Her şey özgürlük ve barış için (yerseniz)…
21 MART 2011
Birinci Irak Savaşı’nda (Operation Desert Storm – Çöl Fırtınası Harekâtı), ABD’nin olaya dalmasının nedeni Kuveyt’in kendisini resmen dalmak için davet etmesiydi (en azından yeme kabiliyeti yüksek olanlar için böyleydi).
İkinci Irak Savaşı’nda (Operation Iraqi Freedom – Irak’ı Özgürleştirme Harekâtı) ise bu kez gerekçe, Irak’ın bütün dünyayı tehdit edecek miktarda üretip hazır tuttuğu kimyasal silahların imhasıydı.
Özgürlük, barış ve demokrasi için Irak’a giren Koalisyon Güçleri arkalarında sivil halktan yüz binlerce ölü bırakıp petrolü alıp çıktılar.
Afganistan olayının başlangıcı o kadar gerilerde kaldı ki, gerekçe unutuldu.
İran’a güzel bir isim bulup demokrasi filan adına harekât düzenlemek için sebep hemen yaratıldı: Amerika’ya sormadan, BM’nin izni olmadan yürütülen nükleer faaliyetler… Bu sefer de İran dünya barışını tehdit ediyordu.
Şimdilerde Koalisyon Güçleri, sivil halk ölmesin diye Libya’ya müdahale ediyorlar… Dünkü haberlerde vardı. Onlarca sivil ölmüş. Öylesine hatırladım. Bir de tabii ABD, İngiltere, Fransa, İtalya’nın yanında dünyanın bir ucundan gelen ve bu tür işlere pek bulaşmayan Kanada’nın oralarda ne aradığını merak ettim. Onun da mı petrol sıkıntısı var yoksa? Sanmam, özgürlük ve demokrasi için gelmiştir…
Örgütlü vatandaşların işi zor
Çok garip bir duygu... Bilmek, oradan buradan duymak, etkilerini (reperküsyon) izlemek medyanın ve iletişim anlayışının dünyada nereye geldiğini gözlemlemek adına, ‘öğretici’, ‘tartışma yaratıcı’ ve hatta ‘eğlenceliydi’ bile denebilir.
Oysa bizimle ilgili olanların bizde yayınlanıyor olması bir garip geliyor insana… Şimdiden bir iki kişinin başına kabak patladı, bundan sonra tedirgin olacakların sayısı karesiyle artacaktır…
Genel olarak yayınlandığı süreçte Türkiye ile ilgili belgelere öncelik vermeyebilirlerdi. Oysa şimdi sadece Türkiye ile belgeler gündeme gelecekmiş. Taraf, Wikileaks belgelerini yayınlamaya başladı.
Haber, aynen şöyle: “Julian Assange'ın sahibi olduğu WikiLeaks'le Taraf gazetesi Türkiye başlıklı 24 bin sayfa belgeyi yayımlama konusunda anlaştı. Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Yasemin Çongar, ‘toplam 24 bin sayfalık, çoğu gizli nitelikli, en eskisi 1994 tarihli olup büyük çoğunluğu 2000-2010 dönemine ait 11 bin adet telgraftan oluşan WikiLeaks Türkiye Belgeleri’ni yayımlamaya yarından itibaren başlıyoruz’ dedi.”
Buyurun cenaze namazına… Perşembe gününden bu yana belgeler yayımlanmaya başladı. Türkiye ile ilgili ‘gizli istihbaratı’ ABD Büyükelçiliği’nin ‘Merkez’e çektiği telgraflardan öğreneceğiz. Tabii ‘efendilerinin’ yorumuyla…
CIA’nın ve Pentagon’un Türkiye’de ‘örgütlediği’ vatandaşlarımızın korkudan nasıl titrediklerini, tedirgin olduklarını görür gibiyim… Timsah gözyaşları dökmeye (timsah avını yerken zevkten gözleri yaşarırmış) hazırım; ama yine de içimin rahat olduğu söylenemez. Örgütlü arkadaşlara acıdığımdan değil, bu arkadaşların teşhirinin kendi iletişim güçlerimizle değil, ABD Dışişleri’nin marifetiyle gerçekleşiyor olmasından…
Staj yok, askerlik var
CHP ikili stratejisini sürdürüyor: Başbakan’ı kızdırmak, gündemi belirlemek… Vaatlerin ipe sapa gelip gelmediği önemli değilse, Başbakan’ı kızdırma konusunda biraz geri kalsa da gündemi belirlemede başarılı.
Örneğin, şu bedelli askerlik meselesi… Bedelli kısmına kelam etmeyeceğim. Ama üniversite öğrencilerinin yaz tatillerinde askerlik görevlerini ‘taksitle’ yaparak üniversiteyi bitirene kadar ‘vatani görevlerini’ yerine getirmelerini anlamakta zorluk çektiğimi söylemeliyim.
Birçok eğitim dalı var ki, uygulamalı bilimler olarak kabul edilirler. Pek çoğunda staj ihtiyari değil, mecburidir. Tıp gibi, iletişim gibi, mühendislik gibi vb. Şimdi siz ne diyorsunuz? Delikanlılar yaz aylarında askerlik yapsın, kızlar da staj! Bunu mu diyorsunuz? Ya da ben ilim irfan dinlemem, uygulama muygulama anlamam, aslolan vaat ve seçmeni iknadır. CHP kurmaylarının bu düşüncede olduklarına inanmak istemiyorum.
İkinci Irak Savaşı’nda (Operation Iraqi Freedom – Irak’ı Özgürleştirme Harekâtı) ise bu kez gerekçe, Irak’ın bütün dünyayı tehdit edecek miktarda üretip hazır tuttuğu kimyasal silahların imhasıydı.
Özgürlük, barış ve demokrasi için Irak’a giren Koalisyon Güçleri arkalarında sivil halktan yüz binlerce ölü bırakıp petrolü alıp çıktılar.
Afganistan olayının başlangıcı o kadar gerilerde kaldı ki, gerekçe unutuldu.
İran’a güzel bir isim bulup demokrasi filan adına harekât düzenlemek için sebep hemen yaratıldı: Amerika’ya sormadan, BM’nin izni olmadan yürütülen nükleer faaliyetler… Bu sefer de İran dünya barışını tehdit ediyordu.
Şimdilerde Koalisyon Güçleri, sivil halk ölmesin diye Libya’ya müdahale ediyorlar… Dünkü haberlerde vardı. Onlarca sivil ölmüş. Öylesine hatırladım. Bir de tabii ABD, İngiltere, Fransa, İtalya’nın yanında dünyanın bir ucundan gelen ve bu tür işlere pek bulaşmayan Kanada’nın oralarda ne aradığını merak ettim. Onun da mı petrol sıkıntısı var yoksa? Sanmam, özgürlük ve demokrasi için gelmiştir…
Örgütlü vatandaşların işi zor
Çok garip bir duygu... Bilmek, oradan buradan duymak, etkilerini (reperküsyon) izlemek medyanın ve iletişim anlayışının dünyada nereye geldiğini gözlemlemek adına, ‘öğretici’, ‘tartışma yaratıcı’ ve hatta ‘eğlenceliydi’ bile denebilir.
Oysa bizimle ilgili olanların bizde yayınlanıyor olması bir garip geliyor insana… Şimdiden bir iki kişinin başına kabak patladı, bundan sonra tedirgin olacakların sayısı karesiyle artacaktır…
Genel olarak yayınlandığı süreçte Türkiye ile ilgili belgelere öncelik vermeyebilirlerdi. Oysa şimdi sadece Türkiye ile belgeler gündeme gelecekmiş. Taraf, Wikileaks belgelerini yayınlamaya başladı.
Haber, aynen şöyle: “Julian Assange'ın sahibi olduğu WikiLeaks'le Taraf gazetesi Türkiye başlıklı 24 bin sayfa belgeyi yayımlama konusunda anlaştı. Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Yasemin Çongar, ‘toplam 24 bin sayfalık, çoğu gizli nitelikli, en eskisi 1994 tarihli olup büyük çoğunluğu 2000-2010 dönemine ait 11 bin adet telgraftan oluşan WikiLeaks Türkiye Belgeleri’ni yayımlamaya yarından itibaren başlıyoruz’ dedi.”
Buyurun cenaze namazına… Perşembe gününden bu yana belgeler yayımlanmaya başladı. Türkiye ile ilgili ‘gizli istihbaratı’ ABD Büyükelçiliği’nin ‘Merkez’e çektiği telgraflardan öğreneceğiz. Tabii ‘efendilerinin’ yorumuyla…
CIA’nın ve Pentagon’un Türkiye’de ‘örgütlediği’ vatandaşlarımızın korkudan nasıl titrediklerini, tedirgin olduklarını görür gibiyim… Timsah gözyaşları dökmeye (timsah avını yerken zevkten gözleri yaşarırmış) hazırım; ama yine de içimin rahat olduğu söylenemez. Örgütlü arkadaşlara acıdığımdan değil, bu arkadaşların teşhirinin kendi iletişim güçlerimizle değil, ABD Dışişleri’nin marifetiyle gerçekleşiyor olmasından…
Staj yok, askerlik var
CHP ikili stratejisini sürdürüyor: Başbakan’ı kızdırmak, gündemi belirlemek… Vaatlerin ipe sapa gelip gelmediği önemli değilse, Başbakan’ı kızdırma konusunda biraz geri kalsa da gündemi belirlemede başarılı.
Örneğin, şu bedelli askerlik meselesi… Bedelli kısmına kelam etmeyeceğim. Ama üniversite öğrencilerinin yaz tatillerinde askerlik görevlerini ‘taksitle’ yaparak üniversiteyi bitirene kadar ‘vatani görevlerini’ yerine getirmelerini anlamakta zorluk çektiğimi söylemeliyim.
Birçok eğitim dalı var ki, uygulamalı bilimler olarak kabul edilirler. Pek çoğunda staj ihtiyari değil, mecburidir. Tıp gibi, iletişim gibi, mühendislik gibi vb. Şimdi siz ne diyorsunuz? Delikanlılar yaz aylarında askerlik yapsın, kızlar da staj! Bunu mu diyorsunuz? Ya da ben ilim irfan dinlemem, uygulama muygulama anlamam, aslolan vaat ve seçmeni iknadır. CHP kurmaylarının bu düşüncede olduklarına inanmak istemiyorum.