Hülya Avşar marka olmamaya devam ediyor
10 KASIM 2006
Onunla ilgili ne zaman bir şeyler yazsam, mutlaka önden şu notları düşerim: Hülya Avşar Hanım’a sınırsız bir hayranlık duyarım. Özellikle sinema oyunculuğuna. TV starlığı da eşsizdir. Sadece şarkıcılığa odaklanmış olsaydı, onda da oyunculuk kadar başarılı olurdu. Mesleğinde, ki buna ‘showbusiness’ (gösteri sanatları) diyebiliriz, yıllardır dimdik ve başarıyla ayakta kalabilmiş olması her türlü takdirin üzerindedir. Ama iletişimini yönetmekte Hülya Hanım eksiklidir. ‘İletişim özürlüdür’, dememek için bu ifadeyi kullanıyoruz...
Dünkü Takvim gazetesinde manşetin üstünden verilen haberi görenleriniz olmuştur: ‘Son isim Tamince...’ Haber, gerçek sevgilinin ünlü ve başarılı iş adamı Fettah Tamince olduğu dedikodusu üzerine... Büyük olasılıkla gerçekliği yok... Ama gelin geri sarmaya başlayalım...
Sevgili ile ilgili bir önceki dedikodu, bir başka ünlü iş adamıyla ilgiliydi: Sadettin Saran... O araya sürekli İbrahim Tatlıses sıkıştı durdu... Onunla hem eş zamanlı hem de kısa bir süre önceki âşık Ali Güven Beydi... Arada eski kocaya meyil edilip geri dönüldüğü haberleri çıktı... Ali Bey’den öncesinde, sırasında ve sonrasında eski koca ve onun sevgilileri ve sevgiliden olan çocuk ile haber olundu. Kaya Bey ne zaman yeni bir sevgili ile yakalansa aynı haberde Hülya Hanım da vardı... Hâlâ var...
Hülya Hanım bu arada teniste yenildi, konuştu; siyasete karıştı konuştu; rakip şarkıcılarla ilgili konuştu; eski kocasının sevgilisinin doğurduğu çocukla ilgili konuştu; kendisini eleştiren köşe yazarlarıyla kapıştı; ünlü kozmetik firmasının kurucusuna makyaj yaptırdı, konuştu; kendisine tutulan her mikrofona, sorulan her soru hakkında konuştu; konuştu... Konuştu... Konuştu...
Bir konu hariç... O da, işi... Yani marka değerini oluşturacak alan... İşiyle ilgili adam gibi tek kelime etmedi, aylardır...
Yıllardır ben, biraz da Türkiye’de marka yaratmaya çabalayanlara ders olması adına “Hülya Hanım büyük şöhrettir; popüler sanatın bir numaralı yıldızıdır; ama marka değildir. Marka genişlemesi adına yapılan hiçbir yatırımı başarıya ulaşmaz; ürünler satmaz” diye yırtınırken, bana katılmayıp eleştirenler; biat etmek için daha ne kadar beklemeyi düşünüyorlar dersiniz? En azından bir ‘ara bilanço alma’ zamanı da mı gelmedi...
Hillary sanki Türkiye’de iktidara yürüyor
Bana ne oluyor sanki... ABD’de seçim oluyor; George ‘İbni’ Bush’un partisi kaybediyor, demokratlar senato ve kongrede ilerliyorlar; Bush efendinin kolunu kanadını hafif büküyorlar ve nihayet en önemlisi Hillary Rodham Clinton yeniden senatör seçiliyor; bende bir hoşluk... Sanki benim adamlar siyasi zafer kazanmış gibi...
2008’de Hillary bir de Başkan oluyor, arka planda sevgili dostumuz Bill iplerin bir kısmını eline geçiriyor mu? Tadına doyum olmaz... Duygu bu...
Sanki dünya kurtulacak... Sana ne ABD seçimlerinden kardeşim? ABD’nin âli menfaatleri söz konusu oldu mu, bunların sağcısı, solcusu bir olup aynı telden çalmazlar mı? Çalarlar... Hatırla, Türk halkının sevgilisi J.F. Kennedy’yi... Hani 63’de vurulduğunda göz yaşlarımız sel olup akmıştı... Sonra diğerleri ve nihayet Clinton dönemi... Küresel ısınma bunların döneminde azmadı mı? Bunların döneminde ABD dünyanın en büyük çevre kirleticisi haline gelmedi mi? Küresel güç, bölgesel savaşlar gibi stratejilerde ABD’nin hedeflerinde en küçük sapma oldu mu? Olmadı... Peki, Bush’un karşı takımı bir lokma kazandı diye bize ne oluyor; ya da Hillary Başkanlığa yürüyor diye...
İnternet, torpilin yerine aday
Hayli ilginç bir ‘oyun’ yapmışlar. Reklamlarda sadece bir web sitesi adresi var: http://www.4milyoninsanburadaneyapiyor.com Giriyorsunuz. Net bir mesaj çıkıyor karşınıza:
“Burası Türkiye’nin en büyük insan kaynakları platformu... Burası hayallerinizdeki işi veya firmanıza en uygun çalışanı bulacağınız yer.”
Atılan sanal imzaların arasından yeni tıklanacak adres beliriyor: www.kariyer.net. Çok etkileyici.
Yönetiminde bulunduğum iletişim şirketleri daha çok referansla eleman alırlar. Halk arasında ‘torpil’ de deniyor. Ya da bazıları, şirketlerin adeta kapısında yatarak kendileri yaratırlar iş olanaklarını. Ama bu reklam bizi bile tahrik etti. İnsan Kaynakları konusunda interneti biz de deneyeceğiz...
Dünkü Takvim gazetesinde manşetin üstünden verilen haberi görenleriniz olmuştur: ‘Son isim Tamince...’ Haber, gerçek sevgilinin ünlü ve başarılı iş adamı Fettah Tamince olduğu dedikodusu üzerine... Büyük olasılıkla gerçekliği yok... Ama gelin geri sarmaya başlayalım...
Sevgili ile ilgili bir önceki dedikodu, bir başka ünlü iş adamıyla ilgiliydi: Sadettin Saran... O araya sürekli İbrahim Tatlıses sıkıştı durdu... Onunla hem eş zamanlı hem de kısa bir süre önceki âşık Ali Güven Beydi... Arada eski kocaya meyil edilip geri dönüldüğü haberleri çıktı... Ali Bey’den öncesinde, sırasında ve sonrasında eski koca ve onun sevgilileri ve sevgiliden olan çocuk ile haber olundu. Kaya Bey ne zaman yeni bir sevgili ile yakalansa aynı haberde Hülya Hanım da vardı... Hâlâ var...
Hülya Hanım bu arada teniste yenildi, konuştu; siyasete karıştı konuştu; rakip şarkıcılarla ilgili konuştu; eski kocasının sevgilisinin doğurduğu çocukla ilgili konuştu; kendisini eleştiren köşe yazarlarıyla kapıştı; ünlü kozmetik firmasının kurucusuna makyaj yaptırdı, konuştu; kendisine tutulan her mikrofona, sorulan her soru hakkında konuştu; konuştu... Konuştu... Konuştu...
Bir konu hariç... O da, işi... Yani marka değerini oluşturacak alan... İşiyle ilgili adam gibi tek kelime etmedi, aylardır...
Yıllardır ben, biraz da Türkiye’de marka yaratmaya çabalayanlara ders olması adına “Hülya Hanım büyük şöhrettir; popüler sanatın bir numaralı yıldızıdır; ama marka değildir. Marka genişlemesi adına yapılan hiçbir yatırımı başarıya ulaşmaz; ürünler satmaz” diye yırtınırken, bana katılmayıp eleştirenler; biat etmek için daha ne kadar beklemeyi düşünüyorlar dersiniz? En azından bir ‘ara bilanço alma’ zamanı da mı gelmedi...
Hillary sanki Türkiye’de iktidara yürüyor
Bana ne oluyor sanki... ABD’de seçim oluyor; George ‘İbni’ Bush’un partisi kaybediyor, demokratlar senato ve kongrede ilerliyorlar; Bush efendinin kolunu kanadını hafif büküyorlar ve nihayet en önemlisi Hillary Rodham Clinton yeniden senatör seçiliyor; bende bir hoşluk... Sanki benim adamlar siyasi zafer kazanmış gibi...
2008’de Hillary bir de Başkan oluyor, arka planda sevgili dostumuz Bill iplerin bir kısmını eline geçiriyor mu? Tadına doyum olmaz... Duygu bu...
Sanki dünya kurtulacak... Sana ne ABD seçimlerinden kardeşim? ABD’nin âli menfaatleri söz konusu oldu mu, bunların sağcısı, solcusu bir olup aynı telden çalmazlar mı? Çalarlar... Hatırla, Türk halkının sevgilisi J.F. Kennedy’yi... Hani 63’de vurulduğunda göz yaşlarımız sel olup akmıştı... Sonra diğerleri ve nihayet Clinton dönemi... Küresel ısınma bunların döneminde azmadı mı? Bunların döneminde ABD dünyanın en büyük çevre kirleticisi haline gelmedi mi? Küresel güç, bölgesel savaşlar gibi stratejilerde ABD’nin hedeflerinde en küçük sapma oldu mu? Olmadı... Peki, Bush’un karşı takımı bir lokma kazandı diye bize ne oluyor; ya da Hillary Başkanlığa yürüyor diye...
İnternet, torpilin yerine aday
Hayli ilginç bir ‘oyun’ yapmışlar. Reklamlarda sadece bir web sitesi adresi var: http://www.4milyoninsanburadaneyapiyor.com Giriyorsunuz. Net bir mesaj çıkıyor karşınıza:
“Burası Türkiye’nin en büyük insan kaynakları platformu... Burası hayallerinizdeki işi veya firmanıza en uygun çalışanı bulacağınız yer.”
Atılan sanal imzaların arasından yeni tıklanacak adres beliriyor: www.kariyer.net. Çok etkileyici.
Yönetiminde bulunduğum iletişim şirketleri daha çok referansla eleman alırlar. Halk arasında ‘torpil’ de deniyor. Ya da bazıları, şirketlerin adeta kapısında yatarak kendileri yaratırlar iş olanaklarını. Ama bu reklam bizi bile tahrik etti. İnsan Kaynakları konusunda interneti biz de deneyeceğiz...