İp koptu kopacak…
08 Nisan 2023 Yeni Şafak
“Türkiye’yi en geç bir yıl içinde rahat nefes alır hâle getireceğiz. Üç ay içinde vize sorununu bitireceğiz. Türkiye’de her vatandaş artık Avrupa Birliği’ne vizesiz girecek.”
‘Salla salla ipe diz’in fevkaladesinin fevkinde bir vaat… Benzer bir vaat Sayın Kılıçdaroğlu tarafından İBB seçimlerinden önce de sallanmıştı: “CHP’nin bütün belediyelerinde öğrenciler için toplu taşıma ücretsiz olacak.” Sonra ne olmuş? Ocak ayı itibarıyla İstanbul’da öğrenci biletine yapılan zam oranı %399’u bulmuş…
Tabii tek vaat bu da değildi: “Hiçbir işçinin işine son vermeyeceğiz. Ben bütün işçilere namus sözü veriyorum ve garanti veriyorum” dedi demesine ama seçimden birkaç ay geçtikten sonra 13 bin belediye işçisinin işine son verildi…
“Çiftçiye bedava elektrik, bedava traktör…” Traktörü gören var mı?
Olsun, önümüz seçim; sallamaya devam:
“Depremzedeler için yapılan konutlar bedava dağıtılacak…”
“Bir partinin genel başkanı cumhurbaşkanı adayı olursa, velev ki seçildi; nasıl gidecek namusu ve şerefi üzerine yemin edecek 'ben tarafsız olacağım' diye? Benim namusum ve şerefim bu kadar ucuz mu?”
Bildiğiniz gibi ‘7’li Masa’nın, 6 Mart’ta açıkladığı 12 maddelik yol haritasının 10. maddesine göre; Sayın Kılıçdaroğlu, seçilirse, paşalar gibi gidip ‘partili Cumhurbaşkanı’ olarak yemin ederken bu namus sözünü hatırlayacak mı dersiniz?
Tüm bunların toplamından da vahimi şu “Avrupa Birliği’ne vizesiz girme” ve “vize sorununu 3 ay içinde bitirme” meselesi… Yanlış mı anlıyoruz acaba diye videoyu birkaç kez izledik… Hatta moderatörler de bizim bu meseleyi ‘tek taraflı bitirme’ durumumuzu anlayamadıkları için birkaç defa sordular… Kılıçdaroğlu da AB’nin dediklerini yaparak sorunu bitireceğini iddia edip durdu… Hey maşallah!
Bir ‘siyasi iletişim’ ilkesini hatırlamakta yarar var: “Vaat ve güven birlikte hareket eder.” Yani, vaadinizi yerine getireceğinize dair güven oluşturamazsanız, ne söylediğinizin hiçbir ağırlığı, etkisi kalmaz.
Güven de gelecekle ilgili ileri sürdüğünüz görüşlerden, temennilerden değil, geçmişinizdeki sözlerinizi tutma performansınızdan neşet eder.
Oysa burada neşet meşet kalmamış vaziyette… İstediğiniz kadar sallayıp, ipe dizebilirsiniz…
Günün sözü
“Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verecek bir cevabım var. Lakin, bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye…”
Hz. Mevlânâ
Gözümüze takılanlar…
‘Salla salla ipe diz’in fevkaladesinin fevkinde bir vaat… Benzer bir vaat Sayın Kılıçdaroğlu tarafından İBB seçimlerinden önce de sallanmıştı: “CHP’nin bütün belediyelerinde öğrenciler için toplu taşıma ücretsiz olacak.” Sonra ne olmuş? Ocak ayı itibarıyla İstanbul’da öğrenci biletine yapılan zam oranı %399’u bulmuş…
Tabii tek vaat bu da değildi: “Hiçbir işçinin işine son vermeyeceğiz. Ben bütün işçilere namus sözü veriyorum ve garanti veriyorum” dedi demesine ama seçimden birkaç ay geçtikten sonra 13 bin belediye işçisinin işine son verildi…
“Çiftçiye bedava elektrik, bedava traktör…” Traktörü gören var mı?
Olsun, önümüz seçim; sallamaya devam:
“Depremzedeler için yapılan konutlar bedava dağıtılacak…”
“Bir partinin genel başkanı cumhurbaşkanı adayı olursa, velev ki seçildi; nasıl gidecek namusu ve şerefi üzerine yemin edecek 'ben tarafsız olacağım' diye? Benim namusum ve şerefim bu kadar ucuz mu?”
Bildiğiniz gibi ‘7’li Masa’nın, 6 Mart’ta açıkladığı 12 maddelik yol haritasının 10. maddesine göre; Sayın Kılıçdaroğlu, seçilirse, paşalar gibi gidip ‘partili Cumhurbaşkanı’ olarak yemin ederken bu namus sözünü hatırlayacak mı dersiniz?
Tüm bunların toplamından da vahimi şu “Avrupa Birliği’ne vizesiz girme” ve “vize sorununu 3 ay içinde bitirme” meselesi… Yanlış mı anlıyoruz acaba diye videoyu birkaç kez izledik… Hatta moderatörler de bizim bu meseleyi ‘tek taraflı bitirme’ durumumuzu anlayamadıkları için birkaç defa sordular… Kılıçdaroğlu da AB’nin dediklerini yaparak sorunu bitireceğini iddia edip durdu… Hey maşallah!
Bir ‘siyasi iletişim’ ilkesini hatırlamakta yarar var: “Vaat ve güven birlikte hareket eder.” Yani, vaadinizi yerine getireceğinize dair güven oluşturamazsanız, ne söylediğinizin hiçbir ağırlığı, etkisi kalmaz.
Güven de gelecekle ilgili ileri sürdüğünüz görüşlerden, temennilerden değil, geçmişinizdeki sözlerinizi tutma performansınızdan neşet eder.
Oysa burada neşet meşet kalmamış vaziyette… İstediğiniz kadar sallayıp, ipe dizebilirsiniz…
Günün sözü
“Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verecek bir cevabım var. Lakin, bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye…”
Hz. Mevlânâ
Gözümüze takılanlar…
- “Avrupa’nın havalimanlarına korkuyu öğreten adam”… Bu başlığı Almanya’nın en önemli gazetelerinden Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) 6 Nisan’da, İstanbul Havalimanı’nın CEO’su Kadri Samsunlu’yu tarif etmek için kullanmış. Makalede; Avrupa’nın en büyük ve en hızlı büyüyen, 2021, 2022 yılları ile Ocak 2023’te Avrupa’nın en çok yolcu ağırlayan havalimanının başarısı, Samsunlu’nun ayrıntılı portresiyle birlikte işlenmiş. Pandemi, bölgesel ve küresel konjonktür gibi dünyayı sarsan gelişmeler karşısında İstanbul Havalimanı aracılığıyla Türkiye’nin stratejik hamleleri de satır aralarında yer almış… Makaleyi şu gözle de okumak lazım; İstanbul Havalimanı, Frankfurt Havalimanı’nın ciddi bir rakibi olarak ortaya çıktı. O zamanlar Alman basını Cumhurbaşkanı’mızı merkeze koyarak hayli olumsuz yorumlar yapıyorlardı. Bu nedenle FAZ’in Samsunlu’nun fotoğrafını kocaman basarak yarım sayfa övgüler düzmesi çok önemli… Gerçeğin perdelenemeyeceğinin ve teslim olduklarının bir göstergesi… Alman’dan çok Almancılar da bundan sonra ağız değiştirebilirler, sonra şaşırmayın…
- MTM Medya Takip Merkezi, Mart ayında Cumhurbaşkanı adaylarının dijital ve geleneksel medyaya yansıyan haberlerini araştırmış. Rakamlar şöyle:
Görüldüğü gibi aralarında bir uçurumdan söz etmek ya da şaşkınlık uyandıracak bir durum yok. İktidarın medyayı kontrol ettiğini iddia edenlerin dikkatle incelemesinde fayda olabilir… (Hilal Altuntop, MTM)
- Sağlık turizmi kapsamında, son beş yılda Türkiye’ye gelenlerin sayısı 3 milyon 632 bin 423 imiş. Sağlık turizminin aynı dönemdeki cirosu ise 7 milyar 93 milyon 591 bin dolar olarak açıklanmış. Bitmeyen bir kompleksle “Biz Türkler hiçbir şeyi beceremeyiz” ruh hâliyle hareket edenler bunu görse de biraz içleri aydınlansa keşke… Sağlık turizminin gelişmesindeki en önemli etkenler sağlık personelimizin yetkinliği ile hastane altyapımız olmalı. Tabii bir de Ticaret Bakanlığı’nın sektöre sunduğu teşvikler. Bakanlığın sağlık turizmine yönelik verilen reklam ve tanıtım desteğinde üst limit, 12 milyon TL olarak açıklanmış.