Kılıçdaroğlu İçin hem fırsat, hem tehdit
29 ARALIK 2010
Bir televizyon programı çok şey değiştirebilir. Kenan Evren, yasakları delerek seçimlerden bir gece önce TV’lere “Emir komuta zinciri içinde emirle” çıkmış, “Sakın bu adama oy vermeyin, o yalancıdır!” demişti de; iktidarı bir gecede Turgut Özal’a kendi alcağızlarıyla teslim edivermişti…
ABD seçimleri öncesi yapılan ‘debate’ler (tartışma programları) sadece o adayı değil ülkenin kaderini belirleyebilir… Hele ‘Address to Nation’lar (Ulusa seslenişler)… Bizim ulusa seslenişler gibi tasarlanmamış olanları… Konuşmacının hedef kitleyi duygularından yakalayıp dilediği yere götürdüğü televizyon konuşmaları…
Yarın Siyaset Meydanı var… CHP Başkan Kemal Kılıçdaroğlu konuk… Biraz geç saatte. Ama olsun. Ciddi bir izleyeni var. Ya seçmen, ya da seçmeni etkileyen kesim… 00.00'da Show TV'de… CHP Başkanı, Üniversite öğrencileri ve ‘Meydan’ın daimi halk meclisinin ve tabii ki Ali Kırca’nın karşısına çıkacak. Vatandaşın sorularını yanıtlayacak. İyi fırsat, ancak aynı zamanda tehdit de…
Başkan’ı geceye kim hazırlıyor acaba?.. Tanıtım, Basın ve Propaganda’dan Sorumlu Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak Bey mi? Yoksa Halkla İlişkiler’den Sorumlu Başkan Yardımcısı Alaattin Yüksel Bey mi?.. Hayır, herhalde sağ kolu Gürsel Tekin Bey; yok canım Genel Sekreter Bihlun Tamaylıgil Hanım… Olur mu efendim Beyefendi’nin yanında Seçim ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Süheyl Batum Hoca vardır mutlaka; ‘Soru – Cevap’ antrenmanını onunla yapmıştır… Yok yok mutlaka iletişim stratejisti vardır yamacında… Nereden çıkardın, o işi reklam ajansı yapıyordur bir kere… Mutlaka onunla tasarlamışlardır ne giyeceğini, nasıl durup nasıl konuşacağını, neler söyleyeceğini…
Ya da şöyle bir şey: “Benim Başkanımın böyle ‘antin kuntin’ işlere ihtiyacı yoktur; çıkar aslanlar gibi konuşur…”
Bana bu son ifade en yakın geleni…
“Başkanım her şeyi bilir zaten… O bilmese de birinci halka yakın çevresi her şeye hâkimdir… İletişim miletişim ne ki… Çıkarız; çakarız Recep Bey’e, AKEPE’ye iki tane olur biter…”
Bu sefer çok ilginç bir fırsatla karşı karşıyasınız Kemal Bey… Gençler var orada. Büyük olasılıkla o program, eğer siz doğru kullanırsanız bir kez daha yayınlanır… Karşınızda Ali Kırca… Hem aklını adam gibi kullanır; hem de dilini…
Size bir tek şey önereceğim Kemal Bey. Hem çok basit hem çok zor tek bir şey… Şunu sağlamaya çalışın: Bu gençler sizi izledikten sonra “Başkan bizi anlamış yahu!” desinler…
Bu kadar yalın… Sadece onları anladığınızı anlasınlar yeter… Peki işin zorluğu nerede? Yine aynı yerde… Yani onları ‘anlamakta’… Çünkü bunlar çok farklı Kemal Bey. Sizin gençliğinizdeki gençlikten çok farklı… 68 kuşağı ile alakaları yok. Tersine çelişkileri var. ‘Kayıp’ oldukları iddia edilen X kuşağı ile de hiçbir benzer özellik taşımıyorlar… En vahim tarafı da; bunlar 50’lerin Rock kuşağı gibi hani anlaşılmayı da talep etmiyorlar yani…
Parti Meclisinizde kadınlar yok diye, bir kaşık suda fırtına koparmaya kalktılar… Kimse, “Yahu nerede bu genç üyeler?” diye sormadı. Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlerden birkaç tanesine Parti Meclisini emanet edemediniz…
İşte onun için bu akşam sizin için hem büyük fırsat var; hem de büyük bir tehdit… Allah kolaylık versin…
“Eş ve Müşteri nasıl kaybedilir” nihayet piyasada
Kitabı ortalama 6-8 saat arasında okuyup bitiren eş dostun ilk reaksiyonu şu: “Amma kolay okunuyor; hem de çok eğlenceli” Şaka gibi…
Oysa ben onu ne kadar zor yazdım… Remzi Kitabevi yayımladı. 25 TL’ye piyasaya çıkardı… Online ortamda indirimli… İlgi büyük… Ne hoş değil mi?... Hayır, içimde bir sıkıntı… Aklımda o kitapla 4 yıl nasıl uğraştığım. Tek tek cümleleriyle nasıl didiştiğim… 8 arkadaşa ön okuma yaptırıp nasıl eğip büktüğüm…
Bir işi kolaylamak ne kadar zormuş aslında. Kitabın bütün geliri, kâr amacı gütmeyen Bersay İletişim Enstitüsüne bağışlandı. O da bu gelirleri master ve doktora öğrencilerine burs olarak dağıtıyor… Enstitü yöneticisi Prof. Dr. Ali Murat Vural hoca kitabın web sitesine içerik ile ilgili bakın hangi ‘teaser’leri seçmiş:
“7 ölümcül günahın kaçını işliyorsunuz? Yönetiyor mu yönetiliyor musunuz? Hayatınızdan her an çekip gidebileceklerin farkında mısınız? Aşk ve nefret arasındaki ince çizgi... Israr kazandırır mı kaybettirir mi? Azı karar, çoğu zarar mı? Garanti aşk var mıdır? Bir numaralı düşmanınız kim?”
Umarım seversiniz…
ABD seçimleri öncesi yapılan ‘debate’ler (tartışma programları) sadece o adayı değil ülkenin kaderini belirleyebilir… Hele ‘Address to Nation’lar (Ulusa seslenişler)… Bizim ulusa seslenişler gibi tasarlanmamış olanları… Konuşmacının hedef kitleyi duygularından yakalayıp dilediği yere götürdüğü televizyon konuşmaları…
Yarın Siyaset Meydanı var… CHP Başkan Kemal Kılıçdaroğlu konuk… Biraz geç saatte. Ama olsun. Ciddi bir izleyeni var. Ya seçmen, ya da seçmeni etkileyen kesim… 00.00'da Show TV'de… CHP Başkanı, Üniversite öğrencileri ve ‘Meydan’ın daimi halk meclisinin ve tabii ki Ali Kırca’nın karşısına çıkacak. Vatandaşın sorularını yanıtlayacak. İyi fırsat, ancak aynı zamanda tehdit de…
Başkan’ı geceye kim hazırlıyor acaba?.. Tanıtım, Basın ve Propaganda’dan Sorumlu Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak Bey mi? Yoksa Halkla İlişkiler’den Sorumlu Başkan Yardımcısı Alaattin Yüksel Bey mi?.. Hayır, herhalde sağ kolu Gürsel Tekin Bey; yok canım Genel Sekreter Bihlun Tamaylıgil Hanım… Olur mu efendim Beyefendi’nin yanında Seçim ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Süheyl Batum Hoca vardır mutlaka; ‘Soru – Cevap’ antrenmanını onunla yapmıştır… Yok yok mutlaka iletişim stratejisti vardır yamacında… Nereden çıkardın, o işi reklam ajansı yapıyordur bir kere… Mutlaka onunla tasarlamışlardır ne giyeceğini, nasıl durup nasıl konuşacağını, neler söyleyeceğini…
Ya da şöyle bir şey: “Benim Başkanımın böyle ‘antin kuntin’ işlere ihtiyacı yoktur; çıkar aslanlar gibi konuşur…”
Bana bu son ifade en yakın geleni…
“Başkanım her şeyi bilir zaten… O bilmese de birinci halka yakın çevresi her şeye hâkimdir… İletişim miletişim ne ki… Çıkarız; çakarız Recep Bey’e, AKEPE’ye iki tane olur biter…”
Bu sefer çok ilginç bir fırsatla karşı karşıyasınız Kemal Bey… Gençler var orada. Büyük olasılıkla o program, eğer siz doğru kullanırsanız bir kez daha yayınlanır… Karşınızda Ali Kırca… Hem aklını adam gibi kullanır; hem de dilini…
Size bir tek şey önereceğim Kemal Bey. Hem çok basit hem çok zor tek bir şey… Şunu sağlamaya çalışın: Bu gençler sizi izledikten sonra “Başkan bizi anlamış yahu!” desinler…
Bu kadar yalın… Sadece onları anladığınızı anlasınlar yeter… Peki işin zorluğu nerede? Yine aynı yerde… Yani onları ‘anlamakta’… Çünkü bunlar çok farklı Kemal Bey. Sizin gençliğinizdeki gençlikten çok farklı… 68 kuşağı ile alakaları yok. Tersine çelişkileri var. ‘Kayıp’ oldukları iddia edilen X kuşağı ile de hiçbir benzer özellik taşımıyorlar… En vahim tarafı da; bunlar 50’lerin Rock kuşağı gibi hani anlaşılmayı da talep etmiyorlar yani…
Parti Meclisinizde kadınlar yok diye, bir kaşık suda fırtına koparmaya kalktılar… Kimse, “Yahu nerede bu genç üyeler?” diye sormadı. Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlerden birkaç tanesine Parti Meclisini emanet edemediniz…
İşte onun için bu akşam sizin için hem büyük fırsat var; hem de büyük bir tehdit… Allah kolaylık versin…
“Eş ve Müşteri nasıl kaybedilir” nihayet piyasada
Kitabı ortalama 6-8 saat arasında okuyup bitiren eş dostun ilk reaksiyonu şu: “Amma kolay okunuyor; hem de çok eğlenceli” Şaka gibi…
Oysa ben onu ne kadar zor yazdım… Remzi Kitabevi yayımladı. 25 TL’ye piyasaya çıkardı… Online ortamda indirimli… İlgi büyük… Ne hoş değil mi?... Hayır, içimde bir sıkıntı… Aklımda o kitapla 4 yıl nasıl uğraştığım. Tek tek cümleleriyle nasıl didiştiğim… 8 arkadaşa ön okuma yaptırıp nasıl eğip büktüğüm…
Bir işi kolaylamak ne kadar zormuş aslında. Kitabın bütün geliri, kâr amacı gütmeyen Bersay İletişim Enstitüsüne bağışlandı. O da bu gelirleri master ve doktora öğrencilerine burs olarak dağıtıyor… Enstitü yöneticisi Prof. Dr. Ali Murat Vural hoca kitabın web sitesine içerik ile ilgili bakın hangi ‘teaser’leri seçmiş:
“7 ölümcül günahın kaçını işliyorsunuz? Yönetiyor mu yönetiliyor musunuz? Hayatınızdan her an çekip gidebileceklerin farkında mısınız? Aşk ve nefret arasındaki ince çizgi... Israr kazandırır mı kaybettirir mi? Azı karar, çoğu zarar mı? Garanti aşk var mıdır? Bir numaralı düşmanınız kim?”
Umarım seversiniz…