görevinin yanı sıra grubun küresel stratejilerinin belirlenmesine katkıda bulunacak, aynı zamanda grup içinde `en iyi uygulamaların` (best practices) geliştirilmesine yönelik bazı çalışma gruplarına başkanlık edecekmiş.
Sadece dostum olduğu için gurur duymakla kalmadım. Üstüne üstlük, iki husus daha kendi adıma (bazıları için demode olan) ulusal özgüvenin kapılarının biraz daha aralandığı duygusunu verdi:
Hakan Ateş bu kariyer adımı ile çıtayı bir kademe daha yukarı çekmiş ve yeni bir `benchmark` (nirengi noktası) oluşturmuştur. İkinci hususa gelince: Türk bankacılık sisteminin özellikle son küresel krizden sonra dünyaya öğretecek bilgi ve birikimin sahibi olduğu da tescillenmiştir. Bu başarıda Hakan Ateş`in sürekli altını çizdiği `ortak akıl`a katkıda bulunan tüm DenizBank çalışanlarının da (Denizciler) payının büyük olduğu şüphesiz.
`Deniz`ciler ne kadar gururlansalar, haklarıdır...
Atı alan Üsküdar yolunu yarılamış...
Bir başka küçümseme, hor görme türü daha... Konuyu daha önce dile getirmiştik. 26 Kasım tarihindeki `Kimden kaçan kurtuluyor?` başlıklı yazımızda rekabet odaklı reklamda rakibi bu kadar aşağılamanın doğru olmadığını dile getirmiştik. Bir sınırı olmalıydı `agresifliğin`... Temerküz (Toplama) kampından kaçar gibi Avea ve Turkcell`den kaçtıkları ima edilen aboneleri konu alan filmle ilgili yazıyı şöyle bitirmişiz:
`Şimdi ne olacak? Bana sorarsanız. Hiçbir şey olmayacak... Bakanlık ceza kesse bile kaç gün sonra... O da üç kuruş beş para... Vodafone`un yaptığı yanına kar kalacak...
Peki bu tür bel altı vuruşları engellemek mümkün mü?
Mümkün... RÖK sadece `taraflara uyarı yazısı göndermekle` kalmayacak... Medyaya yollayacağı basın bülteni ve/veya vereceği ilan yoluyla hangi taraf haksız rekabet yapıyor, hangi taraf bel altına vuruyor, alenen `taban giriyorsa` onu teşhir edecek... Ancak belki o zaman, belki... Bazı markalar itibarı sarsılacağı için, ucuz ve saygınlığı olmayan zaferlerden kaçınır...`
Dediğimiz çıktı. Haber dün internete düştü: `Vodafone`un rakiplerine saldırdığı ve küçük düşürmeye çalıştığı `Kaçan Kurtuluyor` reklamı, Reklam Özdenetim Kurulu`ndan sonra Tüketicinin ve Rekabetinin Korunması Genel Müdürlüğü`ne takılmış ve cezalandırılmıştı.
Hem para cezası hem yayından kaldırılma cezası...
Reklam, Reklam Özdenetim Kurulu RÖK`ten sonra bu kez de Sanayi Bakanlığı`na takılmıştı.
Reklamı inceleyen Tüketicinin ve Rekabetinin Korunması Genel Müdürlüğü, `4077 sayılı Tüketici Hakkının Korunması Hakkında Kanunun 16. Maddesi dahilinde Vodafone`a idari para ve söz konusu reklamın durdurulmasına` karar vermişti...
Verdi de ne oldu... Adalet geç tecelli etti. Atı alan Üsküdar`ı geçti... Çözüm üstteki satırlarda... İlgilisine duyurulur...