İhanete uğramış gibiyim
26 Aralık 2008 Akşam Gazetesi
Türkiye markasının yönetilmesinden kim sorumlu? Bu sorumluluk Kültür ve Turizm Bakanlığı'na atılmak istendiğinde Bakanlık olsun, Bakanlığın anlaştığı reklam ajansları olsun kalkıp hep aslanlar gibi meseleyi doğru eksene oturtmak için mücadele verdiler: 'Kardeşim biz Türkiye'nin sadece bir ürününün pazarlamasından sorumluyuz: Turizm... Bizim yaptığımız Türkiye'nin tanıtımı falan değil; Türk Turizmi'nin tanıtımıdır. Ayrıca koskoca bir ülkenin tanıtımı bizim kullandığımız minicik bütçelerle yapılır mı?'...
Mükemmel bir açılım... Her zaman sonuna kadar inandık ve destekledik; Kültür ve Turizm Bakanlarının önüne kendimizi siper ettik...
18 Aralık tarihli gazetelerde bir de ne göreyim... Sayın Kültür ve Turizm Bakanı bir basın toplantısı düzenlememiş mi? Haber şöyle verilmiş:
'Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türkiye'nin yurtdışı tanıtımını yapacak ajansları belirlemek amacıyla açılan konkurun sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmak üzere bugün geniş kapsamlı bir basın toplantısı düzenledi. Bakan Günay'ın yaptığı açıklamaya göre, önümüzdeki dönemde Türkiye'nin yaratıcı tanıtma çalışmalarını Kuzey Amerika (ABD, Kanada, Meksika) bölgesinde Öykü; Almanya ve Avusturya'da Bestwerbeagentur; Rusya, Ukrayna ve Baltık ülkelerinde Iconicus; Avrupa'nın diğer tüm ülkeleri, Balkan ülkeleri ve Ortaasya Türki cumhuriyetlerinde dDf; Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da Mediumrare/Inbar konsorsiyumu; Uzakdoğu ve Hindistan'da ise B Tops yürütecek...
...Geçtiğimiz yıl, önceki yıllardan kalan bütçenin de eklenmesiyle Türkiye'nin tanıtımı için 120 milyon dolar harcandığını kaydeden Günay, gazetecilerin sorusu üzerine bu yıl böyle bir bütçe eklemesinin söz konusu olamayacağını ama tanıtım için yine de yaklaşık 100 milyon dolarlık bir bütçe kullanılacağını ifade etti...
...Batı Avrupa ve Balkanlar'a yönelik iletişim çalışmalarını yürütecek olan dDf ise, bu bölgede Türkiye'nin yüzü olarak Tülin Şahin'le çalışacaklarını ifade etti.'
Buyurun cenaze namazına... Kendimi ihanete uğramış gibi hissettim... Olacak iş mi? Sen tut onca yıl Türkiye'nin tanıtımından sorumlu olamayacağını; buna ancak katkı yapabileceğini savun, sonra kalk Türkiye'nin tanıtımı aşağıya, Türkiye'nin tanıtımı yukarı ahkâm kes dur...
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu... Sözüm Kültür ve Turizm Bakanlığı'na. Kendi yarattığınız iletişim kaosu içinde boğulmaya hazır olun... Bundan sonra Türkiye markası denince siz hesap vereceksiniz. Değil mi ki, Türkiye'nin tanıtımı deyip duruyorsunuz, o zaman 'Bu mu Türkiye'nin marka vaadi? Tülin Şahin mi Türkiye'nin marka vaadini temsil edecek?' şeklindeki sorulara muhatap olmaya hazırlanın...
Oysa Tülin Şahin bir hizmet ürünü olarak Türkiye Turizmi'ni aslanlar gibi temsil edebilir. Ancak ülkenin marka vaadi ona bir numara büyük gelir... Stratejiyi belki gerektiği gibi oluşturmuş olabilirsiniz ancak meramınızı olması gerektiği gibi anlatabilmiş değilsiniz. Bu yüzden Tülin Şahin'in kendisine de zarar veriyorsunuz... Yaptığı iş son derece doğru olmasına rağmen; haddini aştığı boyundan büyük işlere burnunu soktuğu algısını yaratıyorsunuz... Oysa yapacağınız tek şey vardı: Türkiye'nin tanıtımı yerine Türkiye Turizmi'nin tanıtımına soyunmak. O zaman Tülin Hanım da doğru amaca soyunmuş olacaktı...
Cemil Meriç'le derinlik kazanmak...
Bu akşam 'Türkiye'nin Ruhu: Cemil Meriç Belgeseli' ekrana geliyor. Kaçırmayın...
TRT 2'de saat 21.10'de... Belgesel 02.05'te tekrarlanacakmış.
Benim düşünce dünyamda çok özel bir yeri vardır Cemil Meriç'in... İletişim dünyasında kelam etme yetkisi veren 'ehliyetleri' dağıtma görevi diyelim ki bana verilmiş olsaydı; Türkiye bağlamında Kemal Tahir, Attilâ İlhan, Kemal Karpat, Oğuz Atay, Halit Refiğ ile birlikte bir de Cemil Meriç'i bilmeyi şart koşardım... 'Türk halkının ortak ruhi şekillenmesi'nin ipuçlarının ilk adımlarını bu yazarlarla atmakta büyük yarar vardır...
Bu belgeselin ortaya çıkmasında birinci derecede rol, tabii ki üstadın kızı Prof. Dr. Ümit Meriç Hanım'a aittir... Ancak ilk entelektüel uyarı ondan değil, Cemil Meriç üzerine son iki yılda yazdığı üç önemli eserle bu büyük Türk entelektüelinin düşünce yaşamını derinlikli olarak inceleyen Dücane Cündioğlu dostumdan gelmişti...
Filmin yönetmeni Şafak Bakkalbaşıoğlu ve metin yazarı Metin Tavukçuoğlu ile bir araya gelmeleri bu muhteşem çalışmanın fitilini tetikleyivermiş...
Ülkemizin temel sorunlarından biri derinlik... Türkiye ise Cemil Meriç'e en çok ihtiyaç duyduğu günlerden geçiyor... Umalım Cemil Meriç Belgeseli kimliğimizle ile ilgili tartışmalarda bir nebze olsun derinliği artırmamıza yardımcı olur... İzleyin, konuşalım... Ya da konuşmadan konuşalım...
Türkiye markasının yönetilmesinden kim sorumlu? Bu sorumluluk Kültür ve Turizm Bakanlığı'na atılmak istendiğinde Bakanlık olsun, Bakanlığın anlaştığı reklam ajansları olsun kalkıp hep aslanlar gibi meseleyi doğru eksene oturtmak için mücadele verdiler: 'Kardeşim biz Türkiye'nin sadece bir ürününün pazarlamasından sorumluyuz: Turizm... Bizim yaptığımız Türkiye'nin tanıtımı falan değil; Türk Turizmi'nin tanıtımıdır. Ayrıca koskoca bir ülkenin tanıtımı bizim kullandığımız minicik bütçelerle yapılır mı?'...
Mükemmel bir açılım... Her zaman sonuna kadar inandık ve destekledik; Kültür ve Turizm Bakanlarının önüne kendimizi siper ettik...
18 Aralık tarihli gazetelerde bir de ne göreyim... Sayın Kültür ve Turizm Bakanı bir basın toplantısı düzenlememiş mi? Haber şöyle verilmiş:
'Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türkiye'nin yurtdışı tanıtımını yapacak ajansları belirlemek amacıyla açılan konkurun sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmak üzere bugün geniş kapsamlı bir basın toplantısı düzenledi. Bakan Günay'ın yaptığı açıklamaya göre, önümüzdeki dönemde Türkiye'nin yaratıcı tanıtma çalışmalarını Kuzey Amerika (ABD, Kanada, Meksika) bölgesinde Öykü; Almanya ve Avusturya'da Bestwerbeagentur; Rusya, Ukrayna ve Baltık ülkelerinde Iconicus; Avrupa'nın diğer tüm ülkeleri, Balkan ülkeleri ve Ortaasya Türki cumhuriyetlerinde dDf; Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da Mediumrare/Inbar konsorsiyumu; Uzakdoğu ve Hindistan'da ise B Tops yürütecek...
...Geçtiğimiz yıl, önceki yıllardan kalan bütçenin de eklenmesiyle Türkiye'nin tanıtımı için 120 milyon dolar harcandığını kaydeden Günay, gazetecilerin sorusu üzerine bu yıl böyle bir bütçe eklemesinin söz konusu olamayacağını ama tanıtım için yine de yaklaşık 100 milyon dolarlık bir bütçe kullanılacağını ifade etti...
...Batı Avrupa ve Balkanlar'a yönelik iletişim çalışmalarını yürütecek olan dDf ise, bu bölgede Türkiye'nin yüzü olarak Tülin Şahin'le çalışacaklarını ifade etti.'
Buyurun cenaze namazına... Kendimi ihanete uğramış gibi hissettim... Olacak iş mi? Sen tut onca yıl Türkiye'nin tanıtımından sorumlu olamayacağını; buna ancak katkı yapabileceğini savun, sonra kalk Türkiye'nin tanıtımı aşağıya, Türkiye'nin tanıtımı yukarı ahkâm kes dur...
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu... Sözüm Kültür ve Turizm Bakanlığı'na. Kendi yarattığınız iletişim kaosu içinde boğulmaya hazır olun... Bundan sonra Türkiye markası denince siz hesap vereceksiniz. Değil mi ki, Türkiye'nin tanıtımı deyip duruyorsunuz, o zaman 'Bu mu Türkiye'nin marka vaadi? Tülin Şahin mi Türkiye'nin marka vaadini temsil edecek?' şeklindeki sorulara muhatap olmaya hazırlanın...
Oysa Tülin Şahin bir hizmet ürünü olarak Türkiye Turizmi'ni aslanlar gibi temsil edebilir. Ancak ülkenin marka vaadi ona bir numara büyük gelir... Stratejiyi belki gerektiği gibi oluşturmuş olabilirsiniz ancak meramınızı olması gerektiği gibi anlatabilmiş değilsiniz. Bu yüzden Tülin Şahin'in kendisine de zarar veriyorsunuz... Yaptığı iş son derece doğru olmasına rağmen; haddini aştığı boyundan büyük işlere burnunu soktuğu algısını yaratıyorsunuz... Oysa yapacağınız tek şey vardı: Türkiye'nin tanıtımı yerine Türkiye Turizmi'nin tanıtımına soyunmak. O zaman Tülin Hanım da doğru amaca soyunmuş olacaktı...
Cemil Meriç'le derinlik kazanmak...
Bu akşam 'Türkiye'nin Ruhu: Cemil Meriç Belgeseli' ekrana geliyor. Kaçırmayın...
TRT 2'de saat 21.10'de... Belgesel 02.05'te tekrarlanacakmış.
Benim düşünce dünyamda çok özel bir yeri vardır Cemil Meriç'in... İletişim dünyasında kelam etme yetkisi veren 'ehliyetleri' dağıtma görevi diyelim ki bana verilmiş olsaydı; Türkiye bağlamında Kemal Tahir, Attilâ İlhan, Kemal Karpat, Oğuz Atay, Halit Refiğ ile birlikte bir de Cemil Meriç'i bilmeyi şart koşardım... 'Türk halkının ortak ruhi şekillenmesi'nin ipuçlarının ilk adımlarını bu yazarlarla atmakta büyük yarar vardır...
Bu belgeselin ortaya çıkmasında birinci derecede rol, tabii ki üstadın kızı Prof. Dr. Ümit Meriç Hanım'a aittir... Ancak ilk entelektüel uyarı ondan değil, Cemil Meriç üzerine son iki yılda yazdığı üç önemli eserle bu büyük Türk entelektüelinin düşünce yaşamını derinlikli olarak inceleyen Dücane Cündioğlu dostumdan gelmişti...
Filmin yönetmeni Şafak Bakkalbaşıoğlu ve metin yazarı Metin Tavukçuoğlu ile bir araya gelmeleri bu muhteşem çalışmanın fitilini tetikleyivermiş...
Ülkemizin temel sorunlarından biri derinlik... Türkiye ise Cemil Meriç'e en çok ihtiyaç duyduğu günlerden geçiyor... Umalım Cemil Meriç Belgeseli kimliğimizle ile ilgili tartışmalarda bir nebze olsun derinliği artırmamıza yardımcı olur... İzleyin, konuşalım... Ya da konuşmadan konuşalım...