Heykeli dikilmiş komisyon yoktur
06 Şubat 2020 - Yeni Şafak
Sadece devletlere değil, şirketlere ve markalara baktığımızda da bunların ‘lider’leriyle müsemma yapılar oldukları görülebilir. Bu kişiler, elbette yöneticiden farklı, menkıbesi olan, güven ve inanç tazeleyerek toplumu harekete geçirme yetisi olan kişilerdir.
Zaten zaferler her zaman ‘büyük fikir’ ve ‘büyük lider’ ile kazanılmaz mı? Siz hiç heykeli dikilmiş bir komisyon gördünüz mü?
Türkiye Cumhuriyeti tarihine baktığımızda bol miktarda yönetici, ancak çok az sayıda lider görürüz: Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Recep Tayyip Erdoğan. Bunların arasına belki Bülent Ecevit de girebilir…
Şimdi bu lider kavramı ve vasfına bir yeni özellik daha eklenmiş. Araştırma şirketi Egon Zehnder’de üst düzey yöneticilik görevi yürüten Murat Yeşildere, bu özelliğin şefkat olduğunu söylemiş…
Yeşildere, önümüzdeki dönemde karşı tarafı duyabilen, sorunlarını aşması için ona destek olabilen Şefkatli Liderlik algısının öne çıkacağını ifade etmiş… Bireyin önce kendisine gösterdiği şefkatin, kendisine olan özgüveni, özdeğerliliğini sağladığını söyleyen Yeşildere şöyle açıklamış:
“Bu özdeğerlilik de bireyin kendisini başkaları ile rekabete sevk edip, gereksiz ve üretken olmayan bir şekilde kıyaslamasını engelleyip, kendisine şefkat göstermesine imkân veriyor. Başka bir deyişle, sürdürülebilir başarının peşinde olan liderlerin, kadın ya da erkek, kendi özdeğerine inanan, kendisine şefkatle yaklaşan bireyler olması şart. Ancak o noktadan sonra, liderlerin çevrelerine aynı yaklaşımı göstermesini, hatta daha da basite inerek, çevrelerindeki insanların hayatlarına dokunduklarını fark etmesini bekleyebiliriz.”
Başarılı liderlerin sadece dokunan değil, kendileri olmaya cüret eden ve çevrelerini değişmeye cesaretlendiren bireyler arasından çıktığını belirten Yeşildere, özellikle de şefkat söz konusu olduğu için kadınların iş dünyasında daha fazla kıymet göreceğini söylemiş…
Naçizane görüşümüz, fazla olan her şey yanlıştır; iki şey hariç: Şefkat ve bilgi. O nedenle ‘şefkatli lider’ ifadesine bir de ‘bilgili’ olma özelliğini ekleyerek ‘doğru’ bir formüle ulaşacağımıza inancımız tam.
Ancak, kavramları, fenomenleri analiz etmede sıkça içine düşülen bir hatanın da altını çizmekte fayda görüyoruz: Detaylar üzerinde çalışırken büyük resmi kaçırmak.
Yeşildere’nin yaptığı “Şefkat değerli olacak, şefkat de kadınlarda var; o nedenle kadınlar iş dünyasında kıymetli olacak” çıkarımı gerçekçi olmadığı gibi, herhâlde en başta kadınları kızdıracaktır.
İşin o yanını kadınlara bırakalım…
Kadın ve erkeğin ailede, toplumda, iş hayatında fıtratları gereği olan veya olmayan rollerini nasıl paylaşacaklarının, kendileri arasında sözlü ya da sessiz anlaşmalarla sağlandığına inanıyoruz.
İşin bu yanını da onlara bırakalım…
Burada bizim korumamız ve benimsememiz gereken adalet kavramı olmalıdır. İster cinsiyetler arasında olsun ister farklı sosyoekonomik sınıflardan gelen kişiler arasında, aslolan adaleti sağlamaktır.
Bu sağlandıktan sonra müreffeh bir toplum yapısının, çatışmasız bir düzenin temeli için çok önemli bir diğer yapı taşı olan uyum kavramından söz edilebilir.
Bütün kadınlar aynı olmadığı gibi bütün aileler de aynı değildir. Olması da gerekmez. Önemli olan kendi içinde adaletli bir sistemin, uyumlu bir yaşamın sürdürülmesidir.
Çekirdek aile yapımıza bakalım… Kimse kimseye efendi ya da köle olmadığı sürece, aile içindeki lider ister anne ister baba olsun fark etmez… Yeter ki adalet ve uyum tesis edilebilmiş olsun…
Komisyonlar, kolektif sorumluluk anlayışı çökeli çok oldu… İşte tam da bu nedenle çekirdek aileler var olmaya devam ettiği sürece, liderlik vasfı da var olacaktır…
Konuyu şöyle özetlesek herhâlde okur bizi bağışlar: Şefkatsiz lider olunmaz, ancak şefkatle lider de olunmaz.
Zaten zaferler her zaman ‘büyük fikir’ ve ‘büyük lider’ ile kazanılmaz mı? Siz hiç heykeli dikilmiş bir komisyon gördünüz mü?
Türkiye Cumhuriyeti tarihine baktığımızda bol miktarda yönetici, ancak çok az sayıda lider görürüz: Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Recep Tayyip Erdoğan. Bunların arasına belki Bülent Ecevit de girebilir…
Şimdi bu lider kavramı ve vasfına bir yeni özellik daha eklenmiş. Araştırma şirketi Egon Zehnder’de üst düzey yöneticilik görevi yürüten Murat Yeşildere, bu özelliğin şefkat olduğunu söylemiş…
Yeşildere, önümüzdeki dönemde karşı tarafı duyabilen, sorunlarını aşması için ona destek olabilen Şefkatli Liderlik algısının öne çıkacağını ifade etmiş… Bireyin önce kendisine gösterdiği şefkatin, kendisine olan özgüveni, özdeğerliliğini sağladığını söyleyen Yeşildere şöyle açıklamış:
“Bu özdeğerlilik de bireyin kendisini başkaları ile rekabete sevk edip, gereksiz ve üretken olmayan bir şekilde kıyaslamasını engelleyip, kendisine şefkat göstermesine imkân veriyor. Başka bir deyişle, sürdürülebilir başarının peşinde olan liderlerin, kadın ya da erkek, kendi özdeğerine inanan, kendisine şefkatle yaklaşan bireyler olması şart. Ancak o noktadan sonra, liderlerin çevrelerine aynı yaklaşımı göstermesini, hatta daha da basite inerek, çevrelerindeki insanların hayatlarına dokunduklarını fark etmesini bekleyebiliriz.”
Başarılı liderlerin sadece dokunan değil, kendileri olmaya cüret eden ve çevrelerini değişmeye cesaretlendiren bireyler arasından çıktığını belirten Yeşildere, özellikle de şefkat söz konusu olduğu için kadınların iş dünyasında daha fazla kıymet göreceğini söylemiş…
Naçizane görüşümüz, fazla olan her şey yanlıştır; iki şey hariç: Şefkat ve bilgi. O nedenle ‘şefkatli lider’ ifadesine bir de ‘bilgili’ olma özelliğini ekleyerek ‘doğru’ bir formüle ulaşacağımıza inancımız tam.
Ancak, kavramları, fenomenleri analiz etmede sıkça içine düşülen bir hatanın da altını çizmekte fayda görüyoruz: Detaylar üzerinde çalışırken büyük resmi kaçırmak.
Yeşildere’nin yaptığı “Şefkat değerli olacak, şefkat de kadınlarda var; o nedenle kadınlar iş dünyasında kıymetli olacak” çıkarımı gerçekçi olmadığı gibi, herhâlde en başta kadınları kızdıracaktır.
İşin o yanını kadınlara bırakalım…
Kadın ve erkeğin ailede, toplumda, iş hayatında fıtratları gereği olan veya olmayan rollerini nasıl paylaşacaklarının, kendileri arasında sözlü ya da sessiz anlaşmalarla sağlandığına inanıyoruz.
İşin bu yanını da onlara bırakalım…
Burada bizim korumamız ve benimsememiz gereken adalet kavramı olmalıdır. İster cinsiyetler arasında olsun ister farklı sosyoekonomik sınıflardan gelen kişiler arasında, aslolan adaleti sağlamaktır.
Bu sağlandıktan sonra müreffeh bir toplum yapısının, çatışmasız bir düzenin temeli için çok önemli bir diğer yapı taşı olan uyum kavramından söz edilebilir.
Bütün kadınlar aynı olmadığı gibi bütün aileler de aynı değildir. Olması da gerekmez. Önemli olan kendi içinde adaletli bir sistemin, uyumlu bir yaşamın sürdürülmesidir.
Çekirdek aile yapımıza bakalım… Kimse kimseye efendi ya da köle olmadığı sürece, aile içindeki lider ister anne ister baba olsun fark etmez… Yeter ki adalet ve uyum tesis edilebilmiş olsun…
Komisyonlar, kolektif sorumluluk anlayışı çökeli çok oldu… İşte tam da bu nedenle çekirdek aileler var olmaya devam ettiği sürece, liderlik vasfı da var olacaktır…
Konuyu şöyle özetlesek herhâlde okur bizi bağışlar: Şefkatsiz lider olunmaz, ancak şefkatle lider de olunmaz.