Kılıçdaroğlu meydanı boş bulamayınca…
11 ocak 2022 - Yeni Şafak
Muhalefetin de liderinin de hâli bir tuhaf… Akıl almaz cinsten…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Fatih Altaylı’nın programına konuktu… Altaylı başarılı bir program yürüttü… Kılıçdaroğlu için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil…
Genel Başkan’a geniş yer ayrılsa da Meclis Başkanı Mustafa Şentop ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun ‘cevap hakkı’ kapsamında programa bağlanmaları son derece yerindeydi… Ayrıca Altaylı’nın Karaismailoğlu’nu programa davet etmesi de şık oldu…
Kılıçdaroğlu’nun bir süredir izlediği strateji ve taktik, siyasi gündemde genişçe yer tutuyor. Bu taktiğe biz, “Mıncıkla, bırak” diyoruz…
Önce asılsız bir iddiayı ortaya atıyor… Aksi ispatlanana, tazminat davalarında cezalara çarptırılana kadar bu iddiayla gündemi oyalıyor… İddiasının yalana dayalı olduğu ortaya çıktığında ise onu bırakıp bir sonrakini mıncıklamaya başlıyor…
Bu davalardan 11 tanesinin sonucunda yalnızca Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 2 milyon 750 bin lira tazminat ödemiş. CHP grubunun bu tazminatları ödemek için fon oluşturduğu haberleri basında yer almıştı...
Biraz sansasyon haberciliği gibi yani… “Falanca TV kanalı İstanbul Boğazı’na inen UFO’yu gösteriyor” demekle aynı etkiye sahip… Bir süreliğine dönüp oraya bakarız… Sonra?.. Ortada UFO falan olmadığını görünce kanal değiştiririz tabii…
Kılıçdaroğlu da bu iddialarla yalnızca ‘kendine baktırmayı’ hedefliyor olsa gerek… Bu yöntemle seçmenden oy alacağını zannediyorsa ‘büyük hayal kırıklığına uğrayacak’ demektir…
İşte bir süredir güdülen bu iletişim stratejisiyle mıncıklanan konular programda da gündeme geldi…
İddia sahibi, üstüne bir taş ekleyemez vaziyette bunları tekrarladı… Yalnız bu kez cevabını aldı….
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ile ilgili iddialarına önce Bakanlığın Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Mehmet Cemal Öztürk’ten gelen bir mesajla yanıt verildi: “CHP Genel Başkanı’nın Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız hakkında söylediklerinin tamamı yalandır. Kendisine İstanbul Nöbetçi Mahkemesi’nde dava açılmış olup, mahkemede hesaplaşılacaktır.”
Kılıçdaroğlu’nun sözleri, öyle yenilir yutulur cinsten değil… Bakan Karaismailoğlu’nu, İBB’de Genel Sekreter Yardımcısı iken, olmamış bir iş için ödeme yapmakla suçluyor… Bunu da İmamoğlu’nun belediye müfettişlerinden birine yazdırdığı rapora dayandırıyor…
Sayın Bakan çok yerinde bir müdahalede bulundu ve yayına bağlandı. Şöyle dedi:
“Kötü siyasetlerine bizi alet etmeye çalışıyorlar ama yanlış yapıyorlar. Ben 24 yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çalıştım, en son da Genel Sekreter Yardımcısı’ydım. Kendi söylediklerinde çelişiyor. Genel Sekreter Yardımcısı hiçbir zaman tutanak tutmaz, buranın kontrol mühendisleri var… Anlaşılıyor ki bu iftiraların ardı arkası kesilmeyecek, ama bu iftiralar sayesinde hiçbir yere gelemeyeceksiniz.”
Dünkü haberlerde yer aldı. Bakan Karaismailoğlu bu işin peşini bırakmıyor. İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne 7 Ocak’ta dilekçe vererek CHP liderinin kendisi hakkında asılsız iddialarda bulunduğunu ve kişilik haklarına saldırdığını belirtmiş. 250 bin liralık tazminat davası için başvuru yapmış…
Hukuki süreci takip edeceğiz elbette ama programda Bakan Karaismailoğlu ile karşı karşıya kaldıkları anda, Kılıçdaroğlu’nun kendi iddiasına pek de güvenmediği ortaya çıktı gibi…
Genel Başkan’ın “Önümde İBB Teftiş Kurulu’nun İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazdığı yazı var” sözlerine Sayın Bakan “Tamamen uydurma; kendi kafasında olan bir müfettişin uydurma bir raporudur” diye yanıt verdi. Sonra Kılıçdaroğlu’nun ağzından şu sözler döküldü: “Uydurma, muydurma bilmem”…
Kim bilecek Sayın Genel Başkan? Bu iddianın sahibi sizsiniz… Karşı taraf zaten reddediyor… Siz de bilmeyecekseniz, kim bilecek?..
Yayına bağlanan bir diğer isim Meclis Başkanı Mustafa Şentop idi… Hatırlayacağınız gibi Kılıçdaroğlu, Millî Eğitim Bakanlığı’na gitmiş ama içeri alınmamıştı… “Randevu istedim verilmedi. Bu konuda TBMM Başkanı devreye girmedi çünkü Saray’dan talimat alıyor…” sözleriyle Şentop’u suçluyordu…
Şentop konuşmasında, bugüne dek yüzlerce milletvekilinin kamu kurumlarına, bakanlıklara gittiğini belirtti… Kılıçdaroğlu’nun “İçeri alınmadım” adlı mağduriyet planına alet olmayacağının da altını çizdi: “Özel planlama ile iş yapmak istiyorsanız, buyurun yapın ama yaptığınız planlamada malzeme olmadı diye Meclis Başkanı suçlayamazsınız.”
İşte, Kılıçdaroğlu’nun siyasi stratejisi ve bu stratejinin kısacık ömrü… Bu tablodan ders almak isteyenler için iki noktayı vurgulamakta yarar var:
İlki, yalan dolanla siyaset, yapanın ayağına dolanır… Yalancının mumu yadsıyı bulmaz…
İkincisi ise AK Parti yönetiminin ve bakanlarının, tarafsızlığını korumaya çalışan, muhalefete de söz hakkı tanıyan medya kanallarına çıkarak konuşmaları, buraları kendi oyun parkı zannedenlerin planlarını bozar…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Fatih Altaylı’nın programına konuktu… Altaylı başarılı bir program yürüttü… Kılıçdaroğlu için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil…
Genel Başkan’a geniş yer ayrılsa da Meclis Başkanı Mustafa Şentop ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun ‘cevap hakkı’ kapsamında programa bağlanmaları son derece yerindeydi… Ayrıca Altaylı’nın Karaismailoğlu’nu programa davet etmesi de şık oldu…
Kılıçdaroğlu’nun bir süredir izlediği strateji ve taktik, siyasi gündemde genişçe yer tutuyor. Bu taktiğe biz, “Mıncıkla, bırak” diyoruz…
Önce asılsız bir iddiayı ortaya atıyor… Aksi ispatlanana, tazminat davalarında cezalara çarptırılana kadar bu iddiayla gündemi oyalıyor… İddiasının yalana dayalı olduğu ortaya çıktığında ise onu bırakıp bir sonrakini mıncıklamaya başlıyor…
Bu davalardan 11 tanesinin sonucunda yalnızca Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 2 milyon 750 bin lira tazminat ödemiş. CHP grubunun bu tazminatları ödemek için fon oluşturduğu haberleri basında yer almıştı...
Biraz sansasyon haberciliği gibi yani… “Falanca TV kanalı İstanbul Boğazı’na inen UFO’yu gösteriyor” demekle aynı etkiye sahip… Bir süreliğine dönüp oraya bakarız… Sonra?.. Ortada UFO falan olmadığını görünce kanal değiştiririz tabii…
Kılıçdaroğlu da bu iddialarla yalnızca ‘kendine baktırmayı’ hedefliyor olsa gerek… Bu yöntemle seçmenden oy alacağını zannediyorsa ‘büyük hayal kırıklığına uğrayacak’ demektir…
İşte bir süredir güdülen bu iletişim stratejisiyle mıncıklanan konular programda da gündeme geldi…
İddia sahibi, üstüne bir taş ekleyemez vaziyette bunları tekrarladı… Yalnız bu kez cevabını aldı….
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ile ilgili iddialarına önce Bakanlığın Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Mehmet Cemal Öztürk’ten gelen bir mesajla yanıt verildi: “CHP Genel Başkanı’nın Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız hakkında söylediklerinin tamamı yalandır. Kendisine İstanbul Nöbetçi Mahkemesi’nde dava açılmış olup, mahkemede hesaplaşılacaktır.”
Kılıçdaroğlu’nun sözleri, öyle yenilir yutulur cinsten değil… Bakan Karaismailoğlu’nu, İBB’de Genel Sekreter Yardımcısı iken, olmamış bir iş için ödeme yapmakla suçluyor… Bunu da İmamoğlu’nun belediye müfettişlerinden birine yazdırdığı rapora dayandırıyor…
Sayın Bakan çok yerinde bir müdahalede bulundu ve yayına bağlandı. Şöyle dedi:
“Kötü siyasetlerine bizi alet etmeye çalışıyorlar ama yanlış yapıyorlar. Ben 24 yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çalıştım, en son da Genel Sekreter Yardımcısı’ydım. Kendi söylediklerinde çelişiyor. Genel Sekreter Yardımcısı hiçbir zaman tutanak tutmaz, buranın kontrol mühendisleri var… Anlaşılıyor ki bu iftiraların ardı arkası kesilmeyecek, ama bu iftiralar sayesinde hiçbir yere gelemeyeceksiniz.”
Dünkü haberlerde yer aldı. Bakan Karaismailoğlu bu işin peşini bırakmıyor. İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne 7 Ocak’ta dilekçe vererek CHP liderinin kendisi hakkında asılsız iddialarda bulunduğunu ve kişilik haklarına saldırdığını belirtmiş. 250 bin liralık tazminat davası için başvuru yapmış…
Hukuki süreci takip edeceğiz elbette ama programda Bakan Karaismailoğlu ile karşı karşıya kaldıkları anda, Kılıçdaroğlu’nun kendi iddiasına pek de güvenmediği ortaya çıktı gibi…
Genel Başkan’ın “Önümde İBB Teftiş Kurulu’nun İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazdığı yazı var” sözlerine Sayın Bakan “Tamamen uydurma; kendi kafasında olan bir müfettişin uydurma bir raporudur” diye yanıt verdi. Sonra Kılıçdaroğlu’nun ağzından şu sözler döküldü: “Uydurma, muydurma bilmem”…
Kim bilecek Sayın Genel Başkan? Bu iddianın sahibi sizsiniz… Karşı taraf zaten reddediyor… Siz de bilmeyecekseniz, kim bilecek?..
Yayına bağlanan bir diğer isim Meclis Başkanı Mustafa Şentop idi… Hatırlayacağınız gibi Kılıçdaroğlu, Millî Eğitim Bakanlığı’na gitmiş ama içeri alınmamıştı… “Randevu istedim verilmedi. Bu konuda TBMM Başkanı devreye girmedi çünkü Saray’dan talimat alıyor…” sözleriyle Şentop’u suçluyordu…
Şentop konuşmasında, bugüne dek yüzlerce milletvekilinin kamu kurumlarına, bakanlıklara gittiğini belirtti… Kılıçdaroğlu’nun “İçeri alınmadım” adlı mağduriyet planına alet olmayacağının da altını çizdi: “Özel planlama ile iş yapmak istiyorsanız, buyurun yapın ama yaptığınız planlamada malzeme olmadı diye Meclis Başkanı suçlayamazsınız.”
İşte, Kılıçdaroğlu’nun siyasi stratejisi ve bu stratejinin kısacık ömrü… Bu tablodan ders almak isteyenler için iki noktayı vurgulamakta yarar var:
İlki, yalan dolanla siyaset, yapanın ayağına dolanır… Yalancının mumu yadsıyı bulmaz…
İkincisi ise AK Parti yönetiminin ve bakanlarının, tarafsızlığını korumaya çalışan, muhalefete de söz hakkı tanıyan medya kanallarına çıkarak konuşmaları, buraları kendi oyun parkı zannedenlerin planlarını bozar…