Haydi bana müsaade…
19 Kasım 2022 - Yeni şafak
Her şeyi bir iki günlüğüne gündemimiz ilk sıralarından aşağıya doğru kaydırıp baba memleketi Gaziantep – Kilis’e doğru savrulduk… Herkes Bodrum falan ‘yaparken’, bizim 11 yaşındaki oğlumuzu kökleri çağırdı sanki. İlle de Gaziantep diye tutturuyordu uzunca zamandır… Bu son ara tatilinde kaçamadık açıkçası…
Muhalefetin büyük kısmının terörü, PKK’nın adını ağızlarına almadan lanetlemeye kalkmalarını;
CHP Grup Başkan Vekili Engin Özkoç’un , son bir yıl içinde 200’den fazla benzer terör eylemini engelleyen ve terörle mücadelede büyük başarılara imza atan kolluk kuvvetlerimiz bir halkasını oluşturan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya “Alçak!” diye hakaret etmesini;
CHP’nin diğer Grup Başkan Vekili Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı’nı alenen tehdit etmesini;
The New York Times’ın İstiklal Caddesi saldırısını düzenleyen alçak teröristleri, sözlüklere göre, “Bir düşüncenin, bir görüşün başarı kazanması için savaşan, mücadele eden kimse” anlamına gelen kavramla “Kürt Militanlar” olarak nitelemesini;
TV’de ‘sınırsız sorumsuz’ şekilde kendisinin ne ‘muazzam siyasi’ deha, İstanbul’un tarihinde en çok proje ve hizmet üretmiş Belediye Başkanı olduğunu anlatan Ekrem İmamoğlu konuşurken aynı saatlerde bir başka kanalda İBB’nin AK Partili Başkan Vekili Tevfik Göksu’nun İmamoğlu’nun bütün havasını söndürürken izlenme oranlarında da kendisini sollamasını;
6+1’li masanın 8 saat sürmüş 8’inci toplantısından BTP’nin katılım teklifini reddetme dışında ‘yine’ hiçbir şey çıkmamasını;
Bakan Bey’in gazetemizi ziyaretinde arkadaşlarımızın kendisine de aktardığı gibi kadınlara şiddeti bir türlü engelleyemediğimizi;
ümidimi yitirmediğim enflasyon ve hayat pahalılığı ile mücadele konusunu ve daha pek çok sorunlu alanı konuşmayı en azında Salı gününe kadar gündemimin birinci maddesi olmaktan çıkarıp Gaziantep’i yaşamaya çalışacağım…
Biraz da Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü’ne borçlu olduğum ziyareti yapmaktı amacım… Kültür ve Turizm Bakan Müşaviri ve Gazikültür A.Ş. Yön. K. Bşk. Hakan Tanrıöver ile Bakanlık kadrolarının, Gaziantep Büyükşehir Başkanı Fatma Şahin Hanımefendi’nin kıymetli katkıları ve çok sayıda vefakâr ve de cefakâr hocamızın fiilî çabalarıyla hayatiyet kazanmış, ülkemizde büyük bir kültürel boşluğu doldurmuş bu hazinenin, bu muhteşem ekosistemin hazırlık safhasında, hasbelkader bizim de çorbada tuzumuz bulunmuştu… Çok istediğimiz hâlde bir türlü yolumuzu düşürememiştik. Kısmet bugüne ve bizi gazetenin Perşembe günü haberini yaptığı, Enstitü yerleşkesinde açılmış ilginç bir sergiye imiş: “Memik Filiker’e ait Esnaf, Sokak Gaziantep ve Gazikültür Kitapları Sergisi”…
Enstitü sayesinde millî kültürümüzün en önemli ögelerinden biriyle buluşurken, kamu diplomasisi için en kıymetli ‘yumuşak güç’ (soft power) unsurlarından birine sahiplenmenin gururunu yaşıyorsunuz.
Sergi de cabası adeta… 19 Aralık’a kadar sürecekmiş… Gaziantep’in mirası, kültürel değerlerini sahiplenmenin yanı sıra, Türkiye genelinde esnaf ve sokağın ögelerini de bir arada sunmasıyla da heyecan verici. Baklavacılıkta kullanılan ve Osmanlı döneminden başlayarak günümüze kadar gelmiş, tatlının nakliyesinde kullanılan kutulardan tutun meşrubat, kasacılık, otobüs işletmeciliği, çocuk oyuncakları gibi konuların koleksiyonları da sergide yer alıyor.
Enstitü’de bir de Ara Güler sürpriziyle karşılaştık. Değerli fotomuhabirimizin arkeolojik kazı bölgelerinin fotoğraflarından oluşan sergisi insana yeni ufuklar açıyor.
İkinci sürpriz ise Panorama Müzesi idi. Antep’e 1921’de nasıl olup da “Gazi” unvanının verildiğini anlamak ve de Türkiye’ye kimsenin neden diz çöktüremeyeceğini kavramak için gidip, o Müze’deki muhteşem deneyimi yaşamak lazım. Bize Müze’yi gezdiren Gazikültür A.Ş. Genel Müdürü Prof. Dr. Halil İbrahim Yakar, Büyükşehir Belediye Başkanı Şahin’in liderliğinde harikalar yaratmış.
Bu arada yıllardır görmediğimiz akrabalarımız Güneyligiller’le ve Antep mutfağının her çeşidiyle hasret giderme fırsatını kaçırmadığımızı da itiraf etmeliyim…
Muhalefetin büyük kısmının terörü, PKK’nın adını ağızlarına almadan lanetlemeye kalkmalarını;
CHP Grup Başkan Vekili Engin Özkoç’un , son bir yıl içinde 200’den fazla benzer terör eylemini engelleyen ve terörle mücadelede büyük başarılara imza atan kolluk kuvvetlerimiz bir halkasını oluşturan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya “Alçak!” diye hakaret etmesini;
CHP’nin diğer Grup Başkan Vekili Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı’nı alenen tehdit etmesini;
The New York Times’ın İstiklal Caddesi saldırısını düzenleyen alçak teröristleri, sözlüklere göre, “Bir düşüncenin, bir görüşün başarı kazanması için savaşan, mücadele eden kimse” anlamına gelen kavramla “Kürt Militanlar” olarak nitelemesini;
TV’de ‘sınırsız sorumsuz’ şekilde kendisinin ne ‘muazzam siyasi’ deha, İstanbul’un tarihinde en çok proje ve hizmet üretmiş Belediye Başkanı olduğunu anlatan Ekrem İmamoğlu konuşurken aynı saatlerde bir başka kanalda İBB’nin AK Partili Başkan Vekili Tevfik Göksu’nun İmamoğlu’nun bütün havasını söndürürken izlenme oranlarında da kendisini sollamasını;
6+1’li masanın 8 saat sürmüş 8’inci toplantısından BTP’nin katılım teklifini reddetme dışında ‘yine’ hiçbir şey çıkmamasını;
Bakan Bey’in gazetemizi ziyaretinde arkadaşlarımızın kendisine de aktardığı gibi kadınlara şiddeti bir türlü engelleyemediğimizi;
ümidimi yitirmediğim enflasyon ve hayat pahalılığı ile mücadele konusunu ve daha pek çok sorunlu alanı konuşmayı en azında Salı gününe kadar gündemimin birinci maddesi olmaktan çıkarıp Gaziantep’i yaşamaya çalışacağım…
Biraz da Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü’ne borçlu olduğum ziyareti yapmaktı amacım… Kültür ve Turizm Bakan Müşaviri ve Gazikültür A.Ş. Yön. K. Bşk. Hakan Tanrıöver ile Bakanlık kadrolarının, Gaziantep Büyükşehir Başkanı Fatma Şahin Hanımefendi’nin kıymetli katkıları ve çok sayıda vefakâr ve de cefakâr hocamızın fiilî çabalarıyla hayatiyet kazanmış, ülkemizde büyük bir kültürel boşluğu doldurmuş bu hazinenin, bu muhteşem ekosistemin hazırlık safhasında, hasbelkader bizim de çorbada tuzumuz bulunmuştu… Çok istediğimiz hâlde bir türlü yolumuzu düşürememiştik. Kısmet bugüne ve bizi gazetenin Perşembe günü haberini yaptığı, Enstitü yerleşkesinde açılmış ilginç bir sergiye imiş: “Memik Filiker’e ait Esnaf, Sokak Gaziantep ve Gazikültür Kitapları Sergisi”…
Enstitü sayesinde millî kültürümüzün en önemli ögelerinden biriyle buluşurken, kamu diplomasisi için en kıymetli ‘yumuşak güç’ (soft power) unsurlarından birine sahiplenmenin gururunu yaşıyorsunuz.
Sergi de cabası adeta… 19 Aralık’a kadar sürecekmiş… Gaziantep’in mirası, kültürel değerlerini sahiplenmenin yanı sıra, Türkiye genelinde esnaf ve sokağın ögelerini de bir arada sunmasıyla da heyecan verici. Baklavacılıkta kullanılan ve Osmanlı döneminden başlayarak günümüze kadar gelmiş, tatlının nakliyesinde kullanılan kutulardan tutun meşrubat, kasacılık, otobüs işletmeciliği, çocuk oyuncakları gibi konuların koleksiyonları da sergide yer alıyor.
Enstitü’de bir de Ara Güler sürpriziyle karşılaştık. Değerli fotomuhabirimizin arkeolojik kazı bölgelerinin fotoğraflarından oluşan sergisi insana yeni ufuklar açıyor.
İkinci sürpriz ise Panorama Müzesi idi. Antep’e 1921’de nasıl olup da “Gazi” unvanının verildiğini anlamak ve de Türkiye’ye kimsenin neden diz çöktüremeyeceğini kavramak için gidip, o Müze’deki muhteşem deneyimi yaşamak lazım. Bize Müze’yi gezdiren Gazikültür A.Ş. Genel Müdürü Prof. Dr. Halil İbrahim Yakar, Büyükşehir Belediye Başkanı Şahin’in liderliğinde harikalar yaratmış.
Bu arada yıllardır görmediğimiz akrabalarımız Güneyligiller’le ve Antep mutfağının her çeşidiyle hasret giderme fırsatını kaçırmadığımızı da itiraf etmeliyim…