İstanbul'u hiç böyle görmediniz...
24 Ekim 2008 Akşam Gazetesi
Birbirinden bu kadar farklı iki dünyaya aynı hafta içinde uğradık... Biri Can Gürzap'ın yönetip başrolünü oynadığı Gönül Hırsızı; diğeri çarşamba akşamı Garajistanbul'da ilk gösterimi gerçekleştirilen Histanbul...
Bizim televizyon programına konuk olarak katıldığında, oyunda başrolleri Gürzap'la paylaşan Nilgün Belgün'e söz vermiştim. İyi ki sözümü gecikmiş de olsa tutmuşum. Yoksa Caddebostan Kültür Merkezi'ndeki oyuna bir türlü bilet bulunamayışına, kriz mriz dinlemeyip salonu tıka basa dolduran seyircinin verdiği muhteşem reaksiyona tanık olamayacaktık...
Şu sıra pek bir üst üste geldi aslında. Gönül Hırsızı, ardından Penelope Cruz (o ne muhteşem vücut) ve Ben Kingsley'in Elegy'si (Aşkın Peşinde)... Yaşını başını almış adamların gönüllerini ve ruhlarını birden fazla kadınla paylaşmalarının öyküleri... Züğürt tesellisi aslında. Ama bizim yaş grubu erkeklere birebir...
Can Gürzap her zamanki Can Gürzap, ancak Belgün'ü ilk kez tiyatroda izledim (bu ayıp da bana yeter zaten). Bu kadar usta bir oyuncu olduğunu bilmiyordum doğrusu... TV'de ben görememişim demek ki... Biraz Marc Camoletti'nin Boeing Boeing'ini, genelde de Neil Simon komedilerini çağrıştıran oyunda bütün salon deliler gibi eğlendi...
Histanbul'da da eğlendik... Ama nasıl? Brecht'in ünlü sözünü hatırlayarak belki: 'Tüm sanatlar sanatların en yücesine hizmet ederler: Yaşama sanatına' ya da 'Tek gerçek tatmin vardır: Entelektüel tatmin!'
Ben sorumluluk almayayım. Düşünerek eğlenmekte zorlananlara, 'eğlence kültürü' TV'ler tarafından kalibre edilmiş olanlara Histanbul'da hafakanlar basabilir... Ben çok etkilendim... Hele M. Ali Alabora'nın oyunculuğu karşısında ağzım bir karış açık kaldı.
Programda, 'Yazan, çizen, seslendiren: Kemal Gökhan Gürses' denmiş... Bence az denmiş... Ben onu daha çok Cumhuriyet ve daha sonraları Radikal'deki 'bant'larından tanırdım... Histanbul başka bir âlem... Canlı müzik, karikatür, film, dans, şiir, şarkı, aşk, nefret, nefaset, kültürel miras, tahdit, tehdit, medeniyet, medeniyetin getirdiği eşeklik ve hepsini birden içeren bir İstanbul... (Roza Erdem hem oynuyor hem söylüyor İstanbul'u...)
'Müzik tasarımı' demişler (Evrim Demirel), 'Işık tasarımı' demişler (Yüksel Aymaz), 'Tasarlayan + Yöneten' demişler (10+, Övül Avkıran, Mustafa Avkıran) ve ortaya düşünen, hisseden her İstanbullu'yu (kendisini aslen de İstanbullu 'gören' herkesi) omuzlarından şöyle bir tutup sallayan ve bunu da eğlenceli bir biçimde yapan bir gösteri çıkarmışlar...
Ne mutlu İstanbulluyum diyene... (İstanbullu olana değil sadece)
Korkmayın gidin... Keyifli oyun...
//c
Mükemmel bir iç iletişim projesi
BİRKAÇ yıldır jürilerindeyim. Cihan Zarakol'la birlikte çıktıkları yolda şimdilerde tek başlarına dirayetle yürüyen Patika Yapım'ın düzenlediği Kurumsal Film Festivali'nde (Corporate Film Fest 2008) kazananlar, yarın TİM Showcenter'deki törende açıklanacak.
Çalışanlarının çektikleri reklam, belgesel ve kurmaca filmleriyle yarışmaya katılan firmaları ve yarışmacıları ne kadar kutlasam azdır... Boyner, Turkcell, HSBC, Global Bilgi, Kadıköy Belediyesi, Çelebi Holding, Natro, Clup Sporium, Mercedes Benz Finans, Müka Matbaa, Pfizer ve Vodafone yarışmışlar... Hepsi birbirinden iyi düşünülmüş, yazılmış ve kurgulanmış filmler. Profesyonel bir elden çıksa böyle olur, denecek türden... Belli ki çok emek harcanmış. Karar vermek zor oldu...
Kurumsal iletişimde en önemli ayaklardan olan iç iletişimi, 'birlikte bir şeyler üreterek' geliştirme yaklaşımıyla yola çıkıp, bu projeye katıldıkları ve yaptıkları işi bu kadar ciddiye aldıkları için bu şirketlerin yöneticilerini alkışlıyorum.
SkyTürk, kurumsalhaberler.com, PRİst, Pelikan Müzik, Akbank Sanat ve Starbucks CorporateFilm Fest'e verdikleri destek için tebrik ediyorum... Çekilen filmler Taksim Akbank Sanat'ta ve Caddebostan Kültür Merkezi'nde gösteriliyormuş.
Geçen yıldan bu yana müthiş bir gelişme var. Bir de cumartesi gecesi törene şirketlerin kaçar çalışanı katılacak onu merak ediyorum: Gerçek şampiyon o alanda belli olur çünkü...
//c
Canı sıkılan bu siteye uğrayabilir
HAFTALIK şirket toplantısında bize Ela Demir arkadaşımız sundu... Ne kadar geç kaldığımı düşündüm... Hiç şüphesiz, son yıllarda gördüğüm en başarılı sosyal sorumluluk kampanyalarından biri... BNP Paribas desteklemiş. Eserin editörü, Yann Artus-Bertrand... Projenin adı: 6 Billion Others... (Altı Milyar Öteki...)
Web sitesini ziyaret edin. Ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Emeksiz hiçbir şey olmuyor... Ne emek, ne büyük inovasyon yatıyor bu işin arkasında göreceksiniz (http://www.6milliardsdautres.org)...
65 ülkede 6.000 kişiye bazı kavramları sormuşlar... Aşk gibi... Allah gibi... Gülmek, Rüya, Mutluluk, Gözyaşı gibi...
4.500 saat çekim yapılmış... 2003 yılında başlayan projenin bugün geldiği aşamada; izlenebilecek, tercüme edilmiş ve alt yazılarla bezenmiş tam 450 saatlik video görüntüsü elde edilmiş...
Bu görüntüleri izleyin... Ve şükretmesini bir kez daha öğrenin... Bu gezegende yalnız olmadığınızı görün... Esenliğin hiç de o kadar uzakta olmadığını hissedin...
Bir web sitesi bu kadar etkiye muktedir olabilir mi?
Evet, olabilir... Gidin bakın. Bir tık'lık mesafenizde...
Birbirinden bu kadar farklı iki dünyaya aynı hafta içinde uğradık... Biri Can Gürzap'ın yönetip başrolünü oynadığı Gönül Hırsızı; diğeri çarşamba akşamı Garajistanbul'da ilk gösterimi gerçekleştirilen Histanbul...
Bizim televizyon programına konuk olarak katıldığında, oyunda başrolleri Gürzap'la paylaşan Nilgün Belgün'e söz vermiştim. İyi ki sözümü gecikmiş de olsa tutmuşum. Yoksa Caddebostan Kültür Merkezi'ndeki oyuna bir türlü bilet bulunamayışına, kriz mriz dinlemeyip salonu tıka basa dolduran seyircinin verdiği muhteşem reaksiyona tanık olamayacaktık...
Şu sıra pek bir üst üste geldi aslında. Gönül Hırsızı, ardından Penelope Cruz (o ne muhteşem vücut) ve Ben Kingsley'in Elegy'si (Aşkın Peşinde)... Yaşını başını almış adamların gönüllerini ve ruhlarını birden fazla kadınla paylaşmalarının öyküleri... Züğürt tesellisi aslında. Ama bizim yaş grubu erkeklere birebir...
Can Gürzap her zamanki Can Gürzap, ancak Belgün'ü ilk kez tiyatroda izledim (bu ayıp da bana yeter zaten). Bu kadar usta bir oyuncu olduğunu bilmiyordum doğrusu... TV'de ben görememişim demek ki... Biraz Marc Camoletti'nin Boeing Boeing'ini, genelde de Neil Simon komedilerini çağrıştıran oyunda bütün salon deliler gibi eğlendi...
Histanbul'da da eğlendik... Ama nasıl? Brecht'in ünlü sözünü hatırlayarak belki: 'Tüm sanatlar sanatların en yücesine hizmet ederler: Yaşama sanatına' ya da 'Tek gerçek tatmin vardır: Entelektüel tatmin!'
Ben sorumluluk almayayım. Düşünerek eğlenmekte zorlananlara, 'eğlence kültürü' TV'ler tarafından kalibre edilmiş olanlara Histanbul'da hafakanlar basabilir... Ben çok etkilendim... Hele M. Ali Alabora'nın oyunculuğu karşısında ağzım bir karış açık kaldı.
Programda, 'Yazan, çizen, seslendiren: Kemal Gökhan Gürses' denmiş... Bence az denmiş... Ben onu daha çok Cumhuriyet ve daha sonraları Radikal'deki 'bant'larından tanırdım... Histanbul başka bir âlem... Canlı müzik, karikatür, film, dans, şiir, şarkı, aşk, nefret, nefaset, kültürel miras, tahdit, tehdit, medeniyet, medeniyetin getirdiği eşeklik ve hepsini birden içeren bir İstanbul... (Roza Erdem hem oynuyor hem söylüyor İstanbul'u...)
'Müzik tasarımı' demişler (Evrim Demirel), 'Işık tasarımı' demişler (Yüksel Aymaz), 'Tasarlayan + Yöneten' demişler (10+, Övül Avkıran, Mustafa Avkıran) ve ortaya düşünen, hisseden her İstanbullu'yu (kendisini aslen de İstanbullu 'gören' herkesi) omuzlarından şöyle bir tutup sallayan ve bunu da eğlenceli bir biçimde yapan bir gösteri çıkarmışlar...
Ne mutlu İstanbulluyum diyene... (İstanbullu olana değil sadece)
Korkmayın gidin... Keyifli oyun...
//c
Mükemmel bir iç iletişim projesi
BİRKAÇ yıldır jürilerindeyim. Cihan Zarakol'la birlikte çıktıkları yolda şimdilerde tek başlarına dirayetle yürüyen Patika Yapım'ın düzenlediği Kurumsal Film Festivali'nde (Corporate Film Fest 2008) kazananlar, yarın TİM Showcenter'deki törende açıklanacak.
Çalışanlarının çektikleri reklam, belgesel ve kurmaca filmleriyle yarışmaya katılan firmaları ve yarışmacıları ne kadar kutlasam azdır... Boyner, Turkcell, HSBC, Global Bilgi, Kadıköy Belediyesi, Çelebi Holding, Natro, Clup Sporium, Mercedes Benz Finans, Müka Matbaa, Pfizer ve Vodafone yarışmışlar... Hepsi birbirinden iyi düşünülmüş, yazılmış ve kurgulanmış filmler. Profesyonel bir elden çıksa böyle olur, denecek türden... Belli ki çok emek harcanmış. Karar vermek zor oldu...
Kurumsal iletişimde en önemli ayaklardan olan iç iletişimi, 'birlikte bir şeyler üreterek' geliştirme yaklaşımıyla yola çıkıp, bu projeye katıldıkları ve yaptıkları işi bu kadar ciddiye aldıkları için bu şirketlerin yöneticilerini alkışlıyorum.
SkyTürk, kurumsalhaberler.com, PRİst, Pelikan Müzik, Akbank Sanat ve Starbucks CorporateFilm Fest'e verdikleri destek için tebrik ediyorum... Çekilen filmler Taksim Akbank Sanat'ta ve Caddebostan Kültür Merkezi'nde gösteriliyormuş.
Geçen yıldan bu yana müthiş bir gelişme var. Bir de cumartesi gecesi törene şirketlerin kaçar çalışanı katılacak onu merak ediyorum: Gerçek şampiyon o alanda belli olur çünkü...
//c
Canı sıkılan bu siteye uğrayabilir
HAFTALIK şirket toplantısında bize Ela Demir arkadaşımız sundu... Ne kadar geç kaldığımı düşündüm... Hiç şüphesiz, son yıllarda gördüğüm en başarılı sosyal sorumluluk kampanyalarından biri... BNP Paribas desteklemiş. Eserin editörü, Yann Artus-Bertrand... Projenin adı: 6 Billion Others... (Altı Milyar Öteki...)
Web sitesini ziyaret edin. Ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Emeksiz hiçbir şey olmuyor... Ne emek, ne büyük inovasyon yatıyor bu işin arkasında göreceksiniz (http://www.6milliardsdautres.org)...
65 ülkede 6.000 kişiye bazı kavramları sormuşlar... Aşk gibi... Allah gibi... Gülmek, Rüya, Mutluluk, Gözyaşı gibi...
4.500 saat çekim yapılmış... 2003 yılında başlayan projenin bugün geldiği aşamada; izlenebilecek, tercüme edilmiş ve alt yazılarla bezenmiş tam 450 saatlik video görüntüsü elde edilmiş...
Bu görüntüleri izleyin... Ve şükretmesini bir kez daha öğrenin... Bu gezegende yalnız olmadığınızı görün... Esenliğin hiç de o kadar uzakta olmadığını hissedin...
Bir web sitesi bu kadar etkiye muktedir olabilir mi?
Evet, olabilir... Gidin bakın. Bir tık'lık mesafenizde...