Hem farkında hem de Gülhane Parkı’nda olmak mümkündür…
15 Nisan 2011 - Marketin Türkiye
Annem yedi göbekten İstanbullu olmakla övünürdü. Yine benim çocukluğumda kimse kimseye “Nerelisin” diye sormazdı. Sonraları, nereli olduğumu merak edenlere “İstanbulluyum” diye yanıt verdiğimde hemen ikinci sorunun geleceğine tanık olacaktım: “Aslen nerelisiniz?”… İstanbul’un marka vaadinde eksen kaymasını bizzat yaşayanlardandım.
Çocukluğumun İstanbul’unda her semtin bir bostanı mutlaka olurdu. Boğaz’ın bostanları ise en ünlüleri idi… Sebze meyve alışverişi yapnak için Feneryolu’ndan kalkıp Boğaz’ın Anadolu yakasında tur attığımızı hatırlarım…
Kuzguncuk bostanı ya da diğer adıyla İlya’nın Bostanı da rağbet ettiğimiz özel bostanlardan biriydi. İlya’nın Bostanı beni iki nedenle çok ilgilendiriyor. Boğaz’daki yeşilliğe göz koyup onun yerine vahşi kapitalizmin ürünleri site ve rezidansların yapılması için verilen mücadele ve o mücadeleye karşı direnen semt halkının bostanını elde tutamak için verdiği iletişim kavgası… Hikaye ilginç…
İmar kanununa göre herhangi bir ‘yapı yapılamaz’ konumunda olmasına rağmen, 1990’dan bu yana tam üç kez halkın elinden alınmaya çalışılmış. Vakıflar Genel Müdürlüğü her denemesinde Kuzguncuklular’ın ciddi bir direnişiyle karşılaşmış.
İlya’nın bostanı 1990 ve 2000’de kendisine açılan iki savaştan hep zaferle çıktığı için artık ‘Kahraman Bostan’ olarak anılıyormış. Bir defa kahraman ilan edildiğinizde, hep daha fazla kahramanlık beklenir ya sizden. İşte bu yüzden Kahraman Bostan’ın bugünlerde yapılaşmaya karşı üçüncü savaşını vermesini dört gözle bekleyenlerin sayısı az değil.
1990 yılında bostanı Kuzguncuklular’la kısmen ‘papaz olan’ kişi son dönemde Ergenekon Davası nedeniyle medyanın gündeminde düşmeyen Mehmet Haberal. Sayın Haberal bostan arazisini Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden kiralayarak yerine Böbrek ve Diyaliz Hastanesi yapma girişiminde bulunmuş; ancak mahalle sakinlerinin direnişi sonucunda, isteği mahkeme tarafından reddedilmiş. Haberal 10 yıl sonra bu kez özel okul yapma projesiyle ikinci bir girişimde bulunmuş. Ancak bu girişim de Şehir Bölge Planlamacılar Odası’nın açtığı dava sonucunda engellenmiş.
Haberal’ın bostandan çekilmesinin ardından, arazi bir peyzaj şirketi tarafından kiralanmış ve fidanlık olarak kullanılmaya başlanmış. Kuzguncuk halkı sakin bir 10 yıl geçirmiş. Bostanın kapıları, semt halkının deyişiyle ‘Kuzguncuk ruhunu’ taşıyan herkese ardına kadar açıkmış. Kuzguncuklular, ziyaretçiler, kediler, köpekler, böcekler ve kuşlarıyla cıvıl cıvılmış Kahraman Bostan. Ta ki, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden ‘bostanı boşaltın’ tebligatı gelene kadar.
Kuzguncuk halkı şu günlerde şaşkın. Yine bir okul yapılmak isteniyormuş bostan arazisine. Ama çevre halkın ihtiyacını fazlasıyla karşılayan, 300 öğrenci kapasiteli bir okul zaten varmış. Bunca yıllık direnişle bilen semt sakinleri şu günlerde yeni bir direnişe hazırlanıyorlar.
Önce bir imza kampanyası başlamış. Esnafı, emeklisi, ev kadını ve sanatçısıyla herkes katılıyormuş. Ardından mahallenin her yanı çeşit çeşit, rengârenk ‘korkuluklarla’ süslenmiş. Direniş ilk günün heyecanı ile sürmekteymiş.
Şu sıra Kuzguncuklular, “Bostanımızı daha önce de vermedik, tekrar söylüyoruz ‘yine vermeyeceğiz, ciğerimizi söktürmeyeceğiz” şeklinde sloganlar içeren afişlerle seslerini duyurmaya çalışıyorlar.
İcadiye Caddesi’nden sahile inerken ‘yeni korkuluklar giydirilmek üzere sizleri bekliyor’ yazan küçük afişler görmek mümkün. Korkuluklar bir tür ‘temsili koruma kalkanı’ oluşturuyorlar. Yeni stil ve vurucu mesajlarıyla her geçen gün bir korkuluk ekleniyor çevreye. Kimisi elinde çay tepsisi tutuyor, kimisi hemen yanı başındaki başka bir korkuluğun elini. Kimisine pijama giydirmişler; üzerinde bir yazı: “Pijamamı giydim ama beni uyutamazsınız!”
Kuzguncuklular, direnişlerine sanatsal bir ‘arka plan’ da ilave etmeyi unutmamışlar: Şiir günleri… Direnişe destek veren, sanatçı olan ya da olmayan herkes katılıyormuş şiir günlerine. Bu kez de başaracaklarına inanıyorlar...
Ben pek emin değilim. Sivil inisiyatifteki ‘aktivist’ arkadaşları tamamen desteklerken, aynı zamanda uyarıyorum da:
“Ekonomik bir model geliştirmezseniz, bu ‘koruma hareketi’ bir tür dilek - temenni – hüsnü kuruntu boyutunda kalır. Bir adım ileri gitmez. Avrupa’da trenle geçerken bile görülür. Büyük kentlerin çevresinde geniş yeşil alanlar, bostanlar vardır. Bunların için küçük bahçelere bölünmüştür. İçlerinde minik kulübeler vardır. Alet edevat, tohum toprak koymak için… O bahçecikler, büyük kentlerde oturan ve toprakla haşır neşir olmak isteyen meraklılara kiralanır. Bu şekilde hem işin ekonomisi kurtulur, hem de sizin bostan da…”
Vahşi kapitalizmin içinde ‘sosyalist’ hoşluklar yapmaya çalışmak, genellikle hüsranla sonuçlanan serüvenlere yol açabilir. Oysa “Hem farkında, hem de Gülhane Parkı’nda olmak mümkündür”
Çikolatada ‘konuşma’ dönemi…
Helikon İletişim’i tebrik etmekle işe başlayalım… Bir kere öyle bir e-posta göndermiş ki, görevi bütün ‘junk’ postayı silmek olan asistan arkadaşımız onun çöpe gitmesini engellemiş; benim okumamı sağlamış. Ben de onu okuduktan sonra alıp yazı konusu olacak konuları biriktirdiğim klasörün içine atmışım.
Belki de çikolataya hasret kaldığımdandır… (Hafif gürbüz bir durumumuz var ya…) Belki de harika bir pazarlama iletişimi çalışması olarak gördüğümden… Özellikle de Helikon’un bana olayı sunuşundan… Bir şeyden, ya da hepsinden birden etkilenmişim…
Sözü Helikon İletişim’den Jale Balkanlı’ya verelim:
“Sevdiklerinize ‘Konuşan Çikolatalar’la hem mesajınızı vereceksiniz, hem de çikolatanın doyumsuz lezzetini hediye edeceksiniz. Dünyada bir ilk olan ’Konuşan Çikolatalar”, Chocchic firması tarafından tasarlandı ve tescillendi.
Konuşan Çikolatalar’a dilediğiniz mesajı kendi sesinizle kaydedip, hediyeyi adeta canlandırarak sunabiliyorsunuz. Dilerseniz arkadaşınızın doğum gününü, yıl dönümünü, kutlayın, dilerseniz ona teşekkür edin … Evlenme de teklif edebilirsiniz, özür de dileyebilirsiniz, ya da arkadaşınıza hoş bir sürpriz yapabilirsiniz. Konuşan Çikolatalar, 6 farklı tasarım ve mesajla raflarda yerini almaya başladı. Kime ne mesaj vereceğiniz tamamen size kalmış.
Chocchic, kutunun içindeki çikolata için de Pelit markasını tercih etti. Konuşan Çikolatalar’a tüm Megavizyon, Nezih Kitabevi, Seyhan Müzik, Maslak ve Kuruçeşme Opet ve Kazasker Shell mağazalarından veya www.chocchic.com adresinden ulaşmak mümkün…”
Çok başarı numara… Farklılığı çikolatada dah fazla yaratmak kolay değil. Ancak çok inovatif bir paketleme ve sunum farklılığı yaratmak mümkün… Chocchic’i kutluyoruz… Tüm diğer hızlı tüketim maddesi üreticilerinin buradan çıkaracakları ders olduğuna şüphe yok…
Tüm ‘akıllı kasabalar’ Can’ı izlemeli…
Bir ilginç pazarlama iletişimi olayı daha…
Bir gün bir de baktım yılların gazetecisi sevgili dostum Can Aksın’dan bir mektup:
“Sevgili eski dostum,
Görüşmeyeli çok uzun zaman oldu. Eşimin ölümünden sonra, gazeteciliğe ve yazarlığa veda ederek Ayvalık'a yerleştiğimi ve orada yaşadığımı sanırım biliyorsunuz.
Son yıllarda Ramazan ayının yaz aylarına denk gelmesi nedeniyle, çok kısa yaz sezonu geçiren Ayvalık'ın ekonomisi de bu durumdan etkileniyor. Kışın zaten gelen giden pek olmadığı için alışveriş imkânı da daralıyor.
Bu duruma küçük bir çözüm olarak ayvalikpazari.com'u kurarak cevap vermek istedik. Ayvalık Kaymakamı, Belediye Başkanı ve ATO Başkanı Rahmi Gençer'in destek ve olumlu yaklaşımları ile kurulan ayvalikpazari.com, Ayvalık'ın en ünlü zeytinyağlarını, en iyi peynirlerini, en taze ve doğal sebze ve otlarını, organik tarım yoluyla elde edilen en çevreci ürünlerini, Ayvalık'ın kendine özgü sanat eserlerini, kısacası Ayvalık'ın tüm güzelliklerini tüm Türkiye'ye sunmak için kuruldu.
ayvalikpazari.com online satış mağazasında sadece Ayvalık sınırları içerisinde yetiştirilen zeytinlerden üretilen zeytinyağları üzerine konan Ayvalık Zeytinyağı Coğrafi işaretine sahip, dünyanın en güzel zeytinyağları bulunuyor.
Ayvalık'ın en ünlü zeytinyağlarını, en iyi peynirlerini, en taze ve doğal sebze ve otlarını, organik tarım yoluyla elde edilen en çevreci ürünlerini, satın almak için Ayvalık'a gelmek gerekmiyor. Bilgisayarın başında otururken ayvalikpazari.com 'u tıklayanlar bu ürünleri ertesi gün evlerinde teslim alabiliyorlar.
ayvalikpazari.com sadece yiyecek ve satış üzerine kurulmamıştır. Ayvalıklı kadınlara iş imkânı sağlayan, geri dönüşüm projesi ile Ayvalık'ın adını tüm dünyaya duyuran, Sabancı Üniversitesi'nden Tara Hopkins'in atölyesinde, Ayvalıklı hanımlar tarafından yapılan "el yapımı" ürünler de ayvalikpazari.com 'da bulunuyor.
Sevgili dostum,
Bu sitemize destek vermenizi, özellikle rica ediyorum. Tanınmak ve çalışmayı hızlandırmak ve Ayvalık ekonomisini canlandırmak için buna çok ihtiyacımız var.
Sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum
Can Aksın
[email protected]”
Sevgili Can Aksın, emekli olup kendini kahveşlere atıp ya da TV’nin karşısında yok edip, ‘kazandan düşürmemiş’… Müthiş bir işe kalkışmış. Kent (bu durumda kasaba) markası yönetimine adamıi kendisini. Ticari modeli de geliştirmiş… Diğer kent ve kasabalarımıza duyurulur… Tüm desteğim ondan yana. İşe Zeytinyağı ve zeytin ısmarlayarak başladım. Devamı gelecektir…
Tebrikler Can… Hepimize örnek oldun…
Çocukluğumun İstanbul’unda her semtin bir bostanı mutlaka olurdu. Boğaz’ın bostanları ise en ünlüleri idi… Sebze meyve alışverişi yapnak için Feneryolu’ndan kalkıp Boğaz’ın Anadolu yakasında tur attığımızı hatırlarım…
Kuzguncuk bostanı ya da diğer adıyla İlya’nın Bostanı da rağbet ettiğimiz özel bostanlardan biriydi. İlya’nın Bostanı beni iki nedenle çok ilgilendiriyor. Boğaz’daki yeşilliğe göz koyup onun yerine vahşi kapitalizmin ürünleri site ve rezidansların yapılması için verilen mücadele ve o mücadeleye karşı direnen semt halkının bostanını elde tutamak için verdiği iletişim kavgası… Hikaye ilginç…
İmar kanununa göre herhangi bir ‘yapı yapılamaz’ konumunda olmasına rağmen, 1990’dan bu yana tam üç kez halkın elinden alınmaya çalışılmış. Vakıflar Genel Müdürlüğü her denemesinde Kuzguncuklular’ın ciddi bir direnişiyle karşılaşmış.
İlya’nın bostanı 1990 ve 2000’de kendisine açılan iki savaştan hep zaferle çıktığı için artık ‘Kahraman Bostan’ olarak anılıyormış. Bir defa kahraman ilan edildiğinizde, hep daha fazla kahramanlık beklenir ya sizden. İşte bu yüzden Kahraman Bostan’ın bugünlerde yapılaşmaya karşı üçüncü savaşını vermesini dört gözle bekleyenlerin sayısı az değil.
1990 yılında bostanı Kuzguncuklular’la kısmen ‘papaz olan’ kişi son dönemde Ergenekon Davası nedeniyle medyanın gündeminde düşmeyen Mehmet Haberal. Sayın Haberal bostan arazisini Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden kiralayarak yerine Böbrek ve Diyaliz Hastanesi yapma girişiminde bulunmuş; ancak mahalle sakinlerinin direnişi sonucunda, isteği mahkeme tarafından reddedilmiş. Haberal 10 yıl sonra bu kez özel okul yapma projesiyle ikinci bir girişimde bulunmuş. Ancak bu girişim de Şehir Bölge Planlamacılar Odası’nın açtığı dava sonucunda engellenmiş.
Haberal’ın bostandan çekilmesinin ardından, arazi bir peyzaj şirketi tarafından kiralanmış ve fidanlık olarak kullanılmaya başlanmış. Kuzguncuk halkı sakin bir 10 yıl geçirmiş. Bostanın kapıları, semt halkının deyişiyle ‘Kuzguncuk ruhunu’ taşıyan herkese ardına kadar açıkmış. Kuzguncuklular, ziyaretçiler, kediler, köpekler, böcekler ve kuşlarıyla cıvıl cıvılmış Kahraman Bostan. Ta ki, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden ‘bostanı boşaltın’ tebligatı gelene kadar.
Kuzguncuk halkı şu günlerde şaşkın. Yine bir okul yapılmak isteniyormuş bostan arazisine. Ama çevre halkın ihtiyacını fazlasıyla karşılayan, 300 öğrenci kapasiteli bir okul zaten varmış. Bunca yıllık direnişle bilen semt sakinleri şu günlerde yeni bir direnişe hazırlanıyorlar.
Önce bir imza kampanyası başlamış. Esnafı, emeklisi, ev kadını ve sanatçısıyla herkes katılıyormuş. Ardından mahallenin her yanı çeşit çeşit, rengârenk ‘korkuluklarla’ süslenmiş. Direniş ilk günün heyecanı ile sürmekteymiş.
Şu sıra Kuzguncuklular, “Bostanımızı daha önce de vermedik, tekrar söylüyoruz ‘yine vermeyeceğiz, ciğerimizi söktürmeyeceğiz” şeklinde sloganlar içeren afişlerle seslerini duyurmaya çalışıyorlar.
İcadiye Caddesi’nden sahile inerken ‘yeni korkuluklar giydirilmek üzere sizleri bekliyor’ yazan küçük afişler görmek mümkün. Korkuluklar bir tür ‘temsili koruma kalkanı’ oluşturuyorlar. Yeni stil ve vurucu mesajlarıyla her geçen gün bir korkuluk ekleniyor çevreye. Kimisi elinde çay tepsisi tutuyor, kimisi hemen yanı başındaki başka bir korkuluğun elini. Kimisine pijama giydirmişler; üzerinde bir yazı: “Pijamamı giydim ama beni uyutamazsınız!”
Kuzguncuklular, direnişlerine sanatsal bir ‘arka plan’ da ilave etmeyi unutmamışlar: Şiir günleri… Direnişe destek veren, sanatçı olan ya da olmayan herkes katılıyormuş şiir günlerine. Bu kez de başaracaklarına inanıyorlar...
Ben pek emin değilim. Sivil inisiyatifteki ‘aktivist’ arkadaşları tamamen desteklerken, aynı zamanda uyarıyorum da:
“Ekonomik bir model geliştirmezseniz, bu ‘koruma hareketi’ bir tür dilek - temenni – hüsnü kuruntu boyutunda kalır. Bir adım ileri gitmez. Avrupa’da trenle geçerken bile görülür. Büyük kentlerin çevresinde geniş yeşil alanlar, bostanlar vardır. Bunların için küçük bahçelere bölünmüştür. İçlerinde minik kulübeler vardır. Alet edevat, tohum toprak koymak için… O bahçecikler, büyük kentlerde oturan ve toprakla haşır neşir olmak isteyen meraklılara kiralanır. Bu şekilde hem işin ekonomisi kurtulur, hem de sizin bostan da…”
Vahşi kapitalizmin içinde ‘sosyalist’ hoşluklar yapmaya çalışmak, genellikle hüsranla sonuçlanan serüvenlere yol açabilir. Oysa “Hem farkında, hem de Gülhane Parkı’nda olmak mümkündür”
Çikolatada ‘konuşma’ dönemi…
Helikon İletişim’i tebrik etmekle işe başlayalım… Bir kere öyle bir e-posta göndermiş ki, görevi bütün ‘junk’ postayı silmek olan asistan arkadaşımız onun çöpe gitmesini engellemiş; benim okumamı sağlamış. Ben de onu okuduktan sonra alıp yazı konusu olacak konuları biriktirdiğim klasörün içine atmışım.
Belki de çikolataya hasret kaldığımdandır… (Hafif gürbüz bir durumumuz var ya…) Belki de harika bir pazarlama iletişimi çalışması olarak gördüğümden… Özellikle de Helikon’un bana olayı sunuşundan… Bir şeyden, ya da hepsinden birden etkilenmişim…
Sözü Helikon İletişim’den Jale Balkanlı’ya verelim:
“Sevdiklerinize ‘Konuşan Çikolatalar’la hem mesajınızı vereceksiniz, hem de çikolatanın doyumsuz lezzetini hediye edeceksiniz. Dünyada bir ilk olan ’Konuşan Çikolatalar”, Chocchic firması tarafından tasarlandı ve tescillendi.
Konuşan Çikolatalar’a dilediğiniz mesajı kendi sesinizle kaydedip, hediyeyi adeta canlandırarak sunabiliyorsunuz. Dilerseniz arkadaşınızın doğum gününü, yıl dönümünü, kutlayın, dilerseniz ona teşekkür edin … Evlenme de teklif edebilirsiniz, özür de dileyebilirsiniz, ya da arkadaşınıza hoş bir sürpriz yapabilirsiniz. Konuşan Çikolatalar, 6 farklı tasarım ve mesajla raflarda yerini almaya başladı. Kime ne mesaj vereceğiniz tamamen size kalmış.
Chocchic, kutunun içindeki çikolata için de Pelit markasını tercih etti. Konuşan Çikolatalar’a tüm Megavizyon, Nezih Kitabevi, Seyhan Müzik, Maslak ve Kuruçeşme Opet ve Kazasker Shell mağazalarından veya www.chocchic.com adresinden ulaşmak mümkün…”
Çok başarı numara… Farklılığı çikolatada dah fazla yaratmak kolay değil. Ancak çok inovatif bir paketleme ve sunum farklılığı yaratmak mümkün… Chocchic’i kutluyoruz… Tüm diğer hızlı tüketim maddesi üreticilerinin buradan çıkaracakları ders olduğuna şüphe yok…
Tüm ‘akıllı kasabalar’ Can’ı izlemeli…
Bir ilginç pazarlama iletişimi olayı daha…
Bir gün bir de baktım yılların gazetecisi sevgili dostum Can Aksın’dan bir mektup:
“Sevgili eski dostum,
Görüşmeyeli çok uzun zaman oldu. Eşimin ölümünden sonra, gazeteciliğe ve yazarlığa veda ederek Ayvalık'a yerleştiğimi ve orada yaşadığımı sanırım biliyorsunuz.
Son yıllarda Ramazan ayının yaz aylarına denk gelmesi nedeniyle, çok kısa yaz sezonu geçiren Ayvalık'ın ekonomisi de bu durumdan etkileniyor. Kışın zaten gelen giden pek olmadığı için alışveriş imkânı da daralıyor.
Bu duruma küçük bir çözüm olarak ayvalikpazari.com'u kurarak cevap vermek istedik. Ayvalık Kaymakamı, Belediye Başkanı ve ATO Başkanı Rahmi Gençer'in destek ve olumlu yaklaşımları ile kurulan ayvalikpazari.com, Ayvalık'ın en ünlü zeytinyağlarını, en iyi peynirlerini, en taze ve doğal sebze ve otlarını, organik tarım yoluyla elde edilen en çevreci ürünlerini, Ayvalık'ın kendine özgü sanat eserlerini, kısacası Ayvalık'ın tüm güzelliklerini tüm Türkiye'ye sunmak için kuruldu.
ayvalikpazari.com online satış mağazasında sadece Ayvalık sınırları içerisinde yetiştirilen zeytinlerden üretilen zeytinyağları üzerine konan Ayvalık Zeytinyağı Coğrafi işaretine sahip, dünyanın en güzel zeytinyağları bulunuyor.
Ayvalık'ın en ünlü zeytinyağlarını, en iyi peynirlerini, en taze ve doğal sebze ve otlarını, organik tarım yoluyla elde edilen en çevreci ürünlerini, satın almak için Ayvalık'a gelmek gerekmiyor. Bilgisayarın başında otururken ayvalikpazari.com 'u tıklayanlar bu ürünleri ertesi gün evlerinde teslim alabiliyorlar.
ayvalikpazari.com sadece yiyecek ve satış üzerine kurulmamıştır. Ayvalıklı kadınlara iş imkânı sağlayan, geri dönüşüm projesi ile Ayvalık'ın adını tüm dünyaya duyuran, Sabancı Üniversitesi'nden Tara Hopkins'in atölyesinde, Ayvalıklı hanımlar tarafından yapılan "el yapımı" ürünler de ayvalikpazari.com 'da bulunuyor.
Sevgili dostum,
Bu sitemize destek vermenizi, özellikle rica ediyorum. Tanınmak ve çalışmayı hızlandırmak ve Ayvalık ekonomisini canlandırmak için buna çok ihtiyacımız var.
Sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum
Can Aksın
[email protected]”
Sevgili Can Aksın, emekli olup kendini kahveşlere atıp ya da TV’nin karşısında yok edip, ‘kazandan düşürmemiş’… Müthiş bir işe kalkışmış. Kent (bu durumda kasaba) markası yönetimine adamıi kendisini. Ticari modeli de geliştirmiş… Diğer kent ve kasabalarımıza duyurulur… Tüm desteğim ondan yana. İşe Zeytinyağı ve zeytin ısmarlayarak başladım. Devamı gelecektir…
Tebrikler Can… Hepimize örnek oldun…