Kılıçdaroğlu’nun ‘nur topu’ gibi yeni krizi…
29 Ocak 2022 - Yeni Şafak
İyi bir lider her şeyi bilen kişi demek değildir… Bilenleri seçebilen, onları bir amaç etrafında birleştirebilen, sistemi kuran ve işletendir…
Uluslararası terminolojide lideri şöyle tarif ederler: “Knows the way, shows the way, goes the way”… Yani yolu bilir, yolu gösterir ve yolu yürür… Bir başka deyişle kılavuzluk ederler… Atasözlerimizin gözünü seveyim; yanlış lider seçimini ne de güzel anlatırlar… Hani hiçbir günahı olmamasına rağmen, karganın alet edildiği…
İyi liderler, kendilerinin, beraber yol yürüyecekleri tarafından yönetilmelerine de müsaade etmezler… Süreci lider yönetmelidir…
Çünkü, bazı şeyler delege edilmez… Kimseye emanet edilmez… İtibar gibi… Namus gibi…
Kılıçdaroğlu’nun Çarşamba günü Twitter hesabından yayınladığı video, en hafif tabirle savrulduğunun, tutarsızlığının, liderlik etmeyi bilemediğinin resmiydi.
Bir belge ile çıktı Kılıçdaroğlu… Özetle şöyle dedi; 2018’de 3 milyar 198 milyon TL ile sonuçlanan Yüksek Standartlı Demiryolu Projesi ihalesi iptal edildi. 2020’de 9 milyar 449 milyon TL’ye tekrar ihale edildi. Altında Cumhurbaşkanı’nın imzası vardır.
Sayın Cumhurbaşkanı’nı yolsuzlukla suçladı…
Bu iddia ertesi gün Habertürk yayınında Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’na soruldu. Sayın Bakan çok net ifade etti:
“Öyle bir belge yok ki. Cumhurbaşkanı’mız hiçbir zaman hiçbir ihaleye imza atmaz. Bunu devlet yöneten veya devlet tecrübesi olan herkes bilir. Bakanlar bile ihaleye imza atmazlar. Bu, genel müdürlerin uhdesindedir. Cumhurbaşkanı sadece yatırım programını onaylar, orada da binlerce proje vardır, söz konusu olan da onlardan bir tanesidir. Hiçbir ihaleye, hiçbir Cumhurbaşkanı imza atmaz. Ne olduğu belli olmayan bir kâğıt göstererek açıkça yalan konuştu. …Ana muhalefet partisi liderinin böyle bir yalana alet olmasına üzülüyoruz. …Eline verilen belge belki de kendisine kasıtlı yapılan bir provokasyondur.”
Üstelik Bakan Karaismailoğlu’nun ihale kapsamında yapılan değişikliği gösteren haritalar da çok netti…
İlk ihaleye konu hat, 2020 yılına gelindiğinde yaklaşık 2 misli daha uzamış, 7 tane de istasyon eklenmişti…
Ve de Kılıçdaroğlu’nun nur topu gibi bir krizi daha oldu…
Sayın Bakan’ın ifade ettiği gibi böyle bir belge ‘olamayacağına’ göre elindeki sahte ya da farklı bir konuyla ilgili… Ancak Kılıçdaroğlu’nu inandırabilmişler… Bu sahte belgenin varlığına o kadar inanmış ki; beyaz gömleğini giyip videosunu çekmiş… Açıklamasını Sayın Cumhurbaşkanı’nın gazetecilerin sorularını yanıtladığı TV yayını saatine denk getirmiş… “Sevgili Halkım, Bu akşam saat 22.00'de önemli bir konu hakkında size bilgi vereceğim. Burada buluşmak üzere...” diye tweet atarak bunu duyurmuş. Sonra da videoyu yayınlamış…
Ardında tweetlerle Cumhurbaşkanı’nın yayınına laf yetiştirmeyi de ihmal etmedi: “NTV'deki gazeteciler, siz sormaya çekindiniz, bağlayın isterseniz, ben sorayım ıslak imzalı milyarları. Cesareti var mı benimle yüzleşmeye? @ntv #NTVErdoğanaSor”
Peki, bu kadar bel bağlanmış, inanılmış bir belge hiç mi araştırılmaz?! İtibarına, siyasi kariyerine mal olabilecek bir iddia bu kadar mı destekten yoksun olur?!
Bakan Karaismailoğlu’nun açıklamalarından sonra gazeteci arkadaşımız Kemal Öztürk de aynı kanalda yayındaydı… “İhalelerde usulsüzlükler varsa, açıklamanın yöntemi yanlış. Ancak belge sahteyse bu tam bir facia” dedi…
Katılmamak elde değil… Bir Cumhurbaşkanı’nın 6 milyar TL’lik yolsuzluk yaptığını iddia edecek bir muhalefet lideri bu yöntemi mi seçer?! Basına haber verir, hemen bir toplantı düzenler, yolsuzluğu ortaya çıkaran belgeyi dağıtır, iddialarını paylaşır. Aynı anda da yasal yollara başvurduğunu açıklar…
Öztürk, Kılıçdaroğlu’nun videoyu yayınlamasıyla beraber internet ortamında Sedat Peker’in de yeniden konuşulmaya başlandığını söyledi. Çünkü kullandıkları yöntem aynıydı… Bu durumu bizim arkadaşlardan biri de fark etmişti. Cumhurbaşkanı yayındayken Kılıçdaroğlu’nun attığı tweeti görünce, bana şu mesajı çekmişti: “Kılıçdaroğlu da Sedat Peker gibi yayına laf yetiştiriyor”… Ardından da bir gülücük emojisi…
Kılıçdaroğlu’nun bu benzetmeye yol açmayı da belgenin sahte çıkmasını da beklediğini sanmıyoruz… O, Türkiye’nin bir yolsuzlukla sarsılmasını, Cumhurbaşkanı’nın itibarının yerle bir olmasını ve halkın kendisine sırt çevirmesini, böylece onu devirmeyi hedefliyor olmalıydı… Yerine Cumhurbaşkanı seçilmeyi diyemiyoruz… Zira henüz adaylığını dahi açıklayabilmiş değil…
Peki böyle mi oldu?
Belge mesnetsiz çıktı…
Ana muhalefet partisi liderine yakışmayacak bir ciddiyetsizlik görünür oldu.
Araştırmadan, emin olmadan, kendini etrafındakilerin idaresine bırakmış bir parti başkanının itibarı çok büyük hasar aldı…
Şimdi onunla kader birliği yapanlar düşünsün…
Uluslararası terminolojide lideri şöyle tarif ederler: “Knows the way, shows the way, goes the way”… Yani yolu bilir, yolu gösterir ve yolu yürür… Bir başka deyişle kılavuzluk ederler… Atasözlerimizin gözünü seveyim; yanlış lider seçimini ne de güzel anlatırlar… Hani hiçbir günahı olmamasına rağmen, karganın alet edildiği…
İyi liderler, kendilerinin, beraber yol yürüyecekleri tarafından yönetilmelerine de müsaade etmezler… Süreci lider yönetmelidir…
Çünkü, bazı şeyler delege edilmez… Kimseye emanet edilmez… İtibar gibi… Namus gibi…
Kılıçdaroğlu’nun Çarşamba günü Twitter hesabından yayınladığı video, en hafif tabirle savrulduğunun, tutarsızlığının, liderlik etmeyi bilemediğinin resmiydi.
Bir belge ile çıktı Kılıçdaroğlu… Özetle şöyle dedi; 2018’de 3 milyar 198 milyon TL ile sonuçlanan Yüksek Standartlı Demiryolu Projesi ihalesi iptal edildi. 2020’de 9 milyar 449 milyon TL’ye tekrar ihale edildi. Altında Cumhurbaşkanı’nın imzası vardır.
Sayın Cumhurbaşkanı’nı yolsuzlukla suçladı…
Bu iddia ertesi gün Habertürk yayınında Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’na soruldu. Sayın Bakan çok net ifade etti:
“Öyle bir belge yok ki. Cumhurbaşkanı’mız hiçbir zaman hiçbir ihaleye imza atmaz. Bunu devlet yöneten veya devlet tecrübesi olan herkes bilir. Bakanlar bile ihaleye imza atmazlar. Bu, genel müdürlerin uhdesindedir. Cumhurbaşkanı sadece yatırım programını onaylar, orada da binlerce proje vardır, söz konusu olan da onlardan bir tanesidir. Hiçbir ihaleye, hiçbir Cumhurbaşkanı imza atmaz. Ne olduğu belli olmayan bir kâğıt göstererek açıkça yalan konuştu. …Ana muhalefet partisi liderinin böyle bir yalana alet olmasına üzülüyoruz. …Eline verilen belge belki de kendisine kasıtlı yapılan bir provokasyondur.”
Üstelik Bakan Karaismailoğlu’nun ihale kapsamında yapılan değişikliği gösteren haritalar da çok netti…
İlk ihaleye konu hat, 2020 yılına gelindiğinde yaklaşık 2 misli daha uzamış, 7 tane de istasyon eklenmişti…
Ve de Kılıçdaroğlu’nun nur topu gibi bir krizi daha oldu…
Sayın Bakan’ın ifade ettiği gibi böyle bir belge ‘olamayacağına’ göre elindeki sahte ya da farklı bir konuyla ilgili… Ancak Kılıçdaroğlu’nu inandırabilmişler… Bu sahte belgenin varlığına o kadar inanmış ki; beyaz gömleğini giyip videosunu çekmiş… Açıklamasını Sayın Cumhurbaşkanı’nın gazetecilerin sorularını yanıtladığı TV yayını saatine denk getirmiş… “Sevgili Halkım, Bu akşam saat 22.00'de önemli bir konu hakkında size bilgi vereceğim. Burada buluşmak üzere...” diye tweet atarak bunu duyurmuş. Sonra da videoyu yayınlamış…
Ardında tweetlerle Cumhurbaşkanı’nın yayınına laf yetiştirmeyi de ihmal etmedi: “NTV'deki gazeteciler, siz sormaya çekindiniz, bağlayın isterseniz, ben sorayım ıslak imzalı milyarları. Cesareti var mı benimle yüzleşmeye? @ntv #NTVErdoğanaSor”
Peki, bu kadar bel bağlanmış, inanılmış bir belge hiç mi araştırılmaz?! İtibarına, siyasi kariyerine mal olabilecek bir iddia bu kadar mı destekten yoksun olur?!
Bakan Karaismailoğlu’nun açıklamalarından sonra gazeteci arkadaşımız Kemal Öztürk de aynı kanalda yayındaydı… “İhalelerde usulsüzlükler varsa, açıklamanın yöntemi yanlış. Ancak belge sahteyse bu tam bir facia” dedi…
Katılmamak elde değil… Bir Cumhurbaşkanı’nın 6 milyar TL’lik yolsuzluk yaptığını iddia edecek bir muhalefet lideri bu yöntemi mi seçer?! Basına haber verir, hemen bir toplantı düzenler, yolsuzluğu ortaya çıkaran belgeyi dağıtır, iddialarını paylaşır. Aynı anda da yasal yollara başvurduğunu açıklar…
Öztürk, Kılıçdaroğlu’nun videoyu yayınlamasıyla beraber internet ortamında Sedat Peker’in de yeniden konuşulmaya başlandığını söyledi. Çünkü kullandıkları yöntem aynıydı… Bu durumu bizim arkadaşlardan biri de fark etmişti. Cumhurbaşkanı yayındayken Kılıçdaroğlu’nun attığı tweeti görünce, bana şu mesajı çekmişti: “Kılıçdaroğlu da Sedat Peker gibi yayına laf yetiştiriyor”… Ardından da bir gülücük emojisi…
Kılıçdaroğlu’nun bu benzetmeye yol açmayı da belgenin sahte çıkmasını da beklediğini sanmıyoruz… O, Türkiye’nin bir yolsuzlukla sarsılmasını, Cumhurbaşkanı’nın itibarının yerle bir olmasını ve halkın kendisine sırt çevirmesini, böylece onu devirmeyi hedefliyor olmalıydı… Yerine Cumhurbaşkanı seçilmeyi diyemiyoruz… Zira henüz adaylığını dahi açıklayabilmiş değil…
Peki böyle mi oldu?
Belge mesnetsiz çıktı…
Ana muhalefet partisi liderine yakışmayacak bir ciddiyetsizlik görünür oldu.
Araştırmadan, emin olmadan, kendini etrafındakilerin idaresine bırakmış bir parti başkanının itibarı çok büyük hasar aldı…
Şimdi onunla kader birliği yapanlar düşünsün…