Her türlü fan fin fon yemeğe hazırım
10 Haziran 2009 Akşam Gazetesi
Ben öyle fan fin fon yemeklerden pek hazzetmem. Her ne hikmetse yemek konusunda acayip tutucuyumdur. Yenileşimci (inovatif) çalışmaları izlemek ilginç olabilir. Ama yemek, değil...
Füzyon müzyon hiç takılamam. O, onun içine geçecekmiş; bu, bunun içine girecekmiş; Çin mutfağı ile Osmanlı mutfağı karışacakmış; Fransız mutfağına hafif bir Japon dokunuşu gelecekmiş, hiç kafam basmaz.
Nouvelle Cuisine tarzından sunulan yemeklerin fotoğrafını izlemeye evet; ancak bunları yemeğe hayır! Beş tane mutfak bilirim. Başkasının da yüzüne bakmam. Nedir o beş mutfak? (Tercih sırasına göre): 1- Osmanlı 2- İtalyan 3- Fransız 4- Çin 5- Japon. (Balkanlar ve Ortadoğu'nun mutfaklarını Osmanlı mutfağı içinde mütalaa ettim.)
Hal böyleyken, yukarıda sıraladığım tüm 'yargı' ve 'önyargı'larımın tamamı bir yemekte alt üst ve tepe taklak oldu. İstanbul'un ve Avrupa'nın en yüksek binası İstanbul Sapphire'in seyir terasının da bulunduğu 236'ncı metredeki salondayız. Özel bir davet... Yemekleri Carlo Bernardini hazırlıyor. Bernardini'yi tanıyorsunuzdur. Four Seasons ve Circus'ta sanatını icra ettikten sonra şu sıra serbest çalışıyor. Özel davetlerin bir numarası...
Pazartesi akşamı iyice çıldırmış. Beş tane başlangıç (starter): Parmesan kornet, roka, bresola ve güneşte kurutulmuş domates ile; Gorgonzola peynir parçaları, naneli domates fondü ile; Sebzeli ve cevizli kızarmış bon bon; Kıtır kabak çiçeği hardallı 'aoli'dip sosu ile; Zeytin 'ascolana'.
Okuduğum zaman bile tüylerimi diken diken eden bu 'ağız oyalayıcıları' şapır şupur yutuyorum. Müthiş rafine bir lezzet dünyasında esrarengiz bir yolculuğa çıkmış gibiyim. Şaraplar Doluca'dan: Sarafin Shiraz, Sarafin Sauvignon Blanc, Signium... Bin git...
Hele ana yemekler: Porçini mantar konfit, kızarmış bıldırcın, siyah truffle sosu ve tatlı sarmısak sosu; Soğuk 'vichysoise', karides tartar ve kırmızı çeşnili kıtır yufka ile; Kızarmış 'conchiglie' makarna, 'veloute' sosu ve fesleğen pesto ile; Risotto, kuşkonmaz, rokfor peyniri ve kızarmış kiraz domates ile; Kızarmış levrek, taze nane ve portakal sosu ve kereviz püresi ile; Dana kaburga, patlıcan beğendi ve tahin sosu ile, Frambuaz ve lokum sorbe ikilisi; Siyah çikolata 'ganache,limonlu taze frambuaz sorbet ve orman meyveleri ile...
Bunların hepsini yedim mi? Evet yedim. Dünyada onca açlık varken bunu nasıl sindirdin? Çok utandım. Ama aslanlar gibi sindirdim.
İstanbul Sapphire üstü tüm önyargılarımı yerle bir eden Carlo Bernardini kırk yılın başı bulunacak bir nimet. Gel de sindirme!
Ben öyle fan fin fon yemeklerden pek hazzetmem. Her ne hikmetse yemek konusunda acayip tutucuyumdur. Yenileşimci (inovatif) çalışmaları izlemek ilginç olabilir. Ama yemek, değil...
Füzyon müzyon hiç takılamam. O, onun içine geçecekmiş; bu, bunun içine girecekmiş; Çin mutfağı ile Osmanlı mutfağı karışacakmış; Fransız mutfağına hafif bir Japon dokunuşu gelecekmiş, hiç kafam basmaz.
Nouvelle Cuisine tarzından sunulan yemeklerin fotoğrafını izlemeye evet; ancak bunları yemeğe hayır! Beş tane mutfak bilirim. Başkasının da yüzüne bakmam. Nedir o beş mutfak? (Tercih sırasına göre): 1- Osmanlı 2- İtalyan 3- Fransız 4- Çin 5- Japon. (Balkanlar ve Ortadoğu'nun mutfaklarını Osmanlı mutfağı içinde mütalaa ettim.)
Hal böyleyken, yukarıda sıraladığım tüm 'yargı' ve 'önyargı'larımın tamamı bir yemekte alt üst ve tepe taklak oldu. İstanbul'un ve Avrupa'nın en yüksek binası İstanbul Sapphire'in seyir terasının da bulunduğu 236'ncı metredeki salondayız. Özel bir davet... Yemekleri Carlo Bernardini hazırlıyor. Bernardini'yi tanıyorsunuzdur. Four Seasons ve Circus'ta sanatını icra ettikten sonra şu sıra serbest çalışıyor. Özel davetlerin bir numarası...
Pazartesi akşamı iyice çıldırmış. Beş tane başlangıç (starter): Parmesan kornet, roka, bresola ve güneşte kurutulmuş domates ile; Gorgonzola peynir parçaları, naneli domates fondü ile; Sebzeli ve cevizli kızarmış bon bon; Kıtır kabak çiçeği hardallı 'aoli'dip sosu ile; Zeytin 'ascolana'.
Okuduğum zaman bile tüylerimi diken diken eden bu 'ağız oyalayıcıları' şapır şupur yutuyorum. Müthiş rafine bir lezzet dünyasında esrarengiz bir yolculuğa çıkmış gibiyim. Şaraplar Doluca'dan: Sarafin Shiraz, Sarafin Sauvignon Blanc, Signium... Bin git...
Hele ana yemekler: Porçini mantar konfit, kızarmış bıldırcın, siyah truffle sosu ve tatlı sarmısak sosu; Soğuk 'vichysoise', karides tartar ve kırmızı çeşnili kıtır yufka ile; Kızarmış 'conchiglie' makarna, 'veloute' sosu ve fesleğen pesto ile; Risotto, kuşkonmaz, rokfor peyniri ve kızarmış kiraz domates ile; Kızarmış levrek, taze nane ve portakal sosu ve kereviz püresi ile; Dana kaburga, patlıcan beğendi ve tahin sosu ile, Frambuaz ve lokum sorbe ikilisi; Siyah çikolata 'ganache,limonlu taze frambuaz sorbet ve orman meyveleri ile...
Bunların hepsini yedim mi? Evet yedim. Dünyada onca açlık varken bunu nasıl sindirdin? Çok utandım. Ama aslanlar gibi sindirdim.
İstanbul Sapphire üstü tüm önyargılarımı yerle bir eden Carlo Bernardini kırk yılın başı bulunacak bir nimet. Gel de sindirme!