İlahi Kemal Bey!
22 haziran 2023 yeni şafak
Hakikaten âlemsiniz… Aslında önceki gün grup konuşmanızda ettiğiniz son cümle bile yıllarca tefe konulup çalınacak düzeyde: “Değil 6’lı Masa, Türkiye’nin aydınlığa çıkması için gerekirse 16’lı Masa kuracağım.”
Üstüne Yeni Şafak’ı da hedef aldınız… Bir marka bundan daha fazlasını isteyemezdi herhâlde… 13 seçimi arka arkaya kaybetme istikrar ve başarısını göstermiş bir genel başkan olarak, 14.’yü de kaybetmek üzere koltuğunuza sarılmanın kontrolsüz gerginliği içinde Yeni Şafak’ın hiçbir zaman ulaşamayacağı bir kitleye ulaşmasını sağlamanız hem de o kitlenin büyük kısmı tam da sizin genel başkanlığınızı sorgularken bunu yapmanız, gazete için ‘kaymaklı ekmek kadayıfı’ hâline gelmiştir.
Sizin yanıltılarak, yalan yanlış bilgilerle Yeni Şafak’la ilgili ettiğiniz olumsuz kelâm, gazetenin itibarını artırmaktan öte hiçbir işe yaramaz. Sağ olun ilahi Kemal Bey!..
Bu arada etik, ahlak, adap, üslup, şeffaflık, adalet gibi kavramlara sırtınızı yaslamaya çalışıyorsunuz ya, bir de şu sizin partinin şiddetle desteklediği, hatta o dönem Grup Başkanvekiliniz Engin Altay’ın “Namuslu, yerli, kaliteli ve tekellere savaş açan millî bir kanundur. Helal olsun Ticaret Bakanı’na” diyerek Genel Kurul görüşmeleri sırasında övdüğü e-ticaret yasası hususunda CHP’nin neden 180 derece döndüğünün, yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) neden başvurduğunun perde arkasını da araştırmanız, eğer sözünüzün eriyseniz, çok iyi olur…
Yeni Şafak’ın “CHP Bu Skandalın Neresinde?” başlığıyla Nur Banu Aras’ın kaleminden geniş yer verdiği, Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur’un ayrıntılarını 17 Haziran günü köşesinde paylaştığı, Faruk Bildirici’nin web sitesinde tek tek malum lobiye katılan gazete, televizyonlar ve köşe yazarlarını yazdığı, sizi ve partinizi de içine alma ihtimali taşıyan bazı yayın organlarını, bazı medya mensuplarını yakından ilgilendiren, ancak başrolünü Cumhuriyet gazetesinin oynadığı skandalla ilgili derhal araştırma başlatmışsınızdır herhâlde ama olayı bir kez daha sizin için hatırlatalım…
Ticaret Bakanlığı geçen yıl e-ticarette rekabeti sağlamak amacıyla “Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun”a yönelik hazırladığı düzenlemeyi TBMM’ye sunmuş ve kanun tüm siyasi partilerin desteğiyle Meclis’ten geçmişti. Fakat CHP, Meclis’te “Evet” oyu verdiği düzenlemeyi itiraz süresine 1 gün kala AYM’ye taşımıştı.
Öte yandan bir firma, kanunun uygulamaya girmesi için hazırlanan yönetmeliğe itiraz etmiş. Cumhurbaşkanı seçimine 3 gün kala Danıştay 10. Dairesi tarafından karara bağlanan itiraz sonucunda yönetmeliğin yürütmesinin durdurulmasına hükmedilmiş. Buna karşılık Ticaret Bakanlığı harekete geçmiş ve Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararına 12 Mayıs’ta itiraz etmiş. Ticaret Bakanlığı’nın başvurusunun 1 hafta içinde karara bağlanması gerekiyormuş ama üzerinden 1 ay geçmesine rağmen yeni karar açıklanmamış. AYM de hâlâ kendisine yapılan başvuruyu değerlendirmeye almamış.
CHP’nin deyim yerindeyse alkışlarla karşıladığı kanuna aniden itiraz etmeye karar verdiği günden beri de bu ‘dönüşün’ sebepleri sorgulanıyordu ki, malumunuz, Cumhuriyet gazetesinin e-ticaret yasası aleyhine yayınlar yapmak için bir firmadan çikolata kutusu içinde 500 bin lira rüşvet aldığı, rüşveti verenin de Danıştay nezdinde kanunun yürürlüğe girmesine itiraz eden firma olduğu iddia edildi. CHP’nin Meclis’te “Evet” oyu verdiği e-ticaret yasasına daha sonra AYM nezdinde itiraz etmesinin arkasında da aynı ‘oyun’ var deniliyor.
Cumhuriyet Vakfı ve gazete, tabii iddiayı yalanlamış, ancak skandalı ortaya döken Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Tuncay Mollaveisoğlu’nun konuyu işlediği yazısını yayınlamamış, kendisini de görevden almışlar. Mollaveisoğlu, “Etik tartışma yönetimde başlayıp yargıya ve basına yansıdı. ‘Taraf olursan görevden alırız’ dediler. Gazeteciliğin tarafında oldum. Görevden alındım” mesajını sosyal medyadan yayınladı.
Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Turan Karakaş, Birol Başaran ve Barış Doster, Mollaveisoğlu’na destek verdikleri açıklamalarında; “Olaylar basına yansımadan önce yapılan son toplantıda [Vakıf Başkanı] Alev Coşkun söz konusu paranın kendi inisiyatifi ile alındığını söyleyerek TÜRMOB Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda vakfın saymanı olan ve vakıf şirketinin yeminli denetçisi konumunda görev yapan Hüseyin Yıldız’dan konunun üzerinin örtülmesini istedi” demişler.
Okurların gazeteye operasyon varmış gibi aldatılmasının kabul edilemeyeceği vurgulanan açıklamalarında, “Korkunç olayın gereğini yapmayan Alev Coşkun’u, İrfan Hüseyin Yıldız’ı ve Işık Kansu’yu istifaya davet ediyoruz” ifadesine de yer vermişler.
Konvansiyonel ya da dijital medyada para karşılığı haber ya da içerik yayınlanabilir mi? Evet yayınlanabilir. Ülkemizde ve dünyanın dört bir tarafındaki yayın organlarında benzer içerikler kullanılır. Burada dikkat edilmesi gereken iki mesleki adap (etik) ilkesi öne çıkmaktadır:
İlki, yayınlanan içeriğin görünür bir yerine “Bu bir ilandır” ya da “Advertorial” yazılarak okurun, açıkça, içeriğin belli bir ücret karşılığında yayınlandığı hususunda bilgilendirilmesi (Sayın Faruk Bildirici’nin yazısında verdiği örneklerde bu ibareye rastlamak mümkün değil).
İkincisi de bu tür içeriklerin; ‘gizli kapaklı’ hazırlanmaması, fatura karşılığı yayınlanması. Faturada ise bir pazarlama iletişimi hizmeti olarak bedelin de açıkça belirtilmesi. Yani gizlice para alınmaması. Çünkü malumunuz, “İki kişinin bildiği sır, sır değildir”.
İşte böyle Kemal Bey… CHP Genel Başkanlığı koltuğunuzu korumak için çırpınırken trajikomik bir ‘stand-up’ gösterisine dönen grup konuşmalarınızda yukarıdaki konuya bir değiniverseniz ne iyi olur…
Öte yandan, son yılların en çarpıcı iletişim skandalında, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Basın Konseyi, Ekonomi Gazetecileri Derneği, Türkiye Halkla İlişkiler Derneği, Etik ve İtibar Derneği, İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği, Kurumsal İletişimciler Derneği, Reklamcılar Derneği, Reklamverenler Derneği gibi meslek kuruluşlarından ve meslek etiği diye tepinen “köşe kadılarından” biz bir ses duymadık…Hoş, bunların ses çıkarmadığı yerde Kemal Bey neden konuşsun ki… O da üç maymunu oynar, geçer gider…
Üstüne Yeni Şafak’ı da hedef aldınız… Bir marka bundan daha fazlasını isteyemezdi herhâlde… 13 seçimi arka arkaya kaybetme istikrar ve başarısını göstermiş bir genel başkan olarak, 14.’yü de kaybetmek üzere koltuğunuza sarılmanın kontrolsüz gerginliği içinde Yeni Şafak’ın hiçbir zaman ulaşamayacağı bir kitleye ulaşmasını sağlamanız hem de o kitlenin büyük kısmı tam da sizin genel başkanlığınızı sorgularken bunu yapmanız, gazete için ‘kaymaklı ekmek kadayıfı’ hâline gelmiştir.
Sizin yanıltılarak, yalan yanlış bilgilerle Yeni Şafak’la ilgili ettiğiniz olumsuz kelâm, gazetenin itibarını artırmaktan öte hiçbir işe yaramaz. Sağ olun ilahi Kemal Bey!..
Bu arada etik, ahlak, adap, üslup, şeffaflık, adalet gibi kavramlara sırtınızı yaslamaya çalışıyorsunuz ya, bir de şu sizin partinin şiddetle desteklediği, hatta o dönem Grup Başkanvekiliniz Engin Altay’ın “Namuslu, yerli, kaliteli ve tekellere savaş açan millî bir kanundur. Helal olsun Ticaret Bakanı’na” diyerek Genel Kurul görüşmeleri sırasında övdüğü e-ticaret yasası hususunda CHP’nin neden 180 derece döndüğünün, yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) neden başvurduğunun perde arkasını da araştırmanız, eğer sözünüzün eriyseniz, çok iyi olur…
Yeni Şafak’ın “CHP Bu Skandalın Neresinde?” başlığıyla Nur Banu Aras’ın kaleminden geniş yer verdiği, Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur’un ayrıntılarını 17 Haziran günü köşesinde paylaştığı, Faruk Bildirici’nin web sitesinde tek tek malum lobiye katılan gazete, televizyonlar ve köşe yazarlarını yazdığı, sizi ve partinizi de içine alma ihtimali taşıyan bazı yayın organlarını, bazı medya mensuplarını yakından ilgilendiren, ancak başrolünü Cumhuriyet gazetesinin oynadığı skandalla ilgili derhal araştırma başlatmışsınızdır herhâlde ama olayı bir kez daha sizin için hatırlatalım…
Ticaret Bakanlığı geçen yıl e-ticarette rekabeti sağlamak amacıyla “Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun”a yönelik hazırladığı düzenlemeyi TBMM’ye sunmuş ve kanun tüm siyasi partilerin desteğiyle Meclis’ten geçmişti. Fakat CHP, Meclis’te “Evet” oyu verdiği düzenlemeyi itiraz süresine 1 gün kala AYM’ye taşımıştı.
Öte yandan bir firma, kanunun uygulamaya girmesi için hazırlanan yönetmeliğe itiraz etmiş. Cumhurbaşkanı seçimine 3 gün kala Danıştay 10. Dairesi tarafından karara bağlanan itiraz sonucunda yönetmeliğin yürütmesinin durdurulmasına hükmedilmiş. Buna karşılık Ticaret Bakanlığı harekete geçmiş ve Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararına 12 Mayıs’ta itiraz etmiş. Ticaret Bakanlığı’nın başvurusunun 1 hafta içinde karara bağlanması gerekiyormuş ama üzerinden 1 ay geçmesine rağmen yeni karar açıklanmamış. AYM de hâlâ kendisine yapılan başvuruyu değerlendirmeye almamış.
CHP’nin deyim yerindeyse alkışlarla karşıladığı kanuna aniden itiraz etmeye karar verdiği günden beri de bu ‘dönüşün’ sebepleri sorgulanıyordu ki, malumunuz, Cumhuriyet gazetesinin e-ticaret yasası aleyhine yayınlar yapmak için bir firmadan çikolata kutusu içinde 500 bin lira rüşvet aldığı, rüşveti verenin de Danıştay nezdinde kanunun yürürlüğe girmesine itiraz eden firma olduğu iddia edildi. CHP’nin Meclis’te “Evet” oyu verdiği e-ticaret yasasına daha sonra AYM nezdinde itiraz etmesinin arkasında da aynı ‘oyun’ var deniliyor.
Cumhuriyet Vakfı ve gazete, tabii iddiayı yalanlamış, ancak skandalı ortaya döken Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Tuncay Mollaveisoğlu’nun konuyu işlediği yazısını yayınlamamış, kendisini de görevden almışlar. Mollaveisoğlu, “Etik tartışma yönetimde başlayıp yargıya ve basına yansıdı. ‘Taraf olursan görevden alırız’ dediler. Gazeteciliğin tarafında oldum. Görevden alındım” mesajını sosyal medyadan yayınladı.
Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Turan Karakaş, Birol Başaran ve Barış Doster, Mollaveisoğlu’na destek verdikleri açıklamalarında; “Olaylar basına yansımadan önce yapılan son toplantıda [Vakıf Başkanı] Alev Coşkun söz konusu paranın kendi inisiyatifi ile alındığını söyleyerek TÜRMOB Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda vakfın saymanı olan ve vakıf şirketinin yeminli denetçisi konumunda görev yapan Hüseyin Yıldız’dan konunun üzerinin örtülmesini istedi” demişler.
Okurların gazeteye operasyon varmış gibi aldatılmasının kabul edilemeyeceği vurgulanan açıklamalarında, “Korkunç olayın gereğini yapmayan Alev Coşkun’u, İrfan Hüseyin Yıldız’ı ve Işık Kansu’yu istifaya davet ediyoruz” ifadesine de yer vermişler.
Konvansiyonel ya da dijital medyada para karşılığı haber ya da içerik yayınlanabilir mi? Evet yayınlanabilir. Ülkemizde ve dünyanın dört bir tarafındaki yayın organlarında benzer içerikler kullanılır. Burada dikkat edilmesi gereken iki mesleki adap (etik) ilkesi öne çıkmaktadır:
İlki, yayınlanan içeriğin görünür bir yerine “Bu bir ilandır” ya da “Advertorial” yazılarak okurun, açıkça, içeriğin belli bir ücret karşılığında yayınlandığı hususunda bilgilendirilmesi (Sayın Faruk Bildirici’nin yazısında verdiği örneklerde bu ibareye rastlamak mümkün değil).
İkincisi de bu tür içeriklerin; ‘gizli kapaklı’ hazırlanmaması, fatura karşılığı yayınlanması. Faturada ise bir pazarlama iletişimi hizmeti olarak bedelin de açıkça belirtilmesi. Yani gizlice para alınmaması. Çünkü malumunuz, “İki kişinin bildiği sır, sır değildir”.
İşte böyle Kemal Bey… CHP Genel Başkanlığı koltuğunuzu korumak için çırpınırken trajikomik bir ‘stand-up’ gösterisine dönen grup konuşmalarınızda yukarıdaki konuya bir değiniverseniz ne iyi olur…
Öte yandan, son yılların en çarpıcı iletişim skandalında, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Basın Konseyi, Ekonomi Gazetecileri Derneği, Türkiye Halkla İlişkiler Derneği, Etik ve İtibar Derneği, İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği, Kurumsal İletişimciler Derneği, Reklamcılar Derneği, Reklamverenler Derneği gibi meslek kuruluşlarından ve meslek etiği diye tepinen “köşe kadılarından” biz bir ses duymadık…Hoş, bunların ses çıkarmadığı yerde Kemal Bey neden konuşsun ki… O da üç maymunu oynar, geçer gider…