Havalimanı yürümekle aşınmaz!
25 Temmuz 2019 - Yeni Şafak
Yapılamaz, dediler; yapıldı...
Tamamlanamaz, dediler; tamamlandı…
Uçuşlar başlayamaz, dediler; başladı…
Taşınamaz, dediler; taşındılar…
Yukarıdaki cümlelerin benzerlerini, her yeni projeyi hükümeti itibarsızlaştırmak için fırsat olarak kullananlarla ilgili olarak kim bilir kaç kez yazdık… Taşlamaya doyamadıkları, çelme takmak için can attıkları projeler birer birer bitti, işlemeye başladı.
Bunlardan biri de İstanbul Havalimanı… Cumhuriyet tarihinin en büyük alt yapı projesinin hepi topu altı yıl sonra 225 bin kişiye istihdam sağlaması öngörülmüş… Türkiye’nin ulusal ekonomisine katkısının Gayri Safi Millî Hasıla’nın yüzde 4,9’u yani yaklaşık 73 milyar TL seviyesinde olacağı da belirtiliyor…
Hâl böyle olunca bizimkiler, doluya koydular almadı, boşa koydular dolmadı. Sonunda dillerine dolaya dolaya bir uçak indikten sonra veya kalkarken apron içinde yol aldığı süreyi (taksi), bir de havalimanı içindeki yürüyüş mesafesini dolayabildiler…
Çok merak edenler Google’a sorabilir. Havalimanı’nda en uzak iki noktası arasındaki yürüme mesafesi 2.130 metreymiş… Bu da yetişkin bir insan için yaklaşık 2800 adım ediyor.
Uzmanlar günde 5 bin adımın altına düşmenin sağlık ve kilo kontrolü için tehlikeli olduğunu söylüyorlarmış… Günde ‘10 bin adım’ sağlıklı bir yaşam için önerilen sayıymış…
Osman Müftüoğlu ise 9 Temmuz 2018 tarihli yazısında, kas ve kemik kaybını azaltmak için İngiliz Kamu Sağlığı Kurumu’nun, ‘günde 10.000 adım’ yürüme hedefinin yeterli olmadığını açıkladığını yazmış… Kaldı ki havaalanının neredeyse her yerinde ya yürüyen bant var ya da yürüyen merdiven…
Osman hocanın Pazartesi günkü yazısı çok ilginçti… Havaalanı Yürüyüşü de Sağlığımıza Faydalı başlıklı yazısında, Müftüoğlu aynen şöyle yazmış:
“Yürümenin her türlüsü sağlığa faydalı. Yeter ki yürüyün. Yürümek için önünüze çıkan her fırsatı anında değerlendirin. ‘Havaalanı yürüyüşleri’nin de işe yaradığı düşüncesindeyim. Bu sadece benim fikrim de değil. ‘Amerikan Sağlığı Koruma, Kronik Hastalıklarla Mücadele ve Hastalık Kontrol Merkezi’ de benimle aynı fikirde. Hatta bu konuyla ilgili harika bir rehber (Promoting Airport Walking: A Guide) bile yayınlamışlar. Merak edenler cdc.gov adresine girip oradan bilgi edinebilirler. İstanbul’un yeni havaalanındaki mesafelerin fazlaca uzun olduğunu düşünenlere duyurulur. Not: İstanbul Havaalanı yöneticileri bu çalışmayı esas alıp bir rehber bile hazırlayabilirler.”
Osman hocanın bahsettiği projeyi inceledik. Günde 294 binden fazla yolcunun kullandığı Amerika’nın Atlanta şehrindeki Hartsfield-Jackson Uluslararası Havalimanı, dünyanın en işlek havalimanıymış. Walk-to-Fly adını verdikleri, sağlıklı yaşam için yürüyüşe teşvik eden çalışma da burada yapılmış ve bu çalışma sonucunda Osman hocanın bahsettiği rehber hazırlanmış.
Atlanta’daki havalimanında uçağa ulaşmanın iki yolu varmış; ya trene binmek ya da yürümek. Amerikan Sağlığı Koruma, Kronik Hastalıklarla Mücadele ve Hastalık Kontrol Merkezi (CDC), bunun yolcuları fiziksel aktiviteye teşvik etmek için iyi bir fırsat olduğunu fark etmiş ve harekete geçmiş. Havalimanı’ndaki belli yerlere yürüyüşe özendirmek için işaretler koymuşlar.
Neticede, havalimanına yerleştirilen yön, kapı ve yürüme mesafesi belirtilen işaret ve levhalar sayesinde binlerce yolcunun trene binmek yerine yürümeyi tercih ettiği görülmüş. Havalimanı içindeki termal kameralar, işaretlerin yerleştirilmesinden önce ve sonraki yürüyen yolcu sayısının karşılaştırılmasında kullanılmış… Sonuç: Son derece olumluymuş. Yürüyen insanların sayısında ciddî derecede artış yaşanmış…
Dünyada bütün enerji sistemleri daima daha yüksek enerji düzeylerinden daha düşük enerji düzeylerine akmak isterler… Bu nedenle de insanların yürümek istememelerini anlamak mümkün. Ancak kabullenmek zor… Çünkü atalet kadar insanın sağlığına zarar veren başka bir psikolojik ve sosyolojik zaaf yok…
Ancak insanı tüm diğer sistemlerden ayıran temel özelliği, yani aklı ve irfanı, onu deli saçması kara propaganda araçlarından eninde sonunda mutlaka koruyacaktır.
Tamamlanamaz, dediler; tamamlandı…
Uçuşlar başlayamaz, dediler; başladı…
Taşınamaz, dediler; taşındılar…
Yukarıdaki cümlelerin benzerlerini, her yeni projeyi hükümeti itibarsızlaştırmak için fırsat olarak kullananlarla ilgili olarak kim bilir kaç kez yazdık… Taşlamaya doyamadıkları, çelme takmak için can attıkları projeler birer birer bitti, işlemeye başladı.
Bunlardan biri de İstanbul Havalimanı… Cumhuriyet tarihinin en büyük alt yapı projesinin hepi topu altı yıl sonra 225 bin kişiye istihdam sağlaması öngörülmüş… Türkiye’nin ulusal ekonomisine katkısının Gayri Safi Millî Hasıla’nın yüzde 4,9’u yani yaklaşık 73 milyar TL seviyesinde olacağı da belirtiliyor…
Hâl böyle olunca bizimkiler, doluya koydular almadı, boşa koydular dolmadı. Sonunda dillerine dolaya dolaya bir uçak indikten sonra veya kalkarken apron içinde yol aldığı süreyi (taksi), bir de havalimanı içindeki yürüyüş mesafesini dolayabildiler…
Çok merak edenler Google’a sorabilir. Havalimanı’nda en uzak iki noktası arasındaki yürüme mesafesi 2.130 metreymiş… Bu da yetişkin bir insan için yaklaşık 2800 adım ediyor.
Uzmanlar günde 5 bin adımın altına düşmenin sağlık ve kilo kontrolü için tehlikeli olduğunu söylüyorlarmış… Günde ‘10 bin adım’ sağlıklı bir yaşam için önerilen sayıymış…
Osman Müftüoğlu ise 9 Temmuz 2018 tarihli yazısında, kas ve kemik kaybını azaltmak için İngiliz Kamu Sağlığı Kurumu’nun, ‘günde 10.000 adım’ yürüme hedefinin yeterli olmadığını açıkladığını yazmış… Kaldı ki havaalanının neredeyse her yerinde ya yürüyen bant var ya da yürüyen merdiven…
Osman hocanın Pazartesi günkü yazısı çok ilginçti… Havaalanı Yürüyüşü de Sağlığımıza Faydalı başlıklı yazısında, Müftüoğlu aynen şöyle yazmış:
“Yürümenin her türlüsü sağlığa faydalı. Yeter ki yürüyün. Yürümek için önünüze çıkan her fırsatı anında değerlendirin. ‘Havaalanı yürüyüşleri’nin de işe yaradığı düşüncesindeyim. Bu sadece benim fikrim de değil. ‘Amerikan Sağlığı Koruma, Kronik Hastalıklarla Mücadele ve Hastalık Kontrol Merkezi’ de benimle aynı fikirde. Hatta bu konuyla ilgili harika bir rehber (Promoting Airport Walking: A Guide) bile yayınlamışlar. Merak edenler cdc.gov adresine girip oradan bilgi edinebilirler. İstanbul’un yeni havaalanındaki mesafelerin fazlaca uzun olduğunu düşünenlere duyurulur. Not: İstanbul Havaalanı yöneticileri bu çalışmayı esas alıp bir rehber bile hazırlayabilirler.”
Osman hocanın bahsettiği projeyi inceledik. Günde 294 binden fazla yolcunun kullandığı Amerika’nın Atlanta şehrindeki Hartsfield-Jackson Uluslararası Havalimanı, dünyanın en işlek havalimanıymış. Walk-to-Fly adını verdikleri, sağlıklı yaşam için yürüyüşe teşvik eden çalışma da burada yapılmış ve bu çalışma sonucunda Osman hocanın bahsettiği rehber hazırlanmış.
Atlanta’daki havalimanında uçağa ulaşmanın iki yolu varmış; ya trene binmek ya da yürümek. Amerikan Sağlığı Koruma, Kronik Hastalıklarla Mücadele ve Hastalık Kontrol Merkezi (CDC), bunun yolcuları fiziksel aktiviteye teşvik etmek için iyi bir fırsat olduğunu fark etmiş ve harekete geçmiş. Havalimanı’ndaki belli yerlere yürüyüşe özendirmek için işaretler koymuşlar.
Neticede, havalimanına yerleştirilen yön, kapı ve yürüme mesafesi belirtilen işaret ve levhalar sayesinde binlerce yolcunun trene binmek yerine yürümeyi tercih ettiği görülmüş. Havalimanı içindeki termal kameralar, işaretlerin yerleştirilmesinden önce ve sonraki yürüyen yolcu sayısının karşılaştırılmasında kullanılmış… Sonuç: Son derece olumluymuş. Yürüyen insanların sayısında ciddî derecede artış yaşanmış…
Dünyada bütün enerji sistemleri daima daha yüksek enerji düzeylerinden daha düşük enerji düzeylerine akmak isterler… Bu nedenle de insanların yürümek istememelerini anlamak mümkün. Ancak kabullenmek zor… Çünkü atalet kadar insanın sağlığına zarar veren başka bir psikolojik ve sosyolojik zaaf yok…
Ancak insanı tüm diğer sistemlerden ayıran temel özelliği, yani aklı ve irfanı, onu deli saçması kara propaganda araçlarından eninde sonunda mutlaka koruyacaktır.