Kılıçdaroğlu ‘teflon bürokrat’ tavrını değiştirmeli...
13 HAZİRAN 2010
Dışarıdan algılama bu... İçerisini bilemem... Gandi Kemal Bey’in (Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyenlerin kendisine Gandi adını takmalarını şiddetle eleştiriyorum) gerek Belediye Başkanlığı çalışmalarında; gerekse sonradan parti içi demokratik mücadelede Gürsel Tekin örnek bir yaklaşım sergilemişti...
30 Mayıs’ta ‘Dakika bir gol bir mi?’ başlıklı yazıda demişiz ki:
“Kılıçdaroğlu'nun bir numaralı destekçisi olarak ön plana çıkan Gürsel Tekin, bırakın ikinci üçüncü adam olmayı, ilk 20'ye dahi giremedi...
(Bilgi: Metropoll araştırmasında o hafta halk “Kılıçdaroğlu’ndan sonra parti yönetiminde kimi ikinci adam olarak görmek istersiniz?” sorusuna, birinci sırada Önder Sav’ı -19,2- ikinci sırada ise Gürsel Tekin’i -14,5- saymıştı.)
Halkın arzusunun CHP'nin tepe yönetimine birebir yansımaması yeni bir 'sendrom' değildir... Herkes aslında MYK'nın ne kadar da iyi isimlerden oluştuğunu konuşacakken; 'Gürsel Tekin'e nasıl bir oyun oynanmış?' onu konuşuyor olacak...
Kılıçdaroğlu'na düşen görev; kendisinden beklenen dürüstlük ve doğruluk içinde, hiçbir 'siyasi doğruculuk' (Political Correctness) araçlarına tevessül etmeden, (yani ‘teflon tavır’ takınmadan demek istemişiz) Gürsel Tekin olayını tüm açıklığı ile kamuoyuna anlatmasıdır...”
Bakın sonra olaylar nasıl gelişti?... Önce CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın Ege'de Son Söz Gazetesi’ne verdiği ve herkesi şaşkınlık içinde bırakan söyleşisi yayınlandı... Bir siyasinin yaptığı ayak oyunlarını, üstelik kıvançla, övünerek bu kadar fütursuzca ifşa edebilmesini anlamak mümkün değildi...
Sav’ın bu beyanatındaki ‘itirafları’ ile Tekin’in ilk 20’ye (MYK) giremeyişindeki ‘ayak oyunları’ pek bir üst üste geldi. Kılıçdaroğlu o zaman da “Bakarız, idare ederiz, kol kırılsın yen içinde kalsın, sevelim sevilelim” tavrı içindeydi...
Bu arada Önder Sav tabiri caizse ‘oyunlardan birinin daha’ perdesini açmakta gecikmedi... İstanbul parti il yönetiminden 8 kişi istifa ettirildi... (Öyle deniyor.) Sonra da yangından mal kaçırır gibi açıklama geldi: “Parti İl Yönetimi düştü...”
Amaç herhalde Gürsel Tekin’i tamamen pasifize etmek, saf dışı bırakmak... Dışarıdan görünen bu... Ne demişler?.. “Algı gerçektir. Çünkü insanlar ona inanır...”
Gürsel Tekin diyor ki, “İstanbul İl Teşkilatı görevinin başında...” Önder Bey’in merkezi diyor ki, “İstanbul İl Yönetimi düşmüştür...” Tekin’in defterini dürdük, demeye getiriyor... Peki Gandi Kemal Bey (Ahmet Hakan’ın programında) ne diyor (ya da demeye getiriyor)? “İstanbul’u hallederiz. Bir yolunu buluruz... Bakarız... İdare ederiz... Kol kırılsın yen içinde kalsın... Sevelim sevilelim...”
Bir vatandaş olarak yukarıdaki bilgileri ve algıları ister istemez birleştiriyorum ve dün sorduğum soruyu bir kez daha sormadan geçemiyorum... Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hangi iktidarını, hangi bakanlığını, toplumun hangi gelecek tasarımını Önder Sav Bey’e teslim ederdiniz?...
Kılıçdaroğlu durumu daha uzun süre ‘idare-i maslahat’la götürümez... Olaylar onu daha çok sıkıştırmadan, çıkış yolunu kendisi açmalı; en önemlisi de, kamu oyunu ve partisini Gürsel Tekin’in durumu hakkında net bir şekilde bilgilendirmelidir...
Yoksa şu algı gelip yapışevirir üstüne: “Aslında partiyi Önder Sav yönetiyor. Kemal Bey de ‘frontman’ olarak ‘figüranlık’ görevi yapıyor...”
65 No’lu Bilgi Notu bir tür muhtıra
Tüm medya haberi aynı yorumla verdi: “Genelkurmay Başkanlığı ilk kez böyle bir şey yapıyor!...”
65 No’lu Bilgi Notu şu başlıkla yayınlanmıştı: “Türk Silahlı Kuvvetleri ailesinin teröre verdiği acı kayıp!”
Teğmen ve bölücü terör örgütü kurşunu ile kafasından vurularak vefat etmiş olan 23 yaşındaki 47 günlük eşinin fotoğrafları vardı sayfada. Altında da duygusal ancak bir o kadar mağrur ve kararlı bir metin...
Savaşların dönüm noktalarını simgeleyen dramatik görüntüler vardır... Güney Vietnamlı generalin sokak ortasında bir Vietcongluyu infaz ettiği sahne... Ya da İsrailli askerlerin duvar dibine sinmiş bir baba ile oğlunu kurşun yağmuruna tutup öldürdükleri anın görüntüleri... İşte 47 günlük evli Teğmen Cumhur Akdağ ile eşi Pınar Akdağ’ın Genelkurmay’ın websitesine iliştirilmiş fotoğrafları da böyle bir dramatik kırılmanın habercisi, metin ise bu kırılma noktasının ilk anonsu gibi geldi bana...
Bir başka ciddi anons da şu cümlenin satır aralarında gizli:
“Terör eylemlerini çeşitli nedenlerle haklı göstermeye çalışanların, bölücü terör örgütüne destek verenlerin, sempati duyanların bu menfur saldırıyla ilgili ne söyleyeceklerini tüm kamuoyu merakla beklemektedir.”
Bana sorarsanız bugüne kadarki TSK muhtıralarının en etkilisi yayınlanmış. Çünkü en duygusalı...
30 Mayıs’ta ‘Dakika bir gol bir mi?’ başlıklı yazıda demişiz ki:
“Kılıçdaroğlu'nun bir numaralı destekçisi olarak ön plana çıkan Gürsel Tekin, bırakın ikinci üçüncü adam olmayı, ilk 20'ye dahi giremedi...
(Bilgi: Metropoll araştırmasında o hafta halk “Kılıçdaroğlu’ndan sonra parti yönetiminde kimi ikinci adam olarak görmek istersiniz?” sorusuna, birinci sırada Önder Sav’ı -19,2- ikinci sırada ise Gürsel Tekin’i -14,5- saymıştı.)
Halkın arzusunun CHP'nin tepe yönetimine birebir yansımaması yeni bir 'sendrom' değildir... Herkes aslında MYK'nın ne kadar da iyi isimlerden oluştuğunu konuşacakken; 'Gürsel Tekin'e nasıl bir oyun oynanmış?' onu konuşuyor olacak...
Kılıçdaroğlu'na düşen görev; kendisinden beklenen dürüstlük ve doğruluk içinde, hiçbir 'siyasi doğruculuk' (Political Correctness) araçlarına tevessül etmeden, (yani ‘teflon tavır’ takınmadan demek istemişiz) Gürsel Tekin olayını tüm açıklığı ile kamuoyuna anlatmasıdır...”
Bakın sonra olaylar nasıl gelişti?... Önce CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın Ege'de Son Söz Gazetesi’ne verdiği ve herkesi şaşkınlık içinde bırakan söyleşisi yayınlandı... Bir siyasinin yaptığı ayak oyunlarını, üstelik kıvançla, övünerek bu kadar fütursuzca ifşa edebilmesini anlamak mümkün değildi...
Sav’ın bu beyanatındaki ‘itirafları’ ile Tekin’in ilk 20’ye (MYK) giremeyişindeki ‘ayak oyunları’ pek bir üst üste geldi. Kılıçdaroğlu o zaman da “Bakarız, idare ederiz, kol kırılsın yen içinde kalsın, sevelim sevilelim” tavrı içindeydi...
Bu arada Önder Sav tabiri caizse ‘oyunlardan birinin daha’ perdesini açmakta gecikmedi... İstanbul parti il yönetiminden 8 kişi istifa ettirildi... (Öyle deniyor.) Sonra da yangından mal kaçırır gibi açıklama geldi: “Parti İl Yönetimi düştü...”
Amaç herhalde Gürsel Tekin’i tamamen pasifize etmek, saf dışı bırakmak... Dışarıdan görünen bu... Ne demişler?.. “Algı gerçektir. Çünkü insanlar ona inanır...”
Gürsel Tekin diyor ki, “İstanbul İl Teşkilatı görevinin başında...” Önder Bey’in merkezi diyor ki, “İstanbul İl Yönetimi düşmüştür...” Tekin’in defterini dürdük, demeye getiriyor... Peki Gandi Kemal Bey (Ahmet Hakan’ın programında) ne diyor (ya da demeye getiriyor)? “İstanbul’u hallederiz. Bir yolunu buluruz... Bakarız... İdare ederiz... Kol kırılsın yen içinde kalsın... Sevelim sevilelim...”
Bir vatandaş olarak yukarıdaki bilgileri ve algıları ister istemez birleştiriyorum ve dün sorduğum soruyu bir kez daha sormadan geçemiyorum... Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hangi iktidarını, hangi bakanlığını, toplumun hangi gelecek tasarımını Önder Sav Bey’e teslim ederdiniz?...
Kılıçdaroğlu durumu daha uzun süre ‘idare-i maslahat’la götürümez... Olaylar onu daha çok sıkıştırmadan, çıkış yolunu kendisi açmalı; en önemlisi de, kamu oyunu ve partisini Gürsel Tekin’in durumu hakkında net bir şekilde bilgilendirmelidir...
Yoksa şu algı gelip yapışevirir üstüne: “Aslında partiyi Önder Sav yönetiyor. Kemal Bey de ‘frontman’ olarak ‘figüranlık’ görevi yapıyor...”
65 No’lu Bilgi Notu bir tür muhtıra
Tüm medya haberi aynı yorumla verdi: “Genelkurmay Başkanlığı ilk kez böyle bir şey yapıyor!...”
65 No’lu Bilgi Notu şu başlıkla yayınlanmıştı: “Türk Silahlı Kuvvetleri ailesinin teröre verdiği acı kayıp!”
Teğmen ve bölücü terör örgütü kurşunu ile kafasından vurularak vefat etmiş olan 23 yaşındaki 47 günlük eşinin fotoğrafları vardı sayfada. Altında da duygusal ancak bir o kadar mağrur ve kararlı bir metin...
Savaşların dönüm noktalarını simgeleyen dramatik görüntüler vardır... Güney Vietnamlı generalin sokak ortasında bir Vietcongluyu infaz ettiği sahne... Ya da İsrailli askerlerin duvar dibine sinmiş bir baba ile oğlunu kurşun yağmuruna tutup öldürdükleri anın görüntüleri... İşte 47 günlük evli Teğmen Cumhur Akdağ ile eşi Pınar Akdağ’ın Genelkurmay’ın websitesine iliştirilmiş fotoğrafları da böyle bir dramatik kırılmanın habercisi, metin ise bu kırılma noktasının ilk anonsu gibi geldi bana...
Bir başka ciddi anons da şu cümlenin satır aralarında gizli:
“Terör eylemlerini çeşitli nedenlerle haklı göstermeye çalışanların, bölücü terör örgütüne destek verenlerin, sempati duyanların bu menfur saldırıyla ilgili ne söyleyeceklerini tüm kamuoyu merakla beklemektedir.”
Bana sorarsanız bugüne kadarki TSK muhtıralarının en etkilisi yayınlanmış. Çünkü en duygusalı...