Herkesin Calgonit kullandığını nasıl bilmişler?
01 tEMMUZ 2007
Size Calgonit reklamını anlatıp, sonra da bir kelam edecektim... Beceremedim. Temizlik ürünleri reklamları o kadar birbirine benziyor ki... Aklıma o meşhur fıkra geldi.
Kovboy bardan içeri girmiş. Mahmuzlarını şıkırdata şıkırdata tezgaha yürümüş. Viskisini söylemiş. Bir dikişte boşalttıktan sonra bardağı gürültüyle tezgahın üstüne bırakırken barmene dönmüş:
- Şu herife kıl oluyorum!..
- Hangi herife?
- Şu masada oturan herife!
- Ama o masada 8 kişi oturuyor.
- Şapkalı olana!
- Ama hepsi şapkalı.
- Belinde silah olana!
- Ama hepsinin belinde silah var.
Bizim kovboy sinirlenmiş. Çekmiş altıpatları masadaki 7 adamı temizlemiş. “İşte!” demiş, “Şu ayakta duran herife kıl oluyorum!”..
Bizimki de o hesap. Nasıl anlatacağız deterjan reklamlarını?.. Oysa anlatabilsem diyecektim ki, “Yahu, şu Calgonit reklamında ‘9 kadından biri Calgonit’i tercih ediyor’ demişler. Bunu hangi araştırmaya dayanarak, hangi örneklemden yola çıkarak, hangi yöntemle tespit ederek söylemişler?”...
Ama diyemiyorum işte...
Bu kelebek bambaşka!
Bu bir uyarı yazısıdır... Benim gibi çikolataya neredeyse ruhunu satabilecek kadar tutkuyla vurgunsanız, yine benim gibi çikolata yemeniz yasaksa ve kendisine acı çektirmekten zevk alan biri değilseniz şu web sitesine sakın bakmayın: www.butterfly.com.tr.
Yolunuzu da sakın ola ki, İstanbul Etiler’deki Alkent Sitesi’nde bulunan Butterfly (Kelebek) mağazasına düşürmeyin... Şu telefonu da defterinize kaydetmeyin: 0212 358 61 21.
El yapımı çikolata kültürü yeniden canlanıyor... Çocukluğumda fabrikasyonu zaten pek nadir bulunurdu... Ancak el yapımı olanının bu kadar zevkle hazırlanıp bu kadar keyifle sunulanına az rastladım. Denemek isterseniz, özellikle konuklara ikram etmek veya davete giderken dostlarınıza götürmek için Osmanlı Serisi’ni mutlaka yakın markaja (!) alın...
Mortgage’e Garanti damgası
Şu Mortgage işinde nasıl bir ‘iş iletişimi’ uygulayacaklar, nasıl rekabet edecekler diye merak etmiştim...
Sistem maddi farklara müsaade etmedi mi, rekabet cümleleri, söylemleri oluşturmak zordur. Örneğin Emeklilik bu alanlardan biridir. Emeklilik şirketleri SPK’nın ve Hazine’nin koyduğu kurallar çerçevesinde hareket etmek zorundadırlar. Bu nedenle pazarlama iletişimi konusunda hayli sıkışırlar. Mortgage’da da benzer bir durum var.
Oysa buna rağmen algılamada fark yaratmak mümkündür.
Örneğin, Tüketici hakları yasalarla korunan herkes için eşit uygulanan bir meseleyken, Tansaş konuyu iletişimle avantaj noktasına taşımayı başarmış ve müthiş itibar sağlamıştı. Sonra ne hikmetse bu önemli iletişim avantajını terk etti...
Mortgage’daki iletişim problemini ise şu sıra Garanti Bankası büyük başarı ile çözmüş gibi. Basit ve yalın anlatımlı bir filmle öyle bir ‘Mortgage uzmanıyım’ diye bağırıyor ki, bu yoğunlukta iletişime devam ederse, yakında herkes tek Mortgage uzmanının Garanti olduğuna kanaat getirecek...
Çok akıllıca... Keşke siyasetçilerimiz de bu işten ders alsalar... Benzer söylemlerden gına geldi.
Galiptir bu yolda mağlup...
Bugün 1 Temmuz 2007... Bizim sevgili Cengiz Semercioğlu ile hesap kesme günümüz. Bir takım elbisesine iddiaya girmiştik. Neydi iddiamız? Hatırlayalım. O dedi ki: “30 Haziran itibariyle tüm gün tüm izleyenler rating sıralamasında birinci Kanal D olacak, ikinci Show TV, üçüncü Star, dördüncü ATV...”
Ben demiştim ki: “Liste şöyle olacak: 1. Show TV, 2. Kanal D, 3. ATV, 4. Star...
Dün sonuçları aldım. Durum şöyle: Kanal D: 2.3, Show TV: 2.0, ATV: 1.7, Star: 1.5.
Önceden de belirttiğim gibi, şimdi şöyle şeyler söylemeyeceğim:“Birinci ile ikinci arasındaki fark sadece 0.3 Hiçbir şey değil... Bunun da nedeni Kurtlar Vadisi Terör’ü durdurdular; Pusu yetişene kadar zaman geçti... Ayrıca 3’üncü ile 4’üncüyü sen bilemedin; ben bildim!”...
Cengizciğim, sen kazandın. Liseden ağabeyim, Abdullah Kiğılı ile konuştum, İstanbul’daki 25 mağazasına Pazartesi günü e-posta gönderecek. Dilediğine git. Kimliğini göster. Ne istersen al... Senin için ‘şahsa özel dikim’e gerek kalmayabilir. Maşallah bizim gibi fazlalıkların yok... Ölçünü verip özel bir şey yaptırmak istersen de yeni markası ve mağazası sana çok yakın. Seni orada şımartırlar... Güle güle giy. Gelecek sezona tekrar bakarız...
Bir Unicef mucizesi daha
Üç tip insan var: Dünyanın gidişatını seyredenler... Bu gidişatı çıkarları doğrultusunda yönetip dünyanın altındaki cehennem ateşine odun atıp körükleyenler... Afrika’da kanatlarını çırpan bir kelebeğin ABD’de fırtınaya neden olabileceğini düşünüp kolları sıvayanlar yani boş vermeyenler, “Neden olmasın?” diye soranlar...
Sevgili dostum Christian Langer işte bu sonuncu türdendir... Meslektaşım ve birlikte pek çok iletişim projesinin altına imza attığımız, sınanmış ilişkilerden geçtiğimiz Hamburglu ‘iletişim ustası’nın yeni kitabı biraz önce postadan çıktı...
Schaut auf die Welt (‘draw attention’) – ‘Dünyaya bakın!’ Christian’ın Unicef için hazırladığı pek çok projeden biri. Daha önce de ‘Wunderbär’ adıyla son derece şirin bir ayıcık çıkarmıştı. Oyuncakları, boyama ve masal kitapları falan...
Draw Attention, bir karikatür kitabı. Baskısı süper... İçinde 23 ülkeden 33 karikatürist ve eserleri var. Bizden de Oğuz Gürel’i almışlar... Ayrıca Nelson Mandela, Vanessa Redgrave, Roger Moore gibi ünlü imzalar da kitapta yer almışlar...
Stern dergisi, Unicef’in 60’ıncı yılı için hazırlanan ve Carlsen Yayınevi tarafından yürütülen projeyi öve öve bitirememiş.
Ben de sevgili kardeşimle gurur duydum. Karikatürleri izlemek ve proje ile ilgili ayrıntılı bilgi almak için şu adreslere uğrayabilirsiniz: www.draw-attention.de veya www.synchronis.de
Hatırlı müşterilerine yılbaşında ne hediye edeceğini düşünüp, abuk sabuk ‘sepetlere’ yüzlerce lira para akıtan kuruluşlar bu projeyle ilgilenseler, itibarlarına çok daha büyük katkı getirirlerdi...
Kovboy bardan içeri girmiş. Mahmuzlarını şıkırdata şıkırdata tezgaha yürümüş. Viskisini söylemiş. Bir dikişte boşalttıktan sonra bardağı gürültüyle tezgahın üstüne bırakırken barmene dönmüş:
- Şu herife kıl oluyorum!..
- Hangi herife?
- Şu masada oturan herife!
- Ama o masada 8 kişi oturuyor.
- Şapkalı olana!
- Ama hepsi şapkalı.
- Belinde silah olana!
- Ama hepsinin belinde silah var.
Bizim kovboy sinirlenmiş. Çekmiş altıpatları masadaki 7 adamı temizlemiş. “İşte!” demiş, “Şu ayakta duran herife kıl oluyorum!”..
Bizimki de o hesap. Nasıl anlatacağız deterjan reklamlarını?.. Oysa anlatabilsem diyecektim ki, “Yahu, şu Calgonit reklamında ‘9 kadından biri Calgonit’i tercih ediyor’ demişler. Bunu hangi araştırmaya dayanarak, hangi örneklemden yola çıkarak, hangi yöntemle tespit ederek söylemişler?”...
Ama diyemiyorum işte...
Bu kelebek bambaşka!
Bu bir uyarı yazısıdır... Benim gibi çikolataya neredeyse ruhunu satabilecek kadar tutkuyla vurgunsanız, yine benim gibi çikolata yemeniz yasaksa ve kendisine acı çektirmekten zevk alan biri değilseniz şu web sitesine sakın bakmayın: www.butterfly.com.tr.
Yolunuzu da sakın ola ki, İstanbul Etiler’deki Alkent Sitesi’nde bulunan Butterfly (Kelebek) mağazasına düşürmeyin... Şu telefonu da defterinize kaydetmeyin: 0212 358 61 21.
El yapımı çikolata kültürü yeniden canlanıyor... Çocukluğumda fabrikasyonu zaten pek nadir bulunurdu... Ancak el yapımı olanının bu kadar zevkle hazırlanıp bu kadar keyifle sunulanına az rastladım. Denemek isterseniz, özellikle konuklara ikram etmek veya davete giderken dostlarınıza götürmek için Osmanlı Serisi’ni mutlaka yakın markaja (!) alın...
Mortgage’e Garanti damgası
Şu Mortgage işinde nasıl bir ‘iş iletişimi’ uygulayacaklar, nasıl rekabet edecekler diye merak etmiştim...
Sistem maddi farklara müsaade etmedi mi, rekabet cümleleri, söylemleri oluşturmak zordur. Örneğin Emeklilik bu alanlardan biridir. Emeklilik şirketleri SPK’nın ve Hazine’nin koyduğu kurallar çerçevesinde hareket etmek zorundadırlar. Bu nedenle pazarlama iletişimi konusunda hayli sıkışırlar. Mortgage’da da benzer bir durum var.
Oysa buna rağmen algılamada fark yaratmak mümkündür.
Örneğin, Tüketici hakları yasalarla korunan herkes için eşit uygulanan bir meseleyken, Tansaş konuyu iletişimle avantaj noktasına taşımayı başarmış ve müthiş itibar sağlamıştı. Sonra ne hikmetse bu önemli iletişim avantajını terk etti...
Mortgage’daki iletişim problemini ise şu sıra Garanti Bankası büyük başarı ile çözmüş gibi. Basit ve yalın anlatımlı bir filmle öyle bir ‘Mortgage uzmanıyım’ diye bağırıyor ki, bu yoğunlukta iletişime devam ederse, yakında herkes tek Mortgage uzmanının Garanti olduğuna kanaat getirecek...
Çok akıllıca... Keşke siyasetçilerimiz de bu işten ders alsalar... Benzer söylemlerden gına geldi.
Galiptir bu yolda mağlup...
Bugün 1 Temmuz 2007... Bizim sevgili Cengiz Semercioğlu ile hesap kesme günümüz. Bir takım elbisesine iddiaya girmiştik. Neydi iddiamız? Hatırlayalım. O dedi ki: “30 Haziran itibariyle tüm gün tüm izleyenler rating sıralamasında birinci Kanal D olacak, ikinci Show TV, üçüncü Star, dördüncü ATV...”
Ben demiştim ki: “Liste şöyle olacak: 1. Show TV, 2. Kanal D, 3. ATV, 4. Star...
Dün sonuçları aldım. Durum şöyle: Kanal D: 2.3, Show TV: 2.0, ATV: 1.7, Star: 1.5.
Önceden de belirttiğim gibi, şimdi şöyle şeyler söylemeyeceğim:“Birinci ile ikinci arasındaki fark sadece 0.3 Hiçbir şey değil... Bunun da nedeni Kurtlar Vadisi Terör’ü durdurdular; Pusu yetişene kadar zaman geçti... Ayrıca 3’üncü ile 4’üncüyü sen bilemedin; ben bildim!”...
Cengizciğim, sen kazandın. Liseden ağabeyim, Abdullah Kiğılı ile konuştum, İstanbul’daki 25 mağazasına Pazartesi günü e-posta gönderecek. Dilediğine git. Kimliğini göster. Ne istersen al... Senin için ‘şahsa özel dikim’e gerek kalmayabilir. Maşallah bizim gibi fazlalıkların yok... Ölçünü verip özel bir şey yaptırmak istersen de yeni markası ve mağazası sana çok yakın. Seni orada şımartırlar... Güle güle giy. Gelecek sezona tekrar bakarız...
Bir Unicef mucizesi daha
Üç tip insan var: Dünyanın gidişatını seyredenler... Bu gidişatı çıkarları doğrultusunda yönetip dünyanın altındaki cehennem ateşine odun atıp körükleyenler... Afrika’da kanatlarını çırpan bir kelebeğin ABD’de fırtınaya neden olabileceğini düşünüp kolları sıvayanlar yani boş vermeyenler, “Neden olmasın?” diye soranlar...
Sevgili dostum Christian Langer işte bu sonuncu türdendir... Meslektaşım ve birlikte pek çok iletişim projesinin altına imza attığımız, sınanmış ilişkilerden geçtiğimiz Hamburglu ‘iletişim ustası’nın yeni kitabı biraz önce postadan çıktı...
Schaut auf die Welt (‘draw attention’) – ‘Dünyaya bakın!’ Christian’ın Unicef için hazırladığı pek çok projeden biri. Daha önce de ‘Wunderbär’ adıyla son derece şirin bir ayıcık çıkarmıştı. Oyuncakları, boyama ve masal kitapları falan...
Draw Attention, bir karikatür kitabı. Baskısı süper... İçinde 23 ülkeden 33 karikatürist ve eserleri var. Bizden de Oğuz Gürel’i almışlar... Ayrıca Nelson Mandela, Vanessa Redgrave, Roger Moore gibi ünlü imzalar da kitapta yer almışlar...
Stern dergisi, Unicef’in 60’ıncı yılı için hazırlanan ve Carlsen Yayınevi tarafından yürütülen projeyi öve öve bitirememiş.
Ben de sevgili kardeşimle gurur duydum. Karikatürleri izlemek ve proje ile ilgili ayrıntılı bilgi almak için şu adreslere uğrayabilirsiniz: www.draw-attention.de veya www.synchronis.de
Hatırlı müşterilerine yılbaşında ne hediye edeceğini düşünüp, abuk sabuk ‘sepetlere’ yüzlerce lira para akıtan kuruluşlar bu projeyle ilgilenseler, itibarlarına çok daha büyük katkı getirirlerdi...