Hürriyet ve İstiklal'i unutuyor muyuz?
16 Mart 2009 Akşam Gazetesi
Bir e-posta ile uyarılmasam, ben de atlayıp geçeceğim doğrusu... Türk Edebiyatı dergisinin son sayısındaki yazısında da konuya değinmiş olan Kamil Yeşil Bey, 12 Mart'ın - tam tarih: 12 Mart 1337 (1921)- İstiklal Marşı'nın Meclis'te kabulünün yıldönümü olduğunu hatırlatmış...
Ben görmedim. Belki vardır da gözümüzden kaçmıştır. Son 12 Mart'ta hangi medyada konu ele alındı, olay etraflıca anıldı ve en azından bir tartışma ortamı yaratıldı? Örneğin, 'Mehmet Akif Ersoy'un kaleme aldığı ve 'Kahraman Ordumuza' ithaf ettiği İstiklal Marşı ile küreselleşme sürecinde içinden geçilen Transformasyon (dönüşüm) birbirlerini tamamlıyorlar mı; yoksa birbirleriyle çatışıyorlar mı?' başlıklı bir konu üzerine sohbet edildi mi?.. Ya da 1921'den bu yana siyasilerin ve bürokratların tavırlarındaki değişim analiz edildi mi?
Kamil Yeşil, 'Konularına Göre Düzenlenmiş 42 Yılın (1966-2007) ÜSS-ÖYS-ÖSS Soruları ve Tam Çözümleri' adlı kitaptaki bilgilerden yola çıkarak diyor ki: 'Anladım ki ÖSYM tarafından yapılan sınavlar sadece bir puan alma ve rakibi eleme görevi yapmıyor; aynı zamanda bazı değerlerin öne çıkarılmasına veya üstünün örtülmesine de yarıyor. Bunun en bariz örneği İstiklal Marşı'dır. Bilindiği gibi, sadece Türk Mill” Eğitim sisteminin değil, Türk devletinin de en önemli metinlerden biridir İstiklal Marşı. Buna rağmen ÖSYM, tarihi boyunca İstiklal Marşı ve Safahat hakkında hiç soru sormamış. Akif'le ilgili sorulmuş olan son sorunun üstünden ise tam 17 yıl geçmiştir'...
Keşke Kamil Yeşil yanılıyor olsa... Keşke Milli Eğitim Bakanlığı'ndan Kamil Yeşil Bey'i yalanlayan bir mektup gelse... Keşke Bakanlık Akif'i anmanın İstiklal Marşı'nı ve 'Kahraman Ordumuzu' anmakla aynı şey olduğunu o mektubunda vurgulasa... Aynı mektupta keşke 'Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir' diyen Mustafa Kemal Atatürk de anılsa... Meselelere küreselleşmeye hem ret hem kabul noktasından bakılabileceğini vurgulayan görüşler de mektuba eklenmiş olsa...
Çiğnenmiş çiklet pazarı...
Hiç unutmuyorum. Lisedeydik. İstanbul Erkek Lisesi'nde... Ya Lise 2 ya da 3'üncü sınıf... Bir gün 626 Ömer Umar (Kavanoz) elinde bir gazete ile daldı sabah etüdüne. 'Dom Dom, baksana şu habere. Beatles ABD'ye gitmişti ya. Bazı gençler ayaklarıyla bastıkları yerlerdeki otları yemişler... İyi mi? Yahu, nereye kadar gider bu iş!'
Ben o zaman iki şeyi görememişim:
Bir: Beatles'ın sonradan 'klasik' haline gelebileceğini...
İki: Popüler kültürün bireyi her türlü insan” içerik, erdem ve değerler manzumesinden bu kadar koparabileceğini, örneğin bazı gençlerin 'seni de, ananı da sinkaf...' şeklindeki şarkı sözleri ile coşabilecek kadar 'çözülebileceğini' görememişim...
12 erkekten hangisinin sperminin dişi hücreye daha hızlı gireceği üzerine TV'de yarışmalar düzenlenebileceğini tahmin edememişim. Bir de bir gün -Zeynep Subaşı'nın Habertürk'te dün yazdığı gibi- ünlülerin daha önceden çiğnedikleri çikletlerin e-ticaret sitesi e-bay'de 150 dolara kadar alıcı bulabileceğini...
Ben de internete baktım. Magazin sitesi www.moono.com/news/news00455'te Britney Spears'in çiğnediği çikletlerin e-bay'de 14 bin dolara kadar satıldığı haberi var. Joyce Brothers adlı bir psikoloğun Associated Press'e yaptığı açıklamaya göre bu iş, birinin çok özel alanına girmek gibi bir duygu veriyormuş insana... Fesupanallah!
Son dakika haberi: Şu sıra Russell Crowe'unki açık artırmadaymış. Artırma 69 dolarla başlamış. ABD içi 2 dolar posta ücreti varmış. Son teklif verme tarihi 22 Mart imiş... Bizde kimin çiğnenmiş çikleti, kaça alıcı bulurdu acaba?.. Ne dersiniz, halimize hala şükür mü etmeliyiz?
Bir e-posta ile uyarılmasam, ben de atlayıp geçeceğim doğrusu... Türk Edebiyatı dergisinin son sayısındaki yazısında da konuya değinmiş olan Kamil Yeşil Bey, 12 Mart'ın - tam tarih: 12 Mart 1337 (1921)- İstiklal Marşı'nın Meclis'te kabulünün yıldönümü olduğunu hatırlatmış...
Ben görmedim. Belki vardır da gözümüzden kaçmıştır. Son 12 Mart'ta hangi medyada konu ele alındı, olay etraflıca anıldı ve en azından bir tartışma ortamı yaratıldı? Örneğin, 'Mehmet Akif Ersoy'un kaleme aldığı ve 'Kahraman Ordumuza' ithaf ettiği İstiklal Marşı ile küreselleşme sürecinde içinden geçilen Transformasyon (dönüşüm) birbirlerini tamamlıyorlar mı; yoksa birbirleriyle çatışıyorlar mı?' başlıklı bir konu üzerine sohbet edildi mi?.. Ya da 1921'den bu yana siyasilerin ve bürokratların tavırlarındaki değişim analiz edildi mi?
Kamil Yeşil, 'Konularına Göre Düzenlenmiş 42 Yılın (1966-2007) ÜSS-ÖYS-ÖSS Soruları ve Tam Çözümleri' adlı kitaptaki bilgilerden yola çıkarak diyor ki: 'Anladım ki ÖSYM tarafından yapılan sınavlar sadece bir puan alma ve rakibi eleme görevi yapmıyor; aynı zamanda bazı değerlerin öne çıkarılmasına veya üstünün örtülmesine de yarıyor. Bunun en bariz örneği İstiklal Marşı'dır. Bilindiği gibi, sadece Türk Mill” Eğitim sisteminin değil, Türk devletinin de en önemli metinlerden biridir İstiklal Marşı. Buna rağmen ÖSYM, tarihi boyunca İstiklal Marşı ve Safahat hakkında hiç soru sormamış. Akif'le ilgili sorulmuş olan son sorunun üstünden ise tam 17 yıl geçmiştir'...
Keşke Kamil Yeşil yanılıyor olsa... Keşke Milli Eğitim Bakanlığı'ndan Kamil Yeşil Bey'i yalanlayan bir mektup gelse... Keşke Bakanlık Akif'i anmanın İstiklal Marşı'nı ve 'Kahraman Ordumuzu' anmakla aynı şey olduğunu o mektubunda vurgulasa... Aynı mektupta keşke 'Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir' diyen Mustafa Kemal Atatürk de anılsa... Meselelere küreselleşmeye hem ret hem kabul noktasından bakılabileceğini vurgulayan görüşler de mektuba eklenmiş olsa...
Çiğnenmiş çiklet pazarı...
Hiç unutmuyorum. Lisedeydik. İstanbul Erkek Lisesi'nde... Ya Lise 2 ya da 3'üncü sınıf... Bir gün 626 Ömer Umar (Kavanoz) elinde bir gazete ile daldı sabah etüdüne. 'Dom Dom, baksana şu habere. Beatles ABD'ye gitmişti ya. Bazı gençler ayaklarıyla bastıkları yerlerdeki otları yemişler... İyi mi? Yahu, nereye kadar gider bu iş!'
Ben o zaman iki şeyi görememişim:
Bir: Beatles'ın sonradan 'klasik' haline gelebileceğini...
İki: Popüler kültürün bireyi her türlü insan” içerik, erdem ve değerler manzumesinden bu kadar koparabileceğini, örneğin bazı gençlerin 'seni de, ananı da sinkaf...' şeklindeki şarkı sözleri ile coşabilecek kadar 'çözülebileceğini' görememişim...
12 erkekten hangisinin sperminin dişi hücreye daha hızlı gireceği üzerine TV'de yarışmalar düzenlenebileceğini tahmin edememişim. Bir de bir gün -Zeynep Subaşı'nın Habertürk'te dün yazdığı gibi- ünlülerin daha önceden çiğnedikleri çikletlerin e-ticaret sitesi e-bay'de 150 dolara kadar alıcı bulabileceğini...
Ben de internete baktım. Magazin sitesi www.moono.com/news/news00455'te Britney Spears'in çiğnediği çikletlerin e-bay'de 14 bin dolara kadar satıldığı haberi var. Joyce Brothers adlı bir psikoloğun Associated Press'e yaptığı açıklamaya göre bu iş, birinin çok özel alanına girmek gibi bir duygu veriyormuş insana... Fesupanallah!
Son dakika haberi: Şu sıra Russell Crowe'unki açık artırmadaymış. Artırma 69 dolarla başlamış. ABD içi 2 dolar posta ücreti varmış. Son teklif verme tarihi 22 Mart imiş... Bizde kimin çiğnenmiş çikleti, kaça alıcı bulurdu acaba?.. Ne dersiniz, halimize hala şükür mü etmeliyiz?