Hükümet ortak akıl arıyor
10 Ağustos 2009 Akşam Gazetesi
Sayın İçişleri Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay ile ertelediğimiz görüşmeyi nihayet dün gerçekleştirebildik. Atalay Türkiye’deki pek çok okuryazarla meseleyi irdeliyor. Konu tabii ki “Kürt Açılımı”...
İşin tarihi, siyasi, ekonomik ve sosyal boyutu bizim boyumuzu aşar. Biz kendisine olayın sadece iş, ilişki ve iletişim boyutuyla ilgili görüşlerimizi bildirebiliriz. Öyle de yaptık. Bakın Sayın Atalay’a neler dedim:
n Kürt açılımı, Türkiye’nin önündeki en önemli, en büyük, en kritik iletişim projesidir. n Bugün gelinen noktaya kadar büyük iletişim hataları yapılmamıştır. n Ancak ortada bir ‘proje’ olduğu algısı da yoktur. n İlk kez tüm muhalefet köşeye tamamen sıkışmıştır. n İlk kez ‘milli mutabakat’ ruhunun egemen kılınma şansından söz edilebilir. (Bkz. Kıbrıs konusunda güdülmüş olan politikalar.) n Sosyal paydaşlara yönelik entegre ve özgün kilit mesaj sorunu vardır. n Popüler kültür taşıyıcılarının desteğinin sağlandığı söylenemez. n Beklenti çok yüksektir. Bu hem bir avantaj hem de bir tehdittir...
Sayın Atalay, her zaman yaptığı gibi neredeyse hiç sesini çıkarmadan dinledi ve not aldı. Sohbetimizden önümüzdeki dönemde konunun çok daha geniş tabanlı, geniş katılımlı bir yaklaşımla zenginleştirileceği, hükümet karar taslaklarının ise kamuoyu ve kamu vicdanında kabul görecek bir milli mutabakat sağlandıktan sonra inşa edilebileceği izlenimini edindim.
Yani, CHP yöneticilerinden Sayın Kemal Anadol’un dediği gibi oyun “Yahu bir şeyler söylesinler, biz de eleştirelim” şeklinde oynanmayacak. Herkes kendi fikrini ve önerisini söyleyecek, hükümet ortak akıldan bir uygulama planı çıkarmaya çalışacak. Dünya değişiyor anlayacağınız...
Mutlaka izleyin
Cumartesİ 20.00 - 23.00 arası ya da dün akşam 23.00’ten sonra Tvnet’i izleyemedinizse yapabileceğiniz tek şey var: Medya takip ajanslarından birini arayıp o programın kaydını isteyeceksiniz...
Programın adı Özel Gündem... Sunucu Mustafa Özkaya... Konuğu Yeni Şafak yazarı Dücane Cündioğlu...
Dücane Bey, sadece kadim dostum olduğundan dolayı değil, zihni şu veya bu şekilde bir tasalluta uğramamış, iğfal edilmemiş, gençliğinde girdiği angajmanlardan ise “tiz zamanda” sıyrılmayı başarmış, felsefe boyutunda doğuyla batıyı harmanlamayı başaran aydınlık bir beyin. İslam ve burjuva, İslam ve tüketim gibi konuları MÜSİAD eski Başkanı Erol Yarar’ın açıklamalarından yola çıkarak enine boyuna tartıştılar.
Somut günlük polemikten çok ciddi bir hayat ve felsefe dersi idi. Özellikle de içinde yaşadıkları toplumun dinine yabancı olan aramızdaki ecnebiler için...
Ben çok şey öğrendim.
Açık ve net
rica ediyorum
“Tüm kullanıcılar, toplu gönderimler, grup listeleri ve aklınıza gelebilecek bütün e-posta gruplarından” tekrar sokulmamak üzere çıkmak, çıkarılmak istiyorum. Hem de hemen... Ne yapsam yenisi geliyor. Ne rule’lar, ne ambargolar, ne block’lar denedim. Yok, olmuyor! Yine aradan dereden kaçıp benim posta kutumu buluyorlar...
Ziyadesiyle sıkıldım ve baş edemez oldum. Zaten baş etmek için artık zaman harcamak da istemiyorum. Toplu gönderilen e-postaların hepsini açmadan siliyorum. Yanlışlıkla açsam bile ilgilenmiyorum. Bir tanesiyle bile! Gruplara davetlerin hiçbirini -kimden gelirse gelsin- kabul etmiyorum. Sosyalleşme anlayışım farklı. İnternet ortamında sosyalleşemiyorum...
E-posta hesabıma bir süre bakmasam, gazeteden arkadaşlar “Ali Bey yine kotanız doldu. Yeni e-postalarınızı alamayacaksınız. Lütfen kontrol edin” diye telefon ediyorlar. Girip bakıyorum. Belki beş-altı tanesi ismime özel, yazılarıma ilişkin yorum veya öneri, hal hatır sorma içerikli. Gerisi ‘junk’; yani çöp...
Benden başka bu kadar kafayı takan, aynı durumu yaşayan var mı, bilmiyorum. Ama rica ediyorum... Lütfen... Bu yazıyı okuyorsanız beni listenizden çıkarın...
Sayın İçişleri Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay ile ertelediğimiz görüşmeyi nihayet dün gerçekleştirebildik. Atalay Türkiye’deki pek çok okuryazarla meseleyi irdeliyor. Konu tabii ki “Kürt Açılımı”...
İşin tarihi, siyasi, ekonomik ve sosyal boyutu bizim boyumuzu aşar. Biz kendisine olayın sadece iş, ilişki ve iletişim boyutuyla ilgili görüşlerimizi bildirebiliriz. Öyle de yaptık. Bakın Sayın Atalay’a neler dedim:
n Kürt açılımı, Türkiye’nin önündeki en önemli, en büyük, en kritik iletişim projesidir. n Bugün gelinen noktaya kadar büyük iletişim hataları yapılmamıştır. n Ancak ortada bir ‘proje’ olduğu algısı da yoktur. n İlk kez tüm muhalefet köşeye tamamen sıkışmıştır. n İlk kez ‘milli mutabakat’ ruhunun egemen kılınma şansından söz edilebilir. (Bkz. Kıbrıs konusunda güdülmüş olan politikalar.) n Sosyal paydaşlara yönelik entegre ve özgün kilit mesaj sorunu vardır. n Popüler kültür taşıyıcılarının desteğinin sağlandığı söylenemez. n Beklenti çok yüksektir. Bu hem bir avantaj hem de bir tehdittir...
Sayın Atalay, her zaman yaptığı gibi neredeyse hiç sesini çıkarmadan dinledi ve not aldı. Sohbetimizden önümüzdeki dönemde konunun çok daha geniş tabanlı, geniş katılımlı bir yaklaşımla zenginleştirileceği, hükümet karar taslaklarının ise kamuoyu ve kamu vicdanında kabul görecek bir milli mutabakat sağlandıktan sonra inşa edilebileceği izlenimini edindim.
Yani, CHP yöneticilerinden Sayın Kemal Anadol’un dediği gibi oyun “Yahu bir şeyler söylesinler, biz de eleştirelim” şeklinde oynanmayacak. Herkes kendi fikrini ve önerisini söyleyecek, hükümet ortak akıldan bir uygulama planı çıkarmaya çalışacak. Dünya değişiyor anlayacağınız...
Mutlaka izleyin
Cumartesİ 20.00 - 23.00 arası ya da dün akşam 23.00’ten sonra Tvnet’i izleyemedinizse yapabileceğiniz tek şey var: Medya takip ajanslarından birini arayıp o programın kaydını isteyeceksiniz...
Programın adı Özel Gündem... Sunucu Mustafa Özkaya... Konuğu Yeni Şafak yazarı Dücane Cündioğlu...
Dücane Bey, sadece kadim dostum olduğundan dolayı değil, zihni şu veya bu şekilde bir tasalluta uğramamış, iğfal edilmemiş, gençliğinde girdiği angajmanlardan ise “tiz zamanda” sıyrılmayı başarmış, felsefe boyutunda doğuyla batıyı harmanlamayı başaran aydınlık bir beyin. İslam ve burjuva, İslam ve tüketim gibi konuları MÜSİAD eski Başkanı Erol Yarar’ın açıklamalarından yola çıkarak enine boyuna tartıştılar.
Somut günlük polemikten çok ciddi bir hayat ve felsefe dersi idi. Özellikle de içinde yaşadıkları toplumun dinine yabancı olan aramızdaki ecnebiler için...
Ben çok şey öğrendim.
Açık ve net
rica ediyorum
“Tüm kullanıcılar, toplu gönderimler, grup listeleri ve aklınıza gelebilecek bütün e-posta gruplarından” tekrar sokulmamak üzere çıkmak, çıkarılmak istiyorum. Hem de hemen... Ne yapsam yenisi geliyor. Ne rule’lar, ne ambargolar, ne block’lar denedim. Yok, olmuyor! Yine aradan dereden kaçıp benim posta kutumu buluyorlar...
Ziyadesiyle sıkıldım ve baş edemez oldum. Zaten baş etmek için artık zaman harcamak da istemiyorum. Toplu gönderilen e-postaların hepsini açmadan siliyorum. Yanlışlıkla açsam bile ilgilenmiyorum. Bir tanesiyle bile! Gruplara davetlerin hiçbirini -kimden gelirse gelsin- kabul etmiyorum. Sosyalleşme anlayışım farklı. İnternet ortamında sosyalleşemiyorum...
E-posta hesabıma bir süre bakmasam, gazeteden arkadaşlar “Ali Bey yine kotanız doldu. Yeni e-postalarınızı alamayacaksınız. Lütfen kontrol edin” diye telefon ediyorlar. Girip bakıyorum. Belki beş-altı tanesi ismime özel, yazılarıma ilişkin yorum veya öneri, hal hatır sorma içerikli. Gerisi ‘junk’; yani çöp...
Benden başka bu kadar kafayı takan, aynı durumu yaşayan var mı, bilmiyorum. Ama rica ediyorum... Lütfen... Bu yazıyı okuyorsanız beni listenizden çıkarın...