Hedef kitleye uyum başarıyı getiriyor
01 Aralık 2018 - Marketing Türkiye
Toplu taşımaya binenler, en az bir kez kartında yeterli bakiye kalmadığı bir zaman denk gelmiştir ya da başına gelen birine şahit olmuştur herhalde. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) de bu durumu ortadan kaldırmak için bir çözüm geliştirmiş ve cep telefonundan İstanbulkart’a yükleme yapma seçeneğini kullanıma sunmuş. Bunu da gayet eğlenceli bir video ile duyurmuş.
Reklam filminde herkes sırasıyla otobüse biniyor, kartlarını basıp geçiyorlar ama bir adam kartını basınca yetersiz bakiye uyarısıyla karşılaşıyor ve bir anda otobüsteki herkesin farklı bakışlarına maruz kalıyor. Adam çekinerek “Fazla akbili (İstanbul Kart bakiyesi) olan var mı?” diye soruyor. Bu soru üzerine herkes yaptığı işle ilgilenmeye dönüyor, kimse tepki göstermiyor. Adamcağız da sorusuna kimseden yanıt alamayınca otobüsten inmek zorunda kalıyor. Bunun üzerine İstanbulkart dolum noktasına geliyor ve dolum makinesi için “Keşke bunun küçüğü olsa” diye kendi kendine konuşurken, makine küçülüp cebine giriyor. Reklam filminin sonunda otobüse binen adam, bu sefer bir teyzenin bakiyesinin yetersiz olmasına yönelik “Teyzeciğim ben cepten vereyim” cevabını vererek reklam filmi bitiyor.
İBB web sitesinde bulunan bilgiye göre bu kart ile İspark otoparkları, iTaksi’ler, şehir plaj ve tuvaletleri, şehir bisikletlerinde de ödeme yapılabilecekmiş. İlerleyen dönemlerde ise hedef büfe, market gibi noktalardan yapılan alışverişlerin yanı sıra, fatura ödemelerinde kullanmakmış.
Gayet basit ve anlaşılır bir film. Özellikle yerel seçimler öncesi, toplu taşıma kullanıcılarının en çok karşılaştığı konulardan birine çözüm bulunması ve bunu gayet mizahi, hedef kitleye uygun bir şekilde anlatılması, tanıtımın başarısını da berberinde getirmiş. Üstelik bunu sanki bir marka iletişimi gibi ele almışlar; adeta yerel yönetimlerde görmeye alışık olmadığımız türden…
Yerel olayım derken evrensel değerleri kaçırmak…
Japon otomotiv markası Toyota, Mısır’da Fortuner modeli için bir reklam filmi yayınlayınca kıyamet kopmuş. Neden mi? Çünkü hem kadınların hem de erkeklerin kullanabileceği bir araba reklamında sadece ama sadece erkekleri hedef kitle olarak benimsemiş…
Bir SUV modeli olan Fortuner’ın sağlamlığını ve gücünü ön plana çıkaran kampanyada Toyota “Erkekler İçin Yapıldı” söylemiyle yola çıkmış. Aracın yanında erkek fotoğraflarının yer almasının yanı sıra gücü erkeklikle özdeşleştiren “Gücü nasıl yöneteceğini bilir” gibi ifadeler kullanılıyor. Reklam filminin devamında yemek için avlanma ihtiyacı bulunmayan, gücünü kavanoz kapağı açarak ya da market poşeti taşıyarak göstermek zorunda kalan 21’inci yüzyıl erkeğinin gücünü Toyota Fortuner ile salıvermesi öneriliyor. Hal böyle olunca sosyal medya kullanıcıları da markayı cinsiyetçilikle suçlamış. Üstelik konu Mısır ile sınırlı kalmamış; Independent gibi uluslararası medya platformlarının Afrika’da etkin mecralarında da yayılmış.
Bu olaydan çıkarılabilecek birkaç ders var. En önemli iki tanesinden bahsedelim: Birincisi ne kadar kapalı bir pazarda kampanya, iletişim, reklam çalışması vb. yaparsan yap, pazarın kapalı olduğuna aldanıp; “Bu nasılsa dışarı sızmaz” dememek lazım. İkincisi Mısır’da SUV segmentindeki araçları daha fazla erkekler tercih ediyor olabilir; hatta kadınların araba kullanma oranı erkeklerden düşük de olabilir. Fakat her ne iletişim stratejileri yerel kültür ve değerlere uygun olmak zorunda olsa da global ve insana özgü genel geçer değerlere de karşı olmamalı. Dolayısıyla sadece o ülkedeki hedef kitleyi düşünerek hareket etmemek, yerel dinamiklere uyarken evrensel değerleri de göz önünden kaçırmamak lazım…
Kamu spotu tadında bir reklam
QNB Finansbank, Türkiye’de ve bölgede desteklediği projeleri konu alan yeni bir reklam filmi yayınlamış. Genç müzisyenlerin, bankayla özdeşleşen ‘Finansçı’ melodisini çaldıkları reklamın yönetmeni Fatih Kızılgök, ajansı ise Rabarba…
Reklam, Osmangazi Köprüsü’nde hareket eden bir tırın üzerinde bulunan genç bir sanatçının Finansçı melodisinin piyano yorumuyla başlıyor. Ardından destek verilen her proje için başka bir genç sanatçı ve çaldığı başka bir enstrüman karşımıza çıkıyor. Adeta senfoni gibi... Reklamda adı geçen diğer projeler ise şöyle: Afrika Demiryolları İnşaatı, Fenerbahçe Basketbol Takımı Forma Sırt Sponsoru, 2 milyon kişiye bireysel kredi, Trabzonspor Kulübü Ana Sponsoru, 6 milyar TL’lik tarım kredileri, dış ticarette 20 bin firmaya destek, KOBİ’lere 90 milyar TL kredi…
QNB Finansbank’ın reklamı kaliteli bir kamu spotu tadında olmuş. Katar sermayeli bir banka olmasına rağmen tamamen yerli ve milli bir duyguyu dile getirmesi de cabası… Keşke kamu kuruluşları bu filmi örnek olarak alsalar...
Reklam filminde herkes sırasıyla otobüse biniyor, kartlarını basıp geçiyorlar ama bir adam kartını basınca yetersiz bakiye uyarısıyla karşılaşıyor ve bir anda otobüsteki herkesin farklı bakışlarına maruz kalıyor. Adam çekinerek “Fazla akbili (İstanbul Kart bakiyesi) olan var mı?” diye soruyor. Bu soru üzerine herkes yaptığı işle ilgilenmeye dönüyor, kimse tepki göstermiyor. Adamcağız da sorusuna kimseden yanıt alamayınca otobüsten inmek zorunda kalıyor. Bunun üzerine İstanbulkart dolum noktasına geliyor ve dolum makinesi için “Keşke bunun küçüğü olsa” diye kendi kendine konuşurken, makine küçülüp cebine giriyor. Reklam filminin sonunda otobüse binen adam, bu sefer bir teyzenin bakiyesinin yetersiz olmasına yönelik “Teyzeciğim ben cepten vereyim” cevabını vererek reklam filmi bitiyor.
İBB web sitesinde bulunan bilgiye göre bu kart ile İspark otoparkları, iTaksi’ler, şehir plaj ve tuvaletleri, şehir bisikletlerinde de ödeme yapılabilecekmiş. İlerleyen dönemlerde ise hedef büfe, market gibi noktalardan yapılan alışverişlerin yanı sıra, fatura ödemelerinde kullanmakmış.
Gayet basit ve anlaşılır bir film. Özellikle yerel seçimler öncesi, toplu taşıma kullanıcılarının en çok karşılaştığı konulardan birine çözüm bulunması ve bunu gayet mizahi, hedef kitleye uygun bir şekilde anlatılması, tanıtımın başarısını da berberinde getirmiş. Üstelik bunu sanki bir marka iletişimi gibi ele almışlar; adeta yerel yönetimlerde görmeye alışık olmadığımız türden…
Yerel olayım derken evrensel değerleri kaçırmak…
Japon otomotiv markası Toyota, Mısır’da Fortuner modeli için bir reklam filmi yayınlayınca kıyamet kopmuş. Neden mi? Çünkü hem kadınların hem de erkeklerin kullanabileceği bir araba reklamında sadece ama sadece erkekleri hedef kitle olarak benimsemiş…
Bir SUV modeli olan Fortuner’ın sağlamlığını ve gücünü ön plana çıkaran kampanyada Toyota “Erkekler İçin Yapıldı” söylemiyle yola çıkmış. Aracın yanında erkek fotoğraflarının yer almasının yanı sıra gücü erkeklikle özdeşleştiren “Gücü nasıl yöneteceğini bilir” gibi ifadeler kullanılıyor. Reklam filminin devamında yemek için avlanma ihtiyacı bulunmayan, gücünü kavanoz kapağı açarak ya da market poşeti taşıyarak göstermek zorunda kalan 21’inci yüzyıl erkeğinin gücünü Toyota Fortuner ile salıvermesi öneriliyor. Hal böyle olunca sosyal medya kullanıcıları da markayı cinsiyetçilikle suçlamış. Üstelik konu Mısır ile sınırlı kalmamış; Independent gibi uluslararası medya platformlarının Afrika’da etkin mecralarında da yayılmış.
Bu olaydan çıkarılabilecek birkaç ders var. En önemli iki tanesinden bahsedelim: Birincisi ne kadar kapalı bir pazarda kampanya, iletişim, reklam çalışması vb. yaparsan yap, pazarın kapalı olduğuna aldanıp; “Bu nasılsa dışarı sızmaz” dememek lazım. İkincisi Mısır’da SUV segmentindeki araçları daha fazla erkekler tercih ediyor olabilir; hatta kadınların araba kullanma oranı erkeklerden düşük de olabilir. Fakat her ne iletişim stratejileri yerel kültür ve değerlere uygun olmak zorunda olsa da global ve insana özgü genel geçer değerlere de karşı olmamalı. Dolayısıyla sadece o ülkedeki hedef kitleyi düşünerek hareket etmemek, yerel dinamiklere uyarken evrensel değerleri de göz önünden kaçırmamak lazım…
Kamu spotu tadında bir reklam
QNB Finansbank, Türkiye’de ve bölgede desteklediği projeleri konu alan yeni bir reklam filmi yayınlamış. Genç müzisyenlerin, bankayla özdeşleşen ‘Finansçı’ melodisini çaldıkları reklamın yönetmeni Fatih Kızılgök, ajansı ise Rabarba…
Reklam, Osmangazi Köprüsü’nde hareket eden bir tırın üzerinde bulunan genç bir sanatçının Finansçı melodisinin piyano yorumuyla başlıyor. Ardından destek verilen her proje için başka bir genç sanatçı ve çaldığı başka bir enstrüman karşımıza çıkıyor. Adeta senfoni gibi... Reklamda adı geçen diğer projeler ise şöyle: Afrika Demiryolları İnşaatı, Fenerbahçe Basketbol Takımı Forma Sırt Sponsoru, 2 milyon kişiye bireysel kredi, Trabzonspor Kulübü Ana Sponsoru, 6 milyar TL’lik tarım kredileri, dış ticarette 20 bin firmaya destek, KOBİ’lere 90 milyar TL kredi…
QNB Finansbank’ın reklamı kaliteli bir kamu spotu tadında olmuş. Katar sermayeli bir banka olmasına rağmen tamamen yerli ve milli bir duyguyu dile getirmesi de cabası… Keşke kamu kuruluşları bu filmi örnek olarak alsalar...