Her muhalife bir ampul takın!
06 MAYIS 2007
Baba yadigârım CHP’nin yöneticileri yaklaşık iki yıldır bana “Git AK Parti’ye üye ol! Arkana ampul taktır!” falan diye yazıyorlar. Bunların içinde milletvekilleri de var. (Başta sevgili Berhan Şimşek dostum olmak üzere aklına ve vicdanına güvendiğim %90’ın üzerinde CHP milletvekili bu grubun içinde değildir.)
Neden mi böyle yapıyorlar? Bir araştırmadan söz ediyorum da ondan. Bu araştırmaya göre, yıllardır bütün partiler, eğer başlarından liderleri giderse puan kaybediyorlarmış. Bir parti hariç... O da tahmin edebileceğiniz gibi CHP imiş...
Vatan’da Mustafa Mutlu (4 Mayıs), Sabah’ta Hıncal Ağabey (5 Mayıs) benim söylediklerimden çok daha ağırını yazıyorlar. CHP üst yönetimine göre birer ampul de onlar takmalı. İyi çözüm vallahi. Biraz eleştiri getirene tak bir ampul, olsun bitsin... Bence birer tane de Mehmet Ağar ile Erkan Mumcu’ya takmalılar. Hizipçiliği bırakıp birleşebildiler ya...
Ben AK Parti’nin yerinde olsam, CHP’nin üst yönetiminin değişmemesi için elimden geleni yaparım...
Bir öpüş ancak böyle satılır...
YukarIda Allah var. Aysun Kayacı’nın hakkını teslim etmezsek, günaha gireriz... Baksanıza, gösteri dünyasının en sıradan şeyini bu kadar olağanüstü bir durum haline getirmek her babayiğidin harcı değildir. Nicole Kidman’ından Jennifer Lopez’ine, Madonna’dan Sharon Stone’una, Hollywood’un küllüm şöhreti, erkekleri de dahil, filmlerinde anadan üryan dolaşırken, bizim mankenimiz bir reklam filminde 5 saniye öpüştü diye yer yerinden oynadı. Gel de bu iletişim harikası karşısında hayranlık duyma!..
Hangi gazeteye açsam o ünlü ikinci sayfada Aysun Hanım... Türkan Şoray yasalarıyla karşılaştırmalar, Aysun Hanım’ın aldığı 250 bin YTL’lik cip, reklamında oynadığı Pepsi Max’ın tanıtım gecesinde bir gazeteciye kızıp üstüne reklamını yaptığı Kola’yı dökmesi, “Ay, ben bir şey hissetmedim; ama karşımdaki ne yaptı bilemem vallahi...” şeklindeki açıklamalar.
Pepsi Max’ı da, Aysun Hanım’ı da, bu haberleri evire çevire veren laik basınımızı da kutluyorum.
--------------------------------------------------------------------------------
Filiz’e bayıldım!
Son günlerde yazılı basında yer almış en yenilikçi, buluşçu (inovatif), çarpıcı reklam hiç şüphesiz Filiz Makarna’nın yaptığı çalışma.
Yarım sayfa... Kocaman bir siyah beyaz eviye fotoğrafı... Ortasında kirli su akarı... Deliklerinden birine bir makarna tanesi takılmış... Deliğin yanından bir ses geldiği anlaşılıyor: Mmm...
Buraya kadar bir sorun yok. Ama ya sonrası?..
Mesaj ne?.. “Bizim eviye Filiz Makarna’ya bayılır!” mı?..
Sanmıyorum. Bu reklam daha çok bir teaser’ı andırıyor... Merak uyandırma işlevi ön planda, gerisi gelecekmiş gibi sanki.
--------------------------------------------------------------------------------
Vakko için beşinci yol yok!
AçIkçasI Vakko’dan bir kriz iletişim çıkışı bekledim. Hâlâ da bekliyorum. Özellikle de Vakko markasını mükemmel yönettiğini düşündüğüm Cem Hakko’dan... Tabii “Eda Taşpınar Hanım ile ilgili bir kriz durumu yok!” diyorsa, o başka...
‘Moda Vakko!’ değil mi? Eda Hanım da Vakko’ya Haute Couture Satın Alma Müdürü olarak atanmadı mı? Ve nihayet geçen hafta Şamdan Plus dergisi ve başarılı editörleri Öykü Yazıcıoğlu, Eda Hanım’ın elbiselerinin neredeyse tamamının bire bir kopya olduğunu kanıtlamadı mı? “Kopyacı Haute Couture Müdürü” olur mu hiç?
Cem Bey’den kriz iletişimi uygulamasını beklemeye devam edeceğiz. Burada atabilecekleri 4 adım var:
Birincisi: Eda Hanım’la herhangi bir ilişkileri bulunmadığını, müdürlük atamasının hayal mahsulü olduğunu, Eda Hanım tarafından uydurulduğunu söyleyecekler.
İkincisi: Eda Hanım’ın yaptığı işin ‘sahtekârlık’ veya ‘hırsızlık’ falan olmadığını anlatacak, bizi bir şekilde ikna edecekler.
Üçüncüsü: Dergiyi fotomontaj yapıp yalan haber oluşturmakla suçlayacaklar.
Dördüncüsü: Vakko’nun adıyla Eda Hanım’ın adının bir daha yan yana anılmasını engelleyecekler.
Beşinci bir yol aklına gelen var mı?
--------------------------------------------------------------------------------
Ellerine sağlık Yılmaz Esmer Hoca!
İnsan tanımak için nasıl mülakat yapmak gerekiyorsa, toplumu (hedef kitleyi) tanımak için de araştırma şart... Peki öncelikli olarak neyi araştırmak gerekir? Hedef kitlenin kültür ve değerlerini...
Türk toplumunun değerleri üzerine yapılmış en önemli araştırmaların pek çoğu Bahçeşehir Üniversitesi’nden Prof. Dr. Yılmaz Esmer’in imzasını taşır. Uluslararası bir sistem içinde tekrarlanan araştırmaları da yürüten hoca, bu kez de medyanın değerleri üzerine çalışmış. 226 medya mensubu ile yapılmış araştırma internette var. İndirin ve mutlaka bakın. Medya mensuplarının sadece %4’ünün medyaya güvenmesi; Meclis’in, Ordu ve Anayasa Mahkemesi’nin ardından üçüncü sırada gelmesi gibi pek çok çarpıcı sonuç var.
Fikir sahibi olmak için bilgi sahibi olmanın gerektiğini düşünenlere kaçırılmaz fırsat...
--------------------------------------------------------------------------------
Sinek küçük, ama...
İzleyİcİ mi jüri üyesi mi, belli değil. İnsanlar reklamları o kadar büyük bir dikkatle izliyorlar ki... Mimar Ali Aktan yazmış: “Kenan Doğulu’nun oynadığı Turkcell-im reklamında tam da ‘Shake It Up Şekerim’i söylerken elektrikler kesiliyor... İşte orada, Kenan Doğulu tarafından yapılan anonsta bir yanlışlık var... Kenan Doğulu anonsu mikrofondan yapıyor. Elektriklerin kesildiği bir ortamda mikrofon nasıl aktif durumda olabilir ki?”
Birkaç kişi daha uyardı... İnternetten bulup izledim reklamı. Eleştiri bana biraz insafsız gibi geldi... Doğulu’nun ışıklar söndükten sonra mikrofona konuştuğu çok da belirgin değil. Ancak bu kadar insanın dikkatini çektiğine göre, “sinek küçük, mide bulandırır” durumu çıkıyor ortaya...
Neden mi böyle yapıyorlar? Bir araştırmadan söz ediyorum da ondan. Bu araştırmaya göre, yıllardır bütün partiler, eğer başlarından liderleri giderse puan kaybediyorlarmış. Bir parti hariç... O da tahmin edebileceğiniz gibi CHP imiş...
Vatan’da Mustafa Mutlu (4 Mayıs), Sabah’ta Hıncal Ağabey (5 Mayıs) benim söylediklerimden çok daha ağırını yazıyorlar. CHP üst yönetimine göre birer ampul de onlar takmalı. İyi çözüm vallahi. Biraz eleştiri getirene tak bir ampul, olsun bitsin... Bence birer tane de Mehmet Ağar ile Erkan Mumcu’ya takmalılar. Hizipçiliği bırakıp birleşebildiler ya...
Ben AK Parti’nin yerinde olsam, CHP’nin üst yönetiminin değişmemesi için elimden geleni yaparım...
Bir öpüş ancak böyle satılır...
YukarIda Allah var. Aysun Kayacı’nın hakkını teslim etmezsek, günaha gireriz... Baksanıza, gösteri dünyasının en sıradan şeyini bu kadar olağanüstü bir durum haline getirmek her babayiğidin harcı değildir. Nicole Kidman’ından Jennifer Lopez’ine, Madonna’dan Sharon Stone’una, Hollywood’un küllüm şöhreti, erkekleri de dahil, filmlerinde anadan üryan dolaşırken, bizim mankenimiz bir reklam filminde 5 saniye öpüştü diye yer yerinden oynadı. Gel de bu iletişim harikası karşısında hayranlık duyma!..
Hangi gazeteye açsam o ünlü ikinci sayfada Aysun Hanım... Türkan Şoray yasalarıyla karşılaştırmalar, Aysun Hanım’ın aldığı 250 bin YTL’lik cip, reklamında oynadığı Pepsi Max’ın tanıtım gecesinde bir gazeteciye kızıp üstüne reklamını yaptığı Kola’yı dökmesi, “Ay, ben bir şey hissetmedim; ama karşımdaki ne yaptı bilemem vallahi...” şeklindeki açıklamalar.
Pepsi Max’ı da, Aysun Hanım’ı da, bu haberleri evire çevire veren laik basınımızı da kutluyorum.
--------------------------------------------------------------------------------
Filiz’e bayıldım!
Son günlerde yazılı basında yer almış en yenilikçi, buluşçu (inovatif), çarpıcı reklam hiç şüphesiz Filiz Makarna’nın yaptığı çalışma.
Yarım sayfa... Kocaman bir siyah beyaz eviye fotoğrafı... Ortasında kirli su akarı... Deliklerinden birine bir makarna tanesi takılmış... Deliğin yanından bir ses geldiği anlaşılıyor: Mmm...
Buraya kadar bir sorun yok. Ama ya sonrası?..
Mesaj ne?.. “Bizim eviye Filiz Makarna’ya bayılır!” mı?..
Sanmıyorum. Bu reklam daha çok bir teaser’ı andırıyor... Merak uyandırma işlevi ön planda, gerisi gelecekmiş gibi sanki.
--------------------------------------------------------------------------------
Vakko için beşinci yol yok!
AçIkçasI Vakko’dan bir kriz iletişim çıkışı bekledim. Hâlâ da bekliyorum. Özellikle de Vakko markasını mükemmel yönettiğini düşündüğüm Cem Hakko’dan... Tabii “Eda Taşpınar Hanım ile ilgili bir kriz durumu yok!” diyorsa, o başka...
‘Moda Vakko!’ değil mi? Eda Hanım da Vakko’ya Haute Couture Satın Alma Müdürü olarak atanmadı mı? Ve nihayet geçen hafta Şamdan Plus dergisi ve başarılı editörleri Öykü Yazıcıoğlu, Eda Hanım’ın elbiselerinin neredeyse tamamının bire bir kopya olduğunu kanıtlamadı mı? “Kopyacı Haute Couture Müdürü” olur mu hiç?
Cem Bey’den kriz iletişimi uygulamasını beklemeye devam edeceğiz. Burada atabilecekleri 4 adım var:
Birincisi: Eda Hanım’la herhangi bir ilişkileri bulunmadığını, müdürlük atamasının hayal mahsulü olduğunu, Eda Hanım tarafından uydurulduğunu söyleyecekler.
İkincisi: Eda Hanım’ın yaptığı işin ‘sahtekârlık’ veya ‘hırsızlık’ falan olmadığını anlatacak, bizi bir şekilde ikna edecekler.
Üçüncüsü: Dergiyi fotomontaj yapıp yalan haber oluşturmakla suçlayacaklar.
Dördüncüsü: Vakko’nun adıyla Eda Hanım’ın adının bir daha yan yana anılmasını engelleyecekler.
Beşinci bir yol aklına gelen var mı?
--------------------------------------------------------------------------------
Ellerine sağlık Yılmaz Esmer Hoca!
İnsan tanımak için nasıl mülakat yapmak gerekiyorsa, toplumu (hedef kitleyi) tanımak için de araştırma şart... Peki öncelikli olarak neyi araştırmak gerekir? Hedef kitlenin kültür ve değerlerini...
Türk toplumunun değerleri üzerine yapılmış en önemli araştırmaların pek çoğu Bahçeşehir Üniversitesi’nden Prof. Dr. Yılmaz Esmer’in imzasını taşır. Uluslararası bir sistem içinde tekrarlanan araştırmaları da yürüten hoca, bu kez de medyanın değerleri üzerine çalışmış. 226 medya mensubu ile yapılmış araştırma internette var. İndirin ve mutlaka bakın. Medya mensuplarının sadece %4’ünün medyaya güvenmesi; Meclis’in, Ordu ve Anayasa Mahkemesi’nin ardından üçüncü sırada gelmesi gibi pek çok çarpıcı sonuç var.
Fikir sahibi olmak için bilgi sahibi olmanın gerektiğini düşünenlere kaçırılmaz fırsat...
--------------------------------------------------------------------------------
Sinek küçük, ama...
İzleyİcİ mi jüri üyesi mi, belli değil. İnsanlar reklamları o kadar büyük bir dikkatle izliyorlar ki... Mimar Ali Aktan yazmış: “Kenan Doğulu’nun oynadığı Turkcell-im reklamında tam da ‘Shake It Up Şekerim’i söylerken elektrikler kesiliyor... İşte orada, Kenan Doğulu tarafından yapılan anonsta bir yanlışlık var... Kenan Doğulu anonsu mikrofondan yapıyor. Elektriklerin kesildiği bir ortamda mikrofon nasıl aktif durumda olabilir ki?”
Birkaç kişi daha uyardı... İnternetten bulup izledim reklamı. Eleştiri bana biraz insafsız gibi geldi... Doğulu’nun ışıklar söndükten sonra mikrofona konuştuğu çok da belirgin değil. Ancak bu kadar insanın dikkatini çektiğine göre, “sinek küçük, mide bulandırır” durumu çıkıyor ortaya...