İt yese kudurur…
25 temmuz 2023 yeni şafak
Stephan Zweig’ın ünlü kitabıdır; “Sternstunden der Menschheit” (İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar)… Ve bazı anlar vardır ki; insanın yıldızı sönüverir…
13 yılda kaybettiği 12 seçim sonrasını büyük bir pişkinlikle, idare-i maslahatçılıkla, parti genel başkanlığı iktidarı hırsıyla idare eden Kılıçdaroğlu, bu defa, kedinin yumağa dolanması gibi kendi oyununun içine hapsoldu ve fena çarpıldı…
Seçimi Erdoğan’ın ve AK Parti’nin ‘kaybettiğini’ (!) iddia etmesi, 25 milyon oy alarak büyük başarıya imza attığını söylemesi, bir göğsünü bir de çalışma masasını döverek “Buradayım be! Buradayım!” diye inlemesi, Ali’nin külahını Veli’ye, Veli’ninkini Ali’ye giydirmeye çalışması, “Ben hiç aday olmadım, beni aday gösterdiler” diyerek inkarın inandırıcı olmayan bir yolunu seçmesi bile affedilebilirdi… Dil sürçmeleri ve önündeki metni okuyamayarak zırvaya döndürdüğü konuşmalardan oluşan uzun videolar da hoş görülebilirdi…
Ancak, son iki kelamı var ki; “İt yese kudurur”…
CHP ve kişisel tarihinin en büyük gafını, “Seçim öncesinde Ümit Özdağ ile protokol yaptınız mı” sorusunu yanıtlarken yaptı:
“Protokol evet var. İkimizin arasında imzalandı. Bu protokol kamuoyuna açık bir protokol değil. Protokol ile ilgili konuşmam doğru değil, iki kişi arasında yapılan ve iki kişinin namusuna teslim edilen bir protokoldür. Benim bu konuda konuşmam en azından ahlaki olarak doğru değil.”
Bu bireysel bir protokol olsa anlaşılabilirdi. Mesela Kılıçdaroğlu, Özdağ’a araba satsa ve bir ödeme planında anlaşmış olsalar… Bu tabii ki kimseyi ilgilendirmezdi…
Ancak her iki partiyi, 7’li Masa’nın tamamını, seçmelerinin de ötesinde toplumun tüm kesimlerini ve ülkenin geleceğini ilgilendiren bu ‘protokol’ bireysel değil, toplumsal ahlak ve namusla ya da toplumsal ahlaksızlık ve namussuzlukla ele alınır.
Öyle ele alınırsa da Kılıçdaroğlu’nu, kendisi dâhil kimse kurtaramaz.
Biz tam da bunları düşünürken; sen kalk, CHP’nin bütün belediye başkanlarının önünde de ki: "Ömrümün sonuna kadar genel Başkanlık yapmak istemiyorum. Partinin ilkelerine bağlı, geçmişi temiz biri çıksa hemen bırakırım."
Yani?..
Kılıçdaroğlu’na göre; partiyi birlikte yönettiği CHP’nin parti meclisinde, MYK’sında, milletvekilleri arasında, belediye başkanları içinde, il ve ilçe başkanları nezdinde bir tane parti ilkelerine bağlı, geçmişi temiz biri yok ki; hazret, kaybettiği 12 seçim sonrası istifanın semtine uğramıyor…
İşin açıkçası anlayamadığımız, CHP saflarına yakıştıramadığımız, o salonda bulunan belediye başkanlarından bir tek Allah’ın kulunun kalkıp da “Sen ne diyorsun hemşehrim?! Derhal özür dile!” dememiş olması…
Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytanlara bizden hatırlatması… Sustuğunuz anda ilkesizlik ve kirli suçlamasını kabullenmiş olacaksınız… Yalnız şunu da belirtmeden olmaz; bu itirazı dillendirmek için çok da vaktiniz yok… İş işten geçtikten sonra yapılan itirazın hiçbir anlamı kalmayacaktır…
Günün sözü
“Bazıları hiç hata yapmazlar; çünkü hep yanılırlar.”
Ekkehart Mittelberg,
Edebiyat bilimcisi ve Cornelsen Verlag yayıncısı
Gözümüze takılanlar…
13 yılda kaybettiği 12 seçim sonrasını büyük bir pişkinlikle, idare-i maslahatçılıkla, parti genel başkanlığı iktidarı hırsıyla idare eden Kılıçdaroğlu, bu defa, kedinin yumağa dolanması gibi kendi oyununun içine hapsoldu ve fena çarpıldı…
Seçimi Erdoğan’ın ve AK Parti’nin ‘kaybettiğini’ (!) iddia etmesi, 25 milyon oy alarak büyük başarıya imza attığını söylemesi, bir göğsünü bir de çalışma masasını döverek “Buradayım be! Buradayım!” diye inlemesi, Ali’nin külahını Veli’ye, Veli’ninkini Ali’ye giydirmeye çalışması, “Ben hiç aday olmadım, beni aday gösterdiler” diyerek inkarın inandırıcı olmayan bir yolunu seçmesi bile affedilebilirdi… Dil sürçmeleri ve önündeki metni okuyamayarak zırvaya döndürdüğü konuşmalardan oluşan uzun videolar da hoş görülebilirdi…
Ancak, son iki kelamı var ki; “İt yese kudurur”…
CHP ve kişisel tarihinin en büyük gafını, “Seçim öncesinde Ümit Özdağ ile protokol yaptınız mı” sorusunu yanıtlarken yaptı:
“Protokol evet var. İkimizin arasında imzalandı. Bu protokol kamuoyuna açık bir protokol değil. Protokol ile ilgili konuşmam doğru değil, iki kişi arasında yapılan ve iki kişinin namusuna teslim edilen bir protokoldür. Benim bu konuda konuşmam en azından ahlaki olarak doğru değil.”
Bu bireysel bir protokol olsa anlaşılabilirdi. Mesela Kılıçdaroğlu, Özdağ’a araba satsa ve bir ödeme planında anlaşmış olsalar… Bu tabii ki kimseyi ilgilendirmezdi…
Ancak her iki partiyi, 7’li Masa’nın tamamını, seçmelerinin de ötesinde toplumun tüm kesimlerini ve ülkenin geleceğini ilgilendiren bu ‘protokol’ bireysel değil, toplumsal ahlak ve namusla ya da toplumsal ahlaksızlık ve namussuzlukla ele alınır.
Öyle ele alınırsa da Kılıçdaroğlu’nu, kendisi dâhil kimse kurtaramaz.
Biz tam da bunları düşünürken; sen kalk, CHP’nin bütün belediye başkanlarının önünde de ki: "Ömrümün sonuna kadar genel Başkanlık yapmak istemiyorum. Partinin ilkelerine bağlı, geçmişi temiz biri çıksa hemen bırakırım."
Yani?..
Kılıçdaroğlu’na göre; partiyi birlikte yönettiği CHP’nin parti meclisinde, MYK’sında, milletvekilleri arasında, belediye başkanları içinde, il ve ilçe başkanları nezdinde bir tane parti ilkelerine bağlı, geçmişi temiz biri yok ki; hazret, kaybettiği 12 seçim sonrası istifanın semtine uğramıyor…
İşin açıkçası anlayamadığımız, CHP saflarına yakıştıramadığımız, o salonda bulunan belediye başkanlarından bir tek Allah’ın kulunun kalkıp da “Sen ne diyorsun hemşehrim?! Derhal özür dile!” dememiş olması…
Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytanlara bizden hatırlatması… Sustuğunuz anda ilkesizlik ve kirli suçlamasını kabullenmiş olacaksınız… Yalnız şunu da belirtmeden olmaz; bu itirazı dillendirmek için çok da vaktiniz yok… İş işten geçtikten sonra yapılan itirazın hiçbir anlamı kalmayacaktır…
Günün sözü
“Bazıları hiç hata yapmazlar; çünkü hep yanılırlar.”
Ekkehart Mittelberg,
Edebiyat bilimcisi ve Cornelsen Verlag yayıncısı
Gözümüze takılanlar…
- Kodlama ve yazılım konusunda eğitimler veren Laba markasının okulu robot_dreams’in Türkiye Ülke Müdürü Elif Tuzlakoğlu, yapay zekânın iş gücü piyasasında neden olacağı dönüşümle ilgili açıklamalarda bulunmuş. Dünya Ekonomik Forumu’na ait “İşlerin Geleceği Raporu”u sürdürülebilirliğe dair çalışmaların artacağını ve 14 milyon işin tehlikede olduğunu tespit ediyormuş. Buna göre; ‘en hızlı azalan işler’in başında banka memurları geliyormuş. Onu, posta hizmet memurları, kasiyerler ve veri analistleri izliyormuş. AI ve makine öğrenimi uzmanları, sürdürülebilirlik uzmanları ve iş zekâsı analistleri ise ‘en hızlı büyüyen işler’ arasında ilk 3’te yer alıyormuş. (Mustafa Boran, omg)
- Birçok üreticinin dijital dönüşüm girişimlerini benimsemede geride kaldığını ortaya koyan Deloitte Insights raporu, bu dönüşümü benimsemeyen şirketlerin yüzde 35’inin 10 yıl içinde iflas edeceğini veya önemli ölçüde değişeceğini iddia etmiş (İzel Bostancı, omg). Dijitalleşmenin bir başka gerekliliği de siber güvenlik tedbirlerinin artırılması. Siber güvenlik şirketi ESET’in “KOBİ Dijital Güvenlik Hassasiyeti Raporu”na göre KOBİ’lerin yüzde 69’u son 12 ay içinde bir ihlal bildirmiş. “Verizon Veri İhlali İncelemeleri Raporu”nun 2023 verilerine göre 16 bin 312 olayın 5 bin 199’u veri ihlali olarak tanımlanmış. Tüm bu veriler acil önlem alınması gerektiğini ortaya koyuyor (Serhat Özkütükçü, Denove). Bunca yıldır dijitalleşmenin gerekliliği anlatılıp duruyor. Anlamayanlar için pandemi dönemi çok ciddi bir ders oldu. Tüm bunlara rağmen kendini yenilemekte hâlâ direnenler varsa, sonuçlarına katlanmayı da göze almışlardır herhâlde…
- Yaklaşık 2,5 yıl önce sahilde hâlsiz şekilde bulunan, DEKAMER veterinerleri tarafından tedavi altına alınan Caretta Caretta, Lara Barut Collection’ın destekleriyle denize uğurlanmış. Lara ismi verilen deniz kaplumbağası şimdiye kadar 3 bin km yol yapmış. Lara’nın kurtarılış hikâyesi öyle güçlü ki; bir markanın tanınırlığına hizmet etme konusunda olabilecek en büyük etkiyi uyandırabilir. Tabii ancak doğru bir iletişim stratejisiyle desteklenirse… Bir yandan da ‘tanınırlık’ unsurunun uzun vadede yeterli olmadığını ‘beğeni’ye yönelik çalışmalarla güçlendirilmesi gerektiği de unutulmamalıdır. (Ayşegül Yücedağ, Yedi İletişim)